Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece ; araçtaki ayıbın giderilmesi için gerekli giderin usulünce bilimsel verilere dayalı , hakim ve taraf denetimine olanak sağlayacak şekilde hesaplanması, Yargıtay içtihatları uyarınca nispi metoda uygun olarak ayıp oranında indirim bedelinin belirlenmesinden sonra onarım bedeli yerine TBK 227 maddesi hükmü uyarınca ayıp oranında indirim bedeline hakkaniyet gereği hükmedilmesinin gerekip gerekmediği üzerinde de durularak oluşacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi yerine hüküm kurmaya elverişli mahiyette olmayan bilirkişi raporunun hükme esas alınmak suretiyle yukarıda yazılı şekilde onarım bedeli ve işlemiş faizinin hüküm altına alınması isabetli görülmemiştir....

nun 23/c maddesi ve Borçlar Kanunu'nun 223/2 maddesi gereğince davacının süresi içinde ayıp ihbarında bulunduğu ve bu ayıp nedeniyle araçta 10.000-TL değer kaybı oluştuğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir....

    Satıcının ayıptan sorumluluğunun doğması için aranan şartlar: a) Ortada bir ayıp bulunmalıdır Ayıp; maddi, ekonomik veya hukuki olabilir. Satılanın yırtık, bozuk, kırık, lekeli olması gibi haller maddi ayıp teşkil eder. Hukuki ayıp ise, satılanın değerini ve ondan beklenen faydaları etkileyen eksikliklerdir. Satıcının bildirimi yoksa fakat eşyanın niteliği gereği, eşyadan beklenen bir fayda varsa, dürüstlük kuralı çerçevesinde beklenen bu faydanın sağlanamaması durumunda ayıptan bahsedilebilir. b) Satılandaki ayıp önemli olmalıdır. Ayıp sonucunda, söz konusu şeyin değerinin veya elverişliliğinin önemli şekilde azalması veya tamamen ortadan kalkması gereklidir. Bu gibi durumlarda, satılan şeydeki ayıp önem kazanmış olur. Önemsiz ayıplardan dolayı satıcı sorumlu tutulamaz. c) Alıcı malın ayıplı olduğunu bilmiyor olmalıdır. Bu konu, TBK. m. 222’de düzenlenmiştir. Buna göre, “Satıcı, satış sözleşmesinin kurulduğu sırada alıcı tarafından bilinen ayıplardan sorumlu değildir....

      KARŞI OY 1- Dava, satın alınan araçta maddi ayıp nedeniyle satıcıya karşı ayıp hükümleri, garanti verene karşı ise garanti sözleşmesinin ihlali nedeniyle açılan aynen iade veya bedelde indirim talebine ilişkindir. 2- Somut olayda, davaya konu araçta satımdan sonra ortaya çıkan maddi ayıp bulunduğu, ayıbın gizli ayıp niteliğinde olduğu, ayıp ve garanti sözleşmesi nedeniyle süresinde ihbarda bulunulduğu ve dava açıldığı konusunda Daire çoğunluğu ile aramızda bir görüş ayrılığı bulunmamaktadır. 3- Daire çoğunluğu tarafından davanın kabulüne ilişkin İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı davalıların istinaf isteminin reddine dair Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına dair görüşlerine katılmıyorum. Şöyle ki; 4- 6098 sayılı TBK’nın 227. Maddesi uyarınca satıcının satılanın ayıplarından sorumlu olduğu hallerde alıcı: “1. Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme. 2. Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde indirim isteme. 3....

        İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK'nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda; Dava, ayıp sebebiyle bedelde indirim talebine ilişkindir. Bu itibarla, duruşma sürecini yansıtan tutanaklara, belgelere, dosya kapsamına celp edilen delillere, bilirkişi raporuna ve özellikle dairemizce de benimsenen gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, ayıp sebebiyle bedelde indirim miktarının nispi metot olarak adlandırılan hesaplama yöntemine göre hesaplanmasının gerektiğine yönelik Yargıtay 3. HD'nin 29/06/2021 gün ve 2020/6426 E.-2021/7477 K.; Yargıtay 13....

        Davacının İstinaf Başvurusunun İncelenmesi (I)Kiralananda teslim anında ayıbın bulunduğu, ayıbın önemli olduğu, TBK'nın 304/1 ve 305 hükümleri gereğince ayıp oranında indirim yapılması gerektiği sabittir. Mahkemece indirim oranının tespiti için bilirkişi incelemesi yaptırılmış ise de aldırılan rapor uyuşmazlığın çözümü hususunda yetersizdir. Zira; somut olayda taşınmazın kira bedelinin tespitinde taşınmazın büyüklüğü kadar, taşınmazın konumu, kullanım amacı, kat sayısı, kamulaştırılan alanın büyüklüğü ve niteliğinin de dikkate alınması gerekmektedir....

        Ancak; bedelde indirim tuturı belirlenirken sözleşme tarihi olan 11/06/2019 tarihindeki piyasa rayiçlerine göre aracın ayıplı ve ayıpsız değerinin belirlenmesi gerekirken rapor tarihi olan 17/05/2021 tarihindeki piyasa rayiç değerlerine göre hesaplama yapılması usul ve yasaya aykırıdır. Diğer yandan; davacının, davaya konu aracı yargılama sırasında 3.kişiye sattığı anlaşılmaktadır. Bu durumda davacı TBK'nun 228/son maddesi gereğince; değer kaybı talep edebilir. Mahkemece, bilirkişi tarafından belirlenen ayıplara göre aracın sözleşme tarihi olan 11/06/2019 tarihindeki piyasa rayiçlerine göre değer kaybı hususunda yeniden bilirkişi raporu alınarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporuna göre karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, davalının bu yöndeki istinaf itirazları yerindedir. Mahkemece; davalı T3 yönünden, pasif husumet yokluğu sebebiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; davalının Alanya 2....

        Bu nedenle Dairemizce dosyaya rapor ibraz eden bilirkişiden satıma konu araçta davalıdan satın alınan aracın orjinal jantlı ve orjinal jantsız haliyle satışındaki ayıp nedeniyle nispi metod yöntemine göre ayıp oranında bedelden indirim miktarının hesaplattırılmasına ek rapor aldırılmış, ek raporun usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmakla rapor doğrultusunda 11.970,80 TL janttan kaynaklı bedelde indirim miktarıyla 9.089,65 TL yapılan masraf tutarı kadar davanın kısmen kabulü gerektiğinden davalının istinaf isteminin kabulüne karar vermek gerekmiştir. Açıklanan nedenlerle, davalının istinaf başvurusunun kabulüne, yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığından 6100 sayılı HMK'nın 353/1- b-3. maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının bu yönlerden düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere kaldırılması gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

        Noterliği'nden yaptığı ayıp ihbarı 21.05.2014 ve gönderdiği iade faturası 09.06.2014 tarihlidir. İş sahibi en geç 12.04.2014 tarihinde ayıbın varlığını öğrenmesine rağmen 21.05.2014 tarihinde ve yaklaşık 39 gün geçtikten sonra ayıp ihbarında bulunmuştur. Bu durumda mahkemece asıl dava ile ilgili olarak iş sahibinin ayıplı olduğunu ileri sürdüğü led ışıkların kendisine tesliminden ve ayıplı olduğunu öğrenmesinden itibaren makul sayılabilecek süre çok geçtikten sonra ayıp ihbarında bulunduğu, süresinde ayıp ihbarında bulunmamak suretiyle eseri mevcut haliyle zımnen kabul etmiş sayılacağı ve süresinden sonra yaptığı ayıp ihbarı hukuki sonuç doğurmayacağından bu husus üzerinde durulmadan yanlış değerlendirme sonucu asıl davanın kabulü doğru olmamıştır....

          Somut olayda;ayıplı araç satışı iddiasına dayanılarak ayıp oranında indirim bedeli ve ayıp sebebiyle uğranılan zararın giderilmesinin talep edilmiş olmasına göre söz konusu taleplerin yargılamayı gerektirmesi karşısında İİK'nun 258 maddesi anlamında alacağın varlığına kanaat getirecek yeterlilikte delillerin dosyada bulunmadığı anlaşılmaktadır. Tüm bu nedenlerle; ara kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre mahkemece tesis edilen kararda herhangi bir hukuka aykırı yön görülmediğinden davacı vekilinin yerinde bulunmayan bütün istinaf sebeplerinin HMK'nun 353/1.b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

          UYAP Entegrasyonu