Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 22/05/2019 tarih ve 2017/853 Esas 2019/600 Karar sayılı ilamının KALDIRILMASINA, 1- (a) Asıl davanın REDDİNE, (b) Birleşen davanın KABULÜ ile; 4.077,61 TL'nin 27/09/2017 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 2- (a) Asıl dava yönünden alınması gereken maktu karar ve ilam harcı 80,70-TL'den davacı tarafça peşin yatırılan 763,64-TL harcın mahsubu ile arta kalan 682,94-TL harcın istek halinde davacı tarafa iadesine, (b) Birleşen dava yönünden alınması gereken 278,54-TL karar ve ilam harcından davacı tarafça peşin yatırılan 69,64-TL harcın mahsubu ile eksik kalan 208,90-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına, 3-(a) Asıl dava yönünden davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT'nin 13/4. maddesi gereğince belirlenen 9.200,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, (b) Birleşen dava yönünden davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden...
Davalı-davacı kadın vekili, cevap ve birleşen dava dilekçesinde özetle; asıl sadakatsiz olanın davacı erkek olduğunu, fiziksel şiddet uyguladığını, iddia edilen cep telefonunun kendisine ağabisi tarafından satın alındığını, kabul anlamına gelmemek üzere davacı erkeğin iddia ettiği olayın üzerinden evlilik birliğinin devam ettiğini belirterek, asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, velayete, nafakalar ve tazminatlara karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir....
Tüketici Mahkemesi 21/03/2019 tarih, 2017/600 Esas, 2019/164 Karar sayılı "Asıl Davada;Davanın Islah talebi doğrultusunda kabulü ile 5.000- TL'nın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile olmak üzere toplam 68.044,68- TL nın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Birleşen Davada; Davanın ıslah talebi doğrultusunda kira alacağı yönünden kabulü ile 1.000- TL nın dava tarihi 24/10/2017 tarihinden itibaren yasal faizi ile olmak üzere toplam 37.760,83- TL nın davalı/davacıdan alınarak davacı/davalıya verilmesine, Davacı/davalının natamam imalatla ilgili talebinin asıl davada değerlendirilmiş olması nedeniyle hüküm kurulmasına yer olmadığına," dair kararı davacı tarafından istinaf edilmiştir. İstanbul 5. Tüketici Mahkemesinin 2017/600 Esas 2019/164 Karar sayılı dosyasında asıl ve birleşen 2018/221 Esas sayılı dosya incelenerek hüküm kurulmuştur....
Asliye Hukuk Mahkemesinin 08/07/2020 tarih ve 2017/459- 2020/224 sayılı ilamının KALDIRILMASINA, B)1- Asıl dava yönünden; dava konusu kalmadığından dava hakkında HÜKÜM KURULMASINA YER OLMADIĞINA, 2- Alınması gereken 80,70- TL karar ve ilam harcından peşin alınan 31,40- TL harcın mahsubu ile bakiye 49,30- TL harcın davacılardan alınarak hazineye gelir kaydına, 3- Davanın niteliği gereği yapılan yargılama giderlerinin davacılar üzerinde bırakılmasına, 4- Gider avansından kullanılmayan kısmın kararın kesinleşmesinden sonra yatıran tarafa iadesine, C)1- Birleşen İstanbul Anadolu 17....
Her ne kadar TMK.nun 713/3. fıkrası uyarınca dava İncekaya Köyü Tüzel Kişiliğine yöneltilmemiş ve taraf teşkili sağlanmamış ise de, varılan sonuç gözetildiğinde davanın İncekaya Köyü Tüzel Kişiliğine yöneltilmemiş olması sonuca etkili bulunmamaktadır. Bu bakımdan eksik görülen bu yön açıklanan nedenlerle bozma sebebi yapılmamıştır. Kabule göre de; dava TMK. nun 713/1. maddesine dayalı olarak açılan "mülkiyetin tesbiti" davası niteliğindedir. Uyuşmazlık konusu taşınmaz bölümü yol niteliği ile kamu emlakına dönüşerek kamu malı niteliğini kazandığından, bu yerin özel mülkiyet şeklinde tapuya tescili mümkün değildir. Tescil kararı verilemediği durumlarda mülkiyetin tesbitine karar verilmesi gerekir. Dava, TMKnun 713/1.maddesine dayanılarak açılmış olup, bu davalarda Hazine ve ilgili kamu tüzel kişileri TMK.nun 713/3.fıkrası uyarınca kanuni hasım durumunda bulunmaktadırlar....
