-KARAR- Davacı vekili, faturaya dayalı alacağın tahsili için girişilen icra takibine davalı tarafından haksız olarak itiraz edildiğini, müvekkilinden alınan malın ayıplı olmadığını, sorun varsa da bunun davalının uygulama aşamasındaki deneyimsizliğinden kaynaklandığını ileri sürerek, itirazın iptali ile % 40 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacıdan alınan zemin kaplama malzemesinin ayıplı olduğunu, durumun 05.12.2011 tarihli ihtarname ile davacıya bildirildiğini, tespit raporu ile de malzemenin ayıplı olduğunun anlaşıldığını belirterek, davanın reddini istemiştir....
Mahkemece benimsenen 29.06.2012 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda BK’nun 201. maddesi gereğince başka bir mahalden gönderilen saatlerin ayıplı olduğunu iddia eden satıcının mümessili yok ise saatlerin muhafazası için gereken tedbirleri almakla alıcının mükellef olduğu, ancak alıcının muhafaza tedbirlerini alma yükümlülüğünün devamlılık göstermediği, alıcının muhafaza tedbirlerini aldığını bildirdiğinde satıcının uygun bir zaman içinde, malları kendisinin almaması veya alıcının masraflarını ödeyerek malın geri gönderilmesi hususunda talimat vermemesi durumunda alıcının muhafaza yükümlülüğünün ortadan kalkacağı, davacı satıcının belli bir süre içinde ayıplı malı geri alması gerekirken bunu yerine getirmeyip davalının açtığı ayıplı malın bedelinin iadesi davasının sonucunu ve hükmün kesinleşmesini beklemesinden dolayı ayıplı mallarda meydana gelen zarardan davalının sorumlu tutulamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Davalı, tüketici hakem heyetine başvurarak malın ayıplı olduğu iddiasıyla sözleşmeden dönme ve bedel iadesi talebinde bulunmuş, davacı üretici şirket ise sözleşmeden dönme ve bedel iadesi talebinin muhatabının tarafı olmadığını, üretici firma olduğunu ve satıcıya karşı ileri sürülmesi gerektiğini savunarak tüketici hakem heyeti kararının iptalini istemiştir. Uyuşmazlık; malın ayıplı olmasından kaynaklanan sözleşmeden dönme ve bedel iadesi seçimlik hakkının satıcı dışındaki üretici firmaya karşı ileri sürülüp sürülmeyeceği noktasında toplanmaktadır. 6502 sayılı yasanın 11....
Maddesinin ilk fıkrası ayıplı ifayı, öncelikle sözleşmeye aykırı olarak yapılmış ifa olarak tanımlamaktadır. Fıkraya göre, ayıplı mal tüketiciye teslimi anında, taraflarca kararlaştırılmış olan örnek ya da modele uygun olmaması ya da objektif olarak sahip olması gereken özellikleri taşımaması nedeniyle, sözleşmeye aykırı olan mal olarak tanımlanmaktadır. Tarafların açıkça belirledikleri hususların sözleşmenin içeriğini oluşturacağı aşikardır. Ayrıca aynı fıkra hükmü, bir malın objektif olarak sahip olması gereken özellikleri taşımaması halinde de ayıplı olacağını düzenlemektedir. Burada da kanun koyucu bir malın objektif olarak sahip olması gereken asgari özellikleri taşıması gerektiğini taraflar arasında zımnen kararlaştırılmış kabul etmektedir. 6502 sayılı Yasa'nın 8. Maddenin 2. fıkrasında; bir malın ayıplı olup olmadığının tespiti hususunda kullanılabilecek bir takım kriterlere yer verilmektedir....
Davacı, 15.02.2014 tarihinde satın aldığı telefonun kamera camında çizik olması nedeniyle ayıplı malın bedelinin iadesi istemiyle eldeki davayı açmıştır. Uyuşmazlık, yetkili servisin bedel iadesine ilişkin davada sorumlu olup olmadığı hususundadır. Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 4'üncü maddesine göre ayıplı mal ve hizmetlerden kimin sorumlu olacağı düzenlenmiştir. Buna göre imalatçı, üretici, satıcı, bayi, acente, ithalatçı ve kredi veren ayıplı maldan ve tüketicinin bu maddede yer alan seçimlik haklarından dolayı müteselsilen sorumludur. Yetkili servisin sorumlu olacağına dair hiçbir düzenleme mevcut degildir. Görüldüğü gibi satın alınan malın yetkili servisi, maldaki ayıptan dolayı tüketiciye karşı yasal olarak sorumlu tutulmamıştır. Somut olayımızda davalı yetkili servis olup satıcı veya acente değildir. Yasal olarak ayıplı maldan dolayı sorumluluğu yoktur....
