Ticaret AŞ vekili, savunmasında özetle; satım sözleşmesinde TTK'nın 23. maddesine göre süresinde aracın muayene edilerek ayıp ihbarında bulunulmaması nedeniyle hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddi gerektiğini, müvekkilinin mutabık kalınan nitelikteki aracı ayıpsız olarak davacıya teslim ettiğinden müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, satım sözlemesinden kaynaklanan ayıp iddiasının TBK'nın 231. maddesi uyarınca zamanaşımına uğradığını, aracın 17.06.2014 tarihli fatura ile satılarak teslim edildiğini, itiraz edilmiş tespit dosyasının hükme esas alınamayacağını, dava konusu aracın müvekkili şirketin yetkili servisine getirilmediğini, aracın misli ile değişimi talebinin orantısız olduğunu, hile ile gizlenmiş bir ayıp bulunmadığını savunarak, davanın hak düşürücü süre ve zamanaşımı yönünden, aksi halde esastan reddine karar verilmesini istemiştir....
Hâl böyle olunca mahkemece, davacının seçimlik haklarından aracın misliyle değiştirilmesi hakkını kullanmasının iyiniyet kurallarına aykırı olduğu, tarafların hak ve menfaatleri değerlendirilerek aşırı bir dengesizliğe neden olacağı ve ancak araçtaki ayıbın da üretimden kaynaklı olması nedeniyle araçtaki bu ayıp nedeniyle seçimlik hakkından ücretsiz onarım uygulanmasının uygun olacağı ve bilirkişi tarafından yapılan tespite göre de, bu onarımın gerçekleştirilmiş olması nedeniyle davacı tüketici tarafından arızanın giderimi için ödenmiş olan masrafın iadesi hususunun değerlendirilerek sonucuna göre hüküm tesisi gerekirken, yazılı şekilde aracın misli ile iadesine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.” gerekçesiyle karar bozulmuştur. 3....
Otomotiv vekili; davacının ücretsiz onarım yönünde seçimlik hakkını kullandığını, bundan dönemeyeceğini, değişim koşulları gerçekleşmediğinden arızanın aracın misli ile değişiminin istenemeyeceğini ve arızanın orjinal parçalar kullanılarak giderildiğini ,davalı ...-... vekili, seçimlik hakkın terditli olarak kullanılamayacağını, araçta ayıp olmadığını,seçimlik hakkın onarım yönünde kullanıldığını, hasar durumunun tespitinin gerektiğini savunmuşlardır....
Yukarıdaki açıklamalara göre somut uyuşmazlık değerlendirildiğinde; aracın satın alındığı 31/12/2012 tarihinden 19/12/2014 tarihine kadar 70.000 kilometre civarında kullanılmış olması, boyama hatasından kaynaklanan ayıp nedeniyle meydana gelen değer kaybı göz önünden bulundurulduğunda davacı tarafın seçimlik haklarından misli ile değişim talebinde bulunması TMK "nın 2. Maddesindeki dürüstlük kuralına ve TBK "nın 227/3. Maddesine aykırıdır. Tüm dosya kapsamından araçtan boyama hatasından kaynaklanan gizli ayıbın mevcut olduğu ancak aracın trafiğe çıktıktan sonra dava tarihine kadar 70.000 kilometre civarında kullanılmış olduğu bu nedenle misli ile değişim talebinin taraflar arasındaki menfaat dengesine aykırı olduğu bu nedenle araçta meydana gelen değer kaybına hükmedilmesinin hakkaniyete uygun olduğu, ayıp nedeniyle meydana gelen değer kaybının ise 6.256,91 TL olduğu anlaşılmaktadır....
kaynaklanan ve hukuken ayıp olarak nitelenebilecek her hangi bir kusur bulunmamasına rağmen yerel mahkeme kararında aracın ayıplı olduğu kabul edilerek misli ile değişim kararının verilmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, 30/10/2018 ve 20/02/2020 tarihli bilirkişi raporunda işbu hususun tespit edilmesine karşın dosyada mübrez iki rapor ile çelişkili şekilde oluşturulan 27/09/2019 tarihli raporun esas alınarak kurulan hükmün kaldırılması gerektiğini, Yetkili servis tarafından davacının iddiaları doğrultusunda aracın incelendiğini ve gerekli onarım ve bakımların yapıldığını dava konusu aracın davacıya kullanılabilir halde teslim edildiğini, Davacı tarafın onarım hakkının kullanmış olup söz konusu seçimlik hakkın değiştirilebilmesine veya tekrar kullanılmasına olanak sağlayan yasal koşulların oluşmadığını, Aracın misli ile değişim kararının hakkaniyete aykırı olduğunu, davacı tarafın dava konusu araçtan yararlanmakta olup araçtan sağlanan faydanın ve varsa hasar nedeniyle meydana...
Bu minvalde davacının istinaf ve temyiz taleplerinde misliye değişim talep ettiği gözetildiğinde tüketicinin seçimlik hakkını misli ile değişim yönünde kullanmış olduğunun kabulü gerekir. Yukarıda açıklandığı üzere, tüketici seçimlik hakkını ayıpsız misli ile değişim yönünde kullanmış olup, stoklarda bu aracın mislinin bulunmaması halinde, infaz aşamasında İİK 24. maddesinin uygulanması imkanı bulunduğundan, ilk derece mahkemesince bedel iadesine hükmedilmesi hatalı olmakla, bu husus bozma sebebi yapılmıştır. İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, HMK'nın 373. maddesinin birinci fıkrası uyarınca, iş bu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir....
Görüldüğü üzere aracın “0” km olarak sahibine teslim edildikten sonra, gerçekleşen arızalar nedeniyle birçok parçasının tamamen değiştirildiği; yapılan onarımlar sonucu arızaların giderilmiş olduğu; ancak bu arızaların giderilmesi amacıyla aracın birçok parçası değiştirilip, böylece aracın orijinal hâlini kaybettiği gibi, motorun da tamamen demonte edilerek parçalarının değiştirilmesinin gizli ayıp niteliğinde bulunduğu, arızalar giderilse bile alıcının araca duyduğu güvenin sarsılması nedeniyle araçtan beklediği yararı, konforu ve performansı sağlayamadığı, davacının araçtaki motor arızası nedeniyle uzun süre serviste kalan araç ile ilgili şikayetlerinin tam olarak çözülememesi nedeniyle davacının misli ile değişim talebinde bulunduğu, davacı tarafça değişiklik talebi iletilmesine karşın, davalı yanın bu istemi yerine getirmediği, alıcının değer düşüklüğüne ilişkin zararı giderilerek de olsa aracı bu şekilde kullanmaya zorlanamayacağı,araçtaki motor arızasının mahiyet ve maliyetine göre...
TÜKETİCİ MAHKEMESİ TARİHİ : 05/01/2021 NUMARASI : 2019/525 ESAS - 2021/1 KARAR DAVA KONUSU : AYIPLI ARAÇ SATIŞI KARAR : İlk derece mahkemesinin yukarıda belirtilen kararı aleyhine istinaf başvurusunda bulunulmuş ve talebin süresinde olduğu anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA:Davacı vekili tarafından ilk derece mahkemesine verilen dava dilekçesinde özetle; davacının dava harici Mustafa Demirel isimli şahıstan davalının ithalatçısı bulunduğu Nissan Navara marka araç satın aldığını, ancak araçta sonradan gizli ayıp bulunduğunu öğrendiğini, ayıpsız misli ile değişim talebinin kabul edilmediğini belirterek, dava konusu aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Davalı Kosifler vekili, 17/11/2015 tarihinde aracın müvekkilinden satın alındığını, aradan dört yıl geçtikten sonra dava açılmasının yerinde olmadığını, 30 günlük süre içerisinde bildirimde bulunulmadığını, gizli ayıp olmadığı gibi süresinde yapılan bir ayıp ihbarının da bulunmadığını, aracın kullanıma engel bir arızasının bulunmadığını, onarım hakkının kullanılması nedeniyle davacının misliyle değişim talebinin kullanılamayacağını beyan ederek istinaf talebinde bulunmuştur. GEREKÇE : Taraflar arasında araç alımına ilişkin akdi ilişki kurulduğu, davaya konu aracın arızalanması nedeniyle üçüncü kez motor değişimi yapıldığı hususunda uyuşmazlık yoktur....
Mahkemece ,davanın kabulü ile aracın davalılara iadesi ile ayıpsız misli ile değişimine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalıların tüm temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Dava, ayıplı araç satışından kaynaklanan misli ile değişim bunun mümkün olmaması halinde aracın motorunun ücretsiz onarımına ilişkin olup, mahkemece, misli ile değişim talebinin kabulüne karar verildiğine göre kabul edilen kısım üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kendisini vekil ile temsil ettiren davacı lehine nispi vekalet ücretlerine hükmedilmesi gerekirken maktu vekalet ücretine hükmedilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup hükmün bozulmasını gerektirir....