Birleşen dava dilekçesi: Davalı - davacı kadın vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; erkeğin sürekli tartıştığını, baskı yaptığını, önceleri ailesiyle görüşmesine yasak koyduğunu, sadakatsiz davrandığını, şiddet uyguladığını, hakaret ettiğini, eve bakmadığını, tüm bu nedenlerle kadın için aylık 800TL çocuk Ali için 300TL önlem nafakasına karar verilmesini talep etmiştir. Birleşen davaya cevap dilekçesi: Davacı erkek birleşen davaya cevap dilekçesinde özetle; kadının ailesinin kışkırtmaları sonucunda kadının sık sık evi terk ettiğini, kadının anne babasının kendisine ve ailesine sürekli hakaret ettiğini, beddua ettiğini, cenazeleri dahil evlerine gelmemesinin söylendiğini, onlarında gelmeyeceğini söylediklerini, çocuklarıyla görüşemediklerini, boşanmalarına yönelik taleplerde bulunduklarını, tüm bu nedenlerle davanın reddine, çocukların geçici velayetlerinin babaya verilmesini talep etmiştir....
Dosyanın tetkikinden, davalı-davacı erkeğin kadına 04/11/2015 tarihinde terk ihtarı çektiği, asıl davanın 28/12/2015 ve birleşen davanın 10/02/2016 tarihinde açıldığı ve her iki tarafın da dilekçelerinde terk ihtarına delil olarak dayandıkları anlaşılmıştır. Davalı-davacı eş terk ihtarı çekmekle eşinin ihtar istek tarihinden önceki kusurlu davranışlarını affetmiş, en azından hoşgörüyle karşılamış olur. Affedilmiş veya hoşgörüyle karşılanmış olaylar da Türk Medeni Kanunu’nun 166/1. maddesine dayalı boşanma davası için boşanma sebebi olarak kabul edilemez. İhtar istek tarihinden sonra davacı-davalı kadına yüklenebilecek kusurlu bir davranış bulunmamaktadır. Türk Medeni Kanunu'nun 166/1. maddesi uyarınca boşanmaya karar verebilmek için davalının az da olsa kusurunun varlığı gerekir. Davacı-davalı kadına atfedilebilecek bir kusur bulunmadığına göre, erkeğin birleşen davasının reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir....
Mahkemece, asıl ve birleşen davaya konu edilen sözleşmeler dikkate alınarak, davacının talebini dayandırdığı 14. maddedeki hükmün cezai şart niteliğinde olup olmadığına ilişkin bilirkişilerden rapor alındığı, bilirkişi kurulunun 22.12.2014 havale tarihli raporunda, sözleşmenin 14. maddesinin cezai şart olmadığını, haksız işgal tazminatı niteliğinde bulunduğunu ve davacının haksız işgal bedelini talep edebileceğini bildirip davacı alacağını hesap ettiği, alınan bu rapora itibar edilerek raporun hükme esas alındığı gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar, asıl davada davalı, birleşen davada davalılar vekilince temyiz edilmiştir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, asıl davada davalı, birleşen davada davalılar vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir....
Dairemizin 2019/1271 Esas, 2021/1148 Karar, 23/06/2021 tarihli kaldırma kararı sonrasında verilen ilk derece mahkemesinin 26/10/2021 tarihli kararında özetle; davacı-birleşen dosya davalısı Serdar'ın ağır kusurlu, davalı-birleşen dosya davacısı Emine'nin az kusurlu olduğu, tarafların evlilik birliklerinin temelinden sarsıldığına, devamının mümkün olmadığı kanaatine varılarak, asıl dava yönünden verilen boşanma kararı, asıl dava yönünden hükmedilen yargılama gideri ve vekalet ücreti yönünden karar kesinleştiğinden bu hususlarda yeniden karar verilmesine yer olmadığına, asıl dava yönünden verilen boşanma kararı kesinleştiğinden, birleşen dava boşanma talebi yönünden konusuz kaldığından boşanma yönünden konusuz kalan birleşen davada boşanma yönünden karar verilmesine yer olmadığına, davalı birleşen davacısı lehine dava tarihi olan 29.07.2021 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aylık 600 TL tedbir nafakasının davacı birleşen dosya davalısından alınarak davalı birleşen dosya davacısına verilmesine...
SONUÇ : Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle asıl davada davacı-birleşen davada davalı vekilinin asıl davaya ilişkin tüm temyiz itirazlarının reddi ile asıl davada verilen hükmün ONANMASINA, (...) numaralı bentte açıklanan nedenlerle asıl davada davacı-birleşen davada davalı vekilinin birleşen davaya ilişkin sair temyiz itirazlarının reddine, (...) numaralı bentte açıklanan nedenlerle asıl davada davacı-birleşen davada davalı vekilinin birleşen davaya ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile birleşen davada verilen kararın asıl davada davacı-birleşen davada davalı yararına BOZULMASINA, istek halinde aşağıda yazılı 130,30 TL harcın temyiz eden asıl davaya yönelik asıl davada davacı/birleşen davada davalı ...'na iadesine, 01/03/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi...