in murise herhangi bir ödeme yapmadıklarını, yapılan devir ve temlik işleminin gerçekte bağışlama niteliğinde olduğunu, bu durumda görünüşte yapılan satış sözleşmesinin muvazaa nedeniyle, gizli bağışlama işleminin ise yasal şekil şartlarına uygun olarak yapılmaması nedeniyle geçersiz olduğunu ileri sürerek, pay oranında iptal ve adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalı, murisin belirtilen bağımsız bölümleri satın alabilecek ekonomik bir gücünün bulunmadığını,elde ettikleri kazanımları babasına verdiklerini, bu durumun davacı tarafça da bilindiğini belirterek haksız olarak açılan davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, görünüşteki satış işleminin muvazaalı yapılması, gizlenen bağışlama sözleşmesinin ise şekil noksanı nedeniyle geçersiz olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar, taraflarca tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ...'un raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü....
(Örnek: Yargıtay İkinci Hukuk Dairesi'nin 25.10.1965 günlü, 4557/5028 sayılı kararı) Mehri müeccel, ileriye (evliliğin boşanma ya da ölümle son bulunması haline kadar) yönelik bir bağışlama vaadidir. Koca dışında üçüncü bir kişinin de bağışlama vaadi geçerlidir. Ancak, bu durum, Borçlar Kanununun 110. maddesinde yazılı üçüncü kişi yararına borç altına girme olmayıp, Borçlar Kanununun 238. maddesinde düzenlenmiş bağışlama vaadidir. Bağışlama vaadinin geçerliliği, yazılı olma koşuluna bağlıdır. (B.K. m. 238/1). (4.HD. 18.2.1985- 1984/9153 E, 1985/1223 K. YKD. 1985 Sayı Sh. 802). Davacının talebi, mehir olarak ödenmiş olan (mehri muaccel) bir alacak değil, bağışlama vaadi (mehri müeccel) niteliğinde, mehir senedinden kaynaklanan alacak talebine ilişkindir. Taraflar arasında sözleşme ilişkisi vardır. Uyuşmazlık, Aile Hukukundan dayalı alacak niteliğinde olmayıp, genel hükümlere dayalı (TBK m. 286 vd., eBK m. 234 vd.) bir alacak talebi niteliğindedir....
Somut olaya gelince; bozma kararı sonrası alınan 05.02.2020 tarihli bilirkişi raporunda dava konusu 16 numaralı bağımsız bölümün bağışlama tarihindeki değerinin 409.469,19 TL olduğu, bağışlama karşılığı hizmet sunulan yerin fiziki ortamının temiz ve kaliteli olduğu, sağlık hizmetlerinin yeterli seviyenin üstünde sunulduğu tespitlerinin yapıldığı, davalı kuruluşun, bağışın yapıldığı tarih itibariyle her üye için yıllık toplam 42.579 TL harcama yapıldığını bildirdiği, dinlenen tanıkların beyanlarından ve özellikle davacının şoförü olan ...'...
Uyuşmazlık bir kısım ziynet ve çeyiz eşyalarının aynen iadesi, mümkün değilse fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik bedeli olan 8.000 TL'nin, ıslah dilekçesi ile de, 11.541.31 TL'nin tahsiline, birleşen davada ise, düğün sırasında bağışlanan 100 gram 22 ayar altına yönelik bağıştan rücu istemine ilişkindir. Mahkemece asıl davanın kısmen kabulü ile 5.774.69 TL değerindeki ziynet eşyalarının ve 2.530 TL değerindeki çeyiz eşyalarının aynen iadesine, mümkün değilse bedellerinin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile tahsiline, birleşen davanın reddine karar verilmesi üzerine hüküm davalı- karşı davacı ......
Asliye Ticaret Mahkemesi ise, davanın bağıştan rücu ve ifadan kaçınma ilişkisinden kaynaklanmakta olup, davalının tacir sıfatı bulunmadığı gibi,her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hukuk davası(nispi ticari dava) niteliğinde de olmadığı ve TTK'nun 4.maddesinde sayılan diğer anlatımla bu maddede 6098 sayılı TBK'na atıf yapan sözleşmelere ilişkin olmadığından mutlak ticari davalardan olmadığı ve uyuşmazlığın genel hükümler çerçevesinde Asliye Hukuk Mahkemesi'nde görülüp sonuçlandırılması gerekmektiği gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. 6098 sayılı Borçlar Yasasının, Bağışlama sözü vermenin geri alınması ve ifadan kaçınma başliklı 296. madesinde "Bağışlama sözü veren, aşağıdaki durumlarda sözünü geri alabilir ve onu ifadan kaçınabilir: 1. Elden bağışlanılan bir malın geri verilmesini isteyebileceği sebeplerden biri varsa. 2. Mali durumu, sonradan sözün yerine getirilmesini kendisi için olağanüstü ağır kılacak ölçüde değişmişse. 3....
