tarafından kullanıldığının tespiti ile beyanında telefonun Yücel isimli arkadaşı tarafından kendisine hediye edildiğini ifade eden tanıktan rızası dahilinde teslim alındığının anlaşılması karşısında sanık hakkında etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanma şartları oluşmadığından tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir. Yapılan duruşmaya, toplanan delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine göre diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir....
yer alan kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık haklarından koşullu salıverme tarihine, 1. fıkranın diğer bentlerinde yazılı haklardan cezanın infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına" karar verilmek suretiyle, sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün istem gibi DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 21.04.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Medeni Kanununun 337. maddesine göre anne ve baba evli değilse velayet anaya aittir. Ana küçük, kısıtlı veya ölmüş ya da velayet kendisinden alınmışsa hakim, çocuğun menfaatine göre, vasi atar veya velayeti babaya verir. Yasanın bu hükmü gözardı edilerek davalı olarak gösterilen küçük (...) hakkındaki davaya bakılıp hüküm kurulması, 2-Yargıtay'ın yerleşik uygulamasına göre bu tür davalarda doğum tarihinin düzeltilmesi istenenin gerçek yaşının tespiti için tam teşekküllü bir hastaneye gönderilerek sağlık kurulu raporu aldırılması zorunludur. Mahkemece Turgutlu Devlet Hastanesi radyoloji uzmanı tarafından düzenlenen rapor ile yetinilip, doğum yılının değiştirilmesi, Doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 20.09.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Davalı temyiz dilekçesinde davacı babanın yanında bulunan çocukla ilgili velayet görevini ihmal ettiğini veya velayet görevini kötüye kullandığına ilişkin bir iddia ileri sürmemiştir. Temyize konu hüküm karar tarihi itibariyle doğrudur. Davacının temyiz dilekçesindeki iddialar velayetin yeniden değiştirilmesi için bir sebep olabilir. Velayete ilişkin kararlar kesin hüküm niteliğinde olmayıp şartların değişmesi halinde her zaman yeniden dava açılabileceğinden yerinde görülmeyen temyiz itirazının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün onanması gerektiğini düşündüğüm için sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum....
Kısıtlanan ergin çocukların "kural olarak" vesayet altına alınmayıp "velayet altında bırakılacağına" ilişkin yasal düzenlemenin (TMK m. 335/2, 419/3) sonucu olarak "velayet altında bırakılan" çocuk ve mallarına yönelik yapılacak işlemlerde velayete ilişkin hükümlerin uygulanması gerekecektir. Velayete ilişkin hükümler gereği bu hakka sahip olan ebeveyn çocuğun mallarını yönetme hakkına sahip ve bununla yükümlüdürler. Kural olarak hesap ve güvence vermezler (TMK m. 352/1). Velayet hakkına sahip olan anne veya baba kusurları sebebiyle velayeti kaldırılmadıkça çocuğun mallarını da kullanabilirler (TMK m. 354). Çocuk mallarının gelirlerini öncelikle çocuğun bakımı, yetiştirilmesi ve eğitim için; hakkaniyete uyduğu ölçüde de aile ihtiyaçlarını karşılamak üzere sarfedebilirler (TMK.md.355). Buna göre, talep edenin velayeti altındaki çocuk için motorlu araç alınmasında ya da çocuk adına kayıtlı aracın satılmasında mahkemeden izin almasına gerek yoktur....
Velayet düzenlemesinde asıl olan çocukların yararıdır ve bu düzenlemede ana ve babanın yararı ile çocuğun yararı çatıştığı takdirde, çocuğun yararına üstünlük tanınması gerekir. Çocuğun üstün yararı gerektirdiği takdirde, görüşlerinin aksine karar verilmesi de mümkündür. Bu nedenle, müşterek çocuğun velayeti konusunda mahkemece görüşünün alınması, bu görüşün değerlendirilmesi ve ayrıca çocuğun üstün yararının tespiti bakımından, mahkemece 4787 sayılı Kanunun 5. maddesi uyarınca uzman veya uzmanlar görevlendirilip, alınacak rapor diğer delillerle birlikte değerlendirilerek, gerçekleşecek sonucuna göre tarafların müşterek çocuğunun velayetinin düzenlenmesi gerekirken, bu konuda eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir....
Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı-karşı davacı kadının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Velayet kamu düzenine ilişkin olup, velayet düzenlemesinde asıl olan çocuğun üstün yararıdır. Ana ve baba ile çocuğun yararı çatıştığı takdirde, çocuğun yararına üstünlük tanınması gerekir. Boşanmanın ileriye yönelik etkilerini hafifletmekte ve çocuğun boşanmadan sonraki hayata alışmasında ki en önemli etken, çocuğun hayatında kararlılık ve sürekliliğin sağlanmasıdır. Ortak çocuk henüz altı yaşında olup, halen anne ile birlikte yaşamaya devam etmektedir....
Ancak; TCK'nın 53/1. maddesinin (c) fıkrasındaki, sadece kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından yoksunluğun koşullu salıverme tarihine kadar uygulanması suretiyle aynı maddenin üçüncü fıkrasına aykırı davranılması, Bozmayı gerektirmiş, sanıklar ... ve ... müdafiinin temyiz itirazı bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi aracılığıyla 1412 sayılı CMUK'un 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak hüküm fıkrasından “TCK'nın 53. maddesi ile ilgili hüküm fıkrası çıkarılarak yerine ‘‘TCK'nın 53/1. maddesinde belirtilen ve 53/3. maddesindeki kendi alt soyları üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri dışındaki haklardan sanığın mahkum olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar; 53/3. maddesi gözetilerek 53/1-c maddesi uyarınca kendi alt soyları üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık...
Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı erkeğin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Velayet kamu düzenine ilişkin olup, velayet düzenlemesinde asıl olan çocuğun menfaatidir. Ana ve baba ile çocuğun yararı çatıştığı takdirde, çocuğun yararına üstünlük tanınması gerekir. Boşanmanın ileriye yönelik etkilerini hafifletmekte ve çocuğun boşanmadan sonraki hayata alışmasında ki en önemli faktör, çocuğun hayatında istikrarın ve sürekliliğin sağlanmasıdır. Müşterek çocuklardan Efe 2008 ve Elif ise 2010 doğumlu olup; ortak çocuklar hakkında verilmiş bulunan, Akşehir 1....
Kabule göre de; TMK 419/3 maddesi gereği, kısıtlanan ergin çocuklar kural olarak vesayet altına alınmayıp velayet altında bırakılır. Kısıtlama nedenlerinin birinin sübutu halinde önce kısıtlama kararı verilip sonra kısıtlananın reşit olması gözetilerek velayet altına konulmasına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kısıtlama kararı verilmeksizin doğrudan velayet altına alınma kararı verilmesi de doğru görülmemiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle kısıtlı adayının yazılı temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMKnun Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMKnun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK'nun 440/III-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna, 24.10.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....