Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

kabulüne, aracın onarımı sebebiyle uğramış olduğumuz zararların ve 499,71TL noter masrafının, masrafların ve bedelde indirim talebinin şirketin temerrüt tarihi olan dava tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi ile tahsiline, mümkün olmayacak ise "Aracın Ayıpsız Misli İle Değiştirilmesinin" ülkemizde yaşanan ağır enflasyon artışı karşısında paranın gün geçtikçe değer kaybetmesi ve azalması ve pandemi sebebiyle işlerin durma aşamasına gelmiş olması sebebiyle daha hakkaniyetli olacağını düşünmemiz gerekçesiyle; dava konusu aracın ayıpsız misli ile değiştirilerek, aracın onarımı sebebiyle uğramış olduğumuz zararların temerrüt tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile beraber, 499,71TL noter masrafının, masrafları tazmin talebimizin şirketin temerrüt tarihi olan dava tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi ile tahsiline, Mahkemece uygun görülmez ise "sözleşmeden dönerek" sunmuş olduğumuz dekontlardan ve satış sırasındaki rayiç emsal araç bedellerinden de anlaşılacağı üzere aracı iade...

    Kaldı ki davacının davalıya ayıbı anılan kanun hükümlerinin öngördüğü süre içerisinde yazılı olarak bildirmesi gerektiği, belirlenen sürede ayıp ihbarının yapılmaması halinde davacı alıcının satım konusu ürünü ayıplı hali ile kabul etmiş sayılacağı, süresinde ayıp ihbarında bulunulduğuna ilişkin dosyaya sunulmuş yazılı bir delil bulunmadığı gerekçeleri ile davacının taleplerinin reddi gerektiği kanaatine varılmış olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

      İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK'nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek inceleme yapılmıştır. Dava; davacı tarafça davalıdan 2. el olarak satın alınan aracın kilometresi ile oynanmış olması sebebiyle ayıplı olduğu iddiasına dayalı bedelde indirim istemine ilişkindir....

      niteliğinde olduğundan gözle görülür açık ayıp olduğunu, TBK m. 474/1 gereğince eserde açık bir ayıp varsa iş sahibi makul süre içerisinde bunu yükleniciye bildirmek zorundadır....

      Mahkeme buna dayanılarak bedelde indirim yapmıştır. Ancak bedelde indirim yapılmasına ilişkin bilirkişi raporu yeterli inceleme ve araştırmaya dayanmayıp denetime elverişli değildir. Bu durumda davalı vekilinin bilirkişi raporuna itirazları da gözetilerek bilirkişiden ek rapor alınıp sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken yetersiz bilirkişi raporuna ve eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenle davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin ise sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte belirtilen sebeple hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 14/06/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....

        Ayıp, sonradan ortaya çıkarsa, iş sahibi öğrenir öğrenmez yükleniciye derhal bildirmek zorundadır. Yüklenicinin iş sahibine olan borçlarını aykırı olarak, imâlini yüklendiği eserin ayıplı olması durumunda; açık ayıplarda somut olayda uygulanması gereken 818 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 359, gizli ayıplarda ise 362. maddeleri hükümlerine uygun olarak ihbarda bulunduğu takdirde iş sahibi, aynı Kanun’un 360. maddesinde düzenlenen haklardan birini kullanabilir. Ne var ki, anılan Yasa hükmünde öngörülen haklardan hangisini iş sahibinin kullanması gerektiğini mahkeme takdir eder. Somut olayda mahkemece, ayıp sebebiyle davacının, iş bedelinden indirim hakkının bulunduğu kabul edilerek, bedelde indirim yapılması sonucu 12.500,00 TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Oysa, dosya kapsamındaki bilirkişi raporları incelendiğinde; basımı yapılan kitaplardaki ayıpların “açık ayıp” niteliğinde olduğu sonucuna varılmaktadır....

          İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK'nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek inceleme yapılmıştır. Dava, davacı tarafından davalıdan ikinci el olarak 09/11/2018 tarihli sözleşme ile satın alınan aracın km'si ile oynanmış olduğu iddiasına dayalı gizli ayıp nedeniyle bedelde indirim istemine ilişkindir....

          Maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda; Dava, ayıplı araç satışı iddiasına dayalı sözleşmeden dönülerek bedel iadesi istemli olarak açılmış, yargılama sırasında davacı vekili seçimlik haklarını değiştirerek ayıp oranında indirim bedeline hükmedilmesini talep etmiştir. Davalı; görev ve yetki itirazlarında bulunarak araçta gizli ayıp bulunmadığını, aracın km'siyle davalının oynamadığını savunarak davanın reddini dilemiştir....

          Somut olayda, yukarıdaki yerleşik Yargıtay uygulamaları da nazara alındığında, davacı taraf dava dilekçesinde terditli olarak sözleşmeden dönme, bedel iadesi, ayıpsız misli ile değişim, ücretsiz onarım ve bedel iadesi taleplerinde bulunmuş, 19/11/2019 tarihli duruşmada davacı vekili yine terditli olarak öncelikle ayıpsız misli ile değişim, olmadığı takdirde sözleşmeden dönme ve bedel iadesi, olmadığı takdirde araçtaki ayıbın ücretsiz onarım ve gizli ayıp sebebiyle yapılacak ücretsiz onarımdan kaynaklı değer kaybından kaynaklı bedelin tahsilini talep etmiş ve yerel mahkemece davacı tarafa hangi seçimlik hakkı kullandığı hususu açıkça hasrettirilmeksizin terditli taleplerden satıcı davalı aleyhine sözleşmeden dönme ve bedel iadesine hükmedilmiş, bunun sonucu olarak ta üretici/ithalatçı davalı yönünden husumet yokluğu sebebiyle usulden red kararı verilmiş olmasının ve dolayısıyla davacı/tüketiciye ayıp sebebiyle aracın satış tarihi olan 2017 yılında yürürlükte bulunan ve uyuşmazlığa uygulanması...

          Dr Murat Vural imzalı bilirkişi raporu ile davaya konu aracın gizli ayıplı olduğu, fiziki müdahale ile kilometre göstergesiyle oynandığı, aracın 182.860 kilometreden 273 kilometreye düşürüldüğü, yanıltıcı eylemin basit bir incelemeyle anlaşılmasının mümkün olmadığı, araçta yapılan piyasa araştırmasına göre; vadedilen kilometredeki emsallerine göre 11,250,00 TL bedelde indirim yapılması gerektiği raporu doğrultusunda ve davalı satıcının alıcıya karşı bilmediği ayıplardan da sorumlu olduğu gözetildiğinde, bedelde indirim isteminin kabulü kararında bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmıştır. Öte yandan davalılardan Mehmet, araç maliki satıcı T5'in oğlu olup, aracın ilan ve satış işlemlerini temsilci sıfatıyla yerine getirmiştir. Temsilci hukuki işlemi yaparken bu sıfatını bildirmezse hukuki işlemin sonuçları kendisine ait olur....

          UYAP Entegrasyonu