Somut olayda; davacı vekili, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptal ve tescil, olmadığı takdirde tazminat talebinde bulunmuş olup, davacının ... ada ... parsel ... blok ... nolu (2+1 Daire) bağımsız bölüm dairenin satışı ve inşaat bitiminde toplam 129.000 TL karşılığı tescili konusunda davalılar ile anlaşma yaptığı, davacının ödeme yaparken bir kısım ödemesini sahip olduğu kooperatif hissesi ile yaptığı, ancak uyuşmazlık konusunun gayrimenkul satış vaadinden kaynaklı tapu iptal tescil davası olup, ödemenin bir kısmının kooperatif hissesinin devri suretiyle yapılmasının uyuşmazlık konusu olmadığı, ödemenin ne şekilde yapıldığı ile ilgili taraflar arasında uyuşmazlık bulunmadığı, uyuşmazlık konusunun ödeme şekli olmadığı ve ödemenin yapılış şeklinin de davacının tüketici vasfını değiştirmeyeceği anlaşılmakla davanın Tüketici Mahkemesinde çözümlenmesi gerekir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince Bakırköy 6....
Bağıştan dönme (rücu) 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 295. maddesinde aynen; “Bağışlayan, aşağıdaki durumlardan biri gerçekleşmişse, elden bağışlamayı veya yerine getirdiği bağışlama sözünü geri alabilir ve bağışlananın istem tarihindeki zenginleşmesi ölçüsünde, bağışlama konusunun geri verilmesini isteyebilir: 1- Bağışlanan, bağışlayana veya yakınlarından birine karşı ağır bir suç işlemişse. 2- Bağışlanan, bağışlayana veya onun ailesinden bir kimseye karşı kanundan doğan yükümlülüklerine önemli ölçüde aykırı davranmışsa. 3- Bağışlanan, yüklemeli bağışlamada haklı bir sebep olmaksızın yüklemeyi yerine getirmemişse.” şeklinde hükme bağlanmıştır. Yasa koyucu söz konusu TBK.nın 295. maddesinin birinci ve ikinci fıkraları hükmüyle mirastan ıskat sebeplerini düzenleyen 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 510. maddesi arasında paralellik sağlamış, bağıştan yararlanan kişiyi bağışlayanın devamlı baskısından kurtarmak istemiştir....
Hukuk Dairesinin denetiminden geçerek kesinleştiği anlaşılmaktadır. 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 295/2. ( mülga 818 Sayılı Borçlar Kanunu'nun 244 / 2 ) maddesinde bağışlananın, bağışlayana veya onun ailesinden bir kimseye karşı kanundan doğan yükümlülüklerine önemli ölçüde aykırı davranması halinde bağışlayanın bağışlama sözünü geri alabileceği ve bağışlama konusunun geri verilmesini isteyebileceği düzenlenmiştir. Bağışlamanın geri alınması talebi konusunu oluşturan ziynetlerin evlilik nedeniyle davacıya bağışlandığı kuşkusuzdur. TMK.nun 185. maddesi hükmüne göre evlilik kurumunun taraflara yüklediği en önemli edimlerden biri eşlerin birbirlerine karşı sadakatidir. Bu yükümlülük evlilik birliğinin hukuken sona ermesine kadar devam eder. Kadının sadakatsizliğinin sabit olmasına, erkeğe kusur yüklenmesinin Yargıtay 6....
Mahkemece; tapu iptali tescil davasının reddine, bağışlamadan rücu koşulları gerçekleştiğinden, davacı tarafından davalı hesabına yatırılan 110.569.98 YTL’nin davalıdan tahsiline karar verilmiş, Hükmü davalı ve katılma yoluyla davacı temyiz etmiştir. 1-Taraflar arasında aksine yapılmış bir sözleşme bulunmadığından davacının bankada kendi adına olan hesabı kapatarak davalı adına ayrı bir hesap açtırmasını hukuki niteliği itibariyle “elden bağışlama” olarak kabulü gerekir. Gerçekten, Borçlar Kanunu m.237’ye göre “elden bağışlama” sağlar arasında yapılan bir işlem olup, bu işlemle bir kimse diğer yana karşılığı olmaksızın ve bağışlama kastıyla malının tamamını veya bir kısmını devir ve temlik eder. Elden bağışlamada tapuda kayıtlı bir taşımaz malın bağışı değil, taşınır nitelikteki bir şeyin (somut olayda tedavül kabiliyeti olan paranın) bağışı söz konusu olduğundan, bağışlama biçim koşuluna bağlı değildir....
Sulh Hukuk Mahkemesinin 2021/363 Sayılı dosyası ile davalık olduğunu, dolayısıyla da taraflar arasındaki dostluk ilişkisinin sona erdiğini, söz konusu ilişkinin sona ermesi ile birlikte davacının bağışlama kararından döndüğünü, araç satış sözleşmesinin gerçeği yansıtmadığını ve davalıdan herhangi bir bedel tahsil edilmediğini, bedelin motorlu aracın fiyatının çok altında olmasından hareketle müvekkilinin en azından geri kalan miktara ilişkin bağışta bulunduğunun kabul edildiğini, müvekkilinin bağışlamayı dostluk ilişkisi münasebetine binaen gerçekleştirdiğini fakat söz konusu dostluk ilişkisinin hakim önüne taşınacak derecede bozulmuş olduğundan bağışlamanın dayandığı dostluk ilişkisinin ortadan kalktığını, münasebet esası çöktüğünü ve bağışlamanın geri alınmasının icap ettiğini, motorlu aracın bağışlama nedeni ortadan kalktığından müvekkilinin bağışlamayı geri almak istediğini, bağışlama sebebi sona ermesi işlem esasının çökmesi dolayısıyla bağışlamadan geri dönülerek davaya konu aracın...