(Örnek: Yargıtay İkinci Hukuk Dairesi'nin 25.10.1965 günlü, 4557/5028 sayılı kararı) Mehri müeccel, ileriye yönelik bir bağışlama vaadidir. Koca dışında üçüncü bir kişinin de bağışlama vaadi geçerlidir. Ancak, bu durum, Borçlar Kanununun 110. maddesinde yazılı üçüncü kişi yararına borç altına girme olmayıp, Borçlar Kanununun 238. maddesinde düzenlenmiş bağışlama vaadidir. Bağışlama vaadinin geçerliliği, yazılı olma koşuluna bağlıdır. Esasen taşınmazın sicil kaydı (mülkiyeti) da davalıya intikal ettirilmiştir. (B.K. M. 238/1). (4.HD. 18.2.1985 - 1984/9153 E, 1985/1223 K. YKD. 1985 Sayı Sh. 802). Bu durumda değinilen ilkeler çerçevesinde iddia ve buna ilişkin olgular birlikte değerlendirildiğinde anılan belgeye değer verileceği kuşkusuzdur. (BK. 238/Son) Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru değildir. Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle HUMK.'...
İstinaf Sebepleri Asıl ve birleşen davalarda davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; uyuşmazlığın bağışlama sözünden dönmeye ilişkin olduğunu, ortada henüz ifa edilmiş bir bağış olmadığını, TBK’nın 296. maddesi uyarınca, bağışlama sözü verenin mali durumunun sonradan olağanüstü ölçüde bozulması halinde bağışlama sözünden dönülebileceğini, mahkemece bu incelemenin eksik yapıldığını, bilirkişi raporunun aksine zarar ettiklerini, şirketin güncel durumunun gözönünde bulundurulması gerektiğini, şirketin zarar ettiği tespit edilen 2011 ve 2014 yılları için de bağışa hükmedildiğini, dosyaya sundukları uzman görüşünün dikkate alınmadığını, müvekkili şirketin bağışlama söz verdiği tutarları ödeyecek gücü bulunmadığını, bağış sözünden bu nedenle döndüklerini, bağış tutarının şirketin iktisadi ve hukuki varlığını tehdit eder hale geldiğini, ayrıca bu konuda sözleşmenin uyarlanması davası açtıklarını, sözleşmede muacceliyet veya vade öngörülmediği için müvekkilinin 25 yıllık sözleşme süresince...
Davalı;dava konusu mehir senedini imzalamadığını, düğünde takılan ziynetlerin tamamının düğün sonunda davacının ailesi tarafından alındığını, evliliğin bozulmaması için sessiz kaldığını savunarak, davanın reddini dilemiştir. ... Aile Mahkemesinin 02.07.2015 gün, 2014/133 Esas, 2015/488 Karar sayılı ilamı ile ; mehir senedine bağlı alacak ve kına gecesi masrafları ile ilgili alacak taleplerine ilişkin tefrik kararı verildiği ve karar sonrası Malatya 1. Aile Mahkemesi’nin 2017/1271 esası üzerinden yargılamaya devam olunduğu, Malatya 1....
Hukuk Mahkemesinin yargılama aşamasında Kuyumcu bilirkişi İlknur Işıkyıldız'dan 15.12.2022 tarihli Bilirkişi Raporunu istihsal ettiğini, dava konusu mehir alacağı iddiasının değerini belirlediğini ve bilirkişi raporunda tespit edilen miktar üzerinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca davalı müvekkili lehine 24.612,00- TL tutarında avukatlık ücretine karar verdiğini belirterek; davacının haksız istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir. DELİLLER: Sakarya 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 20/06/2023 tarih, 2022/356 Esas - 2023/173 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava; bağışlama vaadi şeklinde (mehri müeccel) niteliğinde mehir senedinden kaynaklanan alacak talebine ilişkindir. Mahkemece; davanın reddine karar verilmiş olup, hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir....
