WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bu karara karşı davalı erkek tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, istinaf incelemesi yapan bölge adliye mahkemesince iştirak nafakasının babalık hükmünün kesinleşmesinden itibaren ödenmesine, diğer istinaf itirazlarının esastan reddine karar verilmiştir. Türk Medeni Kanunu m. 333 hükmünde açıkça düzenlendiği üzere babalık davası ile birlikte nafaka istenebilir ve hâkim, babalık olasılığını kuvvetli bulursa, hükümden önce çocuğun ihtiyaçları için uygun bir nafakaya karar verebilir. Açıklanan nedenlerle, davalının çocuğun babası olduğu da sabit olduğuna göre dava tarihinden itibaren nafakaya hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Ne var ki anılan yanlışlıkların giderilmesi yeniden yargılanmayı gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir (HMK m. 370/2)....

    Dava niteliği itibarıyla babalığın tespitine ilişkindir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 301. maddesinin son fıkrasında yer alan "babalık davası Cumhuriyet Savcısına ve Hazineye; dava ana tarafından açılmışsa kayyıma, kayyım tarafından açılmışsa anaya ihbar edilir." Hükmü uyarınca ana tarafından açılan davanın kayyıma ihbar edilmemesi, küçüğün kayyımı yok ise, kayyım atanmadan davanın sonuçlandırılması usul ve yasaya aykırı görülmüştür. Diğer taraftan; babalık davası kamu düzeni ile ilgili olduğundan Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 95/2. maddesi hükmüne göre davalının davayı kabul etmesi hukuki sonuç doğurmamaktadır. Mahkemece taraflardan delillerin sorulup toplanması, kan ve genetik bulgular yönünden kendiliğinden inceleme yapılması gerekirken bu hususunda gözardı edilmesi doğru bulunmamıştır....

      Dava niteliği itibarıyla babalığın tesbitine ilişkindir. 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun 301. maddesinin son fıkrasında yer alan "Babalık davası Cumhuriyet Savcısına ve Hazineye; dava ana tarafından açılmışsa kayyıma, kayyım tarafından açılmışsa anaya ihbar edilir" hükmü uyarınca ana tarafından açılan davanın kayyıma ihbar edilmemesi, küçüğün kayyımı yok ise, kayyım atanmadan davanın sonuçlandırılması usul ve yasaya aykırıdır. Diğer taraftan babalık davası kamu düzeni ile ilgili olduğundan Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 95/2. maddesi hükmüne göre davalının davayı kabul etmesi hukuki sonuç doğurmamaktadır. Mahkemece taraflardan delillerin sorulup toplanması, kan ve genetik bulgular yönünden kendiliğinden inceleme yapılması gerekirken bu hususunda gözardı edilmesi doğru bulunmamıştır....

        Av. ...” adresinin ikamet adresi olarak belirtilmesi, yine küçüğün annesi tarfından Şişli Aile Mahkemesine babalık davası için verilen dilekçede yerleşim yeri adresinin “ Avukat ...” olarak bildirilmesine göre uyuşmazlığın, İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesinde görülüp, çözümlenmesi gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 Sayılı HMK.’nun 21. ve 22. maddeleri gereğince İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 31/10/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          K.md.36) baba adının düzeltilmesi istemi ise babalık davası niteliğindedir (TMK. md. 301). Babalık davası Türk Medeni Kanununun ikinci kitabından (üçüncü kısım hariç) kaynaklanmakta olup görevli mahkeme aile mahkemesidir( 4787 s. K.md.4). Bu nedenle babalığa ilişkin istemin tefriki ile davaya aile mahkemesi sıfatıyla bakılması, ana adının tashihi yönünden ise taraflara delilleri sorulup gösterdikleri takdirde toplanarak sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA,işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.05.11.2012 (Pzt.)...

