MUNZAM ZARAR DAVASIZAMANAŞIMI SÜRESİ 818 S. BORÇLAR KANUNU [ Madde 105 ] 1086 S. HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU(MÜLGA) [ Madde 185 ] 1086 S....
Alacaklının, munzam zararını yasal delillerle kanıtlaması halinde borçlu; ya alacaklının bir zarara uğramadığını ya da borç zamanında ifa edilmiş olsaydı bile, alacaklının değeri düşmeyecek bir yatırım yapmayacağını ispat ederek sorumluluktan kurtulabilir. İkinci görüşe göre; munzam zarar alacaklısı, öncelikle temerrüde uğrayan asıl alacağın varlığını, bu alacağın geç veya hiç ifa edilmemesinden dolayı temerrüt faiziyle karşılanmayan zarar miktarını; zarar ile borçlu temerrüdü arasındaki uygun illiyet bağını kanıtlamalıdır....
Aşkın (munzam) zararın talebinde varlığı iddia olunan zararın, yine alacaklı tarafından yasal ispat vasıtalarıyla somut, inanılır ve açık bir biçimde ispatlaması gerekir. Başka bir anlatımla, alacaklı tarafça aşkın (munzam) zarar olgusu, 6100 sayılı Kanun'un 194 üncü maddesi gereğince ispata elverişli şekilde somutlaştırılarak ileri sürülen iddianın ispatı için gerekli tüm deliller somut olarak ortaya konulmalıdır. Bu itibarla salt ülkenin ve piyasanın içinde bulunduğu ekonomik olumsuzluklardan olan enflasyon, yüksek faiz, para değerindeki düşüş gibi olgulara dayalı olarak ileri sürülen aşkın (munzam) zarar talebi, alacaklının bu sebeple zarara uğradığını açık ve somut bir biçimde iddia ve ispat etmediği müddetçe, 6098 sayılı Kanun'un 122 nci maddesi kapsamında aşkın (munzam) zararın kanıtı olarak ileri sürülemez ve anılan şartlar sebebiyle ortaya çıkan olumsuzluklar alacaklı zararı olarak kabul edilemez....
Salt ülkenin içinde bulunduğu ekonomik olumsuzluklar munzam zararın kanıtı olarak kabul edilemez. O halde davacının munzam zararını genel ekonomik olumsuzluklar dışında, somut vakıalarla kanıtlaması gerekir. Ancak somut zararın kanıtlanması halinde ekonomik veriler dikkate alınarak zarar miktarı belirlenebilir. (HGK'nun 31.10.2007 2007/701-800 Esas, 798 Karar) Davacı somut olarak zarara uğradığına ilişkin herhangi bir iddia ve kanıt sunmamış olup davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 1.12.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....
O halde mahkemece davalının temerrüdü nedeniyle alacağın geç tahsilinde kusurlu olduğunun kabulü ile davacının munzam zarar talebinin değerlendirilmesi gerekir....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının munzam zararını ispat etmesi gerektiğini, enflasyon, TL bazında döviz kuru ve altın kurundaki artış açısından müvekkili bankaya kusur yüklenemeyeceğini, davacının ileri sürdüğü munzam zarar ile müvekkili bankanın temerrüdü arasında illiyet bağı bulunmadığını, davacının ticari yaşamdaki bu tür sıkıntılara katlanmak zorunda olduğunu ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle davanın reddini savunmuştur. Dava; munzam zarar nedeniyle alacak istemine ilişkindir. Dava tarihi itibariyle olaya uygulanması gereken 6098 sayılı TBK 122.maddesinde munzam zarar düzenlenmiştir. Anılan madde gereğince alacaklının uğradığı zarar geçmiş günler (temerrüt) faizinden fazla olduğu takdirde borçlu kendisine kusur yüklenemeyeceğini kanıtlamadıkça bu zararı ödemekle yükümlüdür. Yasa koyucu para borcunun geç ödenmesi halinde bir zararın mevcut olduğunu kural olarak benimsemiştir. Bu zararın karşılanması iki bölümde düşünülmüştür....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının munzam zararını ispat etmesi gerektiğini, enflasyon, TL bazında döviz kuru ve altın kurundaki artış açısından müvekkili bankaya kusur yüklenemeyeceğini, davacının ileri sürdüğü munzam zarar ile müvekkili bankanın temerrüdü arasında illiyet bağı bulunmadığını, davacının ticari yaşamdaki bu tür sıkıntılara katlanmak zorunda olduğunu ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle davanın reddini savunmuştur. Dava; munzam zarar nedeniyle alacak istemine ilişkindir. Dava tarihi itibariyle olaya uygulanması gereken 6098 sayılı TBK 122.maddesinde munzam zarar düzenlenmiştir. Anılan madde gereğince alacaklının uğradığı zarar geçmiş günler (temerrüt) faizinden fazla olduğu takdirde borçlu kendisine kusur yüklenemeyeceğini kanıtlamadıkça bu zararı ödemekle yükümlüdür. Yasa koyucu para borcunun geç ödenmesi halinde bir zararın mevcut olduğunu kural olarak benimsemiştir. Bu zararın karşılanması iki bölümde düşünülmüştür....