Ayıplı malın neden olduğu zarardan dolayı birden fazla kimse sorumlu olduğu takdirde, bunlar müteselsilen sorumludurlar. Satılan malın ayıplı olduğunun bilinmemesi, bu sorumluluğu ortadan kaldırmaz." Ayrıca aynı Kanun'un 10. maddesinin 5. fıkrası "Kredi verenin, tüketici kredisini, belirli marka bir mal veya hizmet satın alınması ya da belirli bir satıcı veya sağlayıcı ile yapılacak satış sözleşmesi şartı ile vermesi durumunda satılan malın veya hizmetin hiç veya zamanında teslim edilmemesi halinde, kredi veren, tüketiciye karşı satıcı veya sağlayıcı ile birlikte müteselsilen sorumlu olur." hükümleri kredi verenin sorumluluğunu düzenlemiştir....
Mahkemece, satım konusu malların 28.10.2003 tarihinde yapılan tespite göre gizli ayıplı olduğunun belirlendiği ve 04.11.2003 tarihinde ayıbın davalıya süresi içinde ihbar olunduğu, ayıplı malın bedelinin düşülmesi halinde davacının akdi ilişkide halen 15.158.-YTL. borçlu olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Davacının ayıplı olduğunu iddia ettiği malları 02.08.2003 tarihinde teslim almıştır. Satıma konu olduğu ileri sürülen mallar üzerinde yapılan tespitin tarihi ise 28.10.2003’dür. Tespit sonucu belirlenen (tüplerin boş, tüplerin patlak, tüp başlıklarının farklı renk olması ve tüpler üzerinde farklı etiketlerin olması veya hiç olmaması) açık ayıp olup, derhal ilk muayenede anlaşılacak hususlardır....
Davalı,davacıya satılan malın ayıplı olmadığını,kullanma hatası nedeniyle metal kısımların paslandığını,müşteri memnun olsun diye bu parçaları söküp bölge bayiliğine ve oradan da fabrikaya gönderdiklerini ,bu işlemin uzun süre alacağını, metal aksamı değiştirme taleplerini davacının kabul etmediğini savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece ,davanın kısmen kabulüne;bedel iadesi isteminin reddi ile koltuk takımının metal kısımlarının ayıpsız yenisi ile değiştirilmesine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Dava , ayıplı malın geri alınarak bedelinin iadesi istemine ilişkindir.Davacı tarafından 10.09.2004 tarihli fatura ile davalıdan satın alınan koltuk takımının metal aksamında üretim hatasından kaynaklanan ayıp olduğu , davalının ürünün metal kısımlarını sökerek fabrikaya gönderdiği ve dava tarihi itibarıyle de teslim etmediği, yaptığı bu servis hizmeti karşılığında servis fişi de düzenlemediği anlaşılmaktadır....
Yine aynı maddenin 4822 Sayılı Kanunla Değişik 4077 Sayılı Tüketicinin Korunması hakkındaki kanunun Ayıplı mal ile ilgili 4. maddesinin 3. fıkrasında "İmalatçı-üretici, satıcı, bayii, ..., ithalatçı ve 10 uncu maddenin beşinci fıkrasına göre kredi veren ayıplı maldan ve tüketicinin bu maddede yer alan seçimlik haklarından dolayı müteselsilen sorumludur. Ayıplı malın neden olduğu zarardan dolayı birden fazla kimse sorumlu olduğu takdirde bunlar müteselsilen sorumludurlar....
Mahkemece, toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporu doğrultusunda; söz konusu faturanın davacı defterlerinde satım olarak kayıtlı olduğu, davalı defterlerinde de aynı faturanın kayıtlı olup iade faturası ile kapatıldığı, davacı tarafından davalıya kesilen faturanın bedel içermesinin malın satılmasına karine olduğu malın ayıplı olduğu savunmasının da bunu güçlendirdiği, davalının bu malın çorap örmek için gönderildiğini ispat edemediği, bu durumda ipliklerin davalıya satıldığının kabulü gerektiği, malın ayıplı olduğu savunması irdelendiğinde ise malın teslim tarihi ve davalının savunmasına göre ipliklerdeki ayıbın açık ayıp olduğunun kabulü gerektiği, bu durumda ayıp ihbarının TTK.’nun 25 ve BK’nun 198.’de öngörülen süre içinde yapılması gerektiği, oysa bu süreye riayet edilmediğinden ayıp savunmasının hukuken dinlenme imkanının bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir....