WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Babalık davası, Cumhuriyet Savcısına ve Hazineye; dava ana tarafından açılmışsa kayyıma; kayyım tarafından açılmışsa anaya ihbar edilir.'' hükmü yer almaktadır. Babalık davasına dair hak düşürücü süreler ise Kanunun 303. Maddesinde düzenlenmiş olup, babalık davasının, çocuğun doğumundan önce veya sonra açılabileceği, çocuğun açacağı babalık davası yönünden maddenin ikinci fıkrasında öngörülen hak düşürücü sürenin Anayasa Mahkemesi’nin 27/10/2011 tarihli ve 2010/71 Esas, 2011/143 Karar sayılı kararı ile iptal edildiği, annenin açacağı babalık davası yönünden ise doğumdan başlayarak bir yıl içerisinde açılması gerektiği, çocuk ile başka bir erkek arasında soybağı ilişkisi varsa, bir yıllık sürenin bu ilişkinin ortadan kalktığı tarihte işlemeye başlayacağı, bir yıllık süre geçtikten sonra gecikmeyi haklı kılan sebepler varsa, sebebin ortadan kalkmasından başlayarak bir ay içinde de dava açılabileceği düzenlenmiştir....

    Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarından sonra, çocuk tarafından veya çocuk adına açılan babalık davalarında artık herhangi bir hak düşürücü süre söz konusu değildir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 337. maddesinde, ana baba arasında evlilik birliğinin bulunmaması halinde velayetin anaya ait olacağı, 426/2. maddesinde ise yasal temsilci ile küçüğün menfaati çatıştığında küçüğe kayyım atanacağı, 301. maddesinde de, babalık davasının, Cumhuriyet Savcısı ile Hazineye, dava ana tarafından açıldığında kayyıma, kayyım tarafından açılmış ise anaya ihbar edileceği hükme bağlanmıştır. Babalığın tespiti davasında davacı anne tarafından babalık davası açıldığında yasal temsilci ile çocuk arasında çıkar çatışması olduğu durumlarda çocuğa kayyım atanarak taraf teşkilinin sağlanması gerekir. İlk derece mahkemesi babalık davasında annenin her zaman çocuğun yararına davranmayacağı ilkesinden hareket ederek çocuğa kayyım tayin edilmelidir. Somut olaya gelince Çocuğa 3....

    Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarından sonra, çocuk tarafından veya çocuk adına açılan babalık davalarında artık herhangi bir hak düşürücü süre söz konusu değildir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 337. maddesinde, ana baba arasında evlilik birliğinin bulunmaması halinde velayetin anaya ait olacağı, 426/2. maddesinde ise yasal temsilci ile küçüğün menfaati çatıştığında küçüğe kayyım atanacağı, 301. maddesinde de, babalık davasının, Cumhuriyet Savcısı ile Hazineye, dava ana tarafından açıldığında kayyıma, kayyım tarafından açılmış ise anaya ihbar edileceği hükme bağlanmıştır. Babalığın tespiti davasında davacı anne tarafından babalık davası açıldığında yasal temsilci ile çocuk arasında çıkar çatışması olduğu durumlarda çocuğa kayyım atanarak taraf teşkilinin sağlanması gerekir. İlk derece mahkemesi babalık davasında annenin her zaman çocuğun yararına davranmayacağı ilkesinden hareket ederek çocuğa kayyım tayin edilmelidir. Somut olaya gelince Çocuğa 3....

    İşte bu noktada, nüfus kütüğünde yer alan doğru olmayan kayıtlar, ilgilileri veya Cumhuriyet savcısı tarafından açılacak olan kayıt düzeltme davası ile gerçek durumuna uygun hale getirilebilir ki, bu dava uygulamada nüfus kaydının düzeltilmesi davası olarak adlandırılmakta olup zamanaşımı ve hak düşürücü süreye bağlı olmayan nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin davalarda, her türlü kanıta başvurulabilir (YHGK, 11.02.1998, 2-87/77 sayılı kararı). Soybağının reddi davası ile kayıt düzeltme davası, sonuçları (hane dışına çıkarmak) bakımından benzerlik göstermekte ise de, içerik ve yargılama kuralları açısından kendi özel hükümlerine bağlıdır. Soybağının reddinde, kişisel duruma ilişkin nüfus kaydında yer alan bilgi doğru olarak meydana gelmiş ve kütüğe tescil edilmiştir. Ancak bu doğru daha sonra soybağının reddi davası ile teknik anlamda bir yanlışlığa dönüştürülmüştür....

      nın 304 maddesi gereği babalık davası ile talep edilebilecek giderlerdir. Oysaki mevcut dosyamızda davalı müşterek çocuğu işbu dava açılmadan önce, 12/02/2014 tarihli tanıma senedi ile tanımış olduğundan, babalık davasını gerekterecek bir durum söz konusu değildir. Bu haliyle doğum giderleri ve doğum masrafları ile ilgili davanın genel hükümlere göre görülmesi gereken alacak davası niteliğinde olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir. Gaziosmanpaşa 1....

