"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ: TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen davada:Davacı vekili, dava konusu 183 ada 1 nolu parseldeki 4 ve 13 nolu bağımsız bölümlerin alım bedellerinin tamamının vekil edeni tarafından karşılanıp güvene dayanarak davalı eş adına tescil edildiğini, bunun gizli bağış niteliğinde olduğunu ancak sonradan davalının evi terk etmesi nedeniyle bağıştan rücu koşullarının gerçekleştiğini ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile vekil edeni adına tesciline, aksi takdirde tazminata karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili, davanın reddini karar savunmuştur. Mahkemece, bağış işleminin resmi şekilde yapılmadığı, satış akdinde davacının taraf olmadığı, bağıştan rücu koşullarının gerçekleşmediği gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ...'in raporu okundu, açıklamaları dinlendi. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü....
Davalı vekili, idari yargının görevli olduğunu, bağışlamanın koşula bağlı olmadığının tapu kaydından anlaşıldığını, 1 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini, bağıştan rücu koşullarının da oluşmadığını belirtip davanın reddini savunmuştur. İlk derece mahkemesince, bağıştan rücu koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne dair verilen kararın davalı tarafından istinafı üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Karar, davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla, Tetkik Hakimi ...’un raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR- Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; davalının yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 51.640.31....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 10/12/2013 NUMARASI : 2012/22-2013/454 Taraflar arasında görülen davada; Davacı, Almanya’da yaşadığını, 2001 yılında işlerinin bozulması ve iflas etmesi nedeniyle, Türkiye’ye kesin dönüşüne kadar kiralarını almak, kullanmak ve ileride iade şartı ile 255 parsel sayılı taşınmazdaki 5 nolu bağımsız bölüm ile, 1829 parseldeki 6 nolu bağımsız bölümü, o sıralarda 10 yaşında bulunan davalı kızına bağışladığını, 2011 yılı Aralık ayında izne geldiğinde, kesin dönüş yapacağı için taşınmazların iadesini istediğinde, davalının iade etmeyeceğini bildirdiğini, bağıştan rücu şartlarının oluştuğunu ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile adına tescili istemiştir. Davalı, annesinin ölümünden sonra teyzeleri ve anneannesi tarafından bakıldığını, kendisinin Türkiye’de, davacının ise Almanya’da yaşadığını, bağıştan rücuyu haklı kılabilecek hiçbir davranışının olmadığını, hakdüşürücü sürenin geçtiğini belirterek davanın reddini savunmuştur....
Somut olayda;Kadın tarafından açılan alacak davasında yukarıdaki açıklamalara göre öncelikle karşı davadaki bağıştan rücu şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin belirlenmesi,karşı davada bu değerlendirmenin yapılabilmesi için de karşı davacı erkek tarafından açılan ve devam eden boşanma davasının sonucunun beklenmesi zorunludur.Böylece boşanma davasının sonucuna göre karşı davadaki bağıştan rücu şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği tespit edilebilecek ve sonucuna göre kadının davasındaki alacak hakkının doğup doğmadığı değerlendirilebilecektir. O halde mahkemece boşanma davasının sonucunun beklenmesi,sonrasında dava ve karşı dava ile ilgili değerlendirme yapılarak bir karar verilmesi gerekmektedir....
Asliye Hukuk Mahkemesince; asıl davanın mehir senedine dayalı alacak talebine, karşı davanın ise bağıştan rücu talebine ilişkin olarak TMK 226/2. maddesi uyarınca kişisel malların iadesi kapsamında açılan dava niteliğinde bulunduğu, Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2018/7046 E - 2019/4764 K sayılı ilamı uyarınca davaların Aile hukuk prensiplerine göre çözümlenmesi gerektiğinden bahisle karşı görevsizlik kararı verilmiştir. Dava, mehir senedinde yazılı altının verilmesi (alacak talebi) karşı dava ise bağıştan rücü talebine ilişkindir. Hukuken bağış niteliğinde olan, düğünde takılan ziynet eşyaları yasada belirtilen belirli nedenlerin oluşması durumunda bağıştan dönülmek suretiyle geri istenebilir....
