Şti'ne karşı sözleşmeden kaynaklı alacağını tahsil etmek üzere açmış olduğu alacak davasını kazandığını ve mahkeme kararının kesinleştiğini, bunun üzerine müvekkilinin alacağını tahsil etmek üzere davalı şirket aleyhine Konya 9. İcra Müdürlüğü'nün 2019/5774 esas sayılı takip dosyasıyla icra takibi başlatıldığını ve icra takibinin de kesinleştiğini, borçlunun yapılan sorgulamada haciz edilecek ve borcu karşılayacak mal varlığına rastlanılmadığını, alacağın tahsili için çeşitli araştırmaların yapıldığını, bankalardaki hesaplarında para olmadığı ve şirket üzeride taşınmaz olmadığının görüldüğünü, davalının icra takibinden kısa bir zaman dilimi içerisinde mal varlığını elden çıkardığı ve kaçırdığının görüldüğünü, alacaklarının kesinleşmiş mahkeme ilamına dayalı gerçek bir alacak olduğunu belirterek dava konusu Karaman Merkez, Piri Reis Mahallesi 4759 ada 3 parselin 1/2'lik hisse ile aynı yer Piri Reis Mahallesi 4760 ada 1 parsel sayılı taşınmazların davalı Kaykon Mimarlık Müh.Gay. İnş....
Davalı, açılan davayı kabul etmediklerini, davacının yapmış olduğu bağış sonrası 26.05.2015 tarihli dilekçesi ile 95.000,00 TL kısmın iadesini talep ettiğini, talebi doğrultusunda bağış yönetim personeli tarafından bir kaç kez evine ziyarete gidilmesine rağmen tutarsız davranışlarda bulunulduğunun tespit edildiğini, bir kimsenin başkasına bağışlamayı önerdiği bir malı bağışlananın kabulüne kadar bağışlama önerisini geri alabileceğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, davanın kabulü ile, davacı ve davalı arasında davaya konu edilen 195.000,00 TL para bağışına ilişkin bağışlama akdinin iptaline karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Davacı, davalı ...’a bağışladığı miktarın 190.000,00 TL'sine yönelik bağıştan rücu etmek suretiyle kendisine iade kararı verilmesini talep ederek bu miktarın davalıdan tahsilini istemiştir....
- K A R A R - Davacı vekili, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi uyarınca müvekkilinin alacaklı olduğunu, ayrıca taraflar arasında yapılan protokol gereği müflis şirketin borcunun bulunduğunu,her iki alacak kalemi toplamı olan 899.083.00 TL’nin iflas idaresi tarafından masaya kayıt talebinin reddine karar verildiğini belirterek, söz konusu alacağın masaya kayıt ve kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı ..., gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile protokolün aynı tarihte yapıldığını, taraflar arasında tek hukuki ilişki bulunduğunu,müflis sorgu zaptı ve müflis şirketin defterlerinden bu durumun anlaşıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur....
İcra Müdürlüğünün 2015/2164 Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin aynı şartlarda devamına, şartlar oluşmadığından icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir. 1-Davacı, davalı şirket ile imzalanan akit yapma vaadi sözleşmesinin ... isimli yetkili kişi tarafından imzalandığını ve geçerli olduğunu belirterek sözleşmeye aykırılık nedeni ile sözleşmenin 10. maddesi olan "vaadinden cayan taraf diğer tarafa ...yılı brüt asgari ücretinin 30 katı tutarında tazminat ödemeyi kabul eder" hükmüne dayanarak, davalı aleyhine başlattığı takibe vaki itirazın iptalini istemiştir. Davalı ise, dava konusu sözleşmenin altında yetkili kişi olan ... ...'ın ismi bulunmasına rağmen ismin altındaki imzanın yetkili olmayan bir kişiye ait olduğunu, ...'...
İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak isteğine ilişkindir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 285.maddesine göre bağış (hibe), bağışlayanın sağlararası sonuç doğurmak üzere, malvarlığından bağışlanana karşılıksız olarak kazandırma yapması olarak tanımlanmıştır. Öğretide ise, bağışlayanın bir karşılık (ivaz) almaksızın, bağışlananın malvarlığında bir artış sağlamak, zenginleştirmek amacıyla malvarlığından belirli değerleri ona vermesi olarak tarif edilmiştir (Aydoğdu, Murat/Kahveci, Nalan: Türk Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri, İzmir 2013, s. 344,Yavuz, Cevdet: Türk Borçlar Hukuku Özel Hükümler, 6. B., İstanbul 2002, s. 222). Her somut olayın özelliklerine göre, bağış iradesi açıkça ortaya konulabileceği gibi gizli (örtülü) şekilde de yapılabilir. Bu nedenledir ki, bir kısım kazandırmalar, bağışa benzese de kazandırmanın salt bağışlama amacıyla yapılmaması nedeniyle bağışlama olarak nitelendirilemez....
İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak isteğine ilişkindir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 285.maddesine göre......, bağışlayanın sağlararası sonuç doğurmak üzere, malvarlığından bağışlanana karşılıksız olarak kazandırma yapması olarak tanımlanmıştır. Öğretide ise, bağışlayanın bir karşılık (ivaz) almaksızın, bağışlananın malvarlığında bir artış sağlamak, zenginleştirmek amacıyla malvarlığından belirli değerleri ona vermesi olarak tarif edilmiştir (.........r Hukuku Özel Borç İlişkileri, ...... 2013, s. 344,......, ......: Türk Borçlar Hukuku Özel Hükümler, 6. B., ...... 2002, s. 222). Her somut olayın özelliklerine göre, bağış iradesi açıkça ortaya konulabileceği gibi gizli (örtülü) şekilde de yapılabilir. Bu nedenledir ki, bir kısım kazandırmalar, bağışa benzese de kazandırmanın salt bağışlama amacıyla yapılmaması nedeniyle bağışlama olarak nitelendirilemez....
Mal rejiminin devamı süresince, bir eşin sahip olduğu edinilmiş malda, diğer eşin artık değerin yarısı oranında katılma alacak hakkı vardır. Artık değere katılma alacağı; eklenecek değerlerden (TMK 229.m) ve denkleştirmeden (TMK 230.m) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere, eşin edinilmiş mallarının (TMK 219.m) toplam değerinden, bu mallara ilişkin borçlar çıktıktan sonra kalan artık değerin (TMK 231.m) yarısı üzerindeki diğer eşin alacak hakkıdır (TMK 236/1.m). Katılma alacağı Yasa'dan kaynaklanan bir hak olup, bu hakkı talep eden eşin gelirinin olmasına veya söz konusu mal varlığının edinilmesine, iyileştirilmesine ya da korunmasına katkıda bulunulmasına gerek yoktur. Artık değere katılma alacak miktarı hesaplanırken, mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan malların, bu tarihteki durumlarına göre, ancak tasfiye tarihindeki sürüm (rayiç) değerleri esas alınır (TMK 227/1, 228/1, 232 ve 235/1. m)....
e satış yoluyla temlik ettiğini, temlik tarihinde murisin makine mühendisi olarak çalıştığını, ekonomik durumunun iyi olduğunu, malını satması için bir neden bulunmadığını, davalının ise ev hanımı olup taşınmaz alacak maddi güce sahip olmadığını ileri sürerek davalı adına olan tapu kaydının iptali ile miras payları oranında adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir....
ın eniştesi olduğu, bu derece yakın akrabalar arasında yapılan tasarrufların bağışlama olarak değerlendirildiği ve iptale tabi olması nedeni ile bu yönden davanın kabulüne, davalı ... yönünden ise borçlu davalının durumunu veya alacaklıya zarar verme kastının davacı tarafça kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davalılar ... ve ... ile ... vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, davalı ...'ın borçlu ...'ın eniştesi olmasına İİK'nın 278/III-1. bendinde bu derece akrabalar arasında yapılan tasarrufların bağışlama hükmünde sayıldığının ve iptale tabi olduğunun öngörülmesine buna ilaveten davalı ...'ın, eşinin kardeşi olan borçlu ...'...
Dava konusu olayda taşınmazın tasarruf tarihindeki değeri alacak miktarından daha fazladır. Bu durumda karar ve ilam harcının alacak miktarını gösteren aciz belgesindeki miktar üzerinden hesaplanması gerekirken icra müdürlüğü tarafından gönderilen yazıdaki bakiye borç miktarının esas alınarak hesaplama yapılması doğru görülmemiştir. Ne var ki bu husus yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte görülmediğinden, kararın HUMK’nun 438/7. maddesi uyarınca düzeltilerek onanması gerekir....