Ancak alacaklının zararının temerrüt faizinden az yahut temerrüt faizine eşit olması durumunda, zararın temerrüt faiziyle karşılanacak olması sebebiyle aşkın (munzam) zararın varlığından söz edilemez. ...zararın varlığı için gereken üçüncü koşul; borçlunun temerrüde düşmede kusurlu olmasıdır. Zira aşkın (munzam) zarar sorumluluğu, temerrüt faizinden sorumluluktan farklı olarak kusur sorumluluğuna dayanmakta olup burada aranan kusur, borçlunun temerrüde düşmekteki kusurudur. Ancak aşkın (munzam) zarar iddiasının ileri sürüldüğü durumlarda sorumluluk için, diğer koşulların varlığı durumunda borçlunun temerrüde düşmedeki kusurunun varlığı asıldır. ... zararın varlığı için gereken son koşul ise; borçlunun temerrüdü ile alacaklının aşkın (munzam) zararı arasındaki illiyet bağının mevcudiyetidir....
Bu bağlamda aşkın (munzam) zarar alacaklısı, TBK’nın 122. maddesine dayalı olarak tazminat talebinde bulunabilmesi için öncelikle kaynağı ne olursa olsun evvela bir alacağı olduğunu, borçlunun temerrütte bulunduğunu, illiyet bağını ve bu alacağını tahsil edememesinden veya geç ödeme yapılmasından doğan ve duruma göre malvarlığında azalma veya engellenen kazançlardan oluşan zararını kanıtlamak durumundadır. Aşkın (munzam) zararın talebinde varlığı iddia olunan zararın, yine alacaklı tarafından yasal ispat vasıtalarıyla somut, inanılır ve açık bir biçimde ispatlaması gerekir. Başka bir anlatımla, alacaklı tarafça aşkın (munzam) zarar olgusu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 194. maddesi gereğince ispata elverişli şekilde somutlaştırılarak ileri sürülen iddianın ispatı için gerekli tüm deliller somut olarak ortaya konulmalıdır....
Munzam zarar, borçlu temerrüde düşmeden borcunu ödemiş olsaydı, alacaklının malvarlığının kazanacağı durum ile temerrüd sonucunda ortaya çıkan ve oluşan durum arasındaki farktır. Başka bir anlatımla, temerrüd faizini aşan ve kusur sorumluluğu kurallarına bağlı bir zarar biçiminde tanımlanabilir. BK'.nun 105.maddesinin 1.fıkrası ile "Alacaklının düçar olduğu zarar, geçmiş günler faizinden fazla olduğu surette, borçlu kendisine hiç bir kusur isnat edilemeyeceğini ispat etmedikçe bu zararı dahi tazmin ile yükümlüdür" hükmü getirilmiştir. Munzam zarar alacaklısı; öncelikle temerrüde uğrayan asıl alacağının varlığını; bu alacağının geç veya hiç ifa edilmemesinden dolayı temerrüd faizi ile karşılanmayan zararını ve miktarını; zarar ile borçlu temerrüdü arasındaki uygun illiyet bağını ispat etmek, zararın ortaya çıkışını belirleyen inandırıcı hükme esas tutulabilecek nitelikte maddi olguları da açıklamakla yükümlüdür....
İkinci görüşe göre; munzam zarar alacaklısı, öncelikle temerrüde uğrayan asıl alacağın varlığını, bu alacağın geç veya hiç ifa edilmemesinden dolayı temerrüt faiziyle karşılanmayan zarar miktarını; zarar ile borçlu temerrüdü arasındaki uygun illiyet bağını kanıtlamalıdır. Munzam zarar alacaklısı, normal durumlar ve fiili karineler ile maruf ve meşhur olaylara dayanıyorsa bunun ispatı istenmemeli, munzam zarar davalarında davacı-alacaklının ispat yükümlülüğü çok sıkı kurallara bağlanmamalı, enflasyonist ortamda, bireyin parasının değerini sabit tutmak ve kazanç sağlamak için bir çaba ve girişimlerde bulunması; örneğin, en azından vadeli mevduat veya kurları devamlı ------- yatırımlarında değerlendirilmesi, olayların normal akışına, hayat tecrübelerine uygun düşen bir karine olarak kabul edilmelidir. Bu karinenin aksini, kusursuzluğunu ve sorumsuzluğunu ispatlamak borçlunun yükümlülüğündedir. ---- arasında bu yolda oluşan içtihat aykırılığının giderilmesi istemi, ----- reddedilmiştir....
Alacaklının, munzam zararını yasal delillerle kanıtlaması halinde borçlu; ya alacaklının bir zarara uğramadığını ya da borç zamanında ifa edilmiş olsaydı bile, alacaklının değeri düşmeyecek bir yatırım yapmayacağını ispat ederek sorumluluktan kurtulabilir. İkinci görüşe göre; munzam zarar alacaklısı, öncelikle temerrüde uğrayan asıl alacağın varlığını, bu alacağın geç veya hiç ifa edilmemesinden dolayı temerrüt faiziyle karşılanmayan zarar miktarını; zarar ile borçlu temerrüdü arasındaki uygun illiyet bağını kanıtlamalıdır....
zararına ilişkin talepleri ile ilgili kesinleşmiş bulunan ---- dosyasının incelenmesinde, yapılan munzam zarar hesabı ve ödemeler nazara alınarak, denkleştirici adalet yöntemine göre munzam zarar hesabı yapılmıştır....
Alacaklının, munzam zararını yasal delillerle kanıtlaması halinde borçlu; ya alacaklının bir zarara uğramadığını ya da borç zamanında ifa edilmiş olsaydı bile, alacaklının değeri düşmeyecek bir yatırım yapmayacağını ispat ederek sorumluluktan kurtulabilir. İkinci görüşe göre; munzam zarar alacaklısı, öncelikle temerrüde uğrayan asıl alacağın varlığını, bu alacağın geç veya hiç ifa edilmemesinden dolayı temerrüt faiziyle karşılanmayan zarar miktarını; zarar ile borçlu temerrüdü arasındaki uygun illiyet bağını kanıtlamalıdır....
Mali Müşavir bilirkişi ile nitelikli hesap uzmanı bilirkişiden oluşturulan bilirkişi kurulundan rapor alınmış, anılan raporda; davacının munzam (aşkın) zarar alacağına hak kazanıp kazanmadığına ilişkin nihai takdirin Mahkemeye ait olduğu, denkleştirici adalet ilkesine göre 15.09.2008 tarihindeki 22.500,00 TL'nin 29.12.2020 tarihi itibariyle ulaşacağı değer ortalamasın 123.184,06 TL olduğu, 15.11.2008 tarihindeki 22.500,00 TL'nin 29.12.2020 tarihi itibariyle ulaşacağı değer ortalamasının ise 107.905,30 TL olduğu, munzam zarar alacağının 37.709,64-TL olarak hesaplandığı, davadaki talebin 5.000,00-TL olduğu görüş olarak açıklanmıştır. Davacı vekili 22/02/2023 tarihli ıslah dilekçesi talebini 32.709,64 TL artırarak munzam zarar alacağını 37.709,64 TL'ye yüksetmiştir. GEREKÇE: Dava, munzam zararın tazmini istemine ilişkindir....
gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 25.518,86 TL maddi zarar ve 14.119,96 TL munzam zarar olmak üzere toplam 39.638,72 TL tazminatın 31.03.2005 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir....
Bozma kararına uyan mahkemece; taleplerini açıklamak üzere süre verilen davacıların fazlaya dair haklar saklı olmak üzere, 5.000 TL faiz alacağı ile 5000 TL munzam zarar alacağının davalı ...’den alınarak davacı ...’e, 5.000 TL faiz alacağı ile 5.000 TL munzam zarar alacağının ise davalı ...’den alınarak davacı ...’ya verilmesini talep ettiği, munzam zararın faiz ile karşılanamayan zarar olduğu, faiz alacağı hesabı sonucu bulunan bedelin munzam zarardan düşülmesi gerekeceğinden böyle bir hesaplamaya gerek duyulmadığı, tazminat davasında ihtar tarihinden itibaren faiz talep edilip mahkemece de faiz alacağına hükmedildiğinden satış tarihi ile temerrüt tarihi arasında faiz işletilmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile 5.000 TL munzam zarar alacağının, dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile davalı ...'den alınarak davacı ...'e, 5.000 TL munzam zarar alacağının, dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalı ...'...