Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece, yapılan keşif sonucu alınan bilirkişi raporuna göre, davacının davalı ve dava dışı diğer hissedardan aldığı taşınmazın, taraflar arasındaki işlem tarihi itibariyle toplam değerinin 90.000,00 TL olduğu, davalı tarafın 1/2 hissesinin bedelinin ise 45.000,00 TL olduğu bu durumda taşınmazın gerçek bedelinin çok üzerinde bir bedel ile davalı tarafça davacıya satıldığı taraflar arasında satışı yapılan taşınmaz nedeniyle yapılan görüşmeler sonucu satışın iptal edilmeyip bedelde indirim yapılması hususunda anlaşıldığı ve davacı tarafça indirim bedeli olan 25.000,00 TL'nin tahsili için yapılan icra takibine davalı tarafça yapılan itirazın hakkaniyet ve nesafet ilkelerine aykırı olduğu gerekçesiyle itirazın iptaline karar verilmiş ise de, davacının sunduğu protokol incelendiğinde, protokolün davacı ile taşınmazın diğer hissedarı olan dava dışı... arasında yapıldığı, davalının imzasının olmadığı, anılan protokolde, dava dışı ...'...

    - K A R A R - Davacı vekili, müvekkili şirketin davalılardan satın aldığı aracın 9 ay içinde 20 defa arıza yapması nedeniyle araçtan gerektiği gibi yararlanılamadığını, yapılan tespite göre araçtaki arızaların bir kısmının hayati tehlike yaratabileceğinin ve üretim hatası olduğunun belirlendiğini ileri sürerek araç bedelinin iadesine veya bedelde indirim yapılarak tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının müvekkilinden satın aldığı aracın kullanımdan ve dış şartlardan kaynaklanan arızaları dışında üretim kaynaklı arızasının bulunmadığını, ayıp ihbarının süresinde ve usulüne uygun yapılmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur....

      Ancak; 1-) Taşınmazın sit alanına alınması ve çıkarılmasının idarenin tasarrufuna bağlı olduğu gözetildiğinde 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 11/1-g maddesi uyarınca arsa olarak tespit edilen değerinde indirim yapılmayarak bulunan karşılığına hükmedilmesi gerekirken bu bedelden taşınmaz SİT alanında kaldığı gerekçesiyle indirim yapılarak değer biçen bilirkişi kurulu raporu hükme esas alınmak suretiyle aza hükmedilmesi, 2-) Hükme esas alınan bilirkişi raporunda yapı ve ağaç bedeli toplamının 63.262,52 TL yerine, hesap hatası sonucu 61.565,12 TL olarak belirlenmesi suretiyle az bedel tespit edilmesi, Doğru olmadığı gibi; 3-) 7139 sayılı Kanunla değişik Kamulaştırma Kanununun 10/8 fıkrası gereğince, bozma sonrası bankaya hak sahibi adına yatırılacak bedelde artış olması halinde bu kısım için; 7139 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik hükümlerine göre işlem yapılması gerektiğinden, Hükmün yukarıda açıklanan gerekçelerle taraf vekillerinin temyiz istemlerinin kabulü ile BOZULMASINA, davalıdan...

        Davacı, satış sözleşmesinin tarafı olmadığından bedelde muvazaa iddiasını tanık dahil her türlü delil ile kanıtlayabilir. Duruşma sırasında dinlenen davacı tanıklarından bir tanesi tapudaki satış bedelinin gerçek olduğunu, diğeri de satış bedelinin ne şekilde ödendiğine ilişkin bilgisi bulunmadığını belirtmiştir. Mahkemece hükme esas alınan 21.10.2013 günlü bilirkişi kurulu raporunda, dava konusu payın dava tarihinde 331.081 TL değerinde olduğu tespit edilmiş, bu bedel önalım bedeli olarak kabul edilerek davacıya depo ettirilmiştir. Keşifle belirlenen bedel, bedelde muvazaa iddiasını tek başına kanıtlamaya yeterli olmayıp davacının diğer delillerini doğrulamak bakımından önem taşımaktadır. Dolayısıyla, davacı bedelde muvazaa iddiasını kanıtlayamamıştır....

          Olayımıza gelince; davacı bedelde muvaaza iddiasında bulunarak önalım hakkı nedeniyle payın iptali ve adına tescilini talep etmiştir. Bedelde muvaaza iddiası satım sözleşmesinin tarafı olmayan davacı tarafından her türlü delille kanıtlanabilir. Davacı delil olarak tanık ve bilirkişi raporlarına dayanmıştır. Davalıya pay satan ... tanık olarak dinlenmiş, taşınmazı 30.000TL’ye sattığını beyan etmiş ve alıcı ile arasında düzenlenen 15.10.2011 tarihli protokol olduğunu bildirmiştir. Davacı tarafından da bu belgenin fotokopisi dosyaya ibraz edilmiştir. Mahallinde yapılan keşif neticesinde alınan bilirkişi raporu ile de dava konusu payın değerinin 25.000 TL olduğu belirlenmiştir. Tüm bu deliller ile davacı bedelde muvaaza iddiasını kanıtlamıştır....

