-TL bedelle satın aldığı bir adet TV'nin ayıplı olduğu ve ayıbın da gizli ayıp niteliğinde üreticiden kaynaklı olduğunun mahkememizce itibar edilen bilirkişi raporunda belirlendiği, davalı tarafça ayıp süresinde ayıp ihbarında bulunulmadığı yönünde bir savunma ileri sürülmediğinden bu konuda değerlendirme yapılmadığı, ayıp ihbarının süresinde yapıldığının mahkememizce kabulü gerektiği değerlendirilmiş ve TBK' nın 229. Maddesi uyarınca bilirkişinin raporunda açıklandığı üzere kullanım bedeli düşüldükten sonra davacıya iadesi gereken bedelin 6.594,61.-TL olduğu anlaşılmakla sonuç olarak; davacının ayıplı satıma konu maldan dolayı sözleşmeden dönme hakkını kullanmakta haklı olduğu, olayda TBK' nın 227/4....
Davalı, tüketici hakem heyetine başvurarak malın ayıplı olduğu iddiasıyla sözleşmeden dönme ve bedel iadesi talebinde bulunmuş, davacı üretici şirket ise sözleşmeden dönme ve bedel iadesi talebinin muhatabının tarafı olmadığını, üretici firma olduğunu ve satıcıya karşı ileri sürülmesi gerektiğini savunarak tüketici hakem heyeti kararının iptalini istemiştir. Uyuşmazlık; malın ayıplı olmasından kaynaklanan sözleşmeden dönme ve bedel iadesi seçimlik hakkının satıcı dışındaki üretici firmaya karşı ileri sürülüp sürülmeyeceği noktasında toplanmaktadır. 6502 sayılı yasanın 11....
Şti'den ayıp sebebiyle bedel iadesi talebinde bulunamayacağı gerekçesiyle, davanın doğrudan pasif husumet yokluğu sebebiyle reddine karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu ve bu yönleri itibarı ile de, davacı tarafın istinaf itirazlarının yerinde bulunduğu görülmüştür....
Celp ve tetkik edilen---- --- tarihli bedel iadesi kararı incelendiğinde; --- şikayet dilekçesinin verildiği,---- ---tarihinde ---- itibariyle --- eline geçmediği ve sorunlarının giderilmediği şikayetiyle bedelin iadesini talep ettiği,---- tarihli ---Yönetmeliğinin 9(b). Maddesine atıfta bulunarak "tamir için gereken azami sürenin aşımı durumunda tüketicinin malın bedel iadesini, aynı oranda bedel indirimini, ayıpsız misli ile değiştirebilmesini satıcıdan talep edebilir" ---bedel iadesi talebine istinaden---- firmasına rücu edildiği anlaşılmıştır....
Davacı dava dilekçesinde ayıplı aracın iadesi ile bedelin iadesi veya değiştirilmesi istemi ile davayı açmıştır. Satın alınan malın ayıplı çıkması halinde tüketici seçimlik haklarından bir tanesini isteyebilir. Öyle olunca mahkemece davacının şeçimlik haklarından hangisini istediği konusunda davasını hasretmesi sağlanmadan ve infazda tereddüt oluşturacak mahiyette terditli şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş olup, usul ve yasaya aykırı olmakla bozma gerektirir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, peşin alınan 18.40 TL. temyiz harcının istek halinde iadesine, 21.2.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Buna ilişkin beyanlarımızı saklı tutarız. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un md.11/2 uyarınca “Ücretsiz onarım veya malın ayıpsız misli ile değiştirilmesi hakları üretici veya ithalatçıya da kullanılabilir.” hükmü yer aldığını, bu durumda dava dışı tüketici de talebini mevzuata uygun olarak satıcı firmaya yöneltmiş ve hakem heyeti kararı bedel iadesinin satıcı firma tarafından iadesi yönünde karar vermiştir. Müvekkil Şirket, mevzuat uyarınca tüketicinin bedel iadesi talebinin muhatabı olarak kabul dahi edilmemektedir....
Somut olayda aracın gizli ayıplı olduğu, davacının seçimini bedel iadesi yönünden kullandığı açıktır.Yeni alınan bir araçta bu denli çok arızanın meydana gelmesinin araçtan beklenilen faydayı ve sürekli kullanımı engeller nitelikte bulunduğu, bu nedenle davacının sözleşmeden dönme ve bedel iadesi talebinin yerinde olduğu, Mahkemece de bu ilkeler dikkate alınarak davanın kabulüne karar verilmiştir. Dairemizce yapılan değerlendirmede; davaya konu aracın gizli ayıplı olduğu ve süresinde ayıp ihbarının yapıldığı, davacının sözleşmeden dönme ve bedel iadesi talebinde bulunduğu, ilk derece mahkemesinin kabul kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddî olay ve hukukî değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, bu suretle davalı vekilinin istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşıldığından istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b-1 maddesi hükmü gereğince esastan reddine karar verilmiştir....
Somut olayda aracın gizli ayıplı olduğu, davacının seçimini bedel iadesi yönünden kullandığı açıktır.Yeni alınan bir araçta bu denli çok arızanın meydana gelmesinin araçtan beklenilen faydayı ve sürekli kullanımı engeller nitelikte bulunduğu, bu nedenle davacının sözleşmeden dönme ve bedel iadesi talebinin yerinde olduğu, Mahkemece de bu ilkeler dikkate alınarak davanın kabulüne karar verilmiştir. Dairemizce yapılan değerlendirmede; davaya konu aracın gizli ayıplı olduğu ve süresinde ayıp ihbarının yapıldığı, davacının sözleşmeden dönme ve bedel iadesi talebinde bulunduğu, ilk derece mahkemesinin kabul kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddî olay ve hukukî değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, bu suretle davalı vekilinin istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşıldığından istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nın 353/1- b-1 maddesi hükmü gereğince esastan reddine karar verilmiştir....
HUKUK DAİRESİ Dava; ayıplı ifadan kaynaklanan aracın misli ile değiştirilmesi, mümkün olmadığı takdirde bedel iadesi istemine ilişkindir. Davanın bu niteliğine göre, inceleme görevi Yargıtay 13. Hukuk Dairesinindir. Bu itibarla dosyanın gerekli inceleme yapılmak üzere Yüksek 13. Hukuk Dairesine gönderilmesine 01/07/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi....
Mahkemece olayda bedel iadesi veya aracın değiştirilmesini gerektirecek şartların oluşmadığı, ne var ki araçla ilgili şikayetlerin giderilmesi sırasında servis yetkililerinin özensiz işçilikleri nedeniyle araçta 5.000 TL değer kaybının meydana geldiği belirtilerek, davanın kısmen kabulüne, 5.000 TL tazminatın ödetilmesine karar verilmişse de, dava konusu olayda “ses” konusundaki arıza nedeniyle ikiden fazla sayıda servise başvurulduğu, şikayetin giderilmesi için çok sayıda onarım ve parça değişiklikleri yapıldığı, hatta yapılan onarımlar, montaj ve demontaj sırasında özensiz davranılması nedeniyle araca zarar verildiği anlaşıldığına göre, az yukarda değinilen söz konusu yönetmelikte belirtilen şartların oluştuğu gözetilerek, davacı tüketicinin 4822 sayılı Yasanın 4. maddesi gereğince öncelikli tercih hakkı olan “bedelin iadesi” konusundaki talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken, mahkemece araçtaki değer kaybına hükmedilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir....