Dava, ayıp nedeniyle bedelde indirim istemine ilişkindir. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklara, kararın dayandığı deliller ile gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun bulunduğu anlaşıldığından, davalı T3 vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nun 353/1- b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir....
Maddesinde düzenlenen '' Ücretsiz onarım veya malın ayıpsız misli ile değiştirilmesinin satıcı için orantısız güçlükleri beraberinde getirecek olması hâlinde tüketici, sözleşmeden dönme veya ayıp oranında bedelden indirim haklarından birini kullanabilir.'' hükmünden kaynaklı olarak ayıp oranında bedelde indirim incelemesi yapıldığı bu sebeple davanın ilk talep yönünden reddi ile terditli talebe geçilmesi şeklinde uygulama yapılmadan, davacının ayıp oranında bedelde indirim bedeli talebi olarak dosya ele alınarak delillerin toplanması ile devamla bilirkişi tarafından hazırlanan teknik rapor ile belirlenen davacının onarım(araç boyama) bedeline konu 15.00,00 TL'nin ve ayrıca 6502 Sy. Kn. 11....
Eldeki davada davacı dava dilekçesi ile taşınmazın ayıpsız misli ile değişimini talep etmiş, 27.10.2020 tarihli celsede ayıpsız misli ile değişimin mümkün olmaması halinde ayıp oranında bedelde indirim talebi olduğunu vekili aracılığı ile belirtmiş, yine istinaf dilekçesinde seçimlik talebini bedelde indirim olarak bildirmiştir. Bu halde davacının seçimlik hakkını taşınmaz bedelinden ayıp oranında indirim olarak seçtiğinin kabulü gerekir. Ayıp nedeni ile satış bedelinden indirilecek miktarın tespitinde, doktrinde, "mutlak metod", "nispi metod" ve "tazminat metodu" adıyla bilinen değişik görüşler mevcutsa da gerek Dairemiz gerekse Yargıtay tarafından, öteden beri uygulanan "nispi metod" olarak adlandırılan hesaplama yöntemi benimsenmektedir. Nisbi metoda göre; satış tarihi itibariyle satılanın, ayıpsız ve ayıplı değerleri arasındaki oranın, satış bedeline yansıma miktarı belirlenmektedir....
Mahkeme buna dayanılarak bedelde indirim yapmıştır. Ancak bedelde indirim yapılmasına ilişkin bilirkişi raporu yeterli inceleme ve araştırmaya dayanmayıp denetime elverişli değildir. Bu durumda davalı vekilinin bilirkişi raporuna itirazları da gözetilerek bilirkişiden ek rapor alınıp sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken yetersiz bilirkişi raporuna ve eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenle davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin ise sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte belirtilen sebeple hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 14/06/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımına uğradığını, davacının kötü niyetli olup menfaat elde etme amacı güttüğünü, bilirkişi raporuna karşı itirazları değerlendirilmeden hüküm kurulduğunu, araçta bir arıza veya ayıp bulunmadığını belirterek kararın kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Dava, ayıp sebebiyle misli ile değişim olmadığı takdirde bedelde indirim istemine ilişkindir. İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK'nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır. Davacının davalıdan aldığı aracın ayıplı olduğu iddiasıyla misli ile değişim veya bedelde indirim talep ettiği, mahkemece davanın bedelde indirim olarak kabulüne karar verildiği, tarafların karara karşı istinaf yoluna başvurduğu anlaşılmıştır....
Dava, Finansal Kiralama sözleşmesine konu makine ve parçaların ayıplı olduğu makinadan gerekli randımanın alınamadığı, böylece iş kaybına uğranıldığı iddiası ile açılan sözleşmenin feshi, bedelde indirim ve maddi zararın tazmini istemine ilişkindir. Davalı Finansal Kiralama şirketi vekili sözleşmenin 19.07.2000 tarihinde imzalandığını 4 yıldır ayıp bildirimi yapılmadığını, talebin zamanaşımına uğradığını, davacının eskiyen teknolojiyi başkalarını suçlayarak değiştirmeyi amaçladığını, kira bedellerinin ödenmediğini belirterek davanın reddini istemiştir. Diğer davalılar da vekilleri aracılığı ile verdiği dilekçede zamanaşımı itirazında bulunmuşlar ve davanın reddini istemişlerdir....
Bu doğrultuda, araçta yapılan komple motor değişiminden sonra ayıp halinin ortadan kalktığı, aracın kullanım süresi ile km değerinin karşılaştırılmasından, araçtan faydalanamama halinin süreklilik kazandığının söylenemeyeceği, aracın değer kaybının 44.000 TL olduğu belirtilmiştir. davacının dava dilekçesinde aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesi, olmadığı takdirde araç alım bedelinin iadesini talep etmişse de 22/06/2023 tarihli ıslah dilekçesinde aracı alıkoyup ayıp oranında bedelden indirim talep ettiği anlaşılmakla davacının davalıya yönelik ayıp oranında bedelde indirim talepli davasının kabulüne, 44.000,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının maddi tazminat talebi yönünden dava dilekçesinde ileri sürülmeyen davanın sonradan ıslah yoluyla talebi mümkün olmadığından maddi tazminat talepli davası bakımından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
O halde mahkemece aracın 21/11/2019 tarihinden önceki muayene kayıtları getirtilerek aracın kilometresinin düşürülüp düşürülmediği kesin olarak belirlenerek ve kilometresinin düşürüldüğü ve ayıplı olarak davacıya satıldığının tespiti halinde aracın sözleşme tarihi olan 21/11/2019 tarihindeki ayıpsız ve ayıplı değerinin piyasa rayiçlerine göre tespiti ve ayıp oranında bedelde indirim tutarının belirlenmesi hususunda konuda uzman otomotiv bilirkişisinden rapor alınarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiğinden ve eksik incelemeye dayalı olarak karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görüldüğünden davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile; HMK'nun 353/1.a-6 maddesi gereğince, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye geri gönderilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
sıfır aracın ayıbının gizlenerek satılmasının değer kaybına sebep olacağının muhakkak olduğu, bilirkişi heyetince gerçek piyasa koşullarında yapılan araştırmaya göre araçtaki ayıbın 10.000- TL değer kaybına sebep olacağının tespit edildiği, aracın lüks sınıf araç olması, değerinin yüksekliği dikkate alındığında bu bedelin makul olduğu, 6502 sayılı yasanın 11/2 maddesi gereği tüketicinin seçimlik haklarından davalı satıcı Özgörkey A.Ş nin ve ithalatçı Borusan A.Ş nin davacıya karşı sorumlu oldukları, davacı tarafından ayıp sebebiyle öncelikle aracın ayıpsız misli ile değişimi, bunun mümkün olmaması halinde bedelde indirim yönünde terditli olarak seçimlik hak tercihinde bulunulmuş ise de, 6502 sayılı yasanın 11/3 maddesinde, ücretsiz onarım veya malın ayıpsız misli ile değişiminin satıcı için orantısız güçlükleri beraberinde getirecek olması halinde tüketicinin sözleşmeden dönme veya ayıp oranında bedelde indirim haklarından birinin kullanılabileceğinin hüküm altına alındığı, dava...
sebebiyle bedelde indirim talebi olarak ıslah etmiştir....