Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Euro bedelle freelander marka araç satın aldığını, 10.10.2007, 20.02.2007 ve 21.03.2008 tarihlerinde olmak üzere üç kez aracın arka diferansiyelinin değiştirildiğini, daha sonra aynı şikayet nedeniyle 23.3.2008'de servise bırakıldığını, şikayetin giderilemediğini, bu arızaların 3 yıllık garanti süresi içinde gerçekleştiğini, gizli ayıp nedeniyle aracın değiştirilmesi veya semenin iadesi amacıyla çekilen ihtarın sonuçsuz kaldığını belirterek aracın yenisi ile değiştirilmesini, bunun mümkün olmaması halinde semenin iadesini talep etmiştir. Davalı vekili, araçtaki ayıbın gizli ayıp olmadığını, bu nedenle dava zamanaşımının geçtiğini, davacının muayene ve ihbar yükümlülüğünü 2 veya 8 günlük sürede yerine getirmediğini, araçta halen ayıp veya arıza bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur....

    Gizli ayıp halinde, ayıp ihbarının ayıbın öğrenilmesi üzerine uygun bir süre içinde yapılması gerekir (TBK m.223). Davacının sattığı bir kısım mallarla ilgili ayıp şikayetleri gelmesi üzerine delil tespiti yaptırdığı ve tespit sonrasında noter ihtarnamesi ile ayıp ihbarında bulunduğu görülmekle ayıp ihbarının süresinde yapıldığı anlaşılmıştır. Davacı, gizli ayıp nedeniyle süresinde ayıp ihbarı yaptığına göre; ayıp nedeniyle davacı/alıcının seçimlik haklarını kullanma koşullarının oluştuğu, davacının sözleşmeden dönme ve bedel iadesini talep ettiği, bilirkişi tarafından belirlenen bedel üzerinden mahkemece sözleşmeden dönme ve bedel iadesine karar verildiği, ilk derece mahkemesince verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından istinaf isteminin reddi gerekmiştir....

    Kez ürünlerin ayak kısımlarında boya farklılıkları olması nedeniyle değişim talebiyle başvurduğu, ancak yapılan başvuru neticesinde ürünlerin ayak kısımlarına ilişkin ayıbın onarıldığı, yapılan onarım üzerine davacının ayıbın giderilmemesi nedeniyle bedel iadesi talepli iş bu davayı açtığı, dosya kapsamında bulunan 18/06/2016 düzenleme tarihli faturadan dava konusu ürünlerin davalı T8 satın alındığı, 19/11/2016 tarihli müşteri servis formu tutanağından davacının ayıplı olduğunu beyan ettiği koltuk ayaklarının değişiminin yapıldığı, davacının formu imzalayarak onarım yönündeki seçimlik hakkını kullandığı, dava konusu uyuşmazlık koltuk takımının ayaklarında yapılan onarıma rağmen ayıbın giderilememesi nedeniyle bedel iadesine yönelik olup, 20/04/2018 tarihli bilirkişi raporunda koltukların dava konusu çerçevesi genişletilerek tümü üzerinde inceleme yapıldığı, ancak yapılan inceleme neticesinde üretici kaynaklı kusur tespit edilemediği yeniden aldırılan 20/02/2019 tarihli bilirkişi raporunda...

    Davalı vekili, ayıp iddiasını kabul etmediklerini, süresinde usulüne uygun ayıp ihbarı yapılmadığını, davanın zamanaşımı süresi içinde açılmadığını, dava konusu çekler karşılığında davacının mal satın aldığını savunarak, davanın reddini istemiştir....

      Mahkememizce yargılama sırasında alınan hüküm kurmaya ve denetime elverişli olduğu kabul edilen 12.12.2019 tarihli bilirkişi raporuna göre dava konusu malın üretimden kaynaklı olarak ayıplı olduğunun tespit edildiği, buna göre daha önceden onarım hakkını kullanan tüketicinin 6502 sayılı kanunun 56/3. maddesine göre üreticiden bedel iadesini isteyebileceği anlaşıldığından, davacının ayıplı mal nedeniyle 6.000 TL ödeme yaptığı sunulan makbuzlardan tespit edildiğinden davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir..." gerekçesi ile, "...Davanın kabulü ile; sözleşme içeriğinde belirtilen dava konusu ala çatı model üçlü koltuk takımının ayıplı olduğunun tespitine, ayıplı malların davacı tarafından davalıya iadesine, ayıplı mal nedeniyle ödenen 6,000,00 TL' nin malların iade edildiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,..." şeklinde hüküm tesis edilmiştir. Kararı davalı vekili istinaf kanun yoluna getirmiştir....

