Maddesinde tarafların müşterek çocukları İnci ve Elif'in eğitim süreçleri içerisinde eğitim giderlerinin davalı baba tarafından karşılanacağının kararlaştırıldığı ve taraf vekillerince de imza altına alındığını, protokolün ilam niteliğini kazandığını, müşterek çocuk İnci'nin kolej de öğrenci olduğunu ve yıllık 10,557.00 T.L eğitim gideri olduğunu ayrıca dershane giderlerinin olduğunu, davalının gelir durumunun çok iyi olduğunu ancak çocuğun eğitim giderlerine yardımcı olmadığını, bu nedenle müşterek çocuk İnci için aylık 1.250,00 T.L. tedbir ve iştirak nafakasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
ve eşi Sevda Bay 13/06/2019 tarihinde kuruma gelerek yeni eve taşındıklarını bu evde çocuklara yatacak yer olmadığını çocuklarına bakmak istemediklerini, kuruma vermek istediklerini beyan ettiklerini çocukların tekrar koruma ve bakım altına alındığını, baba T3 tamamen keyfi nedenler göstererek çocuklarının bakım ve sorumluluğunu yerine getirmediğinin tespit edildiğini, hal böyle olunca Yasin ve Samet Bay kardeşlerin ailesi tarafından reddedilmesi, bakım ve sorumluluklarının yerine getirmemeleri nedeniyle TMK 365, 366 ve 2828 sayılı Sosyal Hizmetler Kanunun 30.maddesi gereğince çocuklar lehine aylık 10.600,00 TL nafakaya hükmedilmesini talep ve etmiştir....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 07/07/2022 NUMARASI : 2021/402 ESAS, 2022/334 KARAR DAVA KONUSU : İŞTİRAK NAFAKASI KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen kararına karşı, davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmakla, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353.madde uyarınca duruşma yapılmadan dosya incelendi gereği düşünüldü; TARAFLARIN İDDİA, SAVUNMA İLE YARGILAMA SÜRECİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 2017 yılında boşandıklarını, müşterek 2 çocuğun velayetinin anneye verildiğini, baba Mehmet Akif'in ciddi rahatsızlıkları bulunduğunu, bir çok ameliyat geçirdiğini ve düzenli bir gelirinin de bulunmadığını, bu nedenle çocukların dedesi olan T3 nafaka talebinde talebinde bulunduğunu, açıklanan nedenlere göre davanın kabulü ile çocuklar için ayrı ayrı 1.000 TL nafakasına hükmedimesi istemi ile dava açılmıştır....
Davalının diğer istinaf taleplerinin incelemesine gelince; Toplanan deliller ve dosya kapsamına göre; davalının ilk derece mahkemesince kabul edilen kusurlarının gerçekleştiği, boşanmaya neden olan olaylarda davalının tam kusurlu olduğunun anlaşılması karşısında davanın kabulü ile TMK 166/1 maddesi uyarınca tarafların boşanmalarına karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir durum bulunmadığı gibi, tarafların boşanmaya neden olan olaylardaki kusur dereceleri, davacının boşanma yüzünden zedelenen mevcut ve beklenen menfaatleri kapsamında davacı lehine maddi tazminat (TMK m. 174/1) takdir edilmesinde, düzenli işi ve geliri bulunmayan bu anlamda boşanma nedeniyle yoksulluğa düşeceği anlaşılan davacı kadın için yoksulluk nafakası takdir edilmesinde de usul ve yasaya aykırı bir durum bulunmadığı, tarafların evlilik süresi, tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü, boşanma yüzünden zedelenen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına, nafakanın niteliğine ve günün ekonomik...