        Babalık davası, Cumhuriyet savcısına ve Hazineye; dava ana tarafından açılmışsa kayyıma; kayyım tarafından açılmışsa anaya ihbar edilir.” TMK’nın 303. maddesine göre; Babalık davası, çocuğun doğumundan önce veya sonra açılabilir. Ananın dava hakkı, doğumdan başlayarak bir yıl geçmekle düşer. Çocuk ile başka bir erkek arasında soybağı ilişkisi varsa, bir yıllık süre bu ilişkinin ortadan kalktığı tarihte işlemeye başlar. Bir yıllık süre geçtikten sonra gecikmeyi haklı kılan sebepler varsa, sebebin ortadan kalkmasından başlayarak bir ay içinde dava açılabilir.” 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 301. maddesinde, babalık davasının, yargılama sırasında Cumhuriyet Savcısına usulüne uygun olarak ihbarı zorunludur. Cumhuriyet Savcısına yapılacak tebligatın usulü 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 43. ve Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 65. maddesinde gösterilmiştir....

        Babalık davası içinde istenen mali haklar (TMK. md. 304. ) ve iştirak nafakası babalık davasının eki niteliğinde olup ayrıca harca tabi olmadığı gibi ret veya kabulü halinde de taraflar yararına ayrıca vekalet ücreti verilmesini gerektirmez. Hüküm altına alınan mali hakların miktarı üzerinden kararla birlikte nispi harç alınması ve davacı yararına ayrıca vekalet ücreti takdir edilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Ne var ki bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün bu bölümünün düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir (HUMK.m.438/7)....

          Ancak, çocuğun doğduğu tarihte, genetik annenin evli bulunmaması halinde, anne yönünden dava, kayıt düzeltim davası olarak kalmakla birlikte, genetik anne ile evli olmayan genetik baba yönünden babalık karinesi gerçekleşmeyeceğinden, genetik babanın nüfus kaydına işlenmesi talebi “soybağı davası” niteliğini kazanacaktır. Bu takdirde uyuşmazlığın, 4787 sayılı Kanunun 4. maddesi uyarınca aile mahkemesi tarafından incelenip çözüme kavuşturulması gerekecektir.(Yargıtay HGK 2013/354- 1554, 18. HD 2015/1360- 3281, 2015/1591- 4537) Somut olayda; İddianın ileri sürülüş biçimine ve dosya kapsamına göre; dava, baba kaydının düzeltilmesi talebine ilişkindir. davacının genetik babanın nüfus kaydına işlenmesi talebi “soybağı davası” niteliğindedir. Bu takdirde uyuşmazlık, 4787 sayılı Kanunun 4. maddesi uyarınca aile mahkemesi tarafından incelenip çözüme kavuşturulması gerekecektir....

          Ancak, çocuğun doğduğu tarihte, genetik annenin evli bulunmaması halinde, anne yönünden dava, “gerçeğe aykırı beyana dayalı oluşturulan nüfus kayıtlarının düzeltilmesi” davası olarak kalmakla birlikte; genetik anne ile evli olmayan genetik baba yönünden, “babalık karinesi” gerçekleşmediğinden, genetik babanın nüfus kaydına işlenmesi talebi “soybağı davası” niteliğini kazanacaktır. Bu takdirde ise uyuşmazlığın, 4787 sayılı Kanunun 4. maddesi uyarınca aile mahkemesi tarafından incelenip çözüme kavuşturulması gerekecektir. (Yargıtay HGK 2013/354-1554, 18....

            KARŞI OY YAZISI ... kayyımı tarafından açılan babalık davası sonucunda davalı ile küçük Tolga arasında babalık hükmü ile soybağı ilişkisi kurulduğu halde kişisel ilişki kurulması yönünde bir karar verilmemiş olup çocuğu ile kişisel ilişki kurulması gereği davalı tarafından açık olarak temyiz edilmiştir. Davaların çabuk, basit ve ucuz bir biçimde incelenmesinde tarafların olduğu gibi kamunun da yararı vardır. Davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması yargının görevidir. (Anayasa m. 141) Usul ekonomisi ilkesi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6.ncı maddesinde yer alan adil yargılanma hakkı ile paralellik göstermektedir. Mevcut davada karar verilmesi mümkün olan bir konuda tarafları yeni bir dava açmaya yöneltmenin yukarıda açıkladığımız ilkelerle bağdaşır bir tarafı yoktur. O halde küçük Tolga ile davalı arasında kişisel ilişki kurulmak üzere hükmün bozulması gerekir....

              UYAP Entegrasyonu