Kadın 09.01.2014 tarihinde Türk Medeni Kanunu'nun 197. maddesine dayalı olarak bağımsız tedbir nafakası davası açmış, mahkemece ayrı yaşamakta haklı bulunarak kadın lehine tedbir nafakasına hükmedilmiş, verilen karar Yargıtay 3. Hukuk Dairesi tarafından onanarak, karar 16.12.2015 tarihinde kesinleşmiştir. Erkek ise terk ihtarını 24.04.2014 tarihinde talep etmiştir. Kadının Türk Medeni Kanunu'nun 197. maddesine dayalı davasının açılmasından itibaren dört aylık ayrılık dönemi geçmeden terk ihtarına muhatap olan kadının ortak konuta dönmesi beklenemez. Eş söyleyişle; ihtar muhatabının ihtar talep tarihinde Türk Medeni Kanunu'nun 197. maddesine dayalı bir nafaka davasının bulunması Türk Medeni Kanunu'nun 164. maddesindeki altı aylık ayrılık süresinin dönüş için verilen iki aylık yasal bekleme süresi dışında kalan dört aylık süresini bertaraf eder ve davacının terk ihtarı sonuç doğurucu olarak kabul edilemez....
TMK 169 maddesi uyarınca verilen tedbir nafakası boşanma kararı kesinleşinceye kadar devam eder. Oysa TMK 197. maddesine dayalı tedbir nafakası bağımsız bir dava olup verilen tedbir nafakası kaldırma koşulları oluşmadığı takdirde süresizdir. Mahkemece, TMK 169.maddesi uyarınca birleşen davacı kadın ve çocuk lehine tedbir nafakası hükmedilmesi gerekirken Gölcük Aile Mahkemesi'nin 2016/186 E. - 2017/58 K.sayılı ilamı ile TMK 197.maddesi uyarınca kadın ve çocuk lehine hükmedilen tedbir nafakasının karar kesinleşinceye kadar devamı şeklinde hatalı karar kurulmuş ise de, davalı kadın tarafından sadece nafaka miktarına itiraz edilmekle bu hususta istinaf olmadığından yanlışlığa işaret edinilmekle yetinilmiştir. Bu sebeple tarafların tüm istinaf taleplerinin, ayrı, ayrı esastan reddi yönünde karar verilmesi gerektiği kanaati ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : Dairemizce; resen gözetilecek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan (HMK md. 355) inceleme sonucunda; Asıl dava, ayrı yaşamda haklılık hukuksal sebebine dayalı (TMK 197) bağımsız tedbir nafakası, birleşen dava ise evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuksal sebebine (TMK 166/1- 2) dayalı boşanma istemine yöneliktir....
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan sebeplerle; I-Davalı T2 vekilinin; kadın yararına hükmedilen tedbir nafakasına (TMK md.197) yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile; Şarkikaraağaç Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi'nin 10.03.2022 tarih, 2022/4 esas ve 2022/40 karar sayılı ilamının kadın yararına hükmedilen tedbir nafakası (TMK md.197) yönünden kaldırılmasına ve Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1- b,2 maddesi uyarınca bu yönden yeniden esas hakkında hüküm tesisine, "Davacı T1 kendisi için istediği tedbir nafakası (TMK md. 197) talebinin reddine" II-Şarkikaraağaç Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi'nin 10.03.2022 tarih, 2022/4 esas ve 2022/40 karar sayılı sayılı ilamına ilişkin davalı T2 vekilinin sair istinaf başvurularının ESASTAN REDDİNE, (HMK.m.353/1.b-1) III- 1- Davalı T2 tarafından istinaf aşamasında yatırılan 120,00 TL istinaf karar harcının yatırana iadesine, 2- Davalı T2 tarafından istinaf aşamasında yatırılan 220,70 TL istinaf yoluna başvuru harcının Hazineye irat kaydına, 3- Davalı T2 tarafından...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi Asıl dava, TMK.nun 197.maddesine dayalı tedbir nafakası istemine, karşılık dava ise boşanma ve fer'ilerine ilişkin olup, mahkemece verilen hüküm davacı-karşı davalı tarafından boşanma davasının fer'ileri olan yoksulluk nafakası ve manevi tazminat istemlerine hasren temyiz edilmiştir. Davanın bu niteliğine göre inceleme görevi Yargıtay 2.Hukuk Dairesinindir. Bu itibarla dosyanın gerekli inceleme yapılmak üzere Yüksek 2.Hukuk Dairesine gönderilmesine, 6.9.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Sayılı dosyada Türk Medeni Kanununun 197. maddesine dayalı bağımsız tedbir nafakası davası açılmış, mahkemesince 20.02.2014 tarihinde verilen kabul kararı Yargıtay denetiminden geçerek 18.06.2015 tarihinde kesinleşmiştir. Terk sebebine dayanan boşanma davasının kabulü için usulüne uygun ve samimi ihtar tebliğine rağmen, ihtar edilen eşin haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmemesi gerekir. Davacı erkek tarafından 13.02.2012 tarihinde ihtar talebinde bulunulduğu halde, aradan çok uzun bir süre geçtikten sonra 02.11.2015 tarihinde terk nedenine dayanarak boşanma davası açılması, davacı erkeğin eve dön ihtarında samimi olmadığını göstermektedir. Ayrıca davalı kadın, 03.12.2012 tarihinde açılan ve kabul edilen Türk Medeni Kanunu'nun 197. maddesine dayalı bağımsız tedbir nafakası davası ile ayrı yaşamakta haklılığını kanıtlamış olmakla ortak konuta haklı sebeple dönmediği anlaşılmaktadır....
