Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı-karşı davalının maddi hatanın düzeltilmesi talebi kabul edilerek Dairemizin 14.11.2014 gün 2014/4063 Esas, 2014/6584 karar ayılı ilâmının 2. bent, ikinci fıkrasındaki ikinci cümlenin “mahkemece asıl davada ayıp ihbarının zamanında yapılmadığı gerekçesiyle davacı-karşı davalı ...’nin ayıba ilişkin iddiasının kabul edilmemiş olması yerinde değil ise de, ayıp savunması mahkemece bilirkişilerden rapor da alınmak suretiyle değerlendirilmiş, yargılama yapılmak suretiyle reddedilmiştir” şeklinde düzeltilmesine, 09.04.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    O halde mahkemece uyuşmazlığa ilişkin olarak ayıba karşı tekeffül hükümleri doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılarak bilirkişi raporu da alınarak sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, kapıdan satış hükümlerine göre davanın reddedilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. 2-Bozma nedenine göre davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün davacı yararına BOZULMASINA, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, 01/12/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      Taraflar arasındaki sözleşmenin düzenlendiği tarihte yürürlükte bulunan 4077 sayılı TKHK.m.4/4 uyarınca, ayıba ilişkin zamanaşımı süresi belirlenmiş, yasada ayıba karşı sorumluluğun piyasaya sürüldüğü günden başlayarak 10 yıl sonra zarara ilişkin talep hakkının ortadan kalkacağı, TBK.m.146 “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, her alacak on yıllık zamanaşımına tabidir.” hükümleri bulunmaktadır. Buna göre, davalılar ... Belediyesi ile ... A.Ş. arasındaki sözleşmenin feshedildiği ve ifanın imkansızlaştığı 17/08/2011 tarihinden itibaren, 10 yıllık zamanaşımı süresi işlemeye başlayacaktır. Davacı yan, 08.01.2022 tarihli dilekçesiyle, (rayiç bedel) 140.000 TL olarak talebini ıslah etmiş olup; bu ıslaha karşı davalı Belediye ise, ıslah edilen kısım yönünden zamanaşımı itirazında bulunmuştur. Buna rağmen, diğer davalıların bu yönde bir itirazının olmadığı dosya kapsamından anlaşılmıştır....

        talebinin yeni bir makine alınmaması, 10.000 TL portföy tazminatının ise müşteri kaybının ispatlanamaması, 10.000 TL manevi tazminat talebinin ise davacının satın aldığı makinenin ayıplı olmasının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olmaması nedeniyle reddi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne 178.808,00 TL yoksul kalınan karın 10.000 TL'sine dava tarihi 16.04.2008 tarihinden, bakiyesine ise ıslah tarihi 06.04.2011 tarihinden itibaren avans faizi uygulanarak davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, davacının diğer maddi tazminat talepleri ile manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili ve davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir. 6100 sayılı HMK'nın 33. maddesine göre “Hakim, Türk hukukunu re'sen uygular.”...

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi - K A R A R - Uyuşmazlığın evde kullanılmak üzere alınan eşyadaki ayıba ilişkin olmasına ve kararın Tüketici Mahkemesince verilmiş olmasına göre, temyiz incelemesi Dairemizin görevi dışında olup, Yüksek 13. Hukuk Dairesinin görevi dahilindedir. Dava dosyası Yüksek 13. Hukuk Dairesinin görevsizlik kararı ile Dairemize geldiğinden Yargıtay Başkanlar Kurulunun 04.02.2010 tarih ve 3 sayılı kararı uyarınca, görev uyuşmazlığının çözümlenmesi için dosyanın doğrudan Hukuk Daireleri Başkanlar Kuruluna gönderilmesi gerekmektedir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle dosyanın Yüksek Birinci Başkanlığa sunulmasına, 10.12.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....

            "İçtihat Metni" MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi (Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla) KARAR Taraflar arasındaki uyuşmazlık, ticari satıma konu otomobil nedeni ile ayıba karşı tekeffül hükümlerinden kaynaklanmakta olup, her iki tarafın tacir olmasına göre ve özellikle mahkemece gerekçeli karar başlığına Tüketici Mahkemesi sıfatıyla karar verildiği yazılmış ise de, yargılama esnasında 26.03.2013 tarihli duruşmada verilen ara karar ile davaya genel mahkeme sıfatıyla bakılmasına dair karar verilmiş olması nedeni ile temyiz incelenmesi görevi Yargıtay 19.Hukuk Dairesinindir. SONUÇ: Dosyanın görevli Yargıtay Yüksek 19. Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 12.01.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....

              İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının zaman aşımı itirazının süresinde olmadığını, zaman aşımı ilk itirazlardan olup davaya cevap süresi olan 2 hafta içerisinde ileri sürülmesi gerektiğini, aksi takdirde dinlenmeyeceğini, mahkemenin de kendiliğinden dikkate alamayacağını, dava dilekçesinin davalıya 25.12.2020 tarihinde tebliğ olduğunu, davalının ise itirazını 25.03.2021 tarihinde yaptığını, bu nedenle davalının zaman aşımı itirazının süresinde olmadığını, davanın kadastro öncesi tespite itiraz davası olmadığını, bu davalardaki hak düşürücü sürenin davayla ilgisi olmadığını, davanın davalıya karşı zarar ziyan, sebepsiz zenginleşme ve ayıba dayalı tazminat davası olduğunu, müvekkiline davalı tarafından satılan arazinin ormana dönüşmesinden kaynaklanan zarar ziyan davasının davalı T3 karşı açıldığını, orman yada hazineyle ilgisi olmadığını, kadastro tespiti davası da olmadığını, zaman aşımı davalı açısından süresinde yapılmadığından davanın...

              Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 21.12.2021 tarih 2018/(19)11-361 Esas, 2021/11716 Karar sayılı ilamıyla, bozma sonrası yapılan yargılamada, önceki karar gerekçesi yanında, davalının süresi içinde düzenleyip davacıya gönderdiği ayıba ilişkin faturanın davacı tarafından alınıp itiraz edilmeden ticarî defterlerine kaydedildiği bilirkişi raporu ile belirlendiğinden davalının ayıp iddiasını ispat ettiğinin kabulünün gerektiği, diğer yandan davacının incelenen ticarî defterlerinin usulüne uygun tutulmadığı, davalı tarafından düzenlenip gönderilen ayıba ilişkin faturanın itirazsız kabul edilip kendi ticarî defterlerine kaydedildiği, davacının kendi ticarî defterlerine göre iade faturasındaki bedelin mahsubu sonucu davalıya 28.320.- TL borçlu bulunduğu, davalı tarafın usulüne uygun tutulan ticarî defterlerinin de bu hususu doğruladığı, HMK’nın 222/4. maddesi gereğince, usulüne uygun tutulmayan davacı defterlerindeki kayıtların aleyhine delil kabul edilmesi, bu nedenle ayıp hususunun bizzat davacı...

                e ....08.2008 de dairelerin anahtarını teslim ettiğini, dairelerinden birinin davacı adına kiralandığını ve bir ihtirazi kayıt ileri sürmeksizin dairelerin kabul edildiğini, davacının, ayıba ilişkin bildirimde bulunmadığını, dairelerin boş kalmasından kaynaklı yıpranmaların davacının hatası olduğunu, davacının, müvekkile verdiği vekaletnamede projede değişiklik yapma yetkisinin yer aldığını, müvekkilinin bu yetkiye dayanarak inşaatta gerekli değişiklikleri yaptığını, bu nedenle projenin sözleşmeye aykırı olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir....

                  Ayıba ilişkin bu genel açıklamadan sonra belirtmek gerekir ki satıcının ayıptan sorumluluğuna da "ayıba karşı tekeffül" denmektedir. Ayıba karşı tekeffül şartlarının gerçekleşmesi durumunda alıcının kendisine tanınan hakları kullanabilmesi için Kanun tarafından kendisine yükletilmiş olan külfetleri yerine getirmelidir. Külfet, alıcının satın aldığı malı muayene etmesi ve bir ayıbın ortaya çıkması halinde bunu satıcıya ihbar etmesidir. Alıcı külfetleri yerine getirmediği takdirde ayıba karşı tekeffül hükümlerinden yararlanamaz. Külfet teknik anlamda bir yükümlülük veya borç değildir. Külfet, mülkiyetten farklı olarak herhangi bir borç yaratmayan, yerine getirilmediği takdirde o konuda sağlanmış olan hakların kaybedilmesi sonucunu doğuran bir davranış olarak tanımlanabilir. Burada muayene ve ihbar külfetini yerine getirilmemesi halinde alıcının satılanı kabul etmiş sayılacağına dair yasal bir karine söz konusudur....

                  UYAP Entegrasyonu