Tarafların sosyal ve ekonomik durumu, velayet davasına konu müşterek çocuğun yaşı ve ihtiyaçları, düzenlenen sosyal inceleme raporları, rapora yansıyan çocuk beyanı ile talimatla dinlenen çocuğun beyanı dikkate alındığında, kardeşlerin bir arada yaşaması ilkesi gözetildiğinde kararda yazılı nedenlerle İzem Berra'nın velayetinin değiştirilerek anneye verilmesinde ve velayeti anneye verilen çocuk için iştirak nafakasına hükmedilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, yine, daha önce velayeti anneye verilen müşterek çocuk Ahmet Buğra için de TMK'nın 182, 327.maddeleri uyarınca iştirak nafakasına hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gibi her iki çocuk için hükmedilen nafaka miktarının da fazla olmadığı, velayeti değiştirilen çocuk ile baba arasında kurulan kişisel ilişki süresinin diğer çocuk yönünden var olan kişisel ilişki süresi ile aynı sürelerde ve yeterli olduğu anlaşıldığından davalı babanın istinaf başvurusunun tüm yönlerden esastan reddine karar verilmesi gerektiği...
çocuğu için kuruma ilk yaptığı başvurunun bakım gerektirecek bir sebebin bulunmaması nedeniyle reddedildiğini, ancak davalı babanın ısrarlı şikayetleri ve çocuğunun sorumluluğunu almak istememesi üzerine çocuğun müvekkilinin idarede koruma ve bakım altına alındığını, TMK 365,366 ve 2828 sayılı Sosyal Hizmetler Kanunun 30.maddesi gereğince çocuk lehine aylık 1.000,00 TL nafakaya hükmedilmesine karar verilmesi talep etmiştir....
Davacı vekili istinaf dilekçesinde, boşanma davasındaki nafaka artışları dikkate alındığında davacıya ödenen son iştirak nafakası miktarının 1.958,00 TL olduğunu, mahkemenin bunu dahi dikkate almadığını verilen nafakanın az olduğunu belirterek davanın tamamen kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı taraf istinafa cevap vermemiştir. Dava, eğitimi devam eden ergin çocuk tarafından açılan TMK'nın 328/2. maddesinin göndermesiyle TMK 364. maddesi gereğince yardım nafakası davasıdır. İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. TMK 364/1.maddesine göre; herkes yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan alt soyuna nafaka vermekle yükümlüdür. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 07/06/1998 gün, 1998/656 E.-1998/688 K.sayılı ilamında yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların yoksul kabul edilmesi gerektiği vurgulanmıştır....
Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanunu’nun 50 ve 51. maddesi hükümleri nazara alınarak, daha uygun miktarda maddi tazminat (TMK m. 174/1) takdiri gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir. 4-Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davacı kadın yararına takdir edilen manevi tazminat az olup, bozma ilamının amacına uygun bulunmamıştır. Türk Medeni Kanunu'nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanunu'nun 50. ve 51. maddeleri hükmü dikkate alınarak daha uygun miktarda manevi (TMK m. 174/2) tazminat takdiri gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir....
Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, müşterek çocuğun yaşı ve ihtiyaçları, ekonomik göstergeler ile TÜİK’in yayınladığı ÜFE artış oranı, tarafların Uyaptan alınan Takbis kayıtları ve SGK hizmet döküm belgesi, davalının borç miktarı ve dosya kapsamındaki kanıtlar itibariyle hükmedilen iştirak nafakası miktarı TMK. 4. maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine göre, mahkemenin kararında yazılı olduğu şekilde verilen karar usul ve yasa ve dosya kapsamına uygun bulunmuştur. Bu nedenle, davalı vekilinin iştirak nafakası yönünden istinaf itirazları yerinde görülmediğinden istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir....
Bu haliyle ilk derece mahkemesince, çocuk için iştirak nafakasına hükmedilmesi doğrudur. Tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları ve hakkaniyet dikkate alındığında ilk derece mahkemesince belirlenen iştirak nafakası miktarı da uygundur. Davacı kadın dava dilekçesinde açıkça nafakaya yıllık artış oranı belirlenmesini talep ettiği halde ilk derece mahkemesince bu konuda olumlu ya da olumsuz karar verilmemesi doğru görülmemiştir. Bu haliyle davacı kadının nafaka miktarına yönelik istinaf talebinin reddine, yıllık artış oranına yönelik istinaf talebinin kabulüne, davalı erkeğin iştirak nafakası verilmesi ve miktarına yönelik istinaf talebinin reddine, takdir edilen nafakanın kararın kesinleştiği tarihi takip eden yıldan itibaren her yıl yıllık ÜFE oranında artırılmasına dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur....