Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacı vekili; davacının , davalıdan 11/10/2018 tarihinde 40.500,00 TL bedel mukabilinde araç satın aldığını, aracın sonradan km'sinin düşürüldüğünü öğrendiğini ileri sürerek gizli ayıplı araç satışı sebebiyle sözleşmeden dönülmesi ve bedel iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama safhasında 04/12/2020 tarihli dilekçesi ile seçimlik hakkını ayıp oranında indirim bedeli yönünde değiştirmiştir. Davalı vekili; aracın km.'sinin düşürülmesinin davalının döneminde gerçekleşmediğini savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece; aracın km'sinin düşürülmesi olayının davalının malik olduğu döneme denk gelmediği ve davalının kusuru bulunmadığından bahisle ayıptan sorumlu tutulamayacağı kabul edilerek davanın reddine karar verilmiş, karar süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir....

ürünlerin de ayıplı olduğunu bu nedenle alınan mobilyaları ödemiş olduğu tutarla geri iadesini talep ve dava etmiştir....

Somut uyuşmazlık incelendiğinde; davacı tüketicinin, davalı satıcıdan 17/09/2020 tarihli fatura ile; koltuk takımı, yemek masası takımı ve yatak odası takımı satın alarak toplam 29.000,00 TL ürün bedelini ödediği, davacı tüketicinin satın almış olduğu ürünlerden yatak odası takımı ve masa takımındaki ayıplar nedeniyle davalı satıcıya yasal süresi içerisinde ihbarda bulunduğu, mahkemece benimsenen bilirkişi raporuna göre, davaya konu ürünlerin ayıplı olduğunun sabit olduğu, davacı tüketicinin davaya konu ürünleri evlenmesi nedeniyle birlikte satın aldığı, ayıplı ürünlerin bir kısmındaki ayıpların niteliği ve davacı tüketicinin ürünleri ayıplı haliyle kullanabileceği, bedel iadesi talebinin orantısızlık ve objektif iyi niyet kurallarına aykırılık teşkil edeceği gerekçesiyle ayıp oranında bedelden indirime karar verildiği, davacı tüketicinin ayıplı olduğu sabit sayılan mobilyaları bedelden indirim yapılmak suretiyle ayıplı haliyle kullanmaya zorlanamayacağı, bu nedenle ayıplı olduğu sabit...

Tüketici Mahkemesi'nin 14/01/2020 tarih ve2017/198 Esas 2020/3 sayılı kararı ile kurulan hüküm nedeniyle davalı İbrahim Fırsatbul'un istinaf başvurusu ile ilgili yapılan esas incelemesinde; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : DAVA DİLEKÇESİNDE ÖZETLE : Müvekkilinin davalı şirketten 9.000,00.-TL'ye almış olduğu ürünlerin büyük bir kısmının ayıplı çıktığını, ürünlerin teslim için gelindiğinde bejerin arızalı olduğu için mağaza çalışanları tarafından geri götürüldüğünü ve hala da müvekkiline teslim edilmediğini, müvekkilinin 1.000,00.-TL ödeme yaptığını, ayıplı ürünlerin mağazaya iadesi için başvurulduğunu fakat mevcut ayıpların kabul edilmediği için iade talebinin reddedildiğini bu nedenle ayıplı ürünlerin iadesine ödemiş olduğu 1.000,00.-TL nin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep talep etmiştir....

Bu ürünlere, Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanun ve ilgili diğer mevzuat hükümleri uygulanır." şeklindeki yasal düzenlemeye göre dava konusu taşınmazın fiili teslim ve tapu tescil tarihinde yürürlükte bulunan 6502 sayılı Yasa'nın 10/1. maddesi hükmü uyarınca teslim tarihinden itibaren altı ay içinde ortaya çıkan ayıpların teslim tarihinde var olduğunun kabul edileceği açıkça belirtilmiştir. 6502 sayılı Kanun'un 11.maddesinde ayıplı mal nedeniyle tüketicinin seçimlik hakları; "(1) Malın ayıplı olduğunun anlaşılması durumunda tüketici, satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme, satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinden indirim isteme, aşırı bir masraf gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme, imkân varsa, satılanın ayıpsız bir misli ile değiştirilmesini isteme, seçimlik haklarından birini kullanabilir....

Maddesindeki seçimlik haklar kapsamında değerlendrildiğinde, yapılan yalıtımın davacı tarafça kullanılmasının yani yalıtımdan fayda sağlanmasının ve yalıtımdaki ayıbın onarılarak giderilmesininde mümkün olmamasına göre, davacının seçimlik hakkını sözleşmeden dönme olarak kullandığının kabulü gerekecektir. Sözleşmeden dönme halinde, dönme geriye etkili sonuç doğurur. Taraflar birbirlerini verdiklerini geri alırlar. İş sahibi teslim aldığı kullanılamayacak derecedeki yükleniciye iade eder, yüklenicide önceden aldığı bir bedel varsa iş sahibine geri verir. Sözleşmeden dönen taraf uğradığı zararın tazminini de isteyebilir. Ancak bu halde istenebilecek zarar müspet zarar değil, menfi zarardır. Davacı iş sahibinin maddi tazminat talebinin de menfi zarara ilişkin olduğu kabul edilerek inceleme ve değerlendirme yapılması gerekmektedir....

Maddesinde belirtilen seçimlik haklarından onarım hakkını kullanmışsa, malın garanti süresi içinde tekrar arızalanması veya tamiri için gereken azami sürenin aşılması veya tamirinin mümkün bulunmadığının anlaşılması hallerinde TKHK'nın 11. ve Garanti Belgesi Yönetmeliği'nin 9. Maddesinde yer alan diğer seçimlik haklarını kullanabilir. Satıcı tüketicinin talebini reddedemez. Tüketicinin 6502 sayılı TKHK.m.11/1- a-c ve Garanti Belgesi Yönetmeliği'nin m.9/1 gereğince sözleşmeden dönme ile bedel iadesini satıcıdan talep edebilir. Kaldı ki; Satış Sonrası Hizmetlere ilişkin Yönetmelik kapsamında da; servis tarafından yapılan ayıplı hizmetlerden davalı da sorumlu olacaktır. Servis tarafından yapılan ayıplı hizmet nedeniyle davacı da sözleşmeden dönme ile bedel iadesi seçimlik haklarından birini kullanmak istemiş olup, davalı şirketin bu talebi yerine getirmesi gerekmektedir....

Somut olayda, davacı, 27.12.2010 tarihinde satın aldığı aracının kilometresi ile oynanmış ve hasarlı olması nedeniyle ayıplı olduğunu iddia ederek satış bedelinin iadesi ya da ayıplı araç satılması nedeniyle 4.000,00 TL. nin davalıdan tahsili için eldeki davayı açmıştır. Davalı bedel iadesi şartlarının oluşmadığını savunmuştur. Mahkemece, dava konusu ayıbın sadece aracın km'sinin indirilmesinden kaynaklandığı, sözleşmeden dönme yerine semenin indirilmesinin hakkaniyete daha uygun olduğu ve buna göre davacının zararının 1.500,00 TL olduğu, davacının diğer taleplerinin yerinde olmadığı gerekçesiyle sözleşmeden dönerek bedelin iadesi talebininin reddine karar verilmiştir. Alınan bilirkişi raporunda dava konusu aracın kilometresinin indirilmiş olması nedeniyle gizli ayıplı olarak satıldığı tespit edilmiştir. Satıcı ayıpların varlığını bilmese bile bundan davacıya karşı sorumludur. Davalı satıcının ayıba karşı tekeffül borcu bulunmaktadır....

Mahkemece, dava konusu mobilyaların ayıplı olduğu, davalının sözleşmeden dönme ve bedel iadesi hakkını kullanmakta haklı olduğu gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. 4077 sayılı Yasanın 22.maddesi gereğince; değeri beş yüz milyon liranın altında bulunan uyuşmazlıklarda Tüketici Sorunları Hakem Heyetine başvuru zorunlu olup, bu uyuşmazlıklarda heyetin vereceği kararların tarafları bağlayacağı, bu kararların ise İcra ve İflas Kanununun ilamların yerine getirilmesi hakkındaki hükümlerine göre yerine getirileceği, Tüketici Sorunları Hakem Heyeti kararlarına karşı yapılan itiraz üzerine tüketici mahkemesinin vereceği kararın kesin olduğu, değeri beş yüz milyon lira ve üstündeki uyuşmazlıklarda ise tüketici sorunları hakem heyetlerinin verecekleri kararların ancak tüketici mahkemelerinde delil olarak ileri sürülebileceği, kararların bağlayıcı veya delil olacağına ilişkin parasal sınırların ise her yılın Ekim ayı sonunda Devlet İstatistik...

    DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava; ayıplı malın iadesi, bedel iadesi ve maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir. İstinaf incelemesi HMK 355. Madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve resen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır. Satış sözleşmesi tarihinde yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un (TKHK) ayıplı mal başlıklı 8. maddesinde; "Ayıplı mal, tüketiciye teslimi anında, taraflarca kararlaştırılmış olan örnek ya da modele uygun olmaması ya da objektif olarak sahip olması gereken özellikleri taşımaması nedeniyle sözleşmeye aykırı olan maldır....

    UYAP Entegrasyonu