Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dava, galle fazlasına müstehakdan vakıf evladı olduğunun tespiti istemine ilişkindir. 5737 sayılı Vakıflar Kanunu'nun 3. maddesinde, mülhak vakıf mülga 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi'nin yürürlük tarihinden önce kurulan, yönetimi vakfedenlerin soyundan gelenlere şart edilen ve bu kişiler tarafından; mazbut vakıf ise bu Kanun uyarınca Genel Müdürlükçe yönetilecek ve temsil edilecek vakıflar ile mülga 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi'nin yürürlük tarihinden önce kurulan ve 2762 sayılı Vakıflar Kanunu gereğince Vakıflar Genel Müdürlüğünce yönetilen vakıflar olarak tanımlandıktan sonra, aynı Kanun'un 6. ve 7. maddelerinde ise mazbut vakıfların ... tarafından yönetilip temsil edileceği, Kanun'un (5737 sayılı Vakıflar Kanunu) yürürlüğe girmesinden önce mazbut vakıflar arasına alınan vakıflarla, bu Kanuna göre mazbut vakıflar arasına alınan vakıflara bir daha yönetici seçimi ve ataması yapılamayacağı hükme bağlanmıştır....

    Davacı vekili, kayıt maliklerinden...’nin 6/32, Raziye’nin 6/32, ...’nın 4/32 hissesinin bu kişilerin tapu kaydından kim olduklarının anlaşılamaması ve gerekse 20 yıldan fazla süreyle ölmüş olması sebeplerine istinaden eldeki davayı açmıştır. Davalı..., Raziye ve ...’nın bilinen kişiler oldukları, 07.08.1967 tarih 5 sıra numaralı tapu kaydından anlaşılmaktadır. Bu tapu kaydının edinme sütununda bu kişilerin 17.07.1967 tarih ve 2185 sayılı vekaletname ile aynı yerde hissedar olan...’ye vekaletname verdikleri anlaşılmaktadır. Bahsi geçen Kuyucak Noterliğinin 17.07.1967 tarih ve 2185 sayılı vekaletname sureti dosya arasında bulunmaktadır. Bu durumda hissedarlar..., ... ve ....’nın tapu kütüğünden kim olduğu anlaşılamayan kişiler olduğunu iddia etmek mümkün değildir. Kayıt maliklerinden ...ve ...’nin nüfus kayıtları getirtilmiş, ..’nin 28.04.1988 tarihinde, ...’nin de 19.12.2004 tarihinde öldükleri anlaşılmıştır....

      Dava, vakıf evladı olduğunun tespiti istemine ilişkindir. 5737 sayılı Vakıflar Kanunu'nun 3. maddesinde, Mülhak Vakıf Mülga 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi'nin yürürlük tarihinden önce kurulan, yönetimi vakfedenlerin soyundan gelenlere şart edilen ve bu kişiler tarafından; mazbut vakıf ise bu Kanun uyarınca Genel Müdürlükçe yönetilecek ve temsil edilecek vakıflar ile Mülga 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi'nin yürürlük tarihinden önce kurulan ve 2762 sayılı Vakıflar Kanunu gereğince Vakıflar Genel Müdürlüğünce yönetilen vakıflar olarak tanımlandıktan sonra, aynı Kanunun 6. ve 7. maddelerinde ise mazbut vakıfların Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından yönetilip temsil edileceği, Kanun'un (5737 sayılı Vakıflar Kanunu) yürürlüğe girmesinden önce mazbut vakıflar arasına alınan vakıflarla, bu Kanuna göre mazbut vakıflar arasına alınan vakıflara bir daha yönetici seçimi ve ataması yapılamayacağı hükme bağlanmıştır....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacılar vekili dava dilekçesinde müvekkillerinin tevliyete ehil vakıf evladı olduklarının tespitini istemiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Dava, ...’nin... Bini ...Vakfının evlatları olduğu savı ile bu vakfın tevliyetine hak kazanmış evlatları bulunduğunun tespiti istemine ilişkindir....

          Asliye Ceza Mahkemesinde açılan 2013/101 Esas sayılı dava dosyasının getirtilerek incelenmesi, bu davayı ilgilendirebilecek ve delil olabilecek belgelerin örneklerinin çıkartılarak dosya içine konulması, 2- İlgili vergi dairesinden sanığın adlarına fatura düzenlediği ve mükellefiyeti olan kişiler hakkında sahte fatura kullanma suçuna ilişkin karşıt inceleme yapılıp yapılmadığının sorulması, yapılmış ise raporlarının onaylı örneklerinin istenmesi, 3- Kanaat oluşturacak sayıda POS cihazı ile çekim yapılan kredi kartı sahiplerinin tespit edilip CMK'nin 48. maddesi uyarınca çekinme hakları hatırlatılarak tanık sıfatıyla dinlenmesi; kendilerinden, sanıktan gerçekten faturalarda yazılı malı alıp almadıklarının sorulması, ticari ilişki sırasında kiminle muhatap olduklarının, sanığı tanıyıp tanımadıklarının sorulması, 4- Gerektiğinde faturaların, gerçek kontör satımına ilişkin olup olmadığının belirlenmesi yönünden, sanığın satımını yaptığını söylediği kontörlerle ilgili kayıtları getirtilerek...

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, davacı idare ile kayyım ve bir kısım davalılar vekillerince verilen dilekçeler ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü: - K A R A R – 1-HGK'nun 08.06.2011 tarih ve 2011/3-243 esas 392 sayılı kararında belirtildiği üzere mahkeme kararı ile kayyım olarak atanan ve bu kişiler adına yaptığı iş ve işlemler nedeniyle 3561 sayılı Kanun kapsamında yönetim kayyımı olan defterdar burada Hazineyi temsil etmemekte, aksine kayyımlık görevi gereği açık kimliği...

              Mahallesi 668 ada 2 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ve idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I 1-Dahili davalılar ..., ...'ye mahkemenin gerekçeli kararı davacı vekilinin temyiz dilekçesi daimi çalışanı imzası ile ... imzasına tebliğ edilmiş ise de, tebliğ tarihleri yakın olan ve adresleri farklı olan bu kişiler ile tebliği kabul eden ...'un yakın zamanlarda daimi çalışan ilişkisi bulunması hayatın olağan akışına aykırı olduğundan yapılan tebliğler geçersizdir. Bu nedenle adı geçen davalılara mahkemenin gerekçeli kararı ve davacı vekilinin temyiz dilekçesinin tebliğ edilerek temyiz ve cevap süresinin beklenmesinden, 2-İlanen tebliğ yapılan tapu maliki ... , ..., ..., ..., ...'...

                Aynı yasanın 282. maddesi gereğince iptal davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Ayrıca, kötü niyetli üçüncü . şahıslar hakkında da iptal davası açılabilir. Buradaki üçüncü kişiden maksat, borçlu ile doğrudan işlem yapan değil, borçlu ile işlemde bulunan kişiden mal veya hakkı satın alan kişi olup uygulamada buna dördüncü kişi denilir. Borçlu ile işlemde bulunmayan dördüncü kişiler hakkında dava açılıp açılmaması davacının isteğine bağlıdır ve bu kişiler yönünden iptal kararı verilebilmesi kötü niyetli olduklarının yani borçlunun alacaklılara zarar verme kastı ile hareket ettiğini bilen veya bilmesi gereken kişilerden olduklarının kanıtlanmasına bağlıdır....

                  DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER ve GEREKÇE: Taraflar arasındaki dava, Sağ Olduğunun Tespiti ve Ölüm Kaydının İptali istemine ilişkindir....

                  Davacılar kayıt düzeltim isteğiyle eldeki davayı açtıklarından çoğun içinde azda vardır ilkesi uyarınca mahkemece davacı ile tapu malikinin aynı kişi olduklarının tespiti yönünde hüküm kurulması gerekirken kayıt malikinin anne adınının düzeltilmesine karar verilmesi doğru değil ise de, bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, davalı vekilinin bu yöne değinen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 1-c) bendinin son cümlesinde yeralan “..anne adı . ... anne adının ....” ibareleri çıkarılarak anılan cümlenin sonuna “... ve ...'dan olma ... ile tapu maliki ... oğlu ...'in aynı kişi olduklarının tespitine “ ibarelerinin yazılmasına, davalının bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK'nin geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 438/7. maddesi uyarınca hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 02.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                    UYAP Entegrasyonu