; Boşanma davası, davacı kadın tarafından sürekli kalma niyetiyle oturduğu/kaldığı/geldiği baba evinin bulunduğu yerde açılamaz mı? Ülkemizde koca evinden uzaklaştırılan her kadının sürekli kalma niyetiyle gidebileceği doğal tek adres baba evidir. Aralarında meydana gelen olaylardan sonra kocası ile oturamaz duruma gelen ve ekonomik ya da sosyal zorunluluklar sebebiyle gidecek başka yeri de bulunmadığı için baba evine dönen/dönmek zorunda kalan her kadın boşanma davasını ertesi günü bile sürekli kalma niyetiyle geldiği/oturduğu/kaldığı baba evinin bulunduğu yerde açabilir. Yeter ki davacı kadının gidecek ve gitmesi daha doğal olan bir yeri bulunduğu ileri sürülüp kanıtlanmış olmasın. Kadının sürekli kalma niyetiyle oturacağı yeri kocası belirleyemez....
Bölge Adliye Mahkemesi 20.02.2023 tarihli ek kararı ile ... ile davalı baba arasında ......
Avcı ile davalı baba arasında şahsi ilişki kurulmasına karar verilmiş, hüküm davacı vekili ile davalı tarafından temyiz edilmiştir. Türk Medeni Kanunu'nun 327.maddesinde, çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderlerin ana ve baba tarafından karşılanacağı ve yine Türk Medeni Kanunu'nun 329.maddesinde, küçüğe fiilen bakan ana veya babanın, diğerine karşı çocuk adına nafaka davası açabileceği şeklindeki yasal düzenlemeler ile çocuğun ihtiyaçlarının karşılanması amacı ile nafaka yükümlüsü olabilecek kişiler "anne ve baba" olarak belirlenmiştir. Evlilik haricinde doğan çocuk için babanın nafakayla yükümlü tutulabilmesi için, çocukla baba arasında soybağının kurulmuş olması zorunludur. Türk Medeni Kanunu'nun 282.maddesine göre, "Çocuk ile ana arasındaki soybağı doğumla kurulur. Baba ile arasındaki soybağı ise, babanın anayla evlenmesi, tanıma veya hakim kararı ile gerçekleşir." Somut olayda; nüfus kaydında küçük ......
in baba adının düzeltilmesine karar verilmesi istenilmiş; mahkemece, davanın kabulü ile küçük ...’in "..." olan baba adının "..." olarak tashihine dair verilen karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir. Dava Cumhuriyet Savcısı tarafından davaname ile açıldığı, davacının ... olduğu, genetik baba ...'un davalı olarak gösterilmesi gerektiği halde davanamede davacı olarak gösterilmesi ve yargılama aşamasında da bu yanlışlığın farkedilmeyerek gerekçeli karara da adı geçenin davacı olarak gösterilmesi doğru değil ise de, bu hususun mahallinde düzeltilmesi gereken maddi hata olduğu değerlendirilmiştir. Bir davada maddi olguları ileri sürmek taraflara, ileri sürülen maddi olguların nitelendirilmesi hakime aittir. Cumhuriyet Savcısı tarafından Kamu adına açılan bu davada çocuk ...'in genetik babasının ... olduğu halde nüfus kaydında ... çocuğu imiş gibi tescil edildiği bildirilerek, nüfus kaydındaki baba adının ipt... ile gerçek (genetik) baba ... olarak düzeltilmesi istenilmiştir....
Davacı "Adil Ortak" baba adının ... olarak yanlış yazıldığını belirterek baba adının "..." olarak düzeltilmesini talep etmiş ve mahkemece bu istem de hüküm altına alınmış ise de karar dayanağı veraset ilamında ve nüfus kaydında baba adı "..." olarak yazılıdır. Diğer bulunamayan kayıtta hem TC kimlik numarası farklı hem de anne adı farklıdır. Tapu kayıtlarında yanlış yazılan kimlik bilgileri nüfus kaydına göre düzeltilmektedir. Adil Ortak'ın nüfus sicilinde ve veraset ilamında yazılı olduğu şekilde tapu kaydında da baba adının "..." olarak yazılı bulunması nedeniyle artık tapu kaydında hata olduğu ileri sürülemez. Ayrıca, ... ve Sabriye'den olma Adil Ortak'ın nüfus kaydı bulunmadan baba adının "..." olarak düzeltilmesi doğru olmadığı halde bu durum da dikkate alınmadan mahkemece eksik araştırma ve inceleme ile yazılı gerekçelerle davanın kabulü ile Adil Ortak'ın baba adının "..." olarak düzeltilmesine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır....
Kaldı ki davalı baba ...'da, cinsel saldırı suçundan yargılanan kardeşi ise ...'da yaşamaktadırlar. Mahkemece alınan 12.10.2015 tarihli bilirkişi raporu içeriğinde de müşterek çocuk ile babanın davanın devamı sırasında 30 gün yatılı kişisel ilişki kurduğu ancak çocuğun baba ile uzun süreli yatılı kişisel ilişki kurmak istemediğini beyan ettiği anlaşılmaktadır. Kişisel ilişki düzenlemesinde esas olan çocuğun üstün yararıdır. Kişisel ilişki analık ve babalık duygusunu tatmin edecek nitelikte olmalıdır. Velayeti anneye bırakılan tarafların müşterek çocuğu 14.07.2009 doğum tarihli ... ile davalı baba arasında mahkemece kurulan kişisel ilişki babalık duygularını tatmine elverişli olmadığı gibi, çocuğun da baba sevgi ve şefkatini yaşayacağı yeterlilikten uzaktır....
KARAR Davacılar vekili dava dilekçesinde; müvekkillerinin nüfusta anne baba bir kardeşi ...'ın babaları...'den olmadığını, anneleri...'in...isimli kişiden olma çocuğu olduğunu belirterek ... ...'ın nüfus kaydındaki... olan baba hanesinin gerçeği yansıtmadığı için iptal edilerek gerçek babası olan ...olarak tashihine karar verilmesini istemiş, Mahkemece davanın kabulü ile ... ...'ın baba adına dair yanlış tutulan nüfus kaydının düzeltilmesi ile baba isminin... yerine...olarak değiştirilmesine karar verilmiştir. Karar ... ... vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyanın incelenmesinde ... ... isimli davalının 15.04.1962 doğumlu olduğu, anne ve babası görünen ... ve...'in 06.03.1963 yılında evlendiği, ...'ın 25.10.1967 tarihinde evlilik içinde doğan çocuk olarak nüfusa tescil edildiği anlaşılmaktadır. 1-Davacıların davalı ...'ın babasının... olmadığı iddiası yönünden ; TMK'nin 294....
nın baba hanesindeki kayıtlarla bire bir tuttuğu, sadece eski kayıtta isim ve şöhreti sütununda.....olarak geçen adın yeni kayıtta "...." olarak yazılı olduğu ve eski kayıtlarda ...'un kaydının bulunmadığı görülmüştür. Tüm bu belgelerden hareket edildiğinde, .... ve.....'nin .... 77 hanede kayıtlı iken evlenerek ayrıldıkları,....'nin yangından sonra oluşan mevcut kaydında baba adının .... ... ve anne adının .... olarak yazıldığı, ...'nın ise baba adının yeni kayıtlara .... olarak geçtiği, tüm bu nedenlerle ... ile ...'un kardeş oldukları ve ...'un nüfus kaydında, ..... olan baba adının sadece "...." olarak tespitine karar verilmesi gerektiği dikkate alınmadan davanın reddi doğru görülmemiştir....
Ana ve babası ayrı olan çocuğun ebeveynleriyle düzenli kişisel ilişki kurması ve bu ilişkiyi sürdürmesi çocuk için bir hak olduğu gibi, ana ve baba için de haktır. Kişisel ilişki sadece çocuğun yüksek yararı gerektirdiği takdirde kısıtlanabilir veya kaldırılabilir. Kişisel ilişkinin düzenlenmesinde çocuğun bedeni ve fikri gelişimi yanında ana ve/veya babalık duygularını tatmin de önemlidir. Çocuk ile babası arasında yeterli kişisel ilişki kurulamadığı taktirde güven duygusunun oluşamayacağı açıktır. Çocuğun babası ile yatılı kişisel ilişki kurulmasına engel somut bir olgu veya iddia bulunmamaktadır. Çocukla baba arasında tesis edilen kişisel ilişki süresi, babalık duygularını tatmine elverişli olmadığı gibi, çocuğun da baba sevgi ve şefkatini tatmasına da yeterli değildir....
in, babası davalı ... tarafından tanınması üzerine nüfus müdürlüğünce TMK.nun 321.maddesine göre baba hanesine baba soyadı ile tescil edildiğini ileri sürerek, bu hatalı nüfus kaydının düzeltilmesini istemiştir. Mahkemece, davanın kabulü ile ...'in nüfus kaydının ve soyadının TMK.321.maddesine uygun hale getirilmesine karar verilmiştir. Dosyadaki bilgi ve belgeler ile nüfus kayıt örneğinden; ...'in annesi davacı ...'...