Mahkemece; davacının davasının kısmen kabulü 1.530,00 TL değerindeki 1 adet 16-18 gram 22 ayar bilezik ve 3.500,00 TL değerindeki 1 adet 6,8 gram 18 ayar pırlanta yüzüğün davalıdan alınarak davacıya aynen iadesine, aynen iadenin mümkün olmaması halinde bedellerinin toplamı olan 5.030 TL'nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiş, hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Bağışlama sözleşmesi, bağışlayanın sağlararası sonuç doğurmak üzere, malvarlığından bağışlanana karşılıksız olarak bir kazandırma yapmayı üstlendiği sözleşmedir. Bağışlama, bağışlayanın bir karşılık (ivaz) almaksızın bağışlananın malvarlığında bir artış sağlamak amacıyla malvarlığından belirli değerleri ona vermeyi üstlenmesi (taahhüt) ya da vermesi yoluyla bu iki kişi arasında yapılan sözleşmedir. Bu tanımdan da anlaşılacağı gibi bağışlama, hukukî işlemlerin bir çeşidi olan sözleşme mahiyetindedir....
sözleşmesine aykırı olarak sözleşmeye daha ağır şartlar konulduğunu, 2016 yılının kasım ayında davalı vakıf müvekkilinin bursunu yatırdığını sonra yanlışlıkla yatırıldı denilerek 2 gün sonra paranın çekildiğini,müvekkilinin bursunun hiçbir gerekçe gösterilmeden kesildiğini,davalı vakıf ile müvekkili arasında bağışlama sözleşmesinin kurulduğunun açık olduğunu,değişiklik nedeniyle bağışlama sözleşmesine mükellefiyetler eklediğini söyleyerek müvekkiline yapılan aylık burs ödemesini kestiğini,sonradan yapılan yüklemenin sözleşmenin kurluduğu sıradaki esaslı unsurları kapsamadığını,bağışlama sözleşmesi hükümlerinin bağışlayan tarafından yerine getirilmemesi nedeniyle, müvekkilinin öğrenci olması ve dava süresince de öğrencilik hayatı devam edeceğinden ve bu bursun dava süresince ödenmemesi müvekkeli için geri dönülmez maddi ve manevi zararlara neden olacağını belirterek davanın kabulüne ve sözleşme hükümlerinin aynen ifasına, davalı vakfın bağışlama sözleşmesi hükümlerine uygun olarak...
İlki, 05 Mayıs 1989 tarihli mehir senedi ile miras bırakanın dava konusu taşınmazı bağışlama vaadinde bulunduğu, temlikin bu nedenle yapıldığına ilişkindir. Davacılar, davalının bu savunması ile görünürde satış şeklinde yapılan temlikin, gerçekte bağış olduğunun ikrar edildiğini ve muvazaa iddialarının kanıtlandığını ileri sürmüşlerdir. Türk Borçlar Kanunun da, bağışlama sözü verme, aynı kanunun 288/2. (BK 238/2) maddesin de “Bir taşınmazın veya taşınmaz üzerindeki ayni hakkın bağışlanması sözü vermenin geçerliliği, ancak resmi şekilde yapılmış olmasına bağlıdır.” şeklinde düzenlenmiş, TBK’nun 288/3. (238/3.) maddesin de ise “ Şekle uyulmaması sebebiyle geçersiz olan bağışlama sözü verme, bağışlayan tarafından yerine getirildiğinde, elden bağışlama hükmündedir. Ancak, geçerliliği resmi şekle bağlanmış olan bağışlamalar da bu hüküm uygulanmaz.” hükmüne yer verilmiştir....
Bağışlama sözleşmesi, bağışlayanın sağlararası sonuç doğurmak üzere, malvarlığından bağışlanana karşılıksız olarak bir kazandırma yapmayı üstlendiği sözleşmedir. Bağışlama, bağışlayanın bir karşılık (ivaz) almaksızın bağışlananın malvarlığında bir artış sağlamak amacıyla malvarlığından belirli değerleri ona vermeyi üstlenmesi (taahhüt) ya da vermesi yoluyla bu iki kişi arasında yapılan sözleşmedir. Bu tanımdan da anlaşılacağı gibi bağışlama, hukukî işlemlerin bir çeşidi olan sözleşme mahiyetindedir. Bu sözleşmede, yalnızca bağışlayan bağışlanana belirli bir değeri verdiğinden ya da vermeyi üstlendiğinden ve bağışlanan karşılık bir değer vermeyi üstlenmediğinden, bu tek tarafa borç yükleyen bir sözleşmedir. Tek tarafa borç yükleyen bu sözleşme, kendisine değer kazandıran kişiyi (bağışlananı) teberru yoluyla zenginleştirme amacını gütmektedir. Düğün sırasında kadına takılan ziynet eşyaları kendisine bağışlanmış sayılır ve onun kişisel malıdır....