Temerrüt faizini aşan zarar miktarı görülmekte olan davada belirlenebiliyorsa, davacının istemi ----- esas hakkında karar verirken bu zararın miktarına da hükmeder.” hükmünü haizdir. Para borcunun ifasında borçlunun kusuruyla temerrüde düşmesi nedeniyle alacaklı nezdinde ortaya çıkan zararın temerrüt faiziyle karşılanamaması hâlinde söz konusu olan bu zarar, borçlunun temerrüdü ile borcun ödendiği tarih aralığındaki dönemi kapsamaktadır. Munzam zarar talep edebilmek için ------para borcunda borçlunun temerrüdünün varlığıdır. İkinci koşul; borçlunun temerrüdü nedeniyle temerrüt faiziyle karşılanamayan alacaklı zararının mevcudiyetidir. üçüncü koşul; borçlunun temerrüde düşmede kusurlu olmasıdır. Dördüncü koşul ise borçlunun temerrüdü ile alacaklının munzam zararı arasındaki illiyet bağının mevcudiyetidir....
Temerrüt faizini aşan zarar miktarı görülmekte olan davada belirlenebiliyorsa, davacının istemi üzerine hâkim, esas hakkında karar verirken bu zararın miktarına da hükmeder.” hükmünü haizdir. Bu hükümle uygulamada munzam zarar, kanunî tanımı ile aşkın zarar olarak adlandırılan hukukî kurum düzenleme altına alınmış olup mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) 105. maddesi de bu hususta aynı yönde düzenleme içermektedir. Aşkın (munzam) zarar, para borcunun ifasında borçlunun kusuruyla temerrüde düşmesi nedeniyle alacaklı nezdinde ortaya çıkan zararın temerrüt faiziyle karşılanamaması hâlinde söz konusu olan bir zarar olup bu zarar, borçlunun temerrüdü ile borcun ödendiği tarih aralığındaki dönemi kapsamaktadır. Bu anlamda aşkın (munzam) zarar, temerrüt faizini aşan ve kusur sorumluluğuna dair ilkelere bağlı bir zarar türü olarak kabul edilir (Uygur, Turgut: 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu Şerhi, Cilt I, 2012, s. 810)....
Şubesi'ne 07.12.1999 tarihinde, 135.669,00 TL'nin vadeli olarak yatırıldığını, yatırılan paranın, davalı bankanın teşvik ve yönlendirmesi ile Egebank A.Ş. kontrolündeki Egebank Off Shore Bank Ltd. adlı bankaya ait hesaba aktarıldığını, 21.12.1999 tarihinde Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) tarafından banka yönetimine el konulduğunu, alacaklarının ödenmediğini, sonrasında kesinleşen mahkeme kararı ile 18.04.2014 tarihinde paranın faiziyle tahsil edilebildiğini; ancak enflasyonun olumsuz etkisi sonucu paranın satın alma gücündeki düşüş nedeniyle faiz ile karşılanmayan munzam zararın meydana geldiğini, müvekkilinin mevduat alacağı zamanında ödenmiş olsaydı, bu paranın yüksek gelir getiren bir yatırıma yönlendirilemese bile bankada TL veya döviz mevduat hesabı açılarak değerlendirilmiş olsa dahi, bu durumda faize faiz işletilmiş olacağından en azından parasının gerçek değerini ve satın alma gücünü koruyacağını, bu sebeple munzam zarar meydana geldiğini ve zararın hesaplanması...