Davacı, 19.07.2012 tarihinde satın aldığı otomobilin ayıplı olması nedeniyle malın bedelinin iadesi istemiyle eldeki davayı açmıştır. Uyuşmazlık, temyiz edenin temyiz gerekçeleri ile sınırlandırılmak kaydıyla servis hizmeti sunan bu davalının bedel iadesine ilişkin davada sorumlu olup olmadığı hususundadır. Davacı vekili dava dilekçesi ile davalı ....'nin eski ünvanının aracın davacı asile satımı işlemini gerçekleştiren diğer davalı ... Otomotiv San. ve Tic. Ltd. Şti. olduğunu ileri sürmüş, buna ilişkin ispata yarar bir delil sunmamış, davalının yanıt dilekçesi üzerine ise dosyaya sunulan cevaba cevap dilekçesi ile bu iddianın ötesinde davalı ....'nin yetkili servis olarak “ayıplı hizmet” sunmuş olması nedeniyle sorumlu bulunduğunu ileri sürmüştür. İlk derece yargılama makamınca, karar gerekçesinde davalı ....'nin sorumluluğu, 6502 sy 9.maddesi kapsamında her üç davalının ayıplı maldan birlikte sorumlu oldukları davalı ......
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile dava konusu aracın ayıplı olduğunun tespitine, ayıplı malın davacı tarafından davalıya iadesine, dava konusu araçta hasar nedeniyle oluşan 1.000,00 TL değer kaybının davacı tarafından davalıya ödenmesi koşuluyla aynı marka ve model ayıpsız yeni aracın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Davacı eldeki dava ile davalıdan satın aldığı araçtaki boya dökülmeleri nediniyle ayıplı olduğunu ileri sürerek ayıplı aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesini istemiş, davalı davanın reddini dilemiştir....
Dosyadaki bilgi ve belgelerden; davacı tüketici tarafından 05.08.2020 tarihinde satın alınan "0" km aracın tavan boyasında bir süre sonra renk atmalarının ve dökülmelerin meydana geldiği sabit olup, aracın üretimden kaynaklı gizli ayıplı olduğu derece mahkemelerinin de kabulündedir. Satılan malın ayıplı olması nedeniyle davacı, 6502 sayılı Kanun ile kendisine tanınan seçimlik haklarından "malın ayıpsız misli ile değişimi " yönündeki hakkını davalı satıcıya karşı kullanmıştır. 3....
Yapılan değrelendirmede davacının , 6098 sayılı TBK'nın 219 vd. maddelerinde düzenlenen ayıba karşı tekeffül hükümlerine göre dosyaya mübrez satış sözleşmesi, noter kanalıyla ayıp ihbarı, ------- ve tahsilat belge ve makbuzları ile benimsenen bilirkişi raporu ve sair tüm deliler gözetildiğinde davaya konu malın gizli ayıplı olduğu ve onarım bedelini isteyebileceği sonuç ve kanaati hasıl olmuştur. Her ne kadar davacı terditli/kademeli olarak sözleşmeden dönme ve malın misliyle değiştirilmesini de istemiş olsa da malın onarılarak kullanılmaya devam edilmesi ve malın ikince el olmasına göre ayıpsız mislinin bulunmasının mümkün görülmemesi ve somut olay özelinde hakkaniyet çerçevesinde ilk talep yerinde bulunmamıştır....
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte gösterilen nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte gösterilen nedenlerle temyiz olunan kararın hüküm fıkrasının ikinci fıkrasındaki “dava tarihinden “sözlerinin hükümden çıkarılarak yerine “dava konusu ayıplı malın davacı tarafından davalılara iade tarihinden itibaren “sözlerinin yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu hali ile ONANMASINA, peşin alınan 145,25 TL. temyiz harcının temyiz edenden alınmasına, 15.02.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....
de; ''Seçimlik haklarının kullanılması sebebi ile ortaya çıkan tüm masraflar tüketicinin seçtiği hakkı yerine getiren tarafça karşılanır, tüketici bu seçimlik haklarından biriyle birlikte 11/01/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu Hükümleri uyarınca tazminatta talep edebilir, zira tüketici ayıplı malın onarımını yaptırdıktan sonra satmak istediğinde ayıplı olduğu için onarım görmüş bir mal vasfında satacağı için ayıplı mal ayıbı oranında değer kaybına uğrayacaktır....
