Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dairemizce; davalıların, dava konusu araçtaki boya kalınlığının ve araçtaki hasarların aracın satışından sonra davacının elinde iken olduğu, bilirkişi raporunun yetersiz olduğunu savunmaları karşısında, bilirkişi raporunda davalıların itirazların karşılanmadığından raporun dosya kapsamına uygun olup olmadığının anlaşılmadığı ve yetersiz bilirkişi raporu esas alınarak hüküm kurulamayacağı gerekçesi ile bozulmuş, ilk derece yargılama makamınca bozma ilamına uyulmak suretiyle yargılamaya devam edilmiş, yeni bir bilirkişi raporu alınmış ve davacının davasının kabulü ile, dava konusu ... 2011 model ... 1,2 ... model ... plakalı ( şasi no, ...) aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesine, bunun mümkün olmaması halinde, İİK’nın 24. maddesi gereğince işlem yapılmasına karar verilmiş; hüküm davalılar vekilince yine temyiz edilmiştir. 1-Dairemiz bozma ilamından sonra görüşüne başvurulan Bilirkişi heyetince, araç üzerindeki boyanın orjinal fabrika boyası olduğu, araç üzerinde yapılan ölçümler neticesinde...

    Dava, ayıplı araçtan kaynaklı bedel indirimi ve tamirat bedeli talebine ilişkindir. Dosya kapsamında toplanan deliller, somut olayın özelliklerine uygun bilirkişi raporu, ilk derece mahkemesinin olay nitelendirilmesi ve gerekçesi nazara alındığında, ayıplı araç satışı haksız fiil niteliğinde olup, HMK'nın 16. maddesinin son cümlesi gereğince haksız fiilden doğan davalarda zarar görenin yerleşim yeri mahkemesinin de yetkili olması, davaya konu aracın ayıplı olduğunun tespiti ile davanın kısmen kabulüne ilişkin kararda yazılı açıklamalara, yasal sebep ve gerekçelere binaen istinaf edilen kararda usul, yasa ve dosya kapsamı yönlerinden bir aykırılık bulunmadığı, bu nedenlerle davalının istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalının istinaf başvurusunun HMK nun 353/1- b.1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur. HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1- KAYSERİ 12....

    Mahkememize konu olan tazminat davasında, davalılardan ----------------arasında alt kira ilişkisinin bulunduğu anlaşılmıştır. Dava konusu araç davalının kira kullanımı döneminde yangın sonucu hasarlanmış olup, araç sahibi davacı aracın kullanım hatasından mı üretim hatasından mı kaynaklı olduğunu tespit edemediğinden hem üretici-satıcıya hem kiracıya karşı dava açmıştır. Eldeki davada alt kira ilişkisi mevcut olduğundan, aracın kullanıcı hatasından kaynaklı olduğu tespit edildiği takdirde, kira sözleşmesi yorumlanarak TBK'da düzenlenen kira sözleşmesi hükümleri gereği zarardan sorumlu olup olmayacağının görevli mahkemece tartışılması gerekecektir. Davalı cevap dilekçesinde hasardan; kira sözleşmesine göre zararın ----- davacı üzerinde olduğunu beyan etmiştir. Alt kira ilişkilerinde de sulh hukuk mahkemelerinin görevli olduğu tartışmasızdır....

      Mahkememize konu olan tazminat davasında, davalılardan ----------------arasında alt kira ilişkisinin bulunduğu anlaşılmıştır. Dava konusu araç davalının kira kullanımı döneminde yangın sonucu hasarlanmış olup, araç sahibi davacı aracın kullanım hatasından mı üretim hatasından mı kaynaklı olduğunu tespit edemediğinden hem üretici-satıcıya hem kiracıya karşı dava açmıştır. Eldeki davada alt kira ilişkisi mevcut olduğundan, aracın kullanıcı hatasından kaynaklı olduğu tespit edildiği takdirde, kira sözleşmesi yorumlanarak TBK'da düzenlenen kira sözleşmesi hükümleri gereği zarardan sorumlu olup olmayacağının görevli mahkemece tartışılması gerekecektir. Davalı cevap dilekçesinde hasardan; kira sözleşmesine göre zararın ----- davacı üzerinde olduğunu beyan etmiştir. Alt kira ilişkilerinde de sulh hukuk mahkemelerinin görevli olduğu tartışmasızdır....