Cevap dilekçesinde özetle, Müvekkilinin oturduğu dairenin kendisinde kalacağının belirtilmesi üzerine dava konusu dairedeki hissesini bağışlamayı vaat ettiğini, fakat annesinin oturduğu daireyi müvekkiline vermemesi üzerine bağışlama vaadinden vaz geçtiğini, belirtilen yazının bağışlama sözleşmesi olmayıp bağışlama vaadi olduğunu, resmi yazılı şekilde olmasının Bağışlama sözleşmesinin geçerlilik şartı olduğunu, izale-i şuyu davasının son aşamasına gelinmiş olması nedeniyle satışı durdurmak amacıyla kötü niyetli olarak huzurda bulunan davanın açıldığını, beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
İcra ve İflas Kanunun öngördüğü şerhler; Haciz (İİK 91), ihtiyatı haciz (İİK 257), İflas (İİK. 166), iflâs anlaşması (İİK 285), Diğer mevzuatın öngördüğü şerhlerden bazıları ise; İhtiyatı tedbir şerhi (HUMK.101), kamu haczi (6183 sayılı amme alacakları tahsil usulü hakkında kanun 13, 73), kamulaştırma şerhi, bağışlama vaadinden (Borçlar Kanunu 238) ibarettir. Bu kısa açıklamalardan sonra somut olaya gelince; mahkemece öncelikle dava konusu taşınmaza ait tapu kayıt örneği getirtilmeli, tarafların bu kayıt üzerinde hak tasarrufunda bulunup bulunamayacakları yönü üzerinde durulmalıdır. Diğer taraftan açılan davada tapuya tescili istenen şerhlerden önalım hakkında feragat niteliğinde olan (Türk Medeni Kanunun m.733) şerhin tapu kütüğüne işlenebileceği gözetilerek diğer şerhlerde yeniden değerlendirilip incelenmeli bunların içinde tapu kütüğünün ilgili sütununa şerh olarak işlenebilecekler hakkındaki istem kabul edilmelidir....
HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2019/1970 KARAR NO : 2022/183 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : BORÇKA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 30/04/2019 NUMARASI : 2016/141 ESAS, 2019/464 KARAR DAVA KONUSU : İtirazın İptali (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) KARAR : Taraflar arasında görülen bağışlama sözleşmesinden kaynaklı alacak davasına ilişkin olarak yapılan açık yargılama sonucunda verilen karara karşı yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK 353. madde uyarınca dosya üzerinden ön inceleme yapıldı....
HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2019/1970 KARAR NO : 2022/183 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : BORÇKA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 30/04/2019 NUMARASI : 2016/141 ESAS, 2019/464 KARAR DAVA KONUSU : İtirazın İptali (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) KARAR : Taraflar arasında görülen bağışlama sözleşmesinden kaynaklı alacak davasına ilişkin olarak yapılan açık yargılama sonucunda verilen karara karşı yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK 353. madde uyarınca dosya üzerinden ön inceleme yapıldı....
Taraflar arasında düzenlenen ancak dini nikah merasimi sırasında yapıldığı belirlenen 19/03/2012 tarihli, tarafların ve tanıkların imzalarının yer aldığı yazılı belge ile davalı tarafından davacıya mehri müeccel olarak 200 gram altın ödenmesininin kararlaştırıldığı, kararlaştırılan mehirin davalı tarafından davacıya ödenmediği anlaşılmakla; Davacının 200 gram karşılığında belirlenen mehri müeccel talebinin KABULÜ İLE; 200 gram altının aynen, aynen olmadığı taktirde ise bilirkişi Ümit ÇAKIR'ın 07/02/2022 tarihli bilirkişi raporunda belirlediği 82.800,00 TL olan bedelinin 10 bin TL'sinin dava tarihi olan 08/03/2021 tarihinden, 72.800,00 TL'sinin ise ıslah tarihi olan 24/12/2022 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı erkekten alınarak davacı kadına verilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur." şeklindeki gerekçe ile "1- Açılı davanın KABULÜ ile; Davacının 200 gram karşılığında belirlenen mehri müeccel talebinin KABULÜ İLE; 200 gram altının aynen, aynen olmadığı...
KÖKSAL DEMİR - Adliye Binası Karşısı Akdoğan İşhanı No:2 68400 Ortaköy/ AKSARAY ASIL DAVANIN KONUSU : Alacak (Bağışlama Vaadinden Kaynaklanan) BİRLEŞEN DAVANIN KONUSU : Manevi tazminat İSTİNAF KARAR TARİHİ : 03/03/2022 G. KARAR YAZIM TARİHİ : 08/03/2022 İlk derece mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına yönelik davalılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderilmiş olmakla 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi....