Davada, davalının davacıya ait tapulu taşınmazına taşkın inşaat yapması nedeniyle kötüniyetli şagil olduğu anlaşıldığına göre, davacının taşınmazından bina yapmak suretiyle yararlandığı sabit olduğundan işgal edilen kısım için ecrimisile hükmedilmesi gerekirken, mahkemece yazılı şekilde ecrimisil talebi yönünden davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bu durumda mahallinde yeniden keşif yapılarak, alınacak bilirkişi raporu ile işgal edilen taşınmaz yönünden getirebileceği ecrimisil miktarı emsallerde dikkate alınarak hesaplanmalı, ayrıca her iki raporda farklı rakamlar ile belirtilen m2 birim fiyatı yönünden de yeniden araştırma yapılarak oluşacak sonuca göre hüküm kurulması gerekir....
Aşırı zarar doğması sebebiyle yapı yıkılamadığı takdirde taşınmaz malikinin mamelekinde sebepsiz bir zenginleşme meydana geleceğinden, taşınmaz malikinin malzeme malikine (muhik) bir tazminat vermesi gerektiği, malzeme maliki iyi niyetli değilse tazminat miktarının levazımın en az kıymetini geçemiyeceği aynı yasanın 723. maddesinde belirtilmiştir. Bu durumda, 4.3.1953 tarih 10/3 sayılı İçtihatları Birleştirme Kararının gerekçesinde benimsenen ve uygulamada kararlılık kazanmış ilke uyarınca aşırı zarar nedeniyle yapı yıkılamıyorsa, iyi veya kötü niyete göre haklı (muhik) tazminat veya en az levazım bedelini ödeyip ödemeyeceği arsa malikinden sorulmalı, kabul ettiği takdirde bu bedel karşılığında yapının taşınmaz malikine aidiyetine karar verilmeli, aksi halde yıkım isteği reddedilmelidir....
Kabule göre de: İlk derece mahkemesi tarafından tazminat isteminin de reddine karar verilmiş ise de; Bilindiği üzere başkasının taşınmazına temelli ve kalıcı nitelikte yapı inşa edilmesi durumunda, taşınmazın maliki ile yapıyı yapan kişi arasındaki ilişki Türk Medeni Kanununun 722, 723. ve 724. maddelerinde düzenlenmiştir. Türk Medeni Kanununun 722. maddesi, taşınmaz malikine rızası olmaksızın yapılmış ve yıkımı aşırı zarar doğurmayan yapının yıkımını isteme hakkı tanımıştır....
Bu durumda, davalının taşınmazındaki ağaçlarını davacı taşınmazına aşkın kullanımı sabittir ve davacı mülkiyet alnına yapılan bu elatmanın giderilmesini istemekte haklıdır. Yukarıda açıklanan nedenlerle davanın kabulü ile taşınmazına geçen dalların kesilerek elatmanın giderilmesine karar vermek gerekirken reddine ilişkin karar verilmesi doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacının bu yönlere ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, 27.02.2005 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİ-YIKIM Taraflar arasında görülen davada; Davacı, kayden malik olduğu 5062 ada 17 parsel sayılı taşınmazına, bitişik 18 parsel sayılı taşınmazın maliki olan davalının duvar yaparak binasının giriş ön kısmını daralttığını ileri sürerek duvarın yıkılmasına karar verilmesini, aşamada verdiği dilekçe ile bilirkişi raporunda tecavüzlü olduğu bildirilen bina, bahçe ve duvarın yıkılmasını istemiştir. Davalı ..., davacının da taşınmazına tecavüzünün olduğunu, 1991 yılında aralarında anlaşma yaptıklarını davalı ..., her iki taşınmaz arasındaki sınırın davacının da bulunduğu ortamda rıza ile belirlendiğini ve duvar çekildiğini, tarafların bu belirlemeye göre bina yaptığını bu durumun 20-25 yıldır devam ettiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, müdahale olgusunun keşfen saptandığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİ VE YIKIM Taraflar arasında görülen davada; Davacı, kayden maliki olduğu 727 parsel sayılı taşınmazına, komşu 725 parselin paydaşlarından olan davalının 725 parsel üzerine inşa ettiği binayı taşırmak suretiyle müdahale ettiği gibi, taşınmazın bir bölümüne de ağaç dikmek, çardak koymak ve avlu olarak kullanmak suretiyle müdahale ettiğini ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerinde bulunmuş, yargılama sırasında ise bina ile ilgili talebinden vazgeçtiğini vekili aracılığıyla açıklamıştır. Davalı, bina ve eklentilerinin kadastrodan önce yapıldığını, bu nedenle TMK'nun 724. maddesi gereğince işlem yapılması gerektiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davacı taşınmazına davalı tecavüzünün keşfen saptandığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Karar, davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ...'...
