Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde ve değerlendirildiğinde; Davacı taraf dava dilekçesinde, 24/08/2017 tarihinde gerçekleşen trafik kazası neticesinde hasarlanan 34 GRH 15 plakalı aracı için 500-TL araç değer kaybı alacağının davalılardan, 500-TL araç mahrumiyet zararının da davalı sürücü ve davalı araç malikinden tahsilini talep etmektedir. Davacıya davalı sigorta şirketi tarafından 2.600-TL tutarında araç değer kaybı bedeli ödenmiş olup, kök raporda; araç değer kaybı bedeli2.602,83-TL olarak hesaplanmış, 2.600-TL ödeme tenzil edilerek bakiye 2,83-TL araç değer kaybı bedeli talep edilebileceği belirlenmiş (raporda maddi anlamda çıkarma hatası yapılarak bakiye 2.93-TL olarak yazılmış) ve araç mahrumiyet zararı, emsal araç kiralanmışsa 1.500-TL kiralanmamışsa 720-TL olarak hesaplanmıştır....
Davalı ... nezdinde sigortalı ... araç için düzenlenen ... nolu KZMM sigorta poliçesi ile davacıya ait ... plakalı araç için şirket nezdinde düzenlenen hasar dosyasının celp edilerek dosyamız içine konduğu, anlaşılmış poliçenin yapılan incelemesinde kaza tarihi itibari ile teminat limitinin 36.000,00 TL olduğu görülmüştür. Dava konusu ... plakalı araç ile davalı ... Destek Araç Kiralama A.Ş'ye ait ... plakalı araçların kaza tarihi itibariyle trafik kayıtları, davacıya ait aracın tramer kayıtları celp edilerek dosyamız içerisine alınmıştır. Dava, 27/05/2019 tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeni ile davacıya ait araçta değer kaybı oluştuğu iddiası ile oluşan değer kaybı zararının kazaya karışan karşı taraf araç maliki ve aracın ZMS Sigorta Poliçesini düzenleyen şirketten tazmini ile aracın tamirde kaldığı süre boyunca ikame araç kullanmak zorunda kaldığı iddiası ile ikame araç bedelinin davalı karşı taraf araç malikinden tazmini istemi ile açılan tazminat davasıdır....
Kural olarak aracın trafik tescilinde adına kayıtlı olduğu kişi yani araç sahibi aracı kendi hesabına ve kendisine ait olmak üzere kullanıyor üzerinde çıkar sağlıyorsa aynı zamanda işleten olup, hem şekli hem de maddi anlamda işleten sıfatını alacaktır. 2918 Sayılı Yasanın 85. maddesinde ise işletenin sorumluluğu düzenlenmiş olup, araç işletenin sorumlu tutulabilmesi için, araç işletme faaliyeti ile zarar arasında uygun illiyet (nedensellik) bağının bulunması gerekir. Karayolları Trafik Kanunu açısından uygun illiyet bağı, motorlu araç işletme faaliyetinin bir zarara sebep olmasıdır. Zararın motorlu aracın işletilmesi nedeniyle meydana geldiği kabul edilebiliyorsa, başka bir ifade ile araç işletilmeseydi zarar meydana gelmezdi denilebiliyorsa, bu durumda uygun illiyet bağının varlığı kabul edilir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Resmi belgede sahtecilik HÜKÜM : Beraat 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 36 ve devamı maddelerinde sürücü belgesiz araç kullanılamayacağı, sürücü belgesi alınması için yaş, eğitim ve sınav şartlarının arandığı, ayrıca anılan Yasa ile bu kanun uyarınca çıkartılan Araç Muayene İstasyonlarının Açılması, İşletilmesi ve Araç Muayenesi Hakkında Yönetmeliğin 8. maddesi uyarınca araç muayenesinin yapılabilmesi için anılan yönetmelikte belirtilen kontrol ve testlerin araç üzerinde yapılması zorunlu olup araç olmaksızın sadece ruhsatname ile fenni muayene işlemi yapılmasının mümkün olamayacağı, kanunu bilmemenin mazeret de sayılamayacağı ve araç kullanan bir kişinin araç teslim edilmeden fenni muayene işleminin yapılamacağını bilmesi gerektiği cihetle; sanığın, ...'...
Fıkrasında; “Alkol veya uyuşturucu madde etkisiyle ya da başka bir nedenle emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edemeyecek hâlde olmasına rağmen araç kullanan kişi yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır.” ” hükmüne yer verilip, fıkranın uygulanma koşulları ise gerekçesinde; “ “alkol veya uyuşturucu madde etkisiyle ya da başka bir nedenle emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edemeyecek hâlde olmasına rağmen araç kullanan kişinin cezalandırılması öngörülmüştür. Bu bakımdan, örneğin, uzun süre araç kullanmak dolayısıyla yorgun ve uykusuz olan kişilerin araç kullanmaya devam etmesi hâlinde de bu suçun oluştuğunu kabul etmek gerekir.” ” şeklinde belirtilmiştir. Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 22.05.2007 gün ve 2-103/111 sayılı kararında da fıkranın uygulanma koşulları; “ “yaptırım altına alınan eylem, alkol ve uyuşturucu madde etkisiyle “ “emniyetli bir şekilde” ” araç kullanamayacak kişinin, bu halde araç kullanmasıdır. Bu suç kasıtla işlenebilecek bir suçtur....
Mahkemece; bozma ilamına uyularak, iddia, savunma, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın kısmen kabulü ile 2.500,00 TL araç hasarı ve 1.227,20 TL ikame araç bedeli olmak üzere toplam 3.727,20 TL tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece bozma ilamından önce verilen ilk kararda araç hasarı ve araç mahrumiyet zararı yönünden hüküm kurulmuş olup bozma ilamıyla sadece araç mahrumiyet zararı yönünden karar bozulmuştur. Araç hasarı yönünden verilen hüküm ise Daire tarafından bozulmayarak kesinleşmiştir. Mahkemece daha sonra bozma ilamına uyulmuş ve araç mahrumiyet zararı yönünden karar verilmiştir. 6100 Sayılı HMK'nun geçici 3/2. maddesi delaletiyle 1086 sayılı HUMK'nun 427. maddesinde öngörülen kesinlik sınırı 01.01.2014 tarihinden itibaren 1.890,00 TL’ye çıkarılmıştır....
dönemi için 12 araç ve 2013 Haziran dönemi için 8 araç olduğu dikkate alındığında; 6 Aylık dönemde 1.742,08 TL bedelin 6 x 20 = 120 Araç/ay bedele tekabül ettiği, Ocak 2013 - Mayıs 2013 döneminde 5 ay boyunca 12 araç için 5 x 12 = 60 Araç/ay ve Haziran 2013 için 8 Araç/ay olmak üzere toplam 68 Araç/ay toplama ulaşıldığı, Bu durumda davacının 29/12/2016 takip tarihi itibariyle 1.742,08 TL x 68/120 = 987,17 TL alacağının olacağı," belirtildiği görülmüştür....
YANIT : Davalı sigorta şirketi vekili ; Sigortalı araç sürücüsünün olayda kusuru bulunmadığını, sorumluluklarının poliçe limiti olan 41.000,00 TL ile sınırlı olduğunu, araç hasar bedelinin ve değer kaybının yasal düzenlemeye uygun şekilde belirlenmesi gerektiğini, ikame araç bedelinden kendilerinin sorumlu olmadıklarını, kendilerinden kaza tarihinden itibaren faiz istenilemeyeceğini belirtip, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Davalı ... ; Kazanın davacıya ait araç sürücüsü ile tanığın beyanında belirttikleri şekilde meydana gelmediğini, davacıya ait araç sürücüsünün kırmızı ışık ihlali yaparak kazaya neden olduğu için olayda kendisinin kusuru bulunmadığını, tanığın anlatımının çelişkili ve olaya uygun olmadığını belirtip, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Davalı ...şirketi davaya yanıt vermemiştir....
Dosyada yapılan yargılama ve toplanan delillere göre, 01/03/2023 tarihinde davalı sigorta şirketi tarafından sigortalı... plakalı araç ile davacı şirkete ait ... plakalı aracın çarpışması sonucu meydana gelen trafik kazasında davacı şirkete ait araçta oluştuğu iddia edilen değer kaybı zararının karşı taraf araç ZMS Sigortacısı davalı şirket ile araç maliki şirket ve araç sürücüsünden tahsili ile araç mahrumiyet zararının karşı taraf araç sürücüsü ve tahsili istemi ile iş bu davanın açıldığı görülmüştür. Meydana gelen kazada davacıya ait araç sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde herhangi bir kusurunun olmadığı, davalı sigorta şirketi tarafından ZMS Sigorta Poliçesi ile sigortalı, davalı ... Şti'ne ait ... plakalı araç sürücüsü olan davalı ...'nın tam ve asli kusurlu olduğu anlaşılmıştır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Ulukışla Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Resmi belgede sahtecilik HÜKÜM : Mahkumiyet 1- Sanık hakkında ... plakalı araç ... belgesindeki 25.09.2007 tarihli, ... plakalı araç ... belgesindeki 15.05.2007 tarihli, ... plakalı araç ... belgesinde ki 15.08.2007 tarihli, ... plakalı araç ... belgesindeki 15.08.2007 tarihli, ... plakalı araç ... belgesindeki 03.10.2007 tarihli eylemleri nedeniyle “resmi belgede sahtecilik” suçundan verilen mahkumiyet kararına yönelik sanık müdafiinin temyiz itirazlarının incelenmesinde; Bozma kararına uyularak yapılan yargılamada sanığa yüklenen “resmi belgede sahtecilik” suçunun TCK'nin 204/1 maddesindeki cezasının üst sınırına göre, 5237 sayılı TCK'nin 66/1-e ve 67/4. maddelerinde öngörülen dava zamanaşımının, suçun işlendiği tarihten temyiz inceleme tarihine kadar gerçekleştiği anlaşılmış ve sanık müdafinin temyiz nedenleri yerinde görülmüş olduğundan, diğer yönleri incelenmeyen hükmün 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi...