Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

ifa amacıyla elemanlar istihdam edildiğini, marka ve ürünlerin tanıtımı amacıyla fuara katıldıklarını, iftar yemeği vb tanıtımların yapıldığını, giderlere verilecek desteğin taahhüt edildiğini ancak karşılanmadığını bu nedenle bayi destek tutarlarının fatura edilemediğini, davacı yanın 03.10.2017 tarihinde bayilik sözleşmesine aykırı alarak Ankara Bölgesinde ......

    -KARAR- Davacı vekili davalı ile 19.01.2007 başlangıç tarihli ve 5 yıl vadeli olarak imzalanan Bayilik Sözleşmesine dayalı olarak 19.04.2007 tarihinde kurulan intifa hakkı için ivaz bedelinin 201.360 TL ödendiğini, Rekabet Kurulunun 12.03.2009 tarihli kararına göre, 18.09.2010 tarihinden itibaren akdin geçersiz olduğunu ileri sürerek kalan süre için intifa hakkı bedeli ve semenlerinin davalıdan faiziyle tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın 1 yıllık sebepsiz zenginleşme süresi geçtikten sonra açıldığını, sözleşmenin 19.01.2012 tarihinde sona ereceğini, müvekkiline sözleşme ile fesih hakkı verilmediğini belirterek davanın reddini istemiştir....

      A.Ş. arasındaki bayilik sözleşmesi ve davalılar arasındaki faktoring sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit ve istirdat istemine ilişkindir. Mahkemece davanın 818 sayılı BK'nın 62. maddesi uyarınca istirdat isteminden kaynaklandığı ve 1 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu gerekçesi ile davalı .... Faktoring A.Ş. yönünden davanın zamanaşımından reddine karar verilmiş ise de davacı, faktoring sözleşmesine ve satım sözleşmesine dayalı olarak dava açmış bulunmasına göre zamanaşımı süresi 818 sayılı B.K'nın 125. maddesi uyarınca 10 yıldır. Bu durumda mahkemece, zamanaşımı def'inin reddi ile uyuşmazlığın esasına girerek varılacak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken davalı ... Faktoring A.Ş. yönünden davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 12.02.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....

        Mahkemece, zilyetliğin korunması davalarının HMK.'nun 4/c maddesi gereğince sulh hukuk mahkemelerinin görevinde olduğu gerekçesi ile görevsizlik kararı verilmiş, hüküm davalı ... Yönetimi vekili tarafından davacı tarafın üç farklı talep ile dava açtığı, eldeki davanın asliye hukuk mahkemesinin görevinde olduğu gerekçesi ile temyiz edilmiştir. Dava, tesbit ve tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, zilyetliğin korunması davalarının HMK.'nun 4/c maddesi gereğince sulh hukuk mahkemelerinin görevinde olduğu gerekçesi ile görevsizlik kararı verilmiş, ise de; dava, sadece zilyetliğin korunması davası olmayıp, zilyetliğin tesbiti, tazminat ve taşınmazın 2/B sahasında olup olmadığının tesbiti taleplerine ilişkindir. 1086 sayılı ...M.K'nun 8/3. maddesi ve 6100 sayılı H.M.K'nun 4/c maddesine göre, sadece zilyetliğin korunması davaları, sulh hukuk mahkemelerinin görevindedir....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Zilyetliğin Korunması K A R A R Taraflar arasındaki uyuşmazlık, zilyetliğin korunması isteğine ilişkindir. Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 26.01.2022 tarihli ve 2022/1 sayılı kararı ile hazırlanan, 28.01.2022 tarihli ve 31733 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Hukuk Dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yargıtay (7.) Hukuk Dairesinin görevi cümlesinden bulunmakla, dosyanın anılan Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 29.09.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi....

            Bu durumda, uyuşmazlığın kira sözleşmesinden kaynaklanan kişisel hakka dayalı saldırının önlenmesi olduğu gözetilerek davanın asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekir. Davacı tarafça dava dilekçesi ile taşınmazdaki kiracılık sıfatına ve kira sözleşmesine dayanılarak saldırının önlenmesi talep edildiği anlaşılmaktadır. Davacının kira sözleşmesine ve kiracı olmasını nedeniyle kişisel hakka dayandığı zilyetliğe dayanmadığı anlaşılmakla davanın TMK'nun 683 ve devamı maddeleri kapsamında saldırının önlenmesi istemine ilişkin olduğunun, TMK'nun 981 ve devamı maddeleri uyarınca salt zilyetliğe dayalı zilyetliğin korunması istemine ilişkin olmadığının kabulü gerekir. Davacının istinaf başvuru sebep ve gerekçeleri yerinde görülmediğinden reddi gerekir....

