Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece, bozma kapsamı ve tüm dosya kapsamına göre, davacı şirketin temsil ve ilzama yetkili yönetim kurulunca alınan karar ile davalının kendisine bildirdiği "Kültür ve Tabiat Varlıklarının Korunması, Yapım ve Onarımı" hesabına 10.000.000,00 TL bağış yaptığı, bağışın hiçbir koşula bağlı bulunmaksızın yapıldığı ve geçerli olduğu, yapılan ödemenin geri alınmasına ilişkin şartların gerçekleşmediği gibi talebin bağıştan dönme şeklinde değerlendirilmesi halinde de geri alma şartlarının da bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir....

    Davacı tarafından ileri sürülen nitelikteki işlemin 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 234 (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 285) ve devamı maddeleri gereğince gizli bağış niteliğinde bulunduğu açıktır. 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 244 vd. (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 295.vd.) maddeleri gereğince bağıştan rücu konusunda genel mahkemelerde ancak dava açılabilir.Davanın açıklanan bu gerekçeyle reddine karar verilmesi gerekirken, bir yıllık zamanaşımının geçtiği, kaldı ki bağıştan rücu koşullarının oluşmadığı görüşüyle davanın reddine karar verilmiş olması doğru değil ise de, dava redle sonuçlanmış olup, hüküm sonucu itibariyle doğru bulunmaktadır.Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle Usul ve Yasa hükümlerine uygun bulunan hükmün ONANMASINA, 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla HUMK'nun 388/4 (HMK.m 297/ç) ve HUMK'nun 440/1 maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine...

      Davalı, hak düşürücü sürenin dolduğu gibi şuyulandırma işleminin ayakta olduğunu ve kamu yararı gözetilerek mevzuata uygun işlem tesis edildiğini belirtip davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, bağış koşulunun yerine getirilmediği ancak taşınmazların 3. kişilere satılması nedeniyle şartın yerine gelme imkanının da bulunmadığı gerekçesiyle tazminat isteğinin kabulü ile 1.060.000,00 TL’nin davalıdan tahsiline ilişkin olarak verilen karar Dairece, "…Somut olayda, davacıların miras bırakanının ölüm tarihi ve bağışlama tarihi nazara alındığında uygulanacak hüküm Borçlar Kanunu'nun 246. maddesidir. Buna göre mirasbırakanın sağlığında kullanmadığı bağıştan rücu hakkının mirasçılarına geçmesi söz konusu değildir....

        Davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar Dairece; “...davacı köye ait dava konusu taşınmazların üzüm alım deposu yapılmak üzere bağışlanmak istendiği, ancak taşınmazların 04.07.1994 tarihinde satış suretiyle davalıya temlik edildiği, ne var ki, köy dernek kararından davalı kurumun yönetim kurulu toplantı tutanağından ve kaymakamlık olurundan taşınmazların davalıya bağışlandığı halde mevzuat gereği resmi akitte satış şeklinde gösterildiği nitekim taşınmazlardan bir kısmı üzerine üzüm alım deposu olarak kullanılan bina inşa edildiği dolayısı ile temlikin koşullu bağış olduğu, bağış sözleşmesindeki koşul veya mükellefiyetin niteliğinin kapsamının yerine getirilme zamanının tam olarak tespitinin önemli olduğu, Borçlar Yasasının 246.maddesinde öngörülen bir yıllık süre içerisinde bağıştan dönme (rücu) hakkının kullanılıp kullanılmadığının araştırılması gerektiği, diğer taraftan Borçlar Yasasının 246/1.maddesinde düzenlenen sürenin hak düşürücü süre olup, bu sürenin geçirilip geçirilmediğini...

          Hemen belirtilmelidir ki; asıl dava ile birleşen 2009/326 es.s. davanın hukuki nitelendirilmesi mahkemece "bağıştan rücu" olarak yapılmış ise de; taraflar arasında resmi şekilde yapılmış bir "bağış" işlemi bulunmadığından, hukuki ilişkinin "bağış" ilişkisinden değil satış bedelinin ödenmesinden doğan "inanç" ilişkisinden kaynaklandığının kabulü gerekir. Bir davada olayları anlatmak taraflara, hukuki nitelendirmeyi yapmak ise mahkemeye aittir. Bilindiği üzere, inanç sözleşmesi inananla inanılan arasında yapılan, onların hak ve borçlarını belirleyen, inançlı muamelenin sona erme sebeplerini ve devredilen hakkın, inanılan tarafından inanana geri verme (iade) şartlarını içeren borçlandırıcı bir muameledir. Bu sözleşme, taraflarının hak ve borçlarını kapsayan bağımsız bir akit olup, alacak ve mülkiyetin naklinin hukuki sebebini teşkil eder....

