Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Alacak (Bağışlama Vaadi Sözleşmesinden Kaynaklanan Alacak) Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna ve 292.10 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, dosyanın ilk derece mahkemesine, karardan bir örneğinin ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 23.03.2022 (Çrş.)...

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Alacak Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Uyuşmazlık ve hüküm Türk Borçlar Kanununa göre bağışlama sözü verme sözleşmesine dayalı alacak istemine ilişkin olup, inceleme görevinin Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu'nun 02.02.2015 tarihinde yürürlüğe giren 19.01.2015 tarihli 2015/8 sayılı işbölümü kararı gereğince Yargıtay 13. Hukuk Dairesine ait olduğu düşünülmektedir. Ne var ki, Yargıtay Kanunu'nda 6644 sayılı kanunla yapılan ve 11.04.2015 tarihinde yürürlüğe giren değişiklik gereğince dosyanın bu Daireye değil, işbölümü uyuşmazlıklarını çözmekle görevli Hukuk İşbölümü İnceleme Kurulu'na gönderilmesi gerekmiştir. SONUÇ : Yukarıda belirtilen sebeple dosyanın Hukuk İşbölümü İnceleme Kurulu'na gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 15.02.2016 (Pzt.)...

      Hukuk Dairesi MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 28/09/2007 gününde verilen dilekçe ile taşınmaz satış vaadinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 21/04/2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi kayyım vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, taşınmaz satış vaadinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Davacı vekili; Beyoğlu 1. Noterliğince düzenlenen 01.10.1996 tarih ve 15885 numaralı gayrimenkul satış vaadi sözleşmesiyle.... ili, ... ilçesi, ......

        Davalı, taşınmazın davacı tarafından hibe edildiğini, hibe amacına uygun olarak sağlık binası inşa edildiğini ancak kamu hizmetlerindeki değişkenlik nedeniyle yapının sağlık evi dışında farklı amaçlarla da kamu hizmetinde kullanıldığını belirterek bağışlama amacı dışına çıkılmadığından davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, dava konusu edilen taşınmaza bağışlama amacına uygun sağlık evi yapıldığı gerekçesiyle davanın reddine dair verilen karar, davalı kurum vekili ve davacı tarafça temyiz edilmiştir. Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir. 1. Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; davalı kurum vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. 2....

          "İçtihat Metni" Taraflar arasındaki satış vaadinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 16.06.2014 gün ve Karar sayılı ilamı ile bozulmasına karar verilmişti. Süresi içinde davalı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Mahkemece verilen karar, Dairemizce yasal ve hukuki dayanakları gösterilmek suretiyle bozulmuş olup, karar düzeltme istemi HUMK’nın 440. maddesindeki nedenlerden hiçbirisine dayanmamaktadır. Bu nedenle yerinde olmayan istemin reddi gerekmiştir....

            Somut olayda ilk derece mahkemesince, " ihtiyati haczin hangi hallerde verilebileceği İİK.nun 257.nci maddesinde sayılmış olup dava konusu somut uyuşmazlığın muris muvazaasından kaynaklı alacak davası olduğu anlaşılmakla uyuşmazlık konusunun bir para alacağı olduğu ve geçici hukuki koruma tedbirlerinden ihtiyati haciz tedbir yoluna başvurulabileceği anlaşılmış olmakla İİK 257/1....

              Vekilin selahiyetinin kapsamı ve yetkileri ve icazet ile ilgili düzenlemeler açıklandıktan sonra dava konusu olaya dönüldüğünde, davacı şirketin vekili olan ... isimli şahıs tarafından davacıya ait alacağın bir bölümünün bağışlanmasına ait işlemin davacıyı bağlayıp bağlamadığı değerlendirildiğinde; vekilin bağışlama yaptığı ve bu konuda kendisine özel yetki verilmediği hususu tartışmasızdır. Bu işlemden sonra bağışlama için davalı yanca işleme icazet verilip verilmediği konusunda davacıya bir uyarı yapılmamıştır. Ayrıca davacı şirketin BK’nın 38’nci maddesi doğrultusunda işleme icazet verdiğine dair dosyaya bir belge de ibraz olunmamıştır. O halde bağışlama için özel yetki gerektiği, bağışlamayı yapan vekile bu konuda özel yetki verilmediği ve sonradan davacı bağışlamaya onay da vermediğinden davalı bağışlamaya dayanarak ödemeden kaçınamaz....

                Bu nedenledir ki, bir kısım kazandırmalar, bağışa benzese de kazandırmanın salt bağışlama amacıyla yapılmaması nedeniyle bağışlama olarak nitelendirilemez. Ahlaki bir ödevin yerine getirilmesi de bağışlama sayılmaz (TBK 285/3). Evlilik birliğinin ömür boyu süreceği inancının hakim olduğu düşünceyle, ortak yaşamı ve geleceği güvence altına almak amacıyla, beraberlikten doğan dayanışmayla ve karşılıklı güvene dayanarak, örf ve adete uygun olarak eşlerin birlikte yatırım yapmaları bağış olarak değerlendirilemez. Eşler arasında dayanışma, güven ve sadakat esastır. Gelecekte aile üyelerinin yararlanacakları beklentisiyle birlikte malvarlığı edinme çabaları, eşlerden birinin sebepsiz zenginleşmesiyle sonuçlanmamalıdır. Bu açıklamalar nedeniyle, devredene ağır yükümlülük getiren kazandırmanın bağış olarak değerlendirilmesi için, bağış amacını taşıyan davranış ve iradenin duraksamaya yer vermeyecek şekilde olması gerekir....

                  Mehri müeccel, ileriye (evliliğin boşanma yada ölümle son bulması haline kadar) yönelik bir bağışlama vaadidir. Koca dışında üçüncü bir kişinin de bağışlama vaadi geçerlidir. Ancak bu durum BK'nun 110.maddesinde yazılı üçüncü kişi yararına borç altına girme olmayıp, BK'nun 238.maddesinde düzenlenmiş bağışlama vaadidir. Bağışlama vaadinin geçerliliği yazılı olma koşuluna bağlıdır. (BK m.238/1) Somut davanın dayanağını, taraflar arasında düzenlenen 03/10/2010 tarihli mehir senedi oluşturmaktadır....

                  Mehri müeccel, ileriye (evliliğin boşanma ya da ölümle son bulunması haline kadar) yönelik bir bağışlama vaadidir. Bağışlama vaadinin geçerliliği, yazılı olma koşuluna bağlıdır. Davacının talebi, mehir olarak ödenmiş olan (mehri muaccel) bir alacak değil, bağışlama vaadi şeklinde (mehri müeccel) niteliğinde, mehir senedinden kaynaklanan alacak talebine ilişkindir. Bu sebeple, uyuşmazlık, aile hukukundan kaynaklanan alacak niteliğinde olmayıp, genel hükümlere dayalı ( TBK 286 vd.) alacak istemi niteliğindedir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re'sen gözetilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmamış olsa bile re'sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip karara bağlamalıdır....

                  UYAP Entegrasyonu