Hukuk Dairesi 2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun (2797 sayılı Kanun) 40 ıncı ve Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 18 inci maddeleri uyarınca yapılan ön incelemede; dava konusu uyuşmazlığın niteliği ve temyizin kapsamının, tacir olmayan davacının satın aldığı malın ayıplı olması nedeniyle sözleşmeden dönülmesi, ayıplı malın iadesi ve satım bedelinin ödenmesi talepleri ile başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkin olduğu anlaşılmıştır. Yargıtay Büyük Genel Kurulunun dairelerin iş bölümüne ilişkin 25.01.2023 tarihli ve 2023/1 sayılı kararı uyarınca dosyayı inceleme görevi Yargıtay (3). Hukuk Dairesine ait olduğundan, 2797 sayılı Kanun’un 60 ıncı maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca gerekli inceleme yapılmak üzere dosyanın ilgili daireye gönderilmesine karar vermek gerekir. KARAR Açıklanan sebeple; Dosyanın YARGITAY (3). HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 28.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....
Tüketici Mahkemesinin 2006/665-2007/106 sayılı dava dosyasında; aracın ayıplı olması nedeniyle bedel iadesine karar verildiği ve hükmün kesinleştiği dosya içeriğinden anlaşıldığı gibi, bu hususlar mahkemeninde kabulündedir. Uyuşmazlık davacı alıcının ayıplı araç satışı nedeniyle, günlük işlerini yapmak için kiralamak zorunda kaldığı araç bedellerinin talep edilip edilemeyeceği hakkındadır. 2008/9676-2009/6001 Mahkemece, davacı alıcının malın ayıplı olduğunu bilmesine rağmen kendisine araç tahsisi için talepte bulunması gerektiği, davacının bu konuda talepte bulunduğunu kanıtlayamadığı, davacının sözleşmeden dönme hakkını kullandığını, sözleşmeden dönen tarafın müsbet zarar kapsamında olan araç yoksunluk tazminatı istemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. 4077 sayılı yasanın 4/2 maddesi ayıplı malın neden olduğu zararlardan satıcıyı sorumlu tutmuştur. Aynı yasanın 30.maddesi bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde genel hükümlerin uygulanacağını öngörmüştür....
TÜKETİCİ MAHKEMESİ TARİHİ : 12/12/2019 NUMARASI : 2018/424 ESAS - 2019/722 KARAR DAVA KONUSU : Tüketiciyi Koruma Kanunundan Kaynaklanan (Malın Ayıplı Olmasından Kaynaklanan) KARAR : İSTANBUL ANADOLU 1. TÜKETİCİ MAHKEMESİnin 12/12/2019 tarihli, 2018/424 Esas, 2019/722 Karar sayılı dosyasında verilen karar istinaf incelemesi için dairemize tevzi edilmekle Dairemiz yukarıda belirtilen esas sırasına kaydı yapıldı. Dosya incelendi....
Bu durumda, 10. madde gereğince ayıbın açık ya da gizli olduğu hususunun bir öneminin bulunmadığı, malın teslim ya da taşınmazın devir tarihinden itibaren zamanaşımı süreleri içinde 6 ay içinde bildirilen ya da dava açılan uyuşmazlıklarda malın ayıplı olmadığının ispat yükünün satıcıda, 6 ay sonra bildirilen ya da açılan davalarda da malın ayıplı olduğunun ispatının alıcıda olduğunun kabulü gerekmiştir. Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; davanın 6502 sayılı Kanun hükümlerine tabi olduğu, 6502 sayılı Kanun kapsamında açık ve gizli ayıp kavramının ortadan kalktığı ve ayrıca ihbar yükümlülüğü de aranmadığı değerlendirildiğinde mahkeme kararının yerinde olduğu anlaşıldığından Adalet Bakanlığının bu yöne ilişen kanun yararına temyiz talebinin reddi gerekir....