Uyuşmazlık, katkı payı davasının reddedilmesi sonucu, davacı avukatın, sözleşme gereği ne kadar vekalet ücretine hak kazandığı hususundadır. Mahkemece, katkı payı alacağı dosyasında, taraflar arasındaki yazılı sözleşmede başarı şartına bağlı olarak ücret kararlaştırıldığı, katkı payının görüldüğü davada mahkemece, dava şartının tarafların boşanmaları olduğu, boşanma olmadığı için reddedilen davanın esastan değil dava şartı yokluğundan reddedildiği, tasfiye edilmiş bir mal rejimi de olmadığından bir başarıdan ve lehe sonuçlanmadan bahsedilemeyeceği kanaat ve sonucuna varıldığından, davacı avukatın sözleşmede belirtilen 5.000,00TL'yi hakettiği kanaatine varılarak hüküm kurulmuştur. Oysa, katkı payı davasında da, ... davalıdır ve davanın reddedilmesi sonucu, dava lehine sonuçlanmıştır. Taraflar arasında imzalanan sözleşmenin geniş yorumlanması suretiyle, tarafların yüklemediği bir anlama göre hüküm tesisi doğru olmamıştır....
Ancak, Yüksek Hukuk Genel Kurulu'nun 17.04.2013 tarih ve 2013/8-375 Esas, 2013/520 Karar sayılı kararıyla katılma ve değer artış payı alacaklarına ilişkin davalarda da 10 yıllık zamanaşımının uygulanacağı öngörüldüğünde Dairece, Genel Kurulun bu görüşü benimsenmiş ve 17.04.2013 tarihinden itibaren bu tür alacak davaları hakkında da 10 yıllık zamanaşımı uygulanmaktadır. 01.01.2002 öncesi yasal mal rejimi olarak kabul edilen mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde edinilen mallardan kaynaklanan katkı payı alacaklarına ilişkin davalarda ister sözleşme olsun ister olmasın TMK'nun 5. maddesi yoluyla 6098 sayılı TBK'nun 146 (BK.nun 125.) maddesinde öngörülen 10 yıllık zamanaşımı uygulanmaktadır. Mal ayrılığı rejiminden kaynaklanan katkı payı alacağı davalarında hiçbir zaman TMK'nun 178. maddesi uygulama alanı bulmamıştır. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre eşler arasındaki mal rejiminden kaynaklanan alacak katkı payı alacağı olup, 10 yıllık zamanaşımı süresine tabidir....
Tarafların evlenme tarihi ile gayrimenkulün alındığı tarih arasında geçen süre, eşlerin gelirleri ve taşınmazın satın alındığı tarihteki değeri ( 07.08.2018 tarihli teknik bilirkişilerce belirlenen değeri=2.900,00 TL) dikkate alındığında davacı kadının taşınmazın edinilmesine katkı oranının, mal rejimi hukuku hesap bilirkişinin 22.11.2018 tarihli raporunda belirtildiği şekilde %10 olduğunun hakkaniyet uygun bulunduğu, buna göre kadının dava konusu taşınmaza ilişkin katkı payı alacağı miktarının 14.500,00 TL ( 07.08.2018 tarihli teknik bilirkişilerce belirlenen dava tarihindeki değerinin %10'u 145.000,00%10=14.500,00 TL) olduğu kanaatine varılmıştır. Bu durumda; yerel mahkemenin katkı payı alacağı miktarının hesaplanmasına ilişkin kararında usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır....
sözleşmenin ifa edilmeyen süresi için yapılan iade hesabının uygun olduğu gerekçesiyle davalının istinaf isteminin kısmen kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davacının ceza koşulu alacağı talebinin TBK'nın 136. maddesi uyarınca reddine, davacının katkı payı alacağı talebinin TBK'nın 136/2. maddesi uyarınca sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca kısmen kabulü ile 26.527,07 TL alacağın 06.04.2013 tarihinden itibaren işleyecek ve 3095 sayılı Kanun'un 2/2. maddesi uyarınca avans esasına göre hesaplanacak temerrüt faiziyle birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin katkı payı alacağı talebinin ve faizin başlangıcına ilişkin fazla talebin reddine karar verilmiştir....
