Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bu durumda, 5510 sayılı Kanunun 42'nci maddesinde belirtilen üç aylık süre geçtiğinde Kurumun talebi reddetmiş olduğu esas alınarak, anılan üç aylık bekleme süresine yukarıda belirtilen üç aylık makul süre (3 + 3 =6 ay) eklenmeli; davanın Kuruma başvuru tarihinden itibaren 6 aylık süre içinde açılması durumunda yine Kuruma ilk başvurunun yapıldığı tarihteki prime esas kazancın esas alınması; başvuru tarihinden itibaren altı aylık sürenin geçmesinden sonra dava açılması durumunda ise, makul sürenin geçtiği ancak Kurum tarafından da başvuruya bir cevap verilmediği gözetilerek borçlanma bedelinin davanın açıldığı tarihteki prime esas kazanç miktarı esas alınarak belirlenmesi gerekecektir....

    GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Dava dilekçesi: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların Ilgın Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/457 esas 2017/457 karar sayılı ilamı ile boşandıklarını, müşterek çocukların velayetinin davacı anneye verildiğini, davacının ceza evinde olması sebebiyle davalı baba Gökhan'ın Ilgın Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/270 esas sırasına kayden velayet değişikliği davası açtığını mahkemenin 2020/270 esas 2021/226 karar sayılı kararı ile müşterek çocukların velayetinin babaya verildiğini, bu davada ileri sürelen en önemli delilin davacının fuhuş yaptığı yönündeki iddia olduğunu, Avrupa insan Hakları Sözleşmesi'nin 6.maddesinin ikinci fıkrası ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasası m.38/4 maddesinin " suçluluğu sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz " şeklinde olduğunu, velayetin değiştirilmesi davasının görülme aşamasında tutuklu olan davacının suçu ispatlanmış, hükümlü veya yüz kızartıcı suç işlemiş gibi gösterilerek baba lehine...

    Davacı vekilinin istinaf talebi bakımından; 4857 sayılı İş Kanunu’nun 21/4. maddesine göre, aynı maddenin ikinci fıkrasında düzenlenen tazminat ile üçüncü fıkrasında düzenlenen ücret ve diğer hakları, dava tarihindeki ücreti esas alarak parasal olarak belirlenmelidir. Mahkemece davacının dava tarihindeki ücretine yönelik herhangi bir araştırma yapılmadan bilirkişi raporundaki ücret bordrolarına göre belirlenen ücreti esas alınarak karar verilmesi hatalı olup, davacının dava tarihindeki ücretine yönelik araştırma yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği kanaatine ulaşılmıştır. Açıklanan nedenlerle, davanın esasıyla ilgili yukarıda belirtilen deliller toplanmadan ve delillerin toplanmama gerekçesi kararda belirtilmeden karar verilmiş olması nedeniyle ilk derece mahkemesinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı kararının kaldırılarak dosyanın mahalline gönderilmesine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir....

    ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2020/531 KARAR NO : 2021/601 BAŞKAN : ... ... ÜYE : ... ... ÜYE : ... ... KATİP : ... ... DAVACI : ... - ... ... DAVALI : ... - ... DAVA : Ticari Şirket (Fesih İstemli) DAVA TARİHİ : 05/11/2020 KARAR TARİHİ : 13/09/2021 G. K.YAZILDIĞI TARİHİ : 13/09/2021 Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Fesih İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İş bu davada, 14/04/2021 tarihinde yapılan duruşmaya davacının gelmemesi nedeni ile HMK.nun 150. maddesine göre dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmiş, dosyanın işlemden kaldırılmasından sonra üç aylık süre içerisinde taraflarca dava yenilenmediğinden 6100 Sayılı HMK.nun 150/5 maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verilerek, aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur....

      Hükmen ret istemli davada terekenin borcu, terekenin alacaklılarının kimliği konusunda açıklama yaptırılarak davanın alacaklılara yöneltilmesi, taraflara delil bildirme olanağı sağlanması, terekenin aktif ve pasifinin belirlenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir. Somut olayda; müteveffa Aydın Kıyak'ın 05/12/2017 tarihinde öldüğü ve davanın ise 23/07/2020 tarihinde 3 aylık süreden çok daha sonra açıldığı, davacıların dava dilekçesi içeriğinde, murisin ölümünden önce birçok borca girdiği ve ödemeden aciz olduğu hususlarını belirterek mirasın reddi talebinde bulunulmuştur. Davacı tarafın dilekçe kapsamı içeriği itibariyle TMK 605/2.maddesi gereğince terekenin borca batıklığı sebebine dayandıkları, davanın 606.maddede öngörülen 3 aylık yasal sürenin geçmesinden sonra açılmış olması da dikkate alındığında talebin mirasın hükmen reddi olarak kabul edilip, uyuşmazlığın Gebze 5....

