Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

yerinde olmayan tüm temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2- Dava, Borçlar Kanunu genel hükümler çerçevesinde ayıba ilişkin manevi tazminat istemine ilişkindir. Davalı MAİS A.Ş. ile davalı arasında akdi herhangi bir ilişki bulunmadığı gibi davalılardan MAİS A.Ş.nin ihtilaf konusunda yasal herhangi bir sorumluluğu bulunmadığından davanın bu davalı yönünden husumet nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, bu davalının da manevi tazminat isteminden sorumlu tutularak yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... A.Ş. Vekilinin tüm temyiz itirazlarının REDDİNE, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün davalı MAİS.A.Ş. lehine BOZULMASINA, 222.75 TL kalan harcın ... ...'ndan alınmasına, peşin alınan 74.25 TL. temyiz harcının istek halinde Mais Mot. A.Ş'ye iadesine, 27.9.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    Gayrimenkul satımında ölçünün eksik çıkması nedeniyle alıcının satıcıya karşı açacağı davanın yasal dayanağı BK'nın ayıba karşı tekeffül ife ilgili hükümleridir. Ayıba karşı tekeffül davası, BK'nın 217. maddesi yollamasıyla BK'nın 207/1. maddesi gereğince 1 yıllık zamanaşımına tabidir. Satıcının alıcıyı iğfal etmiş olması halinde, satıcı 1 yıllık zamanaşımı süresinden istifade edemez. Davacının iğfal edildiğine dair bir iddia bulunmamaktadır. Somut olayda, taşımazın satış ve teslim tarihi ile dava tarihi arasında 1 yıllık zamanaşımı süresi dolmuştur. Bu durumda mahkemece, davalının zamanaşımı definin kabulü ile davanın reddine karar verilmesi gerekirken, uyuşmazlıkta 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı gerekçesiyle zamanaşımı definin reddi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. 2- Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan bozma nedenine göre bu aşamada davacının tüm, davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir....

      Mahkemece toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, taraflar arasındaki uyuşmazlığın davacının spor salonu için davalılardan satın aldığı spor aletlerinin arızalı ve ayıplı çıkması nedeniyle uğramış olduğu zararın tazmini talebine ilişkin olduğu satıcı ile alıcı arasındaki satış sözleşmesinin taraflarına karşılıklı hak ve borç yüklediği, bu sözleşme uyarınca satıcının, davaya konu spor aletlerini, amacına uygun bir şekilde davacıya ait spor salonuna monte etmek, garanti süresi içerisinde teknik bakımlarını yapmak yükümlülüğünde olduğu, satıcının eseri usulüne uygun bir şekilde teslim borcundan sonra, bu borcunun yerini ayıba karşı tekeffül borcunun aldığı, mal teslim olunsa dahi fen ve sanat kurallarına uygun ve zamanında teslim edilmemiş ve de bu haliyle alıcının beklentilerini karşılar özellikleri taşımıyorsa bunun sonuçlarına satıcının ayıba karşı tekeffül borcu nedeniyle katlanmak durumunda olduğu gerekçesiyle ,davanın kabulüne 11.282,50 TL tazminatın davalılardan...

        Bu durumda BK.nun 194. maddesi gereğince satıcı bulunan davalı şirket ayıba karşı tekeffül hükümleri uyarınca sorumludur. Esasen bu konuda gerek mahkeme gerekse dairemiz arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Ayıba karşı tekeffül hükümleri uyarınca zararın belirlenmesinde ise az yukarıda açıklandığı üzere yerel mahkemece hesaplama yapılırken bayındırlık birim fiyatları baz alınmıştır. Ne varki burada artık BK.nun 98/2. fıkrası uyarınca BK.nun 41 ve 42. maddeleri uygulanarak zarar miktarı belirlenmelidir. 2010/4438-12371 B.K.nun 98. maddesinin 2. fıkrası; “haksız fiillerden mütevellit mesuliyete müteallik hükümler, kıyasen akde muhalif hareketlere de tatbik olunur.” Düzenlemesi uyarınca artık tazminat miktarı belirlenirken BK:nun 41 ve 42. maddelerinin gözetilmesi gerekir. BK.nun 41. maddesi uyarınca; haksız filin doğabilmesi için diğer bir kimseye zarar ika edilmesi ve o fiili işleyenin de kusurlu bulunması gerekir....

          İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ Mahkemece; satıcının ayıba karşı tekeffül borcu kapsamında TBK'nun 214 ila 227....

            Bu durumda taraflar arasındaki uyuşmazlık, Borçlar Kanunu'nun 194 (T.B.K.nun 219 md.) ve devamı maddelerinde düzenlenen, ayıba karşı tekeffül hükümleri kapsamında çözümlenmelidir. Hal böyle olunca mahkemece, davacının ayıba karşı tekeffül hükümleri gereği sözleşmeden dönüp bedeli isteyebileceği ve bu durumda aracın iadesi gerekeceği de gözetilip, davacının yargılama sırasında yaptığı kazanın araçta değer kaybına sebep olup olmadığı üzerinde de durularak, gerekirse Yargıtay, taraf ve mahkeme denetimine uygun bilirkişiden ek rapor yada yeni bir rapor alınarak ayıba karşı tekeffül hükümleri değerlendirilerek bir hüküm kurulması gerekirken..."şeklinde bozulması üzerine mahkemece bozma ilamına uyularak yargılamaya devam olunmuş ve aracın dava tarihindeki güncel değeri olan davacı elinde iken meydana gelen kaza nedeni ile oluşan değer kaybı mahsup edilerek bulunan bedele hükmedilmiştir....

              Davalı taraf iplik numuneleri sunmadığından ve ayıba ilişkin iddialarını ispatlayamadığından , takibe konu alacak da fatura ve cari hesaba dayalı likit olduğundan davalı aleyhinde icra inkar tazminatına hükmedilmiş ve takip tarihindeki kur esas alınarak hesaplanmıştır....

                İşte bu hallerde davacı Borçlar Kanununun 202. maddesinde düzenlenen satıcının ayıba karşı tekeffül borcu hükümlerine dayanan semenin indirilmesi davası açabileceği gibi şartları varsa borcun gereği gibi ifa edilmemesinden dolayı Borçlar Kanununun 96. maddesi uyarınca uğradığı zararın tazminine ilişkin bir dava da açabilir. Hemen belirtelim ki az yukarda açıklanan gereği gibi ifa edilmeme dolayısıyle tazminat davasında da ayıba ilişkin muayene ve ihbar yükümlülükleriyle ayıbın tabi olduğu zamanaşımı hükümlerinin ------ uygulanması gözardı edilmeyecektir." demek suretiyle aynı esası benimsemiştir....

                  (K) sayılı kararı ile davanın reddine ilişkin verilen karar İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13 HD'nin 03/11/2022 tarihli 2020/1052 (E)-2022/1587 (K) sayılı kararı ile "....Dava, ticari satış ilişkisinde ayıba dayalı sözleşmeden dönme hakkının kullanıldığının tespiti ile davalıya satış bedeli karşılığı ödendiği iddia olunan 6.000,00-Euro'nun iadesi, yine satış bedeli karşılığı davalıya verildiği ve halen davalı elinde olduğu belirtilen her biri 1.380,00-TL(500,00-Euro) tutarlı 16 adet bonodan ötürü davalıya borçlu olunmadığının tespiti, bu bonoların davacıya iadesi, ayıplı ürünün kullanılamaması nedeniyle oluşan iş kaybına dayalı 200,00-TL maddi tazminatın ve 10.000,00-TL manevi tazminatın davalılardan tahsili istemlerine ilişkin olup mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresinde kanun yoluna başvurulmuştur....

                    Davacı, dava konusu aracı 29/09/2014 tarihinde davalıdan satın almış olup aracın bu satıştan önce kilometresinin düşürüldüğü sabit olduğuna göre ayıba karşı tekeffül hükümleri kapsamında davacının da ayıp nedeniyle dava dışı üçüncü kişiye ödediği tazminatı davalıya rücu etmesinde isabetsizlik yoktur. Davacı burada yalnızca aracı satın aldığı sırada davalıya ödediği araç satış bedeli kadar değil ayıp nedeni ile üçüncü şahsa ödemek zorunda kaldığı miktar kadar zarara uğramıştır. Başka bir deyişle rücu edilecek alacağın kapsamına Ankara 21. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2016/271 Esas ve 2018/198 Karar sayılı dosyasında ödemek zorunda kaldığı tazminat tutarı, yargılama giderleri ve masrafları dahildir. (Emsal Yargıtay Kapatılan 13....

                    UYAP Entegrasyonu