Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının resmi nikah olmaksızın gerçekleştirilen evlilik sonrası yaşanan ayrılık neticesinde maddi manevi tazminat ve yoksulluk nafakası talep ettiğini, ayrılık sonrası doğan çocuk için ise iştirak nafakası talep ettiğini, çocuk için nafaka talep edebilmesi için öncelikli olarak babalık davası açıp sonrasında nafaka talebinde bulunması gerektiğini, resmiyette müvekkilinin çocuğu olarak gözükmeyen bir kişi için doğrudan nafaka talebinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, TMK'da boşanmanın ferilerinden faydalanılabilmesi için resmi nikahın olması gerektiğinin dile getirildiğini, resmi nikah olmaması sebebiyle Yargıtay kararlarında imam nikahlı eşin maddi tazminat ve nafaka talep edemeyeceğinin içtihatlar ile sabit kılındığını, davacı ile müvekkilinin 2015 yılı yaz aylarında resmi nikah olmaksızın imam nikahı ile evlendiklerini, evlilik sonrası müvekkilinin tutmuş olduğu Altındağ/ ANKARA adresine yerleştiklerini, evlilik birliği devam ederken 2017 yılı...

Babalık davası, Cumhuriyet savcısına ve Hazineye; dava ana tarafından açılmışsa kayyıma; kayyım tarafından açılmışsa anaya ihbar edilir.” hükmü yer almaktadır. Somut olayda, dava, çocuk tarafından açılmış olup, babalık davasının Cumhuriyet savcısına ve Hazineye ihbarı zorunlu bulunduğu halde (TMK 301/son) Cumhuriyet Başsavcılığı ve Hazineye dava ihbar olunmadan, yargılamaya devamla işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup, kararın bu sebeple de bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir. 3. Ayrıca, davalı ...'ın Uyap’ta bulunan nüfus kaydından 29.11.2020 tarihinde hüküm henüz kesinleşmeden vefat ettiği anlaşılmaktadır. Davalı vekili ile davalı arasındaki vekâlet ilişkisi ölümle birlikte kendiliğinden sona ermiştir. Bu nedenle davalının mirasçılarının davaya dahil edilerek karar verilmesi gerektiğinden kararın bu yönüyle de bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir....

    Mahkemece öncelikle çocuğun velayeti konusunda düzenleme yapması gerekirken, bu yönün gözetilmemesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir. 2-Davacı-davalı kadın babalık davası ile birlikte müşterek çocuk için tedbir ve iştirak nafakası talebinde bulunmuştur. Tedbir ve iştirak nafaksı talebi yıllık nafaka miktarı üzerinden nisbi harca tabidir. Başvuru harcı bu talebide kapsar. Mahkemce davacı-davalı kadına bu talebi ile ilgili harcı tamamlaması için süre verilmesi (Harçlar Kanunu 30 ve 32. m.) ve sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır. 3-Davacı-davalı kadın tarafından açılan babalık davası reddedildiğine göre, bu dava yönünden davalı-davacı yararına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca vekalet ücreti takdiri gerekirken, bu yönün gözetilmemesi de doğru değildir....

      Babalık davası, Cumhuriyet savcısına ve Hazineye; dava ana tarafından açılmışsa kayyıma; kayyım tarafından açılmışsa anaya ihbar edilir (TMK m 301). Türk Medeni Kanununun 304.maddesi gereğince; ana, babalık davası ile birlikte veya ayrı olarak baba veya mirasçılarından, doğum giderleri, doğumdan önceki ve sonraki altışar haftalık geçim giderleri, gebelik ve doğumun gerektirdiği diğer giderlerin karşılanmasını, çocuk ölü doğmuş olsa bile talep edebilir. Üçüncü kişiler veya sosyal güvenlik kuruluşlarınca, anaya yapılan ödemeler talep edilen tazminattan hakkaniyet ölçüsünde indirilir. Davaya konu İkra Alya, 10/11/2018 doğumlu olup, annesinin nüfusunda kayıtlıdır. Çocuk ile başka bir erkek arasında soy bağı ilişkisi bulunmamaktadır. Çocuk, davada kayyım tarafından temsil edilmiştir. Derdest dava, bir yıllık yasal süre içerisinde 10/12/2018 tarihinde açılmıştır....

      Maddesinde "Babalık davası, Cumhuriyet Savcısına ve Hazineye, dava ana tarafından açılmışsa kayyıma ihbar edilir." hükmü düzenlenmiş olup babalık davasının yasal olarak Hazineye ve Cumhuriyet Savcılığına, ana tarafından açılmış ise kayyıma ihbarı zorunludur. Her ne kadar mahkemece davalı T4 yönünden dava soybağının reddi olarak değerlendirilip ret kararı verilmiş ise de; açılan dava davalı Necmettin ile Nejmiye yönünden soy bağının reddi, T4 yönünden ise babalığın tespiti istemine ilişkindir. Davalı Necmettin ile Nejmiye'ye yönelik açılan soy bağının reddi davasının kabulü yönünden verilen hüküm taraflarca istinaf konusu edilmediğinden kesinleşmiştir. Bu durumda babalık davasının da görülebilir hale geldiği anlaşılmaktadır....

      Babalık davası açma hakkı anaya ve çocuğa tanınmış (TMK. m. 301/1) olup, baba olduğunu iddia eden kişinin "babalık davası" açma hakkı bulunmamaktadır. O, ancak Türk Medeni Kanununun 291. maddesinde sayılan hallerde "soybağının reddi" davası açabilir. Davacı, küçüğün babası olduğunu iddia ettiğine göre, dava, küçükle bir başka erkek arasında kurulmuş bulunan soybağının reddi isteğini de ihtiva ediyor ise de, Türk Medeni Kanununun 291. maddesinde gösterilen haller bulunmadığına göre, davanın reddi bu sebeple sonucu itibarıyla doğrudur. Açıklanan sebeple davacının yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile sonucu bakımından usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA , aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna ve 73.90 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.19.04.2012 (Prş.)...

        Bu durumda manevi tazminat talebi yönünden verilen karara karşı istinaf yolu açık olup, kararın kesin olduğundan bahsedilemeyeceğinden davacı vekilinin istinaf isteminin kesinlik sebebi ile reddedilmesi isabetsizdir. Bu sebeple, davacı vekilinin istinaf isteminin reddine dair tesis edilen 30/01/2020 tarihli ek karar manevi tazminat davası yönünden usul ve yasaya aykırı olduğundan, davacı vekilinin ek karara yönelik istinaf isteminin manevi tazminat yönünden kabulü ile manevi tazminat davası yönünden 30/01/2020 tarihli ek kararın kaldırılarak, işin esasının incelenmesi gerektiği kanaatine varılmıştır. Esasa yönelik incelemede; Davalı banka tarafından davacıdan kredi kullandırım masrafı adı altında alınan 210,00 TL'nin haksız şart niteliğinde olduğu anlaşılmış ise de, bu durum tek başına T.B.K 58.maddesindeki manevi tazminatı isteme hakkı doğurmaz....

        İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ : Mahkemece verilen hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuş olup, Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davada herhangi bir zaman aşımı ve hak düşürücü süre söz konusu olmadığını, mahkemece davanın soy bağının reddi değil, babalık davası olduğu belirlenmesine ve soy bağının reddi davası açılması için süre verilip bekletici mesele yapılmasına rağmen yerel mahkemenin davanın reddi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, yerel mahkeme kararının kaldırılarak davalarının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. GEREKÇE : Davanın babalık davası olduğu anlaşılmıştır. HMK'nun 355.maddesine göre re'sen gözetilecek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf incelemesi, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır....

        Bunun sonucu olarak davacı, kendisine karşı müteselsilen sorumlu olan kendi eşi hakkında bu eylemden dolayı, (geçimsizlik veya zina nedeniyle) boşanma davası açmadığı, manevi tazminat istemediği veya dava açıp, sonradan manevi tazminat isteğinden vazgeçtiği veya sadece kendi eşine karşı Türk Medeni Kanunu'nun 174/2 maddesine dayanarak manevi tazminat davası açıp manevi tazminat aldığı hallerde; Türk Medeni Kanunu'nun 161/3 maddesi gereğince kendisine karşı müteselsil sorumlu olan ve eylemin tarafı olan eşini affettiği kabul edileceğinden, eşten manevi tazminat alınan halde ise, manevi tazminatın tekliği ve bölünmezliği ilkesi gereğince davalıdan ayrıca manevi tazminat alınması mümkün olmadığından Borçlar Kanunu'nun 147/2. maddesi gereğince davalının sorumlu tutulması mümkün değildir....

          Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davacı 2526 sayılı Af Kanunu gereğince nüfusa tescil edilmiş olup, sözü edilen bu kanun gereğince yapılan tescil ve soybağı düzeltmelerine karşı genel hükümlere göre dava açılabileceğinin ( 2526 sayılı Kanun md. 12), mahkemece verilen davanın reddi kararının bundan sonra açılabilecek babalık davası bakımından kesin hüküm oluşturmayacağı ve babalık davası için geçerli hakdüşürücü sürenin Af Kanuna göre kurulan soybağı ilişkisinin ortadan kalktığı tarihten itibaren işlemeye başlayacağının yasa gereği olmasına göre ( TMK. md. 303 /3 ) yerinde bulunmayan temyiz isteğinin reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine peşin alınan harcın mahsubuna ve 73.90 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle...

            UYAP Entegrasyonu