Şöyle ki, taraflar arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde edinilen arsa ve üzerine inşa edilen bina yönünden katkı payı alacağı talep edildiğine göre, taraf gelirlerinin katkı payı alacağı hesabında dikkate alınması gerektiği açıktır. Dosya kapsamı ve toplanan delillere göre, davacı, davalı ile müşterek çocuklarının birlikte şalgam üretimi yaparak gelir elde ettikleri, bunun dışında her iki tarafın da bir geliri olmadığı anlaşıldığından, iki tarafın gelirlerinden tasarruf edecekleri miktarlar, ayrıca TKM'nin 152.maddesi gözetilerek davacının katkı payı oranının dosya kapsamına uygun şekilde belirlenmesi, bu belirlemede TMK'nin 4.maddesi ile TBK'nin 50.ve 51.maddelerinin de dikkate alınması gerekirken Yargıtay ve Daire uygulamalarına aykırı düzenlenen bilirkişi raporuna değer verilmesi doğru olmamıştır. Diğer yandan davacının dava dilekçesinde açıkça katkısını 1/2 şeklinde sınırladığı halde bu hususun da gözden kaçırılması doğru değildir....
No:43/1 Atakum /Samsun ve takbis sorgulamasında davalı adına tespit edilecek Polis Koleji karşısında bulunan arsaya'' ilişkin olarak katkı payı alacağı, değer artış payı alacağı ve katılma alacağı talebinde bulunduğu, davacının talep konusu ettiği taşınmazların ada ve parsel numaraları somutlaştırılmadan ön inceleme yapılmış ise de, bu hususun ön inceleme duruşmasının tekrarlanmasını gerektirmemektedir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi ... ile ... aralarındaki katkı payı alacağı ve katılma alacağı davasının kabulüne ve katkı payı alacağı davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair.... Aile Mahkemesi'nden verilen 24.03.2015 gün ve 338/184 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacının, katılma alacağı ve katkı payı alacağı isteğine ilişkin olarak açılan davasının yapılan yargılaması sonunda, Mahkemece katılma alacağı talebinin kabulüne, katkı payı alacağı talebinin kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Ne var ki, davacı ... vekili kararı temyiz ettikten sonra kanun yollarından feragat yetkisi bulunan davacı vekilinin ......
KARAR Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, dava katkı payı alacağı isteğine ilişkin olduğuna, tarafların sürekli ve düzenli gelirleri ile katkısına istinaden yapılacak katkı payı alacağı hesaplamasında her iki tarafın ayrı ayrı toplam gelirleri bulunup, tarafların gelirlerinden tasarruf edecekleri miktar belirlenip, her bir eşin bu toplam tasarruf miktarı içindeki katkı oranı bulunması gerekirken, somut olayda sadece davacı erkeğin gelirleri toplanıp, toplam gelirinden tasarruf edeceği miktarın taşınmazın edinme tarihindeki değerine oranlanması yoluyla katkı oranı tespiti ve bu orana istinaden katkı payı alacağı hesaplanması hatalı olmakla birlikte, davacı lehine belirlenen sonuç alacak miktarına, temyiz edenin sıfatına, temyiz nedenlerine ve uyulan bozma ilâmında açıklandığı üzere işlem yapılıp sonucu dairesinde hüküm tesis edildiğine göre, davalı vekilinin yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddi ile Usul, Kanun ve bozma gereklerine uygun bulunan...
Mahkemece verilen ilk kararda, davacının Kayseri'de bulunan taşınmaza yönelik katılma alacağı talebinin kısmen kabulüne, 27.500,00 TL katılma alacağının karar tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline, davacının Mersin ilinde bulunan 24 numaralı bağımsız bölüme ilişkin talebinin ise davalı taraf takas teklifinde bulunduğundan, takas mahsuba konu Mersin'deki 8 numaralı bağımsız bölüm üzerinde davalının katkı payı alacağının 84.500,00 TL davacının Mersin'deki 24 numaralı bağımsız bölüm üzerinde 52.500,00 TL katkı payı alacağı olduğu, aynı nitelikteki alacaklar olan katkı payı alacaklarının takas-mahsubu neticesi, davacının katkı payı alacağı bulunmadığından reddine karar verilmiştir....
(TMK. 239/son) Mahkemece, hüküm kurulurken taleple bağlı kalınarak hükmedilen 176.318,36 TL.nin katkı payı alacağı bölümü 84.564 TL için dava ve ıslah tarihi, bakiye katılma alacağı miktarı olan 91.754,36 TL yönünden ise karar tarihinden geçerli olacak şekilde yasal faize hükmedilmesi gerekirken, alacağın tümü için "ıslah tarihinden (20.12.2011) geçerli" yasal faize hükmedilmesi doğru olmamıştır....