            "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Karşılıklı Alacak Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Uyuşmazlık ve hüküm asıl dava bakımından çeyiz eşyaları ve ziynetlerin aynen iadesi, olmadığında bedellerinin tahsili; karşı dava yönünden ise ziynet eşyalarının bağıştan rücu nedeniyle iadesi istemine ilişkin olup inceleme görevi Yargıtay 6. Hukuk Dairesine aittir. S O N U Ç : Dosyanın görevli Yargıtay 6. Hukuk Dairesi Yüksek Başkanlığına gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 09.05.2011 (Pzt.)...

              Davacı, davasında çeyiz eşyaları talebinde bulunmuş, davalılar ise dava konusu eşyaların davacıya bağışlandığını ve bağıştan rücu şartlarının oluştuğunu ileri sürmüşlerdir. Oysa ki davada dayanılan eşya senedi başlıklı belge, niteliği itibariyle taraflar arasındaki sözleşmedir ve mahkemeyi bağlar. Sözleşmede davalıların adedi, cinsi yazılı eşyayı tam ve sağlam olarak davacıdan teslim aldıkları yazılıdır. Sözleşme içeriği irdelenerek sonucuna göre karar verilmelidir. Kaldı ki, diğer taraftan bağıştan rücu şartlarının oluşup oluşmadığı bir an dikkate alınsa bile taraflar arasında görülüp kesinleşen 06/03/3015 tarihli ... ....Aile Mahkemesinin 2013/1003 Esas 2015/208 karar sayılı ilamında tarafların eşit oranda kusurlu oldukları kabul edilerek tarafların boşanmalarına karar verilmiş olmakla bağıştan rücu şartlarının gerçekleşmediği anlaşılmaktadır. Mahkemenin bu yönleri gözardı ederek davanın reddine karar vermesi doğru görülmemiştir....

                "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Alacak I K A R A R Taraflar arasındaki uyuşmazlık hile nedeni ile bağıştan rücu isteğine ilişkin bulunduğuna göre, Yargıtay Başkanlar Kurulu'nun 27.12.2013 tarih 38 sayılı Kararı ile hazırlanıp, Yargıtay Büyük Genel Kurulu'nun 24.01.2014 tarih 1 nolu Kararı ile kabul edilen ve 29.01.2014 tarih 28897 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Hukuk Daireleri'ne ilişkin iş bölümü uyarınca, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yargıtay (1.) Hukuk Dairesi'nin görevi cümlesinden bulunmakla, gereği için dosyanın anılan Daire Başkanlığı'na GÖNDERİLMESİNE, 24.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                  Bağışlanan, yüklemeli bağışlamada haklı bir sebep olmaksızın yüklemeyi yerine getirmemişse'' , ''Geri alma hakkının süresi ve mirasçılara geçmesi'' kenar başlıklı 297 nci maddesinin birinci fıkrası ise; ''Bağışlayan, geri alma sebebini öğrendiği günden başlayarak bir yıl içinde bağışlamayı geri alabilir'' şeklindedir. 2. Değerlendirme 1. Dava, bağıştan rücu hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olup, uyuşmazlığın çözümü bakımından konu ile ilgili mevzuat ve yargısal içtihatlar ile bilimsel görüşler çerçevesinde bir kısım açıklamalarda bulunulmasında yarar vardır. 2. Bilindiği üzere, bağıştan dönme (rücu) bağışlayanın tek yanlı, bağışlanana varması gereken beyanıyla geriye yürüyen (makable şamil) ve hukuki ilişkiye son veren yenilik doğurucu bir haktır....

                    Mahkemece, "...Dava ziynet eşyaları nedeniyle bağıştan rücu ve düğün masrafları nedeniyle maddi tazminat talebine ilişkindir Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davacının, düğün sırasında davalıya bağışladığı altınlar, düğün masrafları için (kuaför,yemek bedeli,giyim bedeli gibi) altınlara yönelik bağıştan rücu talebinde bulunup bulunamayacağı ve düğün masrafları yönünden maddi tazminat istenip istenmeyeceği noktasındadır. Düğün sırasında kadına takılan ziynet eşyaları kendisine bağışlanmış sayılır ve onun kişisel malıdır. Hukuken bağış niteliğinde olan düğünde takılan ziynet eşyaları yasada belirtilen belirli nedenlerin oluşması durumunda bağıştan dönülmek suretiyle geri istenebilir. Türk Borçlar Kanunu'nun 295 . Maddesi'' Bağışlayan, aşağıdaki durumlardan biri gerçekleşmişse, elden bağışlamayı veya yerine getirdiği bağışlama sözünü geri alabilir ve bağışlananın istem tarihindeki zenginleşmesi ölçüsünde, bağışlama konusunun geri verilmesini isteyebilir: 1....

                    UYAP Entegrasyonu