Söz konusu borçlanma hakkını kullanmayanların ise sonradan geriye yönelik hizmet tespiti suretiyle sigortalılık kazanmasına yasal olanak tanınmamıştır. İlk derece Mahkemesince yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamından, anılan yasal düzenlemeler ve yapılan açıklamalar çerçevesinde, Esnaf Bağ-Kur sigortalılık tespitinde esas olanın çalışma olup, kayıtların karine olduğu, sırf kayıtlara göre tespit hükmü kurulamayacağından davacının 01/12/1989 tarihinde başlayan vergi kaydının aynı tarih itibariyle terkin edildiği görülmekle davacının ikinci vergi kaydının başladığı 25/10/1993 tarihinden itibaren esnaf bağkur sigortalısı olduğunun kabulü ile kısmen kabule dair verilen kararın vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin ve davalı Kurum vekilinin istinaf istemlerinin 6100 sayılı HMK'nın 353/1- b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir....
F) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe: Dava, davacının sigortalılık işleminin iptali işleminin iptali ile sigortalılık işleminin iptali ile 06/04/2001- 11/12/2014 tarihleri arası isteğe bağlı bağkur sigortalısı sayılmasını talebine ilişkindir. Her ne kadar dava dilekçesinin sonuç kısmında tarihler yanlış yazılmış ise de bunun maddi hatadan kaynaklandığı açıktır. Mahkemece davanın kabulü ile yazılı şekilde karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkesince de davalı kurum temyizi esastan reddedilmiştir....
Zorunlu sigortalılığın, isteğe bağlı sigortalılık ile çakışması durumunda asıl olanın zorunlu sigortalılık olduğu Dairemizin giderek Yargıtay’ın yerleşmiş görüşlerindendir. Somut olayda, ihtilaf konusu dönemde davacının vergi kaydı bulunduğu anlaşıldığından ve 5510 sayılı Yasa'nın 4/b maddesi kapsamındaki sigortalılık zorunlu sigortalılık olup, isteğe bağlı sigortalılık ile çakışması durumunda asıl olanın zorunlu sigortalılık olduğu göz önüne alınmadan talebin reddi yerine yazılı şekilde kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 20/01/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
ise 1479 sayılı Kanun kapsamında Bağ-Kur 1.113 gün, 2926 sayılı Tarım Bağ-Kur 771 gün, askerlik borçlanması 600 gün ve zorunlu Bağkur 1.738 gün olmak üzere toplam 4222 gün sigortalılık hizmet süresi olduğundan davacı tarafın 01.04.2009 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanması talebi yönünden davanın açılış tarihi itibariyle şartları sağlamaması nedeniyle davanın reddine karar verildiği, Yargıtay bozma kararında bozmaya konu olmayan hususların değerlendirilmediği belirtilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir....
Dosya kapsamına göre, davacının 20.09.2003-26.02.2004 tarihleri arasında ve 20.06.2006 tarihinden itibaren devam eden 8 yıl 7 ay 17 gün Bağkur sigortalılığı, 04.03.2004 tarihinde kurum kayıtlarına intikal eden sigortalılık belgesine göre organizasyon ve tanıtım hizmetleri mesleğinden dolayı 20.09.2003-26.02.2004 tarihleri arasında vergi kaydı bulunmaktadır. Mahkemece, tespitine karar verilen sigortalılık süresi ile çakışan 1479 sayılı Kanun kapsamında Bağ-Kur sigortalılığının bulunduğu gözetilerek, çakışan dönemle ilgili hangi çalışmaya üstünlük tanınması gerektiği araştırılarak, varılacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek, eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde karar tesisi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir....