Mehri müeccel, ileriye (evliliğin boşanma ya da ölümle son bulunması haline kadar) yönelik bir bağışlama vaadidir. Koca dışında üçüncü bir kişinin de bağışlama vaadi geçerlidir. Ancak, bu durum, Borçlar Kanunu'nun 110. maddesinde yazılı üçüncü kişi yararına borç altına girme olmayıp, Borçlar Kanunu'nun 238. maddesinde düzenlenmiş bağışlama vaadidir. Bağışlama vaadinin geçerliliği, yazılı olma koşuluna bağlıdır (BK m. 238/1) (4. HD 18.02.1985 - 1984/9153 E., 1985/1223 K., YKD 1985 Sayı, sh. 802). Bu du-rumda ve değinilen ilkeler çerçevesinde tespit edilen olgular birlikte değer-lendirildiğinde, murisin diğer mirasçıların saklı payını zedeleme kastı ile hareket ettiğini söyleyebilme olanağı yoktur. Hal böyle olunca, tenkis koşullarının oluşmadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru değildir. Davalının temyiz itirazları yerindedir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Her ne kadar davacı mehir olarak 5 adet bilezik vadedildiğini iddia etmiş ise de, bağışlama sözü vermenin geçerliliğinin yazılı şekle tabii olduğu, davacı tarafından yazılı bir mehir sözleşmesinin ibraz edilemediği gibi davacının mehir olarak vadedilen bu altınları ıslaha konu etmemesinin de kısmi feragat olduğu, davacıya düğünde ve nişanda takılan altın ve paraların da davalı tarafından alındığının tanık beyanlarıyla ispat edilemediği, davacının yemin delilini de kullanmaması sebebi ile davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik olmadığı anlaşılmakla, davacının istinaf talebinin reddine dair aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu: GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Yargıtay bozma ilamında özetle; “Miras bırakan ...’nun intifa hakkını üzerinde bırakarak 33 parsel sayılı taşınmazdaki payının çıplak mülkiyetini 27.09.1995 tarihli resmi senetle davalı eşine bağış yolu ile temlik edip, 07.12.2004 tarihinde de vefat ettiği, ölümünden önceki 1 yıllık süre dışında yapılan bağışlamalarda saklı payları zedeleme kastı ile hareket edilip edilmediğinin açıklığa kavuşturulmasının zorunlu olduğu, somut olayda miras bırakının, çekişmeli taşınmazı 29.11.1989 tarihli mehir senedi ile bağışladığı, mehir sözleşmelerinin Borçlar Kanunu’nun 238.maddesinde düzenlenen bağışlama vaadi niteliğinde olması nedeniyle bugün de geçerli olduğu,bu haliyle murisin diğer mirasçıların saklı payını zedeleme kastı ile hareket...
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 25/05/2017 NUMARASI : 2015/1377 ESAS - 2017/441 KARAR DAVA KONUSU : Mehir Senedinden Kaynaklanan Alacak KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda; mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm hakkında davalı tarafça istinaf talebinde bulunulmakla, evrak okunup, gereği görüşülüp düşünüldü; TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların Cihanbeyli Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2013/644 esas ve 2015/125 karar sayılı ilamı ile boşandıklarını, davalının 12/10/2008 tarihli mehir senediyle müvekkiline 500 gram altın borcunun bulunduğunu ileri sürerek, mehir senedinde belirtilen 500 gram altının rayiç değerinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınıp davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Eşya alacağı K A R A R Taraflar arasındaki uyuşmazlık noterde düzenlenen bağışlama senedine dayalı tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde bedel iadesi ile mehir senedine dayalı eşya alacağı isteğine ilişkin bulunduğuna göre, Yargıtay Başkanlar Kurulu'nun 27.12.2013 tarih 38 sayılı Kararı ile hazırlanıp, Yargıtay Büyük Genel Kurulu'nun 24.01.2014 tarih 1 nolu Kararı ile kabul edilen ve 29.01.2014 tarih 28897 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Hukuk Daireleri'ne ilişkin iş bölümü uyarınca, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yargıtay (3.) Hukuk Dairesi'nin görevi cümlesinden bulunmakla, gereği için dosyanın anılan Daire Başkanlığı'na GÖNDERİLMESİNE, 05.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Bölge Adliye Mahkemesi’nin 15/09/2022 tarih ve 2022/1788 Esas, 2022/1548 Karar sayılı kararı ile davacının mehir tazminatı ile ilgili talebi, mehir olarak ödenmiş olan (mehri muaccel) bir alacak değil, bağışlama vaadi şeklinde (mehri müeccel) niteliğinde, mehir senedinden kaynaklanan alacak talebine ilişkin olduğu, Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere, taraflar arasında sözleşme ilişkisinin bulunduğunu, bu sebeple, uyuşmazlık, aile hukukundan kaynaklanan alacak niteliğinde olmayıp, genel hükümlere dayalı 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 286 ıncı ve devamı maddelerine göre alacak istemi niteliğinde olduğu, Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu gözetilerek, davacının mehir tazminatı ile ilgili talebi yönünden görevsizlik kararı verilmesi gerekirken gerekçesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin (3) numaralı alt bendi gereğince davacının istinaf başvurusunun kabulü...