"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi Taraflar arasındaki ayıplı mal davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. KARAR Davacı, 10/06/2013 tarihinde davalı mağazadan 3.500,00 TL karşılığı koltuk takımı ve tv ünitesi satın aldığını, koltuk takımının arızalı çıktığını, iki kere servise gönderilmesine rağmen sorunun devam ettiğini ileri sürerek, ürünün ayıplı olması nedeniyle ödediği bedelin yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, alınan bilirkişi raporu doğrultusunda dava konusu üründeki arızanın kullanım hatasından kaynaklandığı, imalat hatasına rastlanmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir....
- K A R A R - Davacı vekili, müvekkili tarafından .... ihraç edilmek üzere davalı şirketten mal satın ve teslim alındığını, ancak yurt dışındaki gümrükte malın radyasyonlu olduğundan gümrükten geçirilmediğini, bu durumun davalı şirkete bildirildiğini, davalı yanca malların iadesinin kabul edildiğini, iadeye konu ayıplı malları taşıyan dava dışı taşıma şirketine ait aracın İran'da çalındığını, davalının radyasyonlu mal satıp iade talebini de kabul etmiş olmasına rağmen radyasyonlu malzemelerin bedeline ilişkin faturalar nedeniyle müvekkili aleyhine icra takibine giriştiğini, icra tehdidi altında ödemede bulunulduğunu ileri sürerek icra dosyasına ödenen 7.200,00 TL nin ödeme tarihinden itibaren faizi ile birlikte davalıdan istirdatına karar verilmesini talep etmiştir....
Mahkemece toplanan deliller doğrultusunda, davacının davalıya sipariş ettiği malların bedeli karşılığında dava konusu bononun düzenlendiği, ancak ancak davalı tarafın edimini kısmen yerine getirdiği, göndermesi gereken malların tamamını göndermediği gibi gönderdiği malların da ayıplı çıktığı, bunun üzerine davacının ayıplı malları iade etme hakkını kullandığı, daha sonra ise davalının sözleşmeye uymayarak davacıya göndermesi gereken malların teslimini yerine getirmediği gerekçesiyle davanın kabulüne icra takibine konu bonodan dolayı borçlu olmadığının tespitine ve tazminat isteminin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir....
nin davaya konu su borularının imalatçısı olması nedeniyle sorumlu olduğunu iddia ederek müvekkilinin almış olduğu ayıplı su borusu nedeniyle uğramış olduğu zararın tazminine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı ... vekili, müvekkilinin davacıya ayıplı mal satmasının söz konusu olmadığını, davacının ihale teknik şartnamesine uygun olmayan su borusu kullanmasının kendi sorumluluğunda olduğunu, müvekkilinin davalıya sattığı ürünün TSE'li bir ürün olduğunu taahhüt etmediği gibi bir sözleşme ve garanti kapsamında mal satımının söz konusu olmadığını, davacının ihale konusu işi tamamlayamama sebeplerinin farklı sebepler olduğunu, davacının kendi kusuru nedeniyle müvekkilinden herhangi bir tazminat talep edemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir....
Anılan maddenin birinci fıkrasında; “Ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda yer alan veya satıcı tarafından vaat edilen veya standardında tespit edilen nitelik ve/veya niceliğine aykırı olan ya da tahsis veya kullanım amacı bakımından değerini veya tüketicinin ondan beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mal veya hizmetler, ayıplı mal veya ayıplı hizmet olarak kabul edilir.” denilmekte, devam eden fıkralarda ise buna ilişkin biçimsel koşullar sayılmaktadır. Ayıp; yasa yada sözleşmede öngörülen unsurlardan birinin veya birkaçının eksikliği yada olmaması gereken vasıfların olmasıdır....
Satıcı; kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişileri kapsar. Tüketici ise bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan veya yararlanan gerçek ya da tüzel kişiyi ifade eder şeklinde tanımlanmıştır. Bir hukuki işlemin 4077 sayılı Kanun kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir. Somut olayda, davacı ile davalı arasında araç satım sözleşmesi bulunduğu, davacı satılan aracın ayıplı olduğunu ileri sürerek zararının tazminini talep etmiştir. Davalının ticari ve mesleki anlamda profesyonel mal ya da hizmet satan kişi tanımına uymadığı anlaşıldığından uyuşmazlığın Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında bulunmayan uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi Taraflar arasındaki ayıplı mal davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. KARAR Davacı, davalı yetkili satıcıdan 10.10.2007 tarihinde 2004 model O km 2006 ... aracı satın aldığını, davalının aracı filo indiriminden yararlanmak için önce kendi adına tesil ettirip sonra devrini sağladığını aracın ayıplı çıktığını ileri sürerek ödediği bedelin faizi ile tahsilin istemiştir. Davalı davanın reddini dilemiştir....
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının davalıdan satın aldığı mobilya ürünlerinde kullanılan kenar bantlarının ayıplı olduğu iddiasından kaynaklanmaktadır. Taraflar tacir olduğundan somut olayda dava tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK'nın 25/3.maddesinde öngörülen ayıplı mal satışı ile ilgili hükümlerin uygulanması gerekmektedir. Anılan Yasa hükmüne göre “emtianın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı 2 gün içinde keyfiyeti satıcıya bildirmeye mecburdur. Açıkça belli değilse alıcı emtiayı teslim aldıktan sonra 8 gün içinde muayene etmeye veya ettirmeye ve bu muayene neticesinde emtianın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa haklarını muhafaza için keyfiyeti bu müddet çinde satıcıya bildirmeye mecburdur. Diğer hallerde BK'nın 198.maddesinin 2. ve 3. fıkraları tatbik olunur”. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı BK'nın 198/3. maddesinde; “Bu kabilden bir ayıp sonradan meydana çıkarsa derhal satıcıya ihbar edilmelidir....
MAHKEMECE: "...Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğnide; her iki tarafın 2013- 2014 yılları arasında ticari ilişkilerinin olduğu, davacı firmanın davalı şirkete 2013- 2014 yıllarında mermer ticari malını sattığı, mahkememizce ayıp ihbarının süresinde olup olmadığı yönünde tanık dinletme talepleri kabul edilip, davalı tanıkları mahkememizce dinlenmiş, alınan tanık beyanları da dikkate alındığında, dosya içinde mevcut 26/06/2014 tarihli '' mutabakat'' başlıklı belgede davalı - alacaklı T1 tarafından 625 metrekare toplam 1 konteynır malın ayıplı olduğunun açıkta kabul edildiği, davacının davalı şirkete sattığı bu miktar malların ayıplı olduğu, dosya içindeki mutabakat belgesine göre davacının ; davalı şirkete Avusturalya ' ya gönderilmek üzere üretilip yüklenen mallardan kusurlu çıkan ürünlerin karşılığı olarak 625 metrekare mal vermenin taahhüt edildiği, davacı ayıplı olduğunu kabul ettiği mallarının yerine 625 metrekare mal vermeyi kabul etmesine rağmen bu ürünlerin verilmediği anlaşılmakla...
Dava konusu uyuşmazlığın taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davacı şirket tarafından davalıya mal------ yapıldığı, davacıya ait malların ayıplı olup olmadığı, ayıplı ise ayıbın gizli ayıp olup olmadığı, davalı tarafından ayıp ihbar yükümlülüğünün süresinde ve usulünce yerine getirilip getirilmediği, davacının dosyaya konu faturalar sebebiyle alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarının tespiti noktasında toplandığı anlaşıldı....