            Asliye Hukuk Mahkemesince, davanın babalık davası olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Aile Mahkemesi ise, uyuşmazlığın mükerrer nüfus kaydının iptali ile hatalı kaydın düzeltilmesi davası belirtilerek yetkisizlik yönünde hüküm kurulmuştur. Aile Mahkemeleri TMK.nun 282. ve devamı maddelerinde sınırlı olarak belirtilen soybağının reddi (TMK.nun 286 vd) babalık, tanıma, tanımanın iptali gibi davalara bakmakla görevlidir. Davanın kabul edilmesi halinde anne adının değiştirilmesinin yanında çocuğun nüfusta babası gözüken kişi olan Mahir ile soybağının iptali de gerekeceğinden, dava bu niteliği itibariyle bir nesep davasıdır. Soybağı hukuku ile ilgili davalar 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin görev ve yargılama usullerine dair kanunun 4. maddesinde gösterilen davalardan olup TMK.nun 282 vd maddelerinde düzenlenen soybağı kurulmasıyla ilgili bu davanın Aile Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekir....

              TMK 285.maddesi babalık karinesini düzenlemiş olup, babalık karinesinin çürütülmesi, soy bağının reddi davası ile mümkündür. Kişisel durumlardaki değişikliklerin nüfus kaydında belirtilmesi ve doğru olmayan kayıtların düzeltilmesi, nüfus kayıtlarının düzeltilmesi davalarının konusudur. Yukarıda belirtildiği üzere soy bağının reddi davası babalık karinesi kapsamında yer alan dolayısıyla babalık karinesinden faydalanan çocukların soy bağının ortadan kaldırılmasını ifade eden bir davadır. Babalık karinesinden faydalanma söz konusu olmaksızın nüfus kütüğüne kaydedilen çocukla koca arasında soy bağının kurulması söz konusu olmadığı için böyle bir durumda çocukla koca arasında soy bağının bulunmadığını tespite yönelik açılacak dava soy bağının reddi davası değil, yanlış kaydın düzeltilmesi davasıdır....

              Ancak, söz konusu yanlış kaydın düzeltilmesi, soybağı davaları ile değil açılacak kayıt düzeltme davası sonucunda gerçekleşecek (MK mad. 39) ve bu dava her türlü delil ile ispat edilebilecektir. Eldeki davada, ana ile soybağının kurulması, bir diğer deyişle doğuran kadının tespit edilmesi halinde, çocuk ve doğuran kadın arasında soybağı doğrudan kurulacağına göre, davalı ...'ı doğuran ananın öncelikle belirlenmesi gereklidir. Gerçek annenin tespit edilmesi sonrasında ise babalık karinesine dayalı olarak babanın belirlenmesi mümkündür. TMK hükümlerine göre soybağının reddi davası ancak babalık karinesi kapsamında yer alan, dolayısıyla babalık karinesinden faydalanan çocukların soybağının ortadan kaldırılmasını ifade eden bir davadır....

                Ancak, söz konusu yanlış kaydın düzeltilmesi, soybağı davaları ile değil açılacak kayıt düzeltme davası sonucunda gerçekleşecek (MK m. 39) ve bu dava her türlü delil ile ispat edilebilecektir. Eldeki davada, ana ile soybağının kurulması, bir diğer deyişle doğuran kadının tespit edilmesi halinde, çocuk ve doğuran kadın arasında soybağı doğrudan kurulacağına göre, davalı ...'u doğuran ananın öncelikle belirlenmesi gereklidir. Gerçek annenin tespit edilmesi sonrasında ise babalık karinesine dayalı olarak babanın belirlenmesi mümkündür. TMK hükümlerine göre soybağının reddi davası ancak babalık karinesi kapsamında yer alan, dolayısıyla babalık karinesinden faydalanan çocukların soybağının ortadan kaldırılmasını ifade eden bir davadır....

                  ın nüfus kaydına ilişkin ilk talebi nüfus kayıt düzeltme davası olup asliye hukuk mahkemesi görev alanında kalmaktadır. İkinci talep olan ...’nin çocuk ....'nin gerçek babası olduğunun tespiti talebi ise babalık davası olup aile mahkemesinin görevi kapsamındadır. Buna göre kayıt düzeltme davası yönünden dosyanın tefriki ile şimdiki gibi görevsizlik kararı verilerek asliye hukuk mahkemesine gönderilmesi, baba adının ... olduğunun tespiti açısından ise, somut talebin soybağının tespiti davası niteliğinde olduğu, bu nedenle kayıt düzeltme davasının sonucunun beklenip 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 301. maddesi gereği davanın cumhuriyet savcısı ve hazineye ihbarının sağlanmasından sonra tüm delillerin birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yerinde olmayan gerekçeyle her iki talep yönünden de asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş olması doğru görülmemiştir....

                    UYAP Entegrasyonu