      Davacı; davalı ile...2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/467 Esas- 2009/510 Karar sayılı ilamı ile boşandıklarını, aynı mahkemenin 2010/635 Esas-2010/659 Karar sayılı ilamıyla davalı lehine aylık 1.000 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiğini, davalının çalıştığını, işyeri sahibi olduğunu, sosyal ve ekonomik durumunun gayet iyi olduğunu, bu nedenlerle yoksulluk nafakasının kaldırılmasına, olmadığı taktirde 100 TL'ye .indirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı duruşmadaki beyanında; açılan davayı kabul etmediğini, her ne kadar Medikal şirketi var ise de, şirketinin iflas aşamasında olduğunu, almış olduğu nafaka dışında herhangi bir gelirinin bulunmadığını, 2 çocuğunun olduğunu beyan etmiştir. Mahkeme; davalı lehine takdir edilen aylık 1.000,00 TL yoksulluk nafakasının dava tarihinden itibaren aylık 500,00 TL'ye düşürülmesine, fazlaya ilişkin talebin reddi cihetine gitmiştir....

        Bu durumda, 5510 sayılı Kanunun 42'nci maddesinde belirtilen üç aylık süre geçtiğinde Kurumun talebi reddetmiş olduğu esas alınarak, anılan üç aylık bekleme süresine yukarıda belirtilen üç aylık makul süre (3 + 3 =6 ay) eklenmeli; davanın Kuruma başvuru tarihinden itibaren 6 aylık süre içinde açılması durumunda yine Kuruma ilk başvurunun yapıldığı tarihteki prime esas kazancın esas alınması; başvuru tarihinden itibaren altı aylık sürenin geçmesinden sonra dava açılması durumunda ise, makul sürenin geçtiği ancak Kurum tarafından da başvuruya bir cevap verilmediği gözetilerek borçlanma bedelinin davanın açıldığı tarihteki prime esas kazanç miktarı esas alınarak belirlenmesi gerekecektir....

          ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO: 2022/154 KARAR NO: 2023/694 DAVA: Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) DAVA TARİHİ: 04/03/2022 KARAR TARİHİ: 24/10/2023 Tarafları yukarıda belirtilen davanın Mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda: GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı tarafından davalı aleyhine açılan iş bu davanın, işlemden kaldırıldığı 01/02/2023 tarihinden itibaren üç aylık yasal süre içinde yenilenmediği anlaşılmakla HMK'nın 150/5 maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

            Maddesinde belirtilen üç aylık süre geçtiğinde Kurumun talebi reddetmiş olduğu esas alınarak, anılan üç aylık bekleme süresine yukarıda belirtilen üç aylık makul süre (3 + 3 =6 ay) eklenmeli; davanın kuruma başvuru tarihinden itibaren 6 aylık süre içinde açılması durumunda yine Kuruma ilk başvurunun yapıldığı tarihteki prime esas kazancın esas alınması; başvuru tarihinden itibaren altı aylık sürenin geçmesinden sonra dava açılması durumunda ise, makul sürenin geçtiği ancak Kurum tarafından da başvuruya bir cevap verilmediği gözetilerek borçlanma bedelinin davanın açıldığı tarihteki prime esas kazanç miktarı esas alınarak belirlenmesi gerekecektir....

              Bu durumda, 5510 sayılı Yasanın 42. maddesinde belirtilen üç aylık süre geçtiğinde Kurumun talebi reddetmiş olduğu esas alınarak, anılan üç aylık bekleme süresine yukarıda belirtilen üç aylık makul süre (3 + 3 =6 ay) eklenmeli; davanın kuruma başvuru tarihinden itibaren 6 aylık süre içinde açılması durumunda yine Kuruma ilk başvurunun yapıldığı tarihteki prime esas kazancın esas alınması; başvuru tarihinden itibaren altı aylık sürenin geçmesinden sonra dava açılması durumunda ise, makul sürenin geçtiği ancak Kurum tarafından da başvuruya bir cevap verilmediği gözetilerek borçlanma bedelinin davanın açıldığı tarihteki prime esas kazanç miktarı esas alınarak belirlenmesi gerekecektir....

                UYAP Entegrasyonu