      Her ne kadar bilirkişi raporunda araçta önemli bir ayıp bulunduğu ve temelde dönme hattının kullanılmasının koşullarının oluştuğu ancak ayıbın onarılabilir bir ayıp olduğu yönündeki teknik tespit ile aracın uzun süredir davacı alıcıda bulunması ve de aracın onarım bedelinin toplam satış bedeline göre daha düşük olması nedenleriyle TBK 227/4. maddesi gereğince karar verilebileceği görüşü beyan edilmiş ise de, aracın bir çok kere aynı sorun nedeniyle servise gitmesi, sorunun servisçe kabul edilmemesi, aracın segmenti itibariyle lüks araç niteliğinde olup, lüks kapsamındaki en önemli unsurlardan olan konfor özelliğini etkileyip ve hatta yaz aylarında kaldırabileceği dikkate alındığında, yasa koyucunun TBK 227/4....

        Mahkememizce davacı karşı davalıya hangi ürünlerin ayıplı olduğunun tespit edilerek bildirilmesi için ve süresinde ayıp ihbarında bulunduğuna ilişkin belgeleri sunmak üzere süre verilmiş olup, 2 mobilya alanında uzman bilirkişi ve mali müşavir bilirkişiden oluşan heyete aldırılan 16/12/2020 havale tarihli raporda dava konusunun ürünlerin ayıbının gizli olduğu ancak alıcı tarafından muayene edildiği taktirde anlaşılabileceği tespit edilmiştir, bu noktada ayıp ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığının önem kazandığı anlaşılmıştır, davacı karşı davalı verilen kesin süre içerisinde ayıp ihbarında bulunduğunu belgeleyemediğinden açmış olduğu davada borçlu olmadığının tespiti, takibin iprali, bedel iadesi ve 9.000,00TL tazminat talebinin reddine karar vermek gerekmiştir....

        ayıp ihbarının 30 günlük yasal sürede yapılmadığından bahisle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma sebebidir....

          gizli ayıp olmadığı, ayrıca davacının makinadaki ayıbı TTK'nın 25. maddesine göre süresinde davalı tarafa ihbar etmesi gerektiği davacının da ayıbı tespit ettiği ve 26/08/2014 tarihinde ayıp ihbarını gönderdiği, ancak ayıp ihbarının davalı tarafa ulaşmadığı, bu durumda ayıp ihbarının da herhangi bir şekle tabi olmaması nedeniyle süresinde yapıldığının da kabul edilemeyeceği anlaşıldığından, davacının davasının reddine dair mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan başvurunun reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulumşutur....

          Davacı vekili istinafında, davacının malın ayıplı olduğu hususunun davalı şirkete süresinde bildirildiğini, TTK hükümleri ile tacirler arasında ihtar ve ihbarlar için öngörülen “şekil şartı” geçerlilik şartı olmaktan çıkarıldığını, ayıp ihbarının her türlü delille ispatlanabileceğini, en son 12.12.2014 tarihinde davalıya gönderilen e-mailde, makinanın çalışmadığına ilişkin bilgi verildiği, malın ayıplı olduğu hususu davalı şirkete süresinde bildirilmiş olup, bu husus dosyada mübrez e-mail yazışmaları ile usulüne uygun olarak ispatlandığını, eksik inceleme ve hatalı değerlendirme yapıldığını belirterek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Dava, TBK'nın 470 ve devamı maddelerde düzenlenen ve konusu box tipi fırın ve bu fırının beşik sisteminin yapılması işi olan eser sözleşmesinden kaynaklanan davalı yüklenicinin bakiye bedel talebiyle yapmış olduğu icra takibi nedeniyle borçlu olmadığı iddiasıyla açılan menfi tespit davasıdır. Davacı iş sahibi, davalı yüklenicidir....

            UYAP Entegrasyonu