        Dava, ayıplı araç satışından kaynaklı menfi zarar talebine ilişkindir. Dosya kapsamında toplanan deliller, somut olayın özelliklerine uygun bilirkişi raporu, ilk derece mahkemesinin olay nitelendirilmesi ve gerekçesi nazara alındığında, davalı tüketici tarafından davacı satıcıya ayıplı satılan araç nedeni ile davacının uğradığı zararların tazminine ilişkin davanın kabulüne dair kararda yazılı açıklamalara, yasal sebep ve gerekçelere binaen istinaf edilen kararda usul, yasa ve dosya kapsamı yönlerinden bir aykırılık bulunmadığı, bu nedenlerle davalının istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalının istinaf başvurusunun HMK nun 353/1- b.1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur. HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1- KAYSERİ 1....

        AŞ vekili, kısmi dava açılamayacağını, davanın zamanaşımı süresinde açılmadığını, davacının maddi ve manevi tazminat taleplerinin hukuki dayanağının bulunmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, .... Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2013/161-216 E.K. sayılı ilamı ile dava konusu araçtaki ayıp nedeniyle araçta meydana gelen değer kaybına hükmedildiği, kararın kesinleştiği, böylece davacının maddi zararının karşılandığından iş bu davadaki maddi tazminat talebinin yerinde görülmediği, manevi tazminat koşullarının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-Dava, ayıplı araç nedeniyle uğranılan maddi zararın tazmini istemine ilişkindir....

          ye ait servis fişi, araç ruhsat örneği, faturalar, ihtarname örnekleri dosya arasına alınarak tarafların iddia ve savunmaları kapsamına keşfen teknik bilirkişi incelemesi yapılmıştır. İlk derece mahkemesince, " ...Toplanan deliller, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı ile; davaya konu aracın ayıplı olmadığının bilirkişi tarafından tespit edildiği, davacı tarafça iddia edilen arızaların üretim kaynaklı olmadığının bilirkişice tespit edildiği, davaya konu aracın 16/03/2018 tarihli incelenmesinde 135600 km de olduğu davacının araçtan yeterince faydalanamadığı hususunun subut bulmadığı 2016 model aracın iki yıl içerisinde 135600 km yol kat etmiş olmasının da bilirkişi raporunu desteklediği, davaya konu aracın ayıplı olduğu hususu subut bulmadığı..." gerekçeleriyle davanın reddine karar verildiği görülmüştür. 6502 sayılı yasanın 8. Maddesinde ayıplı malın tanımı yapılmıştır....

          Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2014/23 D.İş sayılı dosyasından, araç üzerinde keşif yaptırıldığını, dosyada alınan bilirkişi raporunda, aracın imalattan kaynaklı gizli ayıplı olduğunun belirtildiğini, tespit raporu hazırlandıktan sonra, uzun sürecek olan hukuki süreç nedeniyle davacının daha fazla zarar görmemesi için aracın yetkili serviste garanti kapsamı dışında ücreti karşılığında onarıldığını, dava konusu araçtaki arızaların yetkili serviste kimi zaman garanti kapsamında kimi zaman ücreti karşılığında yapıldığını, dolayısıyla bu faturaların incelenerek olağan masraflar dışında kalan, aracın ayıplı olması nedeniyle yapılan masrafların maddi zarar kapsamında tespiti gerektiğini, diğer yandan, dava konusu aracın İstanbul Otobüs A.Ş.’ye bağlı olarak toplu taşıma hizmeti verdiğini, bu hizmetin kesintiye uğramaması için 08.03.2014 tarihli arızadan sonra, 10 günlük süreyle araç kiralanması yoluna gidildiğini, sonrasında aracın ayıplı olduğunun farkedilmesi üzerine, arıza onarılmadan ayıbın tespiti...

            Dava, ayıplı mal iddiasından kaynaklı ayıplı malın değişmesi, iadesi veya mal değerince tazminat istemine ilişkindir. Mahkememizce verilen kararın istinaf edilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ...... Hukuk Dairesi'nin ...... esas, ....... karar sayılı ilamında "6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 225. maddesine göre, alıcıyı iğfal etmiş olan satıcı, ayıbın kendisine vaktinde ihbar edilmemiş olduğunu ileri sürerek sorumluluktan kurtulamaz. Bile bile aldatma yani hile varsa satıcı ne tam zamanında ayıpların ihbar edilmediğine ne de kısa zamanaşımı süresine dayanabilir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 231/2 maddesine göre, Satıcı, satılanı ayıplı olarak devretmekte ağır kusurlu ise, iki yıllık zamanaşımı süresinden yararlanamaz. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 266. maddesine göre bir davada çözümü hakim tarafından bilinmeyen, özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde oy ve görüşüne başvurulan üçüncü kişiye bilirkişi denir....

              Mahkemece; "...Tüm dosya bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davanın ayıplı ifadan kaynaklı tazminat istemine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır....

              UYAP Entegrasyonu