Bilindiği üzere; 818 sayılı Borçlar Kanununun 244 ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 295. maddesinde bağıştan rücu koşulları düzenlenmiş olup, eldeki davadaki temlik kayıtsız şartsız bağış niteliğinde olduğundan, davalının bağış koşullarını yerine getirmediğinden söz edilemeyeceği gibi, bağıştan rücu koşullarının oluştuğu da söylenemez. Hâl böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle davanın kabul edilmiş olması doğru değildir. Davalının temyiz itirazı yerindedir. Hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21.03.2016 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi....
Mahkemece, davalı belediyenin uzun zaman geçmesine rağmen taşınmazda semt spor sahasına ilişkin herhangi bir işlem yapmadığı, bağıştan rücu koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. ./.. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan ..., 5527 ada 1 sayılı parseldeki 146/2400 payını 23.06.1997 tarihinde davalı ... Belediyesine bağış suretiyle devrettiği, mirasbırakan....kaldıkları, davacıların bağış şartının yerine getirilmediğini ileri sürerek tapu iptali ve tescil isteği ile 22.04.2014 tarihinde eldeki davayı açtıkları anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere, bağıştan rücu, bağışlayandan, bağışlanana varması gerekli tek taraflı bir beyanı ile bağışlamanın geriye etkili olarak ortadan kaldırılmasıdır....
Hukuk Dairesinin 2012/19289 esas 2013/11737 Karar sayılı ilamında işaret edildiği üzre bağıştan rücu edilmesine engel teşkil etmemesine göre; davalılar açısından bağıştan rücu koşulları oluşmakla davanın reddi kararında isabetsizlik yoktur. İzah edilen nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir....
Cevap dilekçesi: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; boşanmanın davacının sadakatsiz davranışları nedeni ile gerçekleştiğini, bağıştan rücu ettiklerini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Taraflar evlenirken mehir senedi düzenlendiği, mehir olarak kararlaştırılan 22 ayar 200 gram altının davacıya teslim edildiğine dair senet içeriğinde tarafları bağlayıcı herhangi bir beyan ve imza bulunmadığı, davacının mehir ediminin yerine getirilmediğini iddia etmesi karşısında ispat külfetinin senet kuvvetindeki bir belge veya yemin delili ile davalıda olduğu, senet kuvvetindeki bir belge ibraz edemeyen davalının kendisine verilen sürede yemin delilini de kullanmadığı, cevap dilekçesinde bağıştan rücu definde bulunulmadığı için boşanma davasının bekletici mesele yapılmasının da zorunlu olmadığı, işbu davanın mal rejiminin tasfiyesi davası olmaması sebebi ile davacının her zaman mehirden kaynaklı alacağını talep edebileceği, her ne kadar davalı ıslahın kesin süreden sonra yapıldığını iddia etmiş ise de, ıslah nedeni ile kesin süre verilebilmesi için tarafın ıslah ettiğini bildirmesinin gerektiği, ıslah ettiğini bildiren tarafa ıslah dilekçesini...
Daval---- cevap dilekçesinde özetle; müvekkili olan ----- olmayıp aracın ithalatçısı olduğunu, davacı şirketin taleplerinin ancak tüketici işlemi niteliğindeki satışlarda ithalatçıya ve üreticiye yöneltilmesi gerektiğini aracın satıcısı olmadığını araçla ilgili sorumlu olmadığını davanın bu nedenle reddini talep ettiğini, davacının iddia ettiği sorun davacının araca yaptığı yanlış müdahaleden kaynaklandığını bu yanlış müdahale araca---- parçanın takılmasından kaynaklandığını, --- dava konusu araca yan elektik ---- imkansız olduğunu, davacı ---- bir üçüncü kişiye giderek aracına yapmaması gerektiği halde yan ----- ettirdiğini, aracın ayıplı olmadığını davacının sebebiyet verdiğini, davacının sözleşmeden dönme hakkını kullanması hukuken mümkün olmadığını, davacının sözleşmeden dönme hakkını kullanmasını kabul etmediğini dönme hakkının uygulanması halinde ---- --- uyarınca alıcının, satılanı ve ondan elde ettiği yararlar ile birlikte satıcıya geri vermesi gerektiğini, bu nedenle davacının...