Maddesine göre 04/10/2000 tarihine kadar kayıt ve tescilini yaptırmadığından bağkur sigortalısı olarak tescil edilmesinin mümkün olmadığını, mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın reddini talep etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Talep; davacının 1479 sayılı Kanun kapsamında Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespiti istemine ilişkindir....
sigortalısı olmadığının tespitine ilişkin davada, davalının limited şirket ortaklığı nedeni ile Bağkur sigortalılığının olduğu, kendi nam ve hesabına çalıştığının kabul edildiği, mahkemece verilen hükmün kesinlik kazandığı, Bağ-Kur sigortalılığının olmasına rağmen hiç prim ödemesinin olmaması karşısında 1479 sayılı Kanunun 22.02.2006 gün ve 5458 sayılı Kanunun 13. maddesi ile değişik 01.03.2006 tarihinde yürürlüğe giren Ek 19. maddesi ve 5510 sayılı Kanunun 04.04.2015 tarih 6645 sayılı Kanunun 56. maddesi ile 23.04.2015 tarihinde yürürlüğe giren Geçici 63. maddesi uyarınca sigortalılığının tescil tarihi itibariyle durdurulduğu, sigortalılık süresinin askıda olduğu, 5510 sayılı Kanunun 34. maddesi kapsamında yetim aylığının kesilme nedeni olarak kabul edilmesi gerektiği nazara alınarak bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırıdır....
Davacının 04.10.2000 öncesi dönem yönünden dosya kapsamında bağkur hizmetine ilişkin herhangi bir prim ödemesi veya tescil işlemi olmadığından artık geriye dönük bağkur sigortalılık tespiti mümkün değildir. Yine, 1479 Sayılı Kanun'un Geçici 18. Maddesinin yürürlük tarihi olan 02.08.2003 tarihinden itibaren 6 ay içerisinde, ne de 5510 Sayılı Kanunun Geçici 8. Maddesinin yürürlük tarihi olan 01.10.2008 tarihinden itibaren 6 ay içinde kuruma sigortalılığının tespiti için bir başvurusu söz konusudur. Açıklanan nedenlerden dolayı davacı esnaf bağkurlu olma şartlarını taşımadığından davanın reddi yerindedir....
"İçtihat Metni" Mahkemesi :İş Mahkemesi Dava, 04.10.2000-16.12.2002 tarihleri arasında kalan dönem dışında 1479 sayılı Yasa kapsamında zorunlu Bağ-Kur sigortalısı olmadığının tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece, bozmaya uyularak ilamında belirtilen gerekçelerle, davanın kısmen kabulü ile, 04/10/2000-16/12/2002 tarihleri arasında kalan dönem hakkında hukuki yararı bulunmadığından bu talebin reddine, 17/12/2002-30/04/2008 tarihleri arasında kurumca yasa gereği geriye doğru 5 yıllık prim borçlarının ödenmemesi nedeniyle sigortalılık süresi iptal edileceğinden bu talebinin de hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine, 01/05/2008-31/03/2009 tarihleri arasında Bağ kur sigortalısı olduğundan bu döneme ilişkin Bağkur sigortalısı olduğunun tespiti talebinin hukuki yarar yokluğundan reddine ve 01.04.2009-24.06.2011 tarihleri arasında davacının Bağ kur sigortalısı olmadığı anlaşıldığından bu döneme ilişkin davacının prim borcu olmadığının tespitine dair karar verilmiştir....
Dosya kapsamında davacının 15/10/2006 ve 07/10/2007 tarihlerinde TMO Trabzon Şube Müdürlüğüne ürün tesliminde bulunduğu, fındık teslim ettiği ve adına Bağ-Kur prim tevkifat kesintisi yapıldığını bildirdiği, ancak hizmet döküm cetvelinin incelenmesinde anılan dönemlerde davacının Tarım Bağkur sigortalılığı kapsamında tescilimin bulunduğu anlaşılmakla, bu dönem yönünden hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine, talep edilen 01/01/2008- 06/10/2011 ile 10/06/2014- 03/12/2014 dönemleri arasında ürün teslimi veya prim kesintisi bulunmadığından tespit şartlarının oluşmadığı kanaatine varılmıştır. Davacının 1.11.1982 tarihinde sigortaya başlangıç yaptığı SSK kapsamında 1.767 gün , Esnaf Bağkur kapsamında 199 gün Tarım Bağkur kapsamında 420 gün, toplam 2.386 gün sigortalılığının bulunduğu, emeklilik talep tarihi olan 20.10.2015 tarihine kadar 32 yıl 11 ay sigortalılık süresinin bulunduğu anlaşılmıştır....