Somut olayda; davacının son 7 yıl içindeki sigortalılık sürelerine göre 506 sayılı Kanun gereğince yaşlılık aylığı koşullarının değerlendirilmesi gerekmektedir. Davacının sigortalılık başlangıç tarihi 10/05/1983 tarihi olup 23/05/2002 tarihi itibariyle 19 yıl 13 gün sigortalılığı olduğundan 506 sayılı Kanunun geçici 81/B-d maddesi gereğince 25 yıllık sigortalılık süresini ve 47 yaşını doldurması ve en az 5150 gün prim ödemesinin bulunması halinde emekli olabilecektir. Davacının toplam 5576 gün prim ödemesi bulunmaktadır. Davacı 25 yıllık sigortalılık süresini 10/05/2008 tarihinde ve 47 yaşını ise 24/05/2006 tarihinde doldurduğundan 15/12/2006 tarihindeki tahsis talebi gereğince yaşlılık aylığı bağlanmasına karar verilmesi mümkün değildir. Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir....
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özet olarak; davacının müvekkil kurumdan hizmet sürelerinin tespiti talebi üzerine kurumca yapılan incelemede Sarıcasu Muhtarlığı tarafından doldurulan 7945526579 sicil numaralı bağkur hesabına ait giriş bildirgesinde sigortalılık başlangıç tarihinin 01/03/1992 olarak yazıldığını, 12/07/1996 tarih ve 348 varide numaralı sigortalılık belgesinde ise Sarıcasu Muhtarlığınca belgeye tarım faaliyeti yoktur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (iş) Mahkemesi Davacı, l.2.l986 tarihi itibari ile Esnaf bağkur sigortalılık dönemleri hariç tarım bağkur sigortalısı olduğunun tesbitine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir. Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. K A R A R Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 2.7.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Hukuk Dairesi TÜRK MİLLETİ ADINA Dava, bağkur sigortalılık tespiti istemine ilişkin olup Bölge Adliye Mahkemesince, davacının istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verildiği, Hükmün Dairemizce 12/03/2020 gün ve 2019/1789 Esas, 2020/1671 Karar sayılı ilamı ile bozulduğu, 05/07/2012 gün ve 6352 sayılı Yasa ile 5521 sayılı Yasaya eklenen geçici 2.maddesi uyarınca yapılan incelemeye ve Dairemiz bozma ilamı gerekçesindeki açıklamalar gözetildiğinde Bölge Adliye Mahkemesinin direnme kararı yerinde görülmediğinden talebin 10 gün içinde Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna iletilmesi gerektiği anlaşılmıştır. SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenle Yargıtay incelemesine konu olan karar eski hükümde direnmeye ilişkin olup direnme Dairemizce yerinde görülmediğinden dava dosyasının Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna sunulmak üzere Yargıtay Birinci Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 08/10/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni" Mahkemesi :İş Mahkemesi No : 2017/516-2021/3 Dava, 1479 sayılı Kanun kapsamında sigortalılık süresi tespiti ve yaşlılık aylığı tahsisi istemine ilişkindir. Mahkemece, bozmaya uyularak hükümde belirtilen gerekçelerle konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir....
kişilere zaman zaman kendi ad ve hesaplarına bağımsız çalıştıkları süreleri borçlanma ve bu sürelerin sigortalılık süresi olarak değerlendirilmesi olanağını tanıdığını, davacının 26.09.1995 tarihinden itibaren tespitini talep ettiğini ancak davacının 01.10.2008 tarihinden önce 1479 sayılı yasa kapsamında sigortalılık tescilinin bulunmadığını, davacının geriye dönük olarak bağkur tescil talebinde bulunabilmesi için 619 sayılı KHK'nın iptal edildiği tarih ile 4956 sayılı Yasanın yürürlüğe girdiği tarih arasında yani 08.08.2001- 02.08.2003 tarihleri arasında davalı kurumdan tescil talebinde bulunmuş olması gerektiği, ancak bu tarihler arasında 1479 sayılı yasa kapsamında sigortalılık için tescil talebinin bulunmadığını, bu nedenle 1479 sayılı yasa kapsamında geriye dönük olarak sigortalılık tespitinin mümkün olmadığının anlaşıldığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
Davacının 01.01.1977 tarihinden itibaren tarım bağkur sigortalısı olduğunun ve 6111 sayılı Yasadan yararlanma hakkının olduğunun tespiti talebi ile eldeki davanın açıldığı, Mahkemece 01.01.1977-30.04.1997 arası sigortalılık talebinin reddine, 01/05/1997 ile dava tarihi arasındaki döneme ilişkin sigortalılığın ise dava açıldıktan sonra Kuruma başvuru ile kabul edilmiş olduğu anlaşılmakla, 6100 sayılı HMK’nın 331. maddesinin 1. fıkrası, “Davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder.” hükmüne amir olup, davacının dava öncesi Kuruma başvurusu olmadığı anlaşılmakla Mahkemece davalı Kurum aleyhine vekalet ücreti takdir edilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir Ne var ki, bu aykırılığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden karar bozulmamalı ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici...
Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, 1479 sayılı Kanun kapsamında bağkur sigortalılığının tespiti istemine ilişkindir. 2....
Davalı kurum vekili istinaf dilekçesinde özetle; zamanışımı ve hak düşürücü süre itirazında bulunduklarını bu nedenle davanın reddinin gerektiğini, davacının başvurusu üzerine davalı kurumca mevzuat ve kayıtlar çerçevesinde gereken incelemelerin yapıldığını, 1999 yılında TMO satışı nedeni ile bağkur adına tevkifat kesintisi yapıldığından bahisle yapılan araştırmada kesintiyi yapan firmanın listelerini müdürlüğümüze intikal ettirmediğinin tespit edildiğini, bunun üzerine Bağ-kur sigortalılık sürelerinin tevkifat kesintisine istinaden geriye dönük olarak işleme alınmadığını, kurum işlemlerinin mevzuata uygun olduğunu, düzeltilmesi gereken bir husus bulunmadığını belirtmiştir. DEĞERLENDİRME VE SONUÇ: Dairemizce dosya üzerinde ileri sürülen istinaf nedenleri ve HMK'nın 355. Maddesi gereği re'sen kamu düzenine aykırılık yönünden yapılan inceleme neticesinde: Dava tarım bağkur sigortalılığının tespiti davasıdır....
Davalı kurum vekili istinaf dilekçesinde özetle; zamanışımı ve hak düşürücü süre itirazında bulunduklarını bu nedenle davanın reddinin gerektiğini, davacının başvurusu üzerine davalı kurumca mevzuat ve kayıtlar çerçevesinde gereken incelemelerin yapıldığını, 1999 yılında TMO satışı nedeni ile bağkur adına tevkifat kesintisi yapıldığından bahisle yapılan araştırmada kesintiyi yapan firmanın listelerini müdürlüğümüze intikal ettirmediğinin tespit edildiğini, bunun üzerine Bağ-kur sigortalılık sürelerinin tevkifat kesintisine istinaden geriye dönük olarak işleme alınmadığını, kurum işlemlerinin mevzuata uygun olduğunu, düzeltilmesi gereken bir husus bulunmadığını belirtmiştir. DEĞERLENDİRME VE SONUÇ: Dairemizce dosya üzerinde ileri sürülen istinaf nedenleri ve HMK'nın 355. Maddesi gereği re'sen kamu düzenine aykırılık yönünden yapılan inceleme neticesinde: Dava tarım bağkur sigortalılığının tespiti davasıdır....