            No: ..., 123 ada, 206-207-208 parsel adresinde bulunan akaryakıt istasyonunda faaliyette bulunulmak üzere 16.03.2020 tarihli ''Bayilik Sözleşmesi'' imzalandığını, bu kapsamda müvekkili şirket tarafından davalıya, bayilik sözleşmesine konu akaryakıt istasyonunda, bayilik sözleşmesi süresince ve bayilik faaliyetinde kullanılmak üzere bir kısım malların ariyet olarak verildiğini, bahse konu konu malların sağlam ve çalışır vaziyette davalıya teslim edildiğinin Ariyet Sözleşmesi ekindeki imzalı listede sabit olduğunu, taraflar arasında akdedilmiş 16.03.2020 tarihli ''Bayilik Sözleşmesinin'' davalı ... Ltd. Şti. tarafından ... 56....

              - K A R A R - Davacı vekili, müvekkili şirket ile davalı arasında 02.07.2001 tarihli Bayilik Sözleşmesi akdedildiğini, sözleşme gereğince davalı şirket lehine 31.07.2001 tarih 50.000.-TL.ve 24.01.2002 tarih 50.000.-TL.olmak üzere toplam 100.000.-TL.bedelli iki adet kesin ve süresiz banka teminat mektubunun davalıya teslim edildiğini, Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’nun 26.07.2004 tarih 7618 sayılı genelgesi ile akaryakıt istasyonları işleticilerine lisans alma zorunluluğunun getirildiğini, müvekkili şirketin bayilik sözleşmesine dayalı lisans başvurusunda bulunmuş ise de daha önce müvekkili şirketin dava dışı ... Ofisi A.Ş.için lisans başvurusu bulunduğundan ve iki ayrı firma adına lisans başvurusunun mümkün olmadığı gerekçesiyle bu talebin reddedildiğini ve halihazırda müvekkili şirketin sadece dava dışı ......

                Bu durumda; … ile … arasında kurulan bayilik sözleşmesinin imzalanması öncesinde taşınmaz üzerinde … lehine mevcut bulunan intifa hakkının terkin edildiği ve … ile … arasındaki önceki dikey ilişkiye ait bayilik sözleşmesinin sona erdirilerek tarafların yeniden anlaştığı, tapuya şerh edilmeyen ve …'e intifa hakkının verilmiş olmasına rağmen … ile davacı arasında akdedilen kira sözleşmesine ilişkin uyuşmazlığın 4054 sayılı Kanun çerçevesinde incelenmesine imkân bulunmadığı anlaşıldığından, … ile … arasındaki dikey ilişkinin 2002/2 sayılı Tebliğ kapsamında grup muafiyetinden yararlanma imkânı bulunduğundan, 4054 sayılı Kanun’un 41. maddesi uyarınca şikâyetin reddi ile soruşturma açılmaması yolundaki dava konusu Kurul kararında hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Bu itibarla, dava konusu işlemde hukuka aykırılık, davanın reddi yolundaki temyize konu İdare Mahkemesi kararında sonucu itibarıyla hukukî isabetsizlik bulunmamaktadır....

                  Davalı vekili, dava konusu yapılan ve karşılıksız çıkan çeklerin davacının müvekkiline olan ticari hesabına dayalı olarak verilmiş çekler olduğunu, avans olarak verilmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporu doğrultusunda, dava konusu edilen çeklerin bayilik sözleşmesine dayalı ve mal karşılığı olarak verilen çekler olup bedellerinin ödenmediği, davacının davalı şirkete borçlu olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Davacı, davalıya verilen 5 adet çek karşılığı mal teslim edilmediğini ileri sürerek borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir. Davacının çeklerin bayiilik sözleşmesi uyarınca avans olarak verildiğini kanıtlaması gerekir. Tarafların ticari defterleri incelenmiş ise de ticari ilişkinin nasıl başladığı ve devam ettiği konusunda raporda bir açıklık bulunmamaktadır....

                    UYAP Entegrasyonu