nin idari işlemleri arasında illiyet bağı bulunmadığı, gayrimenkul maliklerinin/bina yönetiminin sorumluluğunda bulunan bina içi su horusunun patlaması sonucu oluşan zarardan davalı ...'ye rücu edilemeyeceği sonuç ve kanaatine varıldığını bildirmişlerdir. Tüm dosya içeriği bir bütün olarak değerlendirildiğinde; Dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu m. 1472 göre sigorta şirketinin halefiyet yoluyla maddi tazminat davasıdır.Davacı ... kendi sigortalısına yaptığı sigorta tazminatı ödemesinin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 1472'inci maddesine göre halefiyet yoluyla tarafına ödenmesine karar verilmesini talep etmektedir. Maddi tazminat; hukuka aykırı şekilde kişilerin zarar görmesi, mal varlığının eksilmesi ve gerçekleşen olay karşısında, etkilendiklerine dair açılan davalardır. Ancak maddi tazminat davası açılabilmesi için, maddi tazminat davası şartları oluşmalıdır....
Bu ilkeler ışığında somut olaya gelince; dosya içerisinde bulunan 12.10.2012 tarihli ziraat bilirkişisi raporunda davalının kendi taşınmazına diktiği ağaçlarının ileride davacı taşınmazına zarar vereceği belirtilmiştir. Somut zarar henüz gerçekleşmeden, muhtemel zarar nedeniyle komşuluk hukukuna aykırılığın giderilmesi istenemez. Davalı tarafından dikilen ağaçlar nedeniyle henüz gerçekleşmiş bir somut zararın bulunmadığından mahkemece yukarıda belirtilen hususlar gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin yatırılan temyiz harcının yatırana iadesine, 03.04.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2021/3137 KARAR NO : 2022/408 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : BOZDOĞAN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : None NUMARASI : 2020/211 ESAS SAYILI ARA KARAR DAVA KONUSU : Tapu İptali Ve Tescil (Başkasının Taşınmazına Bina Yapımı Nedeniyle) KARAR : Bozdoğan Asliye Hukuk Mahkemesinin 18/10/2021 tarih 2020/211 Esas sayılı ara kararına karşı, davalı vekili tarafından İstinaf yoluna başvurulmuş ve dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderilmiş olup dosya heyetçe incelendi; A)DAVACININ İSTEMİNİN ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, dava konusu taşınmazın Belediye hizmet binası yapılması koşulu ile 5393 sayılı kanunun 75/d maddesince bedelsiz olarak davalıya devir edildiğini, ancak yasal prosedürlere uyulmadığını, yerel seçimler sonucu belediyenin el değiştirmesi sonrası kullanıma ilişkin sorunlar doğduğunu, davalının taşınmazın kiralama ile kullandırmak...
AŞ. vd. aralarındaki tazminat davasına dair ... 1.Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 30/05/2011 günlü ve 2010/523 E.- 2011/387 K. sayılı hükmün Onanması hakkında dairece verilen 05/03/2012 günlü ve 2012/2503 E.- 2012/5521 K. sayılı ilama karşı davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiştir. Düzeltme isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davada, davacının taşınmazına yol yapımı sırasında moloz dökülmek suretiyle verilen zarar bedeli (ek dava ile birlikte) 58.650 TL tazminat ile birleşen davada eski hale getirme bedeli ve ecrimisil bedeli olarak 25,000 TL tazminatın davalılardan tahsili talep edilmiştir. Mahkemece, 08/12/2005 tarih, 1998/484 E.- 2005/678 K.sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne, ecrimisil talebi ile birlikte davalı ......