Bilindiği üzere, bağıştan dönme (rücu) bağışlayanın tek yanlı, bağışlanana varması gereken beyanıyla geriye etkili (makable şamil) olarak hukuki ilişkiye son veren yenilik doğurucu bir haktır. Bağışlayan koşullu veya mükellefiyetli şekilde bağışta bulunmuşsa, bağışlanandan hukuka, ahlaka aykırı veya imkansız olmadığı sürece 818. sayılı Borçlar Kanunu'nun (BK) 241. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 291. maddesi uyarınca koşul veya mükellefiyetin yerine getirilmesini isteyebilir. Haklı bir neden olmaksızın yerine getirilmemesi halinde de BK.'nin 244/3. TBK.'nin 295. maddesine dayanarak bağıştan dönme hakkını kullanıp verdiğini geri isteyebilir. Hemen belirtmek gerekir ki; resmi sözleşmede yer almamakla ve sözleşme eki olmamakla birlikte mülkiyetin naklinin dayanağını teşkil eden idari karar veya sair belgelerden temlikin koşula bağlandığı anlaşılabiliyorsa bu olgulara değer verilmesi de zorunludur....
Bilindiği üzere, bağıştan dönme (rücu) bağışlayanın tek yanlı, bağışlanana varması gereken beyanıyla geriye etkili (makable şamil) olarak hukuki ilişkiye son veren yenilik doğurucu bir haktır. Bağışlayan koşullu veya mükellefiyetli şekilde bağışta bulunmuşsa, bağışlanandan hukuka, ahlaka aykırı veya imkansız olmadığı sürece 818. sayılı Borçlar Kanunu'nun (BK) 241. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 291. maddesi uyarınca koşul veya mükellefiyetin yerine getirilmesini isteyebilir. Haklı bir neden olmaksızın yerine getirilmemesi halinde de BK.'nin 244/3. TBK.'nın 295. maddesine dayanarak bağıştan dönme hakkını kullanıp verdiğini geri isteyebilir. 6.2.2. Hemen belirtmek gerekir ki; resmi sözleşmede yer almamakla ve sözleşme eki olmamakla birlikte mülkiyetin naklinin dayanağını teşkil eden idari karar veya sair belgelerden temlikin koşula bağlandığı anlaşılabiliyorsa bu olgulara değer verilmesi de zorunludur....
İstinaf Sebepleri Davalı vekili; vefa sözleşmesi ile satış sözleşmesinin birbirinden farklı olduğunu, taşınmazların devrinin yapılmadığını, tapudaki işlemin şeklen "satış" olarak gösterilmesinin vefa sözleşmesinin gereği olduğunu, satış manasına gelmediğini, sadece tapudaki şekli işlemin karara esas alındığını, üçüncü şahıs Ziraat Bankasının dahi dosyaya vermiş olduğu cevabında, işlemin "vefa" olduğunu açıkça beyan etiğini, davacının bağıştan dönme/sözleşmeyi feshetme haklı sebebi mevcut olmadığını, kabul etmemekle birlikte bir an için aksi düşünülse dahi, bağışın/sözleşmenin amacı da dikkate alınarak, hibe alanın sadece bağıştan dönme/sözleşmenin feshi anında elinde kalanı iade ile mükellef olduğunu, tebliğin ilgili maddesi incelendiğinde sözleşmeye her aykırılıkta mutlaka hibenin tamamının geri alınacağının ifade edilmediğini, 5 yıllık izleme sürecinin 07.11.2021 tarihinde sona erdiğini, dava tarihi itibari ile, 4 yıl boyunca ve halen sözleşmeye aykırı hiçbir fiilinin tespit edilmediğinin...
Bilindiği üzere, bağıştan dönme (rücu) bağışlayanın tek yanlı, bağışlanana varması gereken beyanıyla geriye etkili (makable şamil) olarak hukuki ilişkiye son veren yenilik doğurucu bir haktır. Bağışlayan koşullu veya mükellefiyetli şekilde bağışta bulunmuşsa, bağışlanandan hukuka, ahlaka aykırı veya imkansız olmadığı sürece 818. sayılı Borçlar Kanunu'nun (BK) 241. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 291. maddesi uyarınca koşul veya mükellefiyetin yerine getirilmesini isteyebilir. Haklı bir neden olmaksızın yerine getirilmemesi halinde de BK.'nin 244/3. TBK.'nin 295. maddesine dayanarak bağıştan dönme hakkını kullanıp verdiğini geri isteyebilir. Hemen belirtmek gerekir ki; resmi sözleşmede yer almamakla ve sözleşme eki olmamakla birlikte mülkiyetin naklinin dayanağını teşkil eden idari karar veya sair belgelerden temlikin koşula bağlandığı anlaşılabiliyorsa bu olgulara değer verilmesi de zorunludur....