Bu gibi ekonomik değeri olan mirasbırakan tarafından meydana getirilmiş eski muhdesatın yıkılıp, yerine mirasçı tarafından muhdesat meydana getirilmesi durumunda, muhdesat tespiti davasının dinlenmemesi, bu yeni muhdesatın meydana getirdiği zenginleşmenin zenginleşen mirasçı veya mirasçılardan haksız zenginleşme (TBK) hükümleri çerçevesinde istenebilmesine olanak tanınmalıdır. Açıkladığım nedenle; hükmün davanın reddine karar verilmek üzere bozulması gerektiğini düşünüyorum. 16.06.2014...
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin babası Yılmaz Kalkan'ın 12/08/2010 tarihinde vefat ettiğini, geriye mirasçı olarak eşi Teodora ve davacı çocuğunu bıraktığını, müvekkilinin annesinin 1962 yılında trafik kazasında vefatından sonra muris babası ile çok zayıf bir ilişkisinin bulunduğunu, muris babası Yılmaz'ın bir çok evlilik yaptığını, değişik ülkelerde ve değişik huzurevlerinde yaşadığını, davacının miras bırakan babası Yılmaz Kalkan'ın müvekkilinin bilgisi haricinde bir sürü şirkette ortaklığının bulunduğunu anlaşıldığını ve bu nedenle bir çok vergi borcunun olduğunun anlaşıldığını, murisin yaşantısı ve terekesi dikkate alındığında bunca şirkete nasıl ortak olduğunun da belirsiz olduğunu, murisin aktifinde bir mal varlığının bulunmadığını ve vefat tarihi itibari ile terekesinin borca batık olduğunun tespiti ile mirasın hükmen reddini talep ve dava etmiştir. Davalılar, açılan davanın reddini talep etmişlerdir....
Öte yandan, Türk Medeni Kanununun 610. maddesine göre yasal süre içinde mirası reddetmeyen mirasçı, mirası kayıtsız ve koşulsuz kazanmış olur. Ret süresi sona ermeden, mirasçı olarak tereke işlemlerine karışan, terekenin olağan yönetimi niteliğinde olmayan veya mirasbırakanın işlerinin yürütülmesi için gerekli olanın dışında işler yapan ya da tereke mallarını gizleyen veya kendisine maleden mirasçı, mirası reddedemez. Somut olaya gelince;Davacılar, terekenin borca batık olduğunun tespiti ile mirasın hükmen reddi ve davacıların mirasçılıklarının kaldırılmasını istemişlerdir. Dosyada mevcut nüfus kayıtlarının incelenmesinde, muris T4'ın 03/07/2007 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak eşi Selda Çınar ve çocukları Rümeysa Çınar ve T1 bıraktığı görülmektedir....
Sağ kalan eş varsa, büyük ana ve büyük babalardan birinin mirasbırakandan önce ölmüş olması halinde, payı kendi çocuğuna; çocuğu yoksa o taraftaki büyük ana ve büyük babaya; bir taraftaki büyük ana ve büyük babanın her ikisinin de ölmüş olmaları halinde onların payları diğer tarafa geçer düzenlemesi mevcuttur. Bu yasal düzenlemeler dikkate alındığında, davacı üvey annesi T2 mirasçı olamaz. Üvey annenin mirası kendi füruğuna ve sağ kalan eşe geçer. Davacının babası olan murisin eşi muristen önce vefat etmiş olup davacının üvey annesi olan murise mirasçı olmasının mümkün olmaması sebebiyle mirassçılık belgesi talebinin reddine karar verilmesine ilişkin mahkeme kararı doğru olduğundan istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesine dair aşağıdaki gibi karar verilmiştir....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 14/11/2019 NUMARASI : 2016/836 2019/615 DAVA KONUSU : Velayetin Annede Olduğunun Tespiti KARAR : Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması neticesinde ilk derece mahkemesince verilen karara karşı davacı anne hükmün tamamı yönünden süresinde istinaf başvurusunda bulunmuştur. GEREKÇE: Dava; velayetin annede olduğunun tespiti istemine ilişkindir. Davacı kadın dava dilekçesinde özetle; evlilik dışı dünyaya gelen ve tanıma yoluyla nüfusa işlemleri yapılan çocuklar Yağız Tekeoğlu ile Bedirhan Kayra Tekeoğlu'nun M.k nun 337 maddesi gereğince velayetininin annede olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiş, ilk derece mahkemesince ise anne ve babanın velayet koşullarını taşımadıkları gerekçesiyle anne ve babalarının velayet haklarının kaldırılarak, çocuklara vasi tayini için Nöbetçi Sulh hukuk Mahkemesinde Sulh Hukuk Mahkemesine ihbarda bulunulmasına karar verilmiştir....