Bilindiği üzere bağıştan rücu, bağışlayandan, bağışlanana varması gerekli tek taraflı bir beyanı ile bağışlamanın geriye etkili olarak ortadan kaldırılmasıdır. Rücu hakkı, bir hukuki ilişkiye son veren yenilik doğurucu ve şahsa sıkı suretle bağlı haklardandır. 818 sayılı Borçlar Kanununun 246. maddesinin 2. fıkrasında gösterilen istisna dışında kural olarak mirasçılara geçmediği gibi, temlik de edilemez. Somut olayda mirasçı olan davacılar tarafından açılan bu davanın dinlenebilme olanağı yoktur. Hâl böyle olunca, davanın tümden reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir....
Bağıştan dönme (rücu) bağışlayanın tek yanlı, bağışlanana varması gereken beyanıyla geriye yürürlü (makable şamil) olarak hukuki ilişkiye son veren yenilik doğurucu bir haktır. Bağışlayan koşullu veya mükellefiyetli şekilde bağışta bulunmuşsa, bağışlanandan hukuka, ahlaka aykırı veya imkansız olmadığı sürece 818. sayılı Borçlar Kanunu'nun (BK) 241., TBK'nın 291. maddesi uyarınca koşul veya mükellefiyetin yerine getirilmesini isteyebilir. Haklı bir neden olmaksızın yerine getirilmemesi halinde de BK'nın 244/3. ve TBK'nın 295. maddesine dayanarak bağıştan dönme hakkını kullanıp verdiğini geri isteyebilir. Hemen belirtmek gerekir ki; bağış sözleşmesindeki koşul veya mükellefiyetin niteliğinin, kapsamının yerine getirilme zamanının tam olarak tespiti büyük önem taşır. Bu itibarla salt kullanılan sözlerin değil, tarafların gerçek iradelerinin ve bağışlayanın asıl amacının ortaya çıkarılması gerekir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Dava, bağıştan rücu isteği ile açıldığından temyiz inceleme görevi Dairemizin görevi dışında bulunduğundan dosyanın görevli Yargıtay 4. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 05.10.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Hukuk Dairesinden verilen 03/10/2019 tarihli ve 2019/945 Esas - 2019/1029 Karar sayılı hükmün onanmasına ilişkin olan 10/06/2021 tarihli ve 2019/4959 Esas - 2021/3217 Karar sayılı kararın düzeltilmesi davacı vekili tarafından istenilmiş olmakla, dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR- Dava, bağıştan rücu hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tazminat isteğine ilişkindir. Mahkemece, bağıştan rücu koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, kararın davacı vekili tarafından istinafı üzerine, Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince; 6100 sayılı HMK’nin 353/1-b-1 maddesi uyarınca davacının istinaf başvurusunun esastan reddine dair verilen karar Dairece onanmıştır....
Aile Mahkemesi, davanın bağıştan rücu nedeni ile tapu iptali ve tescil davası olduğu ve mal rejiminin tasfiyesi veya katkı alacağına dayalı talep olmadığı gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Asliye Hukuk Mahkemesi ise, davacının talebinin mal rejiminin tasfiyesine yönelik olup davanın Aile Mahkemesinin görevi kapsamında kaldığından bahisle görevsizlik kararı vermiştir. Somut olayda davacının, evlilik esnasında satın alınarak yarı hissesi davalı eş adına tescil olunan taşınmazın tapu kaydının iptaline ilişkin isteği bağışlamanın geri alınması (bağıştan rücu) niteliğinde olup, Borçlar Kanununa dayanmaktadır. (818 s. Borçlar Kanunu md. 244, Türk Borçlar Kanunu md. 295) Aile Mahkemeleri, Türk Medeni Kanununun üçüncü kısmı hariç ikinci kitabında (md. 118-395) yer alan “aile hukukundan” doğan dava ve işlerde görevlidir. (4787 s. K. m. 4). Bağışlamanın geri alınmasına ilişkin davalarda genel mahkemeler görevlidir....