"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Mal Rejiminden Kaynaklanan Alacak, Eşya Alacağı ... ile ... aralarındaki mal rejiminden kaynaklanan alacak, eşya alacağı davasının kısmen kabulüne dair ... Aile Mahkemesi'nden verilen 16.01.2014 gün ve 213/39 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: KARAR Davacı ... vekili, dava dilekçesinde belirtilen mallar nedeniyle mal rejiminin tasfiyesi ile alacak isteğinde bulunmuş, ayrıca dava dilekçesi ekinde belirtilen ev eşyalarından davacıya ait olanların aynen, aynen mevcut değilse bedelinin tahsilini istemiştir. Davalı ... vekili, davanın reddini savunmuştur....
Edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesinde, artık değere katılma alacak miktarı hesaplanırken "eklenecek değerler" göz önünde bulundurulur. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 229. maddesine göre; eşlerden birinin mal rejiminin sona ermesinden önceki bir yıl içinde diğer eşin rızası olmadan, olağan hediyeler dışında yaptığı karşılıksız kazandırmalar ile mal rejiminin devamı süresince diğer eşin katılma alacağını azaltmak kastıyla yaptığı devirler mal rejiminin sona erdiği anda mevcutmuş gibi tasfiyeye dahil edilir. Mahkeme kararı, davanın kendisine ihbar edilmiş olması koşuluyla, kazandırma veya devirden yararlanan üçüncü kişilere karşı da ileri sürülebilir. Bu durumda, üçüncü kişi aleyhine sonradan aynı kanunun 241.maddesine göre alacak davası açıldığında 229.maddedeki kazandırma veya devir koşulların gerçekleşip gerçekleşmediği yeniden araştırma konusu yapılmayacaktır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Mal rejiminden kaynaklanan alacak ... (...) ile ... aralarındaki mal rejiminden kaynaklanan alacak davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair Alanya 3.Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 14.10.2010 gün ve 160/596 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü: KARAR Hüküm Asliye Hukuk Mahkemesince verilmiştir. HUMK.nun 432.maddesi hükmüne göre temyiz süresi onbeş gündür. Aynı Kanunun 434.maddesinin 2.fıkrası hükmüne göre, temyiz isteği harca tabi ise harcın yatırıldığı tarihte yapılmış sayılır. Somut olayda, hüküm davalı vekiline 15.04.2011 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı vekili tarafından verilen temyiz dilekçesi 29.04.2011 tarihinde hakimlikçe havale edilmiş, alınması gerekli temyiz harçları ise 06.05.2011 tarihinde tahsil edilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tahliye, alacak Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı tahliye ve alacak davasına dair karar, davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Dava, temerrüt nedeniyle tahliye ve alacak istemine ilişkindir. Mahkemece kiralanan yargılama sırasında tahliye edildiğinden tahliye istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, alacak isteminin kabulü ile 3.100 TL alacağın davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Davacı dava dilekçesinde; davalının 20.05.2011 tarihli sözleşme uyarınca kiracı olup, 2012 yılının ilk 11 ayına ilişkin kira borcunu ödemediğini, alacağın tahsili için davalı hakkında tahliye talepli icra takibi başlattığını, davalının borca itiraz ettiği için takibin durduğunu belirterek dava tarihi itibariyle birikmiş 3.100 TL alacağın tahsili ve temerrüt nedeniyle tahliye kararı verilmesini istemiştir....
Edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesinde, artık değere katılma alacak miktarı hesaplanırken "eklenecek değerler" göz önünde bulundurulur. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 229. maddesine göre; eşlerden birinin mal rejiminin sona ermesinden önceki bir yıl içinde diğer eşin rızası olmadan, olağan hediyeler dışında yaptığı karşılıksız kazandırmalar ile mal rejiminin devamı süresince diğer eşin katılma alacağını azaltmak kastıyla yaptığı devirler mal rejiminin sona erdiği anda mevcutmuş gibi tasfiyeye dahil edilir. Bu tür uyuşmazlıklarda; öncelikle, davalı eş tarafından 229. madde sayılan amaç ve doğrultuda kazandırma veya devrin yapılıp yapılmadığı araştırılıp belirlenmelidir. Mahkemece, karşılıksız kazandırma veya devrin yapıldığının anlaşılması durumunda, söz konusu mal mevcut kabul edilerek yapılan hesaplamada davacı tarafın katılma alacak hakkının olup olmadığı, varsa miktarı saptanarak davalı eşten tahsili yönünde hüküm kurulmalıdır....
nun 77-82.maddelerinde) göre sebepsiz zenginleşme, bir kimsenin mal varlığının geçerli (haklı) bir sebep olmaksızın diğer bir kimsenin mal varlığı aleyhine çoğalması (zenginleşmesi) demektir. Sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak talep edilebilmesi için borçlunun mal varlığında bir başkasının aleyhine olarak bir zenginleşme meydana gelmeli, zenginleşme ve zenginleştirici olay arasında illiyet bağı bulunmalı ve zenginleşme haklı bir sebebe dayanmamalıdır. 22.02.1991 gün, 1990/1 E.- 1991/1 K.sayılı YİBK'nda da vurgulandığı gibi; iade borcunun kapsamını belirlemede öncelikle fakirleşme ve zenginleşme zamanının tespit edilmesi gerekir. Uyuşmazlık konusu olayda olduğu gibi; dava tarihinden önce yapılan imalatlar nedeniyle sebepsiz zenginleşme borçlusunun (davalıların) bu imalatın yapıldığı tarihte ekonomik açıdan zenginleştiği, yapanın ise o anda fakirleştiği kabul edilemez....
alındığında, borçlu sanık tarafından 25.07.2007 tarihinde sunulan mal beyanı dilekçesinde, taşınır ve taşınmaz mallarını, geçimini nasıl sağladığını, borcu ne surette ödeyeceğini bildirmesi nedeniyle mal beyanının İİK’nun 74.maddesinde düzenlenen unsurları taşımadığından söz edilemez....
tasfiyesi davası açma zarureti hasıl olduğunu, Yargıtay'ın emsal içtihatına göre, huzurdaki davanın İİK.nun 283/1 ve alacaklı 3. kişinin dava açma hakkının düzenlendiği TMK.nun 213. maddeleri gereğince ikame edilebileceği kararlaştırılarak, borçlu eşin katılma alacak miktarı tespit edilerek, davanın bu miktarla bağlı kalmak üzere, ilgili takip dosyasından gayrimenkulün haciz ve satışına yetki verilmesinin kabulüne karar verildiğini, davalı borçlu T5, alacak hakkı bulunduğu taşınmazdan vaki icra takibinin ikame edilmesinden sonra (icra takibine konu borcun doğumundan sonra) esasen müvekkil bankadan mal (katılma rejiminden doğan alacak hakkını) kaçırdığını, aleyhine ikame edilen icra takibini semeresiz bıraktığını, söz konusu tasarruf kötü niyetli şekilde tamamen müvekkilinden mal kaçırma ve müvekkili zarara uğratma kastıyla gerçekleştiği sabit olduğunu davalılar arasında kanunun işaret ettiği derecede ilişki mevcudiyeti ve ivazsız iktisap nedeniyle, sözkonusu tasarrufun kötü niyetli şekilde...
Mal rejiminin devamı süresince, bir eşin sahip olduğu edinilmiş malda, diğer eşin artık değerin yarısı oranında katılma alacak hakkı vardır. Artık değere katılma alacağı; eklenecek değerlerden (TMK m. 229) ve denkleştirmeden (TMK m. 230) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere, eşin edinilmiş mallarının (TMK m. 219) toplam değerinden, bu mallara ilişkin borçlar çıktıktan sonra kalan artık değerin (TMK m. 231) yarısı üzerindeki diğer eşin alacak hakkıdır (TMK m. 236/1). Katılma alacağı Yasa'dan kaynaklanan bir hak olup, bu hakkı talep eden eşin gelirinin olmasına veya söz konusu mal varlığının edinilmesine, iyileştirilmesine ya da korunmasına katkıda bulunulmasına gerek yoktur. Artık değere katılma alacak miktarı hesaplanırken, mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan malların, bu tarihteki durumlarına göre, ancak tasfiye tarihindeki sürüm (rayiç) değerleri esas alınır (TMK m. 227/1, 228/1, 232 ve 235/1). Yargıtay uygulamalarına göre, tasfiye tarihi karar tarihidir....
Kooperatif ödemelerinin bir kısmının mal ayrılığı bir kısmının da edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemlerde yapılmasında; mal ayrılığı dönemindeki ödemelere her bir eşin yaptığı katkı oranı, daha sonra geçerli olacak edinilmiş mallara katılma rejimine kişisel mal olarak geçeceği kabul edilmektedir. Buna göre; mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde (01.01.2002 tarihine kadar) eşlerin kooperatif ödemelerine yaptıkları katkı oranı, 743 sayılı TKM, Borçlar Kanunu'nun genel hükümleri ile Yargıtay ve Dairemizce kabul edilen "katkı payı alacağı" hesaplama yöntemi göz önünde bulundurularak belirlenmelidir. Kişisel mal olarak kabul edilen bu katkı oranı, 01.01.2002 tarihinden sonra geçerli olacak edinilmiş mallara katılma rejimi kurallarına göre, hesap edilecek "değer artış payı ve /veya artık değere katılma alacak" miktarlarının tespitinde gözetilecektir....