Kaldı ki, ayrı yargı çevrelerinde açılan davaların; evlilik birliğinin korunması hükümlerine dayalı olarak TMK. nun 197. maddesine göre açılan tedbir nafakası davası ile boşanma hükümlerine dayalı olarak TMK.nun 166.maddesine göre açılan boşanma davasından ibaret olduğu anlaşılmaktadır. Taraflar arasında boşanma davası olsun yahut olmasın eşler evlilik birliğinin ayrı dava ile korunmasını isteyebilir (TMK. md.201). Diğer bir anlatımla, tedbir isteğinin boşanma davasında istenilmesini zorunlu kılan bir hüküm yasada yer almamaktadır. Kaldı ki, tedbir nafakası davası ve boşanma davası aynı sebepten doğmadığı için biri hakkında verilecek hüküm diğerini etkileyecek nitelikte bulunmamaktadır. O halde mahkemece, usulüne uygun birleştirme talebi bulunmadığından; talebin reddi ile davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde davaların birleştirilmesine karar verilmesi usul ve yasaya uygun değildir....
Davalı vekili, cevap dilekçesi ile; davacının, kendi ailesinin kışkırtması ile, evden uzaklaştığını bildirerek; yalnızca müşterek çocuk için tedbir nafakası takdir edilmesini istemiştir. Mahkemece; davacının ayrı yaşamakta haklı olduğunu kanıtlayamadığı gerekçesi ile davacı yararına tedbir nafakası talebinin reddine; müşterek çocuk yararına aylık 200.00.- TL tedbir nafakasına karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir . Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir. Dava; ayrı yaşamada haklılık nedenine dayalı olarak açılan, tedbir nafakası istemine ilişkindir. TMK' nın 197.maddesi gereği; ayrı yaşamakta haklı olan eş diğer eşten tedbir nafakası talebinde bulunabilir....
Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde tedavi gördüğünü, davalı eşinin ise hastalığını ve tedavi sürecini bahane ederek müşterek konutu terk ettiğini ileri sürerek; lehine 500 TL tedbir nafakasına hükmedilmesini talep etmiştir.Davalı vekili; tarafların müşterek konutunun ...’da bulunması nedeniyle yetki itirazında bulunmuştur.Mahkemece; yasa koyucunun TMK. nun 197/2 maddesine göre açılan davalarda özel bir yetki kuralı koymadığı, bu nedenle yetkili mahkemenin 6100 sayılı HMK. nun 6. maddesi gereğince davalı eşin yerleşim yeri olan ... Aile Mahkemesi olduğu gerekçesiyle yetki itirazı kabul edilerek yetkisizlik kararı verilmiştir. Dava, TMK. nun 185/2, 186/3 ve 197/2 maddelerine dayalı olarak tedbir nafakası istemi ile açılmıştır.Temyize konu edilen tedbir nafakası davaları için TMK. nun 201. maddesinde özel yetki kuralı konulmuştur. Buna göre, “Evlilik birliğinin korunmasına yönelik önlemler konusunda yetkili mahkeme eşlerden herhangi birinin yerleşim yeri mahkemesidir”....
(TMK md.197) Somut olayda; kadının karşı davasında TMK'nın 197. maddesi uyarınca tedbir nafakası talep ettiği, kocanın kadını yaraladığı, bunun üzerine tarafların ayrı yaşamaya başladıkları, kadının ayrı yaşamakta haklı olduğu, TMK'nın 197. maddesi gereğince tedbir nafakası koşullarının oluştuğu, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, paranın satın alma gücü, günün ekonomik koşulları ve hakkaniyet ilkesi (TMK md. 4) birlikte değerlendirildiğinde kadın için 1.000,00 TL tedbir nafakasına hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmıştır. Bu itibarla tarafların hükmedilen nafakaya yönelik istinaf taleplerinin reddine hükmedilmiştir. Velayet düzenlemesi yapılırken; göz önünde tutulması gereken temel ilke, çocuğun "üstün yararı" (BM Çocuk Haklarına Dair Sözleşme m.3; Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi md. 1; TMK m. 339/1, 343/1, 346/1; Çocuk Koruma Kanunu md. 4/b)'dır....