Çocuk ile anne arasındaki soybağı doğum ile kendiliğinden kurulacağından, anne yönünden soybağı tesisi amacıyla değil, sadece, çocuğu doğuran kadının kim olduğunun tespiti amacıyla dava açılabilir. Nüfusta kayıtlı anne ve baba adının gerçeği yansıtmadığı ve bu nedenle gerçek anne ve baba adının yazılması istemiyle açılacak ve nüfusa kayıtlı bulunan hanenin de değiştirilmesi sonucunu doğuracak davalarda, esasen iki iddia bulunmaktadır. Bunlardan bir tanesi, çocuğun kayden anne olan kadından değil, başka bir anneden doğduğu; ikincisi ise, kayden baba olarak gözüken kişinin genetik baba olmadığı iddiasıdır. Bu davada, kayden anne gözüken kişinin çocuğu doğurmadığı, genetik annenin başka bir kadın olduğunun tespit edilmesi halinde, yukarıda sözü edilen babalık karinesi aksi yönde işleyecek ve “Genetik annenin kocası olmayan” kayden babanın, babalık sıfatı kendiliğinden ortadan kalkacaktır....
'nin 15.05.2009 günlü 2009/279- 242 karar sayılı belgede davalılardan ... mirasçı olarak gösterildiği halde, aynı murise ait olan ve daha sonra alınan Boyabat SHM'nin 16.12.2010 gün 2010/1016-1117 sayılı ilamda adına rastlanılmadığı gözetilerek mirasçılık belgeleri arasındaki çelişki giderilmeden eksik inceleme ile hüküm kurulması, 2) Muris ...’ tan mirasçı ...‘e intikal eden hisselerin ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/519 esas sayılı vasiyetnamenin iptali davası nedeni ile mülkiyetinin ihtilaflı olduğu anlaşıldığından, adı geçen Havva Variş mirasçılarının payı için tespit edilen bedelin ileride belirlenecek hak sahiplerine ödenmek üzere üçer aylık vadeli hesapta blokesi edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, 3) Resmi kuruluşların yargı harcından bağışık tutulabilmesi için özel kanunlarında yargı harcından muaf olduğunun açıkça belirtilmesi gerekir....
in gerçekte var olmadıklarının/ hiç doğmadıklarının tespiti ile nüfus kayıtlarının iptaline ve davacılar in annelerinin n olduğunun tespiti ile tesciline, nüfus kayıtlarının talepleri doğrultusunda düzeltilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, mahkemece,davanın kabulüne karar verilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasal gerektirici nedenlere ve özellikle kanıtların takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak; M.. M.. ve A.. M..'in gerçekte var olmadıklarının/hiç doğmadıklarının tespiti ile nüfus kayıtlarının iptaline dair taleple ilgili olarak yapılan temyiz incelemesinde; Medine ve A.. M.., sağ anne ve babaları (davada davalı sıfatı ile yer alan) Nazile ve M.. M..'in çocukları olarak kayıtlıdırlar. Nüfus kaydının iptali davasını ancak iptali istenen kaydın varlığı nedeni ile hukukları etkilenen kişiler isteyebilirler....
Sadece vakıf evladı olmanın tespiti için vakıf kuranın soyundan olduğunun kanıtlanması yeterli olduğu halde galleye müstehik vakıf evladı olduğunun tespitinde ise davaya konu böylesi bir vakfın bulunup bulunmadığı varsa vakfiyede aranan koşulların gerçekleşip gerçekleşmediğinin saptanması gerekmektedir. Yukarıda açıklanan ilkeler ve olgular kapsamında tüm dosya içeriği değerlendirildiğinde, davacıların Kayseri 10. Noterliğinin 05/04/2019 tarihli 11512 yev nolu mirasçılık belgesi ile Emin Büyükerk'in mirasçısı olduğu, Emin Büyükerk'in dosya içerisinde bulunan Kayseri 3....
Sulh Hukuk Mahkemesi TARİHİ : 03/06/2015 NUMARASI : 2015/285-2015/447 Dava, vasiyetnamede mirasçı olarak atanan kişinin davacı olduğunun tespiti isteğine ilişkindir. 2797 sayılı Yargıtay Kanununa 6572 sayılı Kanunun 27. maddesiyle eklenen geçici 14. madde gereğince Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun Hukuk Dairelerinin işbölümünü düzenleyen 19.01.2015 tarihli ve 2015/8 sayılı Kararına göre ve davanın açıklanan niteliği itibariyle temyiz inceleme görevi Yargıtay 3. Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Ancak, 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 60. maddesinde 6644 Sayılı Kanunla yapılan değişiklik gereğince görev uyuşmazlığının giderilmesi için dosyanın Yargıtay Hukuk İşbölümü İnceleme Kuruluna sunulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, görev sorunu giderilmek üzere dosyanın Yargıtay Hukuk İşbölümü İnceleme Kuruluna GÖNDERİLMESİNE, 28.09. 2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....