            ın payını satış yoluyla davalıya devrettiğini, satış bedelinin muvazaalı olarak yüksek gösterildiğini ileri sürerek, payın önalım nedeniyle adına tescilini istemiştir. Davalı, bedelde muvazaa da bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmü, davalı temyiz etmiştir. Dava, önalım hakkı nedeniyle tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Önalım hakkı, paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmazdaki payını kısmen veya tamamen üçüncü kişiye satması halinde, diğer paydaşlara, satılan bu payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak, paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve pay satışı yapılmasıyla kullanılabilir hale gelir. Davacı, önalım bedelinin tapuda gösterilen değerden az olduğunu ileri sürerek bedelde muvazaa iddiasında bulunması halinde bu iddiasını kanıtlamalıdır....

              İhtilaf teslim edilen direklerin ayıplı olup olmadığı, ayıbın süresinde yapılıp yapılmadığı, davalının bedelde indirim talep etme hakkının bulunup bulunmadığı noktalarında toplanmaktır. Bilirkişilerce yapılan incelemede taraf ticari defterlerinin uyumlu ve davacının takip miktarı kadar davalıdan alacaklı olduğu tespit edilmiştir. Cevap dilekçesi ile sunulan delillerin incelenmesi sözleşme konusu ürünlerin ayıplı olduğu ve davacıya süresinde bildirildiği kabul edilse dahi geçi kabul tarihi itibariyle teslim edilen malların ayıpsız ve sözleşmeye uygun olduğu dava dışı idarenin tespitleri ile sabittir. Davalı ürünlerin ayıplı olması nedeniyle şantiyede işlerin 10 gün durduğunu beyan ettiği cevap dilekçesinde bedelde indirim nedeniyle ödeme yapmadığını savunmadığı gibi işi üçüncü kişiye yaptırdığına ilişkin herhangi bir delili de cevap dilekçesine eklememiştir....

                Davacı dava dilekçesi ile Davaya konu ... ada ... parsel sayılı taşınmazda davalının 20.6.2011 ve 22.7.2011 tarihlerinde toplam 140.000 TL bedel ile pay satın aldığını, satılan hissenin geçek değerinin 29.000 TL olduğunu belirterek bedelde muvazaa iddiası ile davalı adına kayıtlı payın iptali ile adına tescilini istemiştir....

                  DAVA: Tüm dosya kapsamı nazara alındığında satım sözleşmesinden kaynaklı malın ayıplı çıkması nedeniyle bedelde indirim talebine yönelik maddi tazminat davasıdır. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: 6100 sayılı HMK m.114/1-c hükmüne göre mahkemenin görevli olması husus dava şartıdır. Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Bu bağlamda mahkememizce dosya görev konusu yönünden ele alınmıştır. Dosya kapsamında davalının tacir olup olmadığına ilişkin yapılan ilk araştırmada Gaziantep vergi dairesinden davalının ilgili yıllara ait davalının yıllık alım satım kar bilgileri ile hangi deftere tabi olduğu bilgisi sorulmuş, gelen cevabi yazıda davalının mükellefiyet kaydının bulunmadığı, Mardin Vergi Dairesinde potansiyel vergi mükellefiyetinin bulunduğu bildirilmiş Mardin Vergi Dairesi'ne yazılan müzekkere cevabında davalının vergi mükellefiyetinin bulunmadığı mahkememize bildirilmiştir....

                    yasal faiziyle iadesi, cezai şarta hükmedilmesi, mümkün olmadığı takdirde bedelde indirim yapılmasına karar verilmesini talep etmiş, davalı vekili cevap dilekçesinde görev itirazında bulunmuş, eksik ifanın karşı tarafın kusuru nedeniyle gerçekleştiği, diğer iddiaların kabulünün mümkün olmadığı savunmasında bulunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiş, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen ilk hüküm taraf vekillerince yasal süresi içerisinde temyiz edilmesi neticesinde Dairemizce verilen bozma ilamında “ara kararıyla davaya "Asliye Hukuk Mahkemesi" sıfatıyla bakılıp, dava harca tabi olacağından 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 30. maddesi uyarınca peşin ve 1/4 nispi harcın tamamlanması yönünde davacıya süre verilerek anılan Kanun'un 32. maddesi de gözetilmek suretiyle işin esasının incelenmesi gerekirken "Tüketici Mahkemesi" sıfatıyla yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmadığı” gerekçesi ile hüküm bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılamada davanın reddine...

                      UYAP Entegrasyonu