Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalı vekili, davacının sattığı malların ayıplı ve piyasaya arzının yasak olduğunu, müvekkili firmanın dağıtımını yaptığı söz konusu ürünlerin malları alan kuaför salonlarınca iade edildiğini, durumun üretici firma olan davacıya bildirildiğini ve geri gönderdiğini, beyan ederek, davanın reddi ile lehlerine tazminata hükmolunmasını ve karşı davacı ile müvekkiline satılan ayıplı ürünler nedeniyle ticari itibar ve saygınlığına zarar verildiğini ayrıca müvekkili firmanın ayıplı ürünleri iade almak, muhafaza etmek için nakliye ve depo masrafı yaptığını, 22.861,21 TL kazanç kaybı olduğunu iddia ederek 10.000,00 TL manevi tazminat ile 25.000,00 TL kazanç kaybı ile ayıplı ürünlerin muhafaza nakliye ve mahkeme masraflarından oluşan 25.000 TL alacaklarının tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

    Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2015/71 Esas sayılı dava dosyasında, aynı sözleşmenin ahlaka aykırı olması iddiasıyla iptali, ödenen paranın iadesi ve tapu iptali ve tescilinin istendiği, davadan feragat edilmesi nedeniyle, davanın reddine karar verildiği; eldeki davanın gabine dayalı olduğu HMK'nun 303. maddesi dikkate alındığında, her iki davanın tarafları ve sebeplerinin aynı olduğu gibi dayanılan vakıaların da aynı olduğu, böylece kesin hüküm bulunduğu, kesin hükmün dava şartı olduğu gerekçesiyle, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir. Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, taraflar ve dava dışı kişiler arasında imzalanan 23.01.2015 günlü “Arsa Payı Karşılığı İnşaat- Feragatname- İbraname” başlıklı düzenleme şeklindeki sözleşmeden kaynaklanmaktadır....

      Davacı taraf sözleşmenin 18.maddesi kapsamında üretim ve imalattan kaynaklı ayıp nedeniyle tüketiciye ödediği bedelin davalı şirketten tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, davalı taraf ise aynı sözleşmenin 6.maddesi nedeniyle davacının ayıplı mala ilişkin olarak tüketicilere ödeyeceği bedellerden sorumlu olmayacağını beyan ederek davanın reddini savunmuştur. Mamak İlçe Tüketici Hakem Heyeti kararı incelendiğinde, dava dışı tüketiciye satılan ürünün garanti süresi içerisinde birden çok kez servise gitmiş olması sebebi ile seçimlik hak kullanılarak bedel iadesi talep edildiğinden talebin kabulüne, ürün bedelinin davacı şirket tarafından tüketiciye ödenmesine karar verildiği görülmüştür. Bila tarihli sözleşmenin 6.maddesinin son cümlesi, "......

        nun inşaa ettiği binadaki 2 nolu daireyi satın aldığını, kendisine satılan dairenin bağımsız bölüm olarak satıldığını ancak onaylı projede sığınak olarak göründüğünü, diğer davalı bankanın da sığınak olarak projede belirtilen yere kredi verdiğini ve kendisinin hataya düşmesine neden olduğunu, ayrıca dairede ayıpların mevcut olduğunu, binanın drenaj ve izolasyon sistemi olmadığından dairenin sürekli yağmur suyu aldığını, ayıplı ve ortak alan olan yeri kendisini hataya düşürerek sattığını ileri sürerek eksik ve gizli ayıplı satış nedeniyle binanın kullanımı ve zararı için ödenen fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 25.000,00 TL bedelin faiziyle birlikte davalılardan tahsiline, onaylı resmi projede sığınak olarak gösterilen 2 nolu dairenin tarafına kandırılarak hileli olarak satılan yerin iadesine ve ödenilen 80.000,00 TL ve bunun kredi kullanılarak ödenmesi sebebiyle oluşan 22.000,00 TL faiz ve masrafın faiziyle birlikte iadesine, 20.000,00 TL manevi tazminatın faiziyle birlikte...

          Bu karar, süresi içinde davanın taraflarınca temyiz edilmiştir. 1- Davalıların temyizi bakımından; dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesiyle yapılan inceleme sonucunda, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, Bölge Adliye Mahkemesi kararında bir isabetsizlik bulunmadığından, yerinde olmayan bütün temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2- Davacının temyizi bakımından; davacı dava konusu aracın gizli ayıplı olduğu gerekçesiyle misli ile değişimine bunun mümkün olmaması halinde ise sözleşmenin iptali ile araç için ödenen bedelin iadesine karar verilmesini talep etmiştir. Bu şekilde terditli olarak taleplerini ileten davacının öncelikli talebi dava konusu ayıplı ürünün misli ile değişimi yönünde olup; İİK'nun 24/4....

            Dosya dairemizde iken, davacı vekili tarafından dairemize gönderilen 15.04.2021 tarihli dilekçesinde davaya konu karavan ve çeki demirinin davalıya teslim edildiğinin, 26.500.00 TL tutarındaki toplam bedelinin, yargılama giderleri ve vekalet ücreti ile birlikte taraflarına davalı tarafından ödendiğinin, taraflar arasında karşılıklı hiçbir hak ve alacak kalmadığı hususunun bildirildiğini beyan etmiştir. Dava, ayıplı karavan üretimi nedeni ile sözleşmenin iptali ayıplı malın iadesi ve ödenen bedelin geri alınması talebinden ibarettir....

            a iadesine karar verilmiştir. 4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 4. maddesi gereğince ayıplı mal satışı nedeniyle tüketici sözleşmeden dönerek bedel iadesini istediğinde satıcı bedelini iade ederken, alıcının da satışa konu ayıplı ürünü aynı anda iade etmesi gerekir. Ayıplı ürün iade edilmedikçe, satıcı ürün bedelini iade etmekte temerrüde düşmez. Somut olayda da ayıplı ürünün davalı satıcıya iade edilmediği anlaşıldığından faiz başlangıcının ayıplı ürünün iade tarihinden başlaması gerekir. Aksi düşünce, davacının sebepsiz zenginleşmesine sebep olur. Mahkemenin bu yönü göz ardı ederek aracın iadesi tarihinden itibaren avans faizine hükmetmesi gerekirken dava tarihinden itibaren avans faizi yürütülmesine karar vermesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. Ne var ki; bu yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması HUMK’nun 438/7. maddesi gereğidir....

              Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, tapu iptali ve tescil, ödenen bedelin iadesi, kira tazminatı istemine ilişkindir. 2....

                Malın gizli ayıplı olduğu bilirkişi raporu ile sabit olup, bu durumda ayıplı malın ve fatura konusu malın bedelinin faizsiz olarak iadesi istenebilir. Ancak mal iade edildiği tarihten itibaren malın bedeli ödenmediği takdirde faiz isteminde bulunulabilir. Alıcı bu dönem içinde malı kullanmakta, satıcı ise mal satış bedelini elinde tutmakla semen bedelinin tenzili ve işlemiş faiz talep edilemez. Bu durumda mahkemece yapılacak iş, fatura bedeli olan 17.000 TL alacağa ilişkin itirazın iptaline, malın iade tarihinden itibaren işleyecek faize ilişkin hüküm kurulmasından ibaret olup, mahkemece yanılgılı gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir....

                  Dava konusu olayda, davacı tercih hakkını öncelikle bedel iadesi, olmadığı takdirde aracın yenisi ile değiştirilmesi olarak kullanmışsa da, daha sonra 19.09.2006 tarihli ıslah dilekçesi ile aracın geçirmiş olduğu trafik kazası ve pertotal işlemi nedeniyle aracı iade etmesinin mümkün olmadığını bildirerek, satış bedelinden sigorta şirketinden almış olduğu tazminat miktarını mahsup ederek kalan 5.075,00 YTL'nin ödetilmesini istemiştir....

                    UYAP Entegrasyonu