Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi(Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla) Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. KARAR Davacı, davalıdan satın aldığı villanın 1999 tarihindeki depremde kullanılmaz hale geldiğini öne sürerek, 30.000.000.000 TL maddi tazminatın tahsiline karar verilmesin istemiştir. Davalı, davanın reddini savunmuştur....

    Mahkemece; taraflar arasındaki satım sözleşmesinin ........2005 tarihinde imzalandığı, tohumların istenen özellikleri taşımadığına ilişkin tespitin Temmuz 2006 tarihinde yapıldığı, davacının en geç tespit tarihinde sözleşme konusu tohumların vaad edilen nitelikte olmadığını öğrendiği, bu hususun dava tarihinden önce davalıya bildirildiğine ilişkin bir bilginin dosyaya ibraz edilmediği, alıcının zamanında muayene ve ihbar yükümlülüğünü yerine getirmemesi halinde artık ayıba karşı tekeffül hükümlerinden yararlanamayacağı, ... aylık zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki malın ayıplı olması nedeniyle tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vek. Av. ... gelmiş, diğer taraftan kimse gelmemiş olduğundan, onların yokluğunda duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü....

        Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonucunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili Av. ... ile davalı vekili Av. ... gelmiş olduğundan duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü....

          Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2008-154 D.iş sayılı dosyasında alınan 27.11.2008 tarihli bilirkişi raporunda ... raporuna atıf yapılarak yapılan duyusal analize göre numunelerin ayıplı olduğunun tespit edildiği, gizli ayıbın mevcudiyetinin 27.11.2008 tarihinde ortaya çıktığı halde davacının davalıya ayıp ihbarında bulunmadığı, bu durumda satılan malı mevcut ayıbıyla beraber kabul etmiş sayılması ve davalı satıcının ayıba karşı tekeffülden doğan sorumluluğuna ilişkin davacı lehine doğan hakların dava tarihi itibariyle zaman aşımına uğradığının kabul edilmesi gerektiği, davacının uğradığını iddia ettiği zararı da ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir....

            Davalı ... vekili, dava konusu uyuşmazlığın ticari iş olduğundan tüketici yasasının uygulanamayacağını, müvekkilinin ithalatçı firma olduğunu, satış sözleşmesinin tarafı olmayan müvekkilinin müteselsil sorumluluğu ve ayıba karşı tekeffül sorumluluğu bulunmadığını, bu nedenle müvekkiline husumet yöneltilmeyeceğini, davanın TTK'nun 25/4. maddesinde belirtilen 6 aylık süre geçtikten sonra açıldığını, dava konusu aracın hava yastığı sisteminde herhangi bir sorun bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davaya konu araçta hava yastığının açılmamasının teknik özelliklerden kaynaklandığı, araçta üretim hatasından kaynaklanan herhangi bir ayıbın varlığının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

              Aksi halde yüklenici ihtirazî kayıtsız eseri kabul etmiş sayılacağından ayıba bağlı hakları yitirir (BK.md.362). Sonradan ortaya çıkan gizli ayıpların da ayıba vakıf olunur olunmaz derhal bildirilmesi gerekir. Aksi halde iş sahibi eseri olduğu gibi kabul etmiş sayılır ve ayıba bağlı hakları düşer (BK.md.362). Sözleşmede garanti (teminat) süresi kararlaştırılmışsa ayıp ihbarı bu süre içinde de yapılabilir. Süresinde ayıp ihbarı yapılmışsa, açık ayıplı imalâtın bedeli eserin teslim edildiği ve ayıp ihbarının yapıldığı, gizli ayıplı imalâtın bedeli de gizli ayıbın ortaya çıktığının anlaşıldığı tarihteki rayiçlerle istenebilir. Şayet sözleşmede özel düzenlemeler varsa öncelikle sözleşme hükümlerinin uygulanması gerekir. Öte yandan ayıplı işlere ilişkin ihbar mükellefiyeti getiren kanun koyucu eksik işler yönünden iş sahibine böyle bir yükümlülük yüklememiştir....

                Dosyada mübrez bilirkişi raporunda özetle; ------ ekranın üst kısmından darbe aldığı, ekranda açılma ve kırık olduğu, ---- şarj olmadığı ve açılmadığı, ---------kısmından sıvı temasına maruz kaldığı ---- kısmında ---- meydana geldiği, dava konusu ----, herhangi bir üretim hatasına yada ayıba rastlanmadığı, ----arızanın kullanıcı hatasından kaynaklandığı ve ----- garanti dışı kaldığı, --- davacı şirketin seçimlik haklarını kullanabilmesi için, dava konusu ------ ayıplı olması gerektiği, ancak dava konusu ------ herhangi bir ayıba rastlanmadığından, davacının seçimlik haklarından herhangi birini kullanamayacağı sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir. ---- tarihli bilirkişi ek raporunda ise; ------ darbeli olduğu ve sıvı temasına maruz kaldığı, ürünün kullanıcı hatasından dolayı garanti dışı kaldığı, üründe herhangi bir üretim hatasına rastlamadığı, kök rapordaki görüş ve kanaatini değiştirecek herhangi bir bilgi ve belge sunulmadığından, kök rapordaki kanaatinin devam ettiği sonuç...

                  Ayıba ilişkin bu genel açıklamadan sonra belirtmek gerekir ki satıcının ayıptan sorumluluğuna da "ayıba karşı tekeffül" denmektedir. Ayıba karşı tekeffül şartlarının gerçekleşmesi durumunda alıcının kendisine tanınan hakları kullanabilmesi için Kanun tarafından kendisine yükletilmiş olan külfetleri yerine getirmelidir. Külfet, alıcının satın aldığı malı muayene etmesi ve bir ayıbın ortaya çıkması halinde bunu satıcıya ihbar etmesidir. Alıcı külfetleri yerine getirmediği takdirde ayıba karşı tekeffül hükümlerinden yararlanamaz. Külfet teknik anlamda bir yükümlülük veya borç değildir. Külfet, mülkiyetten farklı olarak herhangi bir borç yaratmayan, yerine getirilmediği takdirde o konuda sağlanmış olan hakların kaybedilmesi sonucunu doğuran bir davranış olarak tanımlanabilir. Burada muayene ve ihbar külfetini yerine getirilmemesi halinde alıcının satılanı kabul etmiş sayılacağına dair yasal bir karine söz konusudur....

                    Ayıba ilişkin bu genel açıklamadan sonra belirtmek gerekir ki satıcının ayıptan sorumluluğuna da "ayıba karşı tekeffül" denmektedir. Ayıba karşı tekeffül şartlarının gerçekleşmesi durumunda alıcının kendisine tanınan hakları kullanabilmesi için Kanun tarafından kendisine yükletilmiş olan külfetleri yerine getirmelidir. Külfet, alıcının satın aldığı malı muayene etmesi ve bir ayıbın ortaya çıkması halinde bunu satıcıya ihbar etmesidir. Alıcı külfetleri yerine getirmediği takdirde ayıba karşı tekeffül hükümlerinden yararlanamaz. Külfet teknik anlamda bir yükümlülük veya borç değildir. Külfet, mülkiyetten farklı olarak herhangi bir borç yaratmayan, yerine getirilmediği takdirde o konuda sağlanmış olan hakların kaybedilmesi sonucunu doğuran bir davranış olarak tanımlanabilir. Burada muayene ve ihbar külfetini yerine getirilmemesi halinde alıcının satılanı kabul etmiş sayılacağına dair yasal bir karine söz konusudur....

                      UYAP Entegrasyonu