Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Babalık Davası Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Açıkça yetki verilmemiş ise vekil, kişiye sıkı sıkıya bağlı haklarla ilgili davaları açamaz ve takip edemez (HMK m. 74). Soybağına ilişkin davalar kişiye sıkı sıkıya bağlı haklara ilişkin olduğu için bu tür davalarda vekâletnamede özel yetki bulunması gerekmektedir. Davacı vekili Av. ...’ün dava dosyası içerisinde bulunan vekaletnamesi okunaklı değildir bu nedenle adı geçen vekilden vekaletname istenilmesi, vekaletnamesinde yukarıda açıklandığı şekilde “babalık davası” açma konusunda özel yetkisi yoksa özel yetkiyi içeren vekaletname istenilmesi gerekmektedir. Ayrıca davalı vekili Av. ...’nun dosya içerisinde bulunan vekâletnamesi genel vekâletnamedir....

    Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davacı lehine manevi tazminat miktarının az olduğunu, davalı vekili lehine hükmedilen vekalet ücretinin kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davacının kendisinin evli olduğunu bildiğini, kendisinin davalının kişilik haklarını ihlal eder eylemi olmadığını, çocuk için ve evli olduğunu bilmesi nedeniyle Yargıtay kararlarına göre manevi tazminata hak kazanamayacağını, tazminat miktarının fazla olduğundan kararın kaldırılmasını talep etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun(HMK) 355. maddesi gereğince istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava; Kişilik haklarına saldırı sebebiyle manevi tazminat istemine ilişkindir....

    Davalı T3 cevap dilekçesinde özetle; davacının davalılardan T5 ile anlaşmalı olarak boşandığını, tarafların anlaşmalı boşanma davasında maddi ve manevi tazminat da dahil bütün hususlarda anlaşması gerektiğini, boşanma davası kesinleştikten sonra davacının sadakat yükümlülüğünü ihlal sebebiyle diğer davalı Fatma'ya dolayısıyla müvekkiline tazminat davası açılmasının mümkün olmadığını, zira tazminat davası açmak için yasal sürenin de geçtiğini, müvekkili aleyhine tazminat hükmedilebilmesi için kusurlu olması gerektiğini, tazminat miktarının belirlenmesinde kusur oranı göz önünde bulunduğunu, davacının çocuk için yaptığı maddi masrafları istemesinin haksızlık teşkil ettiğini, belirtmek suretiyle hukuki dayanaktan yoksun olan davanın reddine, mahkemenin bu davayı kabul etmesi halinde tazminat miktarlarındaki açıklananlar çerçevesinde azaltımda bulunulmasına karar verilmesini talep etmiştir....

    Dosya kapsamındaki kayıt ve belgelerden,74.243,62TL maddi,80.000,00TL manevi tazminat istemli olarak açılan davada ilk olarak 29.07.2009 tarihinde davanın kısmen kabulü yönünde karar verildiği,bu kararın Dairemizin 17.02.2011 tarih 2009/15176 esas,2011/1233 karar sayılı kararı ile bozulduğu,ilgili bozma ilamı gerekcesinde özetle davacının tüm davalının ise sair temyiz itirazının reddi ile maddi tazminat hesabı noktasında davacının gercek ücretinin ayrıntılı olarak araştırılmamasının eksiklik olarak olarak belirtildiği,mahkemece 08.09.2011 tarihli oturulmda alınan ara karar ile uyulduğu,bu yönü ile 29.07.2009 tarihli hükmün manevi tazminat davası bakımından kesinleştiği,verilen ilk kararda reddine karar verilen manevi tazminat davası bakımından davalı yararına vekalet ücretine de karar verilmiş olup uyma kararı ile davalı yararına kararlaştırılan bu vekalet ücretinin de kesinleştiği,31.10.2012 tarihli bozma sonrasındaki karar da davanın açılmamış sayılmasına kararı ile birlikte manevi tazminat...

      Değişik 22.07.2020 tarih, 7251/15 md. ) Davacı kadın dava dilekçesinde maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmamış, ilk defa 29.09.2020 tarihli dilekçesiyle maddi ve manevi tazminat talep etmiş, davalı erkeğin ise bu talebe muvafakati olmamıştır. İş bu talepler iddianın ve savunmanın genişletilmesi niteliğindedir. Davacı kadın tarafından bu konuda usulünce yapılmış bir ıslah işlemi de bulunmamaktadır. O halde, davacı kadının maddi ve manevi tazminat (TMK. m. 174/2) talebi hakkında “Karar verilmesine yer olmadığına” kararı verilmesi gerekirken kesin hüküm oluşturacak şekilde reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı ise de, kadının istinaf talebinde bulunmaması nedeni ile sadece yanılgıya değinilmekle yetinilmiştir. Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında; davalı erkeğin tüm istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak buna ilişkin aşağıdaki hükmün kurulması uygun görülmüştür....

      KARAR Davacı vekili, ...’ün biyolojik babasının davacı ... olduğundan, ... tarafından soybağının reddi davası, anne ... tarafından da babalık davası açılmadığını, yasal temsilcileri ile çocuğun menfaati çatıştığından ...'e kayyım atanmasını istemiş; davalılar vekili; çocuk ile anne arasında bir menfaat çatışması olmadığını, kayyım tayin edilmesinde hukuki yarar bulunmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuş; mahkemece; anne tarafından kendisine asaleten ve çocuğa velayeten açılmış bir babalık davası ve kayıtlı baba tarafından açılmış bir soy bağının reddi davası olmadığından anne ve çocuk arasında menfaat çatışması bulunmadığını, ...'in reşit olmakla süresi içinde soy bağının reddi davası açabileceği gerekçesiyle davanın reddine dair verilen karar davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir. Dava; TMK md 426 /2 gereği kayyım atanmasına ilişkindir....

        "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi Dava dilekçesinde, babalığın tespiti, nafaka ve tazminat istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı vekili dava dilekçesinde, küçük ...l’ın babasının davalı ... olduğunun tespiti ile nafaka ve tazminat isteminde bulunmuştur. Türk Medeni Kanunu'nun 301. maddesinde; ''Çocuk ile baba arasındaki soybağının mahkemece belirlenmesini ana ve çocuk isteyebilirler. Dava babaya, baba ölmüşse mirasçılarına karşı açılır. Babalık davası, Cumhuriyet Savcısına ve Hazineye; dava ana tarafından açılmışsa kayyıma; kayyım tarafından açılmışsa anaya ihbar edilir.'' hükmü yer almaktadır. Mahkemece davanın Hazineye ihbarı sağlanmadan yargılamanın sonuçlandırılması doğru görülmemiştir....

          Koca 07.12.2004 günlü oturumda "...ben daha öncede davalı aleyhine babalık davası açmıştım.Yargılama sırasında davalı müşterek çocuğu tanıyacağını söyledi..." demiştir.Daha önce açılan babalık dava dosyasının eklenerek gönderilmesi için dosyanın mahalline İADESİNE oybirliğiyle karar verildi. 17.10.2006...

            Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007-323 esas sayılı dosyasında açılan soybağının reddi davası için görevlendirilmiştir. Türk Medeni Kanunu'nun 459.maddesinde “Belli bir iş için görevlendirilmiş olan kayyım, vesayet makamının talimatına aynen uymak zorundadır.” hükmü, 477/.... maddesinde ise “Temsil kayyımlığı, kayyımın yapmakla görevlendirildiği işin bitirilmesiyle sona erer.” hükmü düzenlenmiştir. Açıklanan yasal hükümler karşısında davacı kayyımın babalık davası için temsil yetkisi bulunmamaktadır. Babalık davası için kayyım atandığına ilişkin mahkeme kararının dosya içerisine konulmasından, ...-Kayyım tarafından verilen vekaletname küçük adına olmayıp, kendi adınadır. Kayyım sıfatıyla verilen vekaletname ibrazının istenmesi, verilmediği takdirde mahkeme kararı ve temyiz dilekçesinin kayyıma tebliğinin sağlanmasından, Sonra inceleme yapılmak üzere gönderilmesi için dosyanın mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, ....02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....

              Ancak, söz konusu yanlış kaydın düzeltilmesi, soybağı davaları ile değil açılacak kayıt düzeltme davası sonucunda gerçekleşecek (TMK m. 39) ve bu dava her türlü delil ile ispat edilebilecektir. Eldeki davada, ana ile soybağının kurulması, bir diğer deyişle doğuran kadının tespit edilmesi halinde, çocuk ve doğuran kadın arasında soybağı doğrudan kurulacağına göre ...'yi doğuran ananın öncelikle belirlenmesi gereklidir. Gerçek annenin tespit edilmesi sonrasında ise babalık karinesine dayalı olarak babanın belirlenmesi mümkündür. Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre soybağının reddi davası ancak babalık karinesi kapsamında yer alan, dolayısıyla babalık karinesinden faydalanan çocukların soybağının ortadan kaldırılmasını ifade eden bir davadır....

                UYAP Entegrasyonu