GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir. İnceleme, 6100 sayılı HMK'nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, "......
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece; dosyada mevcut deliller kapsamında davacı markalarının tanınmış marka kriterlerine ulaştığı konusunda yeterli kanaate ulaşılamadığı, davacının 2020/64440 sayılı "... " markasının tescil başvuru tarihinin, hükümsüzlüğü istenilen 2019/103397 sayılı markanın tescil başvuru tarihinden sonraki bir tarihi içermesi nedeniyle, 2020/64440 sayılı markanın iltibas değerlendirilmesinde dikkate alınmadığı, davacının 89/003426 “...” ve 2000/22747 sayılı “...” markaları ile hükümsüzlüğü istenilen 2019/103397 sayılı “...” markası arasında sınıfsal yönden ayniyet bulunmasa da, 3. ve 5. sınıftaki ürünlerin aynı mecrada yan yana satışa sunumundan kaynaklanan benzerlik bulunduğu, davacının 89/003426 markası ile hükümsüzlüğü talep edilen 2019/103397 sayılı markanın “aynı” sözcükleri (...) içerdiği, davacının 2000/22747 sayılı markası “...” sözcüğünden ibaret olsa da hükümsüzlüğü talep edilen “...” markasıyla sadece iki harf açısından farklılık taşıdığı ve sözü...
plakalı aracın sağ arka lastiğini, mağdur ...'a ait ... plakalı aracın arka sağ ve sol lastiklerini, mağdur ...'ya ait ... plakalı aracın sol arka lastiğini ve mağdur ... 'a ait ... plakalı aracın sol arka lastiğini kesmek suretiyle zarar verdikleri, sanığın ikrarı, mağdur beyanları, olay yeri tespit tutanağı, güvenlik kamera kayıt görüntüleri ve tüm dosya kapsamında anlaşıldığından mala zarar verme suçunun oluştuğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir. TCK'nın 53/1. maddesinde düzenlenen hak yoksunluklarının uygulanması bakımından, Anayasa Mahkemesi'nin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarih, 2014/140 E, 2015/85 sayılı iptal kararının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün olduğundan bozma nedeni yapılmamıştır....
Bilirkişi raporunda, davacının yeni aldığı aracın sağ arka tavan ile arka cam birleşim yerinde çok hafif bir ezilme ve sol arka çamurlukta hasar olduğu, bunlardan sağ arka tavan ile arka cam birleşim yerinde meydana gelen ezilmenin, fabrikadaki üretim sırasında, diğer kusurunun ise fabrikadan bayilere dağıtım için taşındığı aşamada meydana olabileceğini, ilk hasarın gizli ayıp, ikinci hasarın ise açık ayıp niteliğinde olduğunu belirtmiştir. Bilirkişi raporundaki bu belirlemelere göre araçta gizli ayıp olduğu ve 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Yasa'nın 4. maddesinde belirtilen ayıp niteliğinde bulunduğu anlaşılmaktadır. Yerel mahkemece açıklanan yönler gözetilerek, davacının aracın değiştirilmesi isteminin kabul edilmesi gerekirken, yerinde olmayan yazılı gerekçe ile istekten başka bir şeye karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir....
Tescil Numaralı, "..." ibareli hükümsüzlüğü talep edilen markanın 6769 s.h SMK m.5 ve m.6 kapsamında tanımlayıcı mahiyette olmadığı, ayırt edici niteliğinin bulunduğu, 7)... Tescil Numaralı, "..." ibareli hükümsüzlüğü talep edilen markanın 6769 s.h SMK m.5 ve m.6 kapsamında tanımlayıcı mahiyette olmadığı, ayırt edici niteliğinin bulunduğu, 8)... Tescil Numaralı, "..." ibareli hükümsüzlüğü talep edilen markanın 6769 s.h SMK m.5 ve m.6 kapsamında tanımlayıcı mahiyette olmadığı, ayırt edici niteliğinin bulunduğu, 9)... Tescil Numaralı, "... + şekil" ibareli hükümsüzlüğü talep edilen markanın 6769 s.lı SMK m.5 ve m.6 kapsamında tanımlayıcı mahiyette olmadığı, ayırt edici niteliğinin bulunduğu, 10)... Tescil Numaralı, "..." ibareli hükümsüzlüğü talep edilen markanın 6769 s.b SMK m.5 ve m.6 kapsamında tanımlayıcı mahiyette olmadığı, ayırt edici niteliğinin bulunduğu, 11)......
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki “marka hükümsüzlüğü” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 16.04.2013 tarihli ve 2013/55 E., 2013/240 K. sayılı davanın reddine ilişkin direnme kararının davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Hukuk Genel Kurulunun 27.03.2015 tarihli ve 2013/11-1709 E., 2015/1108 K. sayılı ilamı ile karar bozulmuş, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece bozma doğrultusunda karar verilmiş ve dosya tekrar Hukuk Genel Kuruluna gönderilmiştir. Karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Hukuk Genel Kurulunca dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonunda gereği görüşüldü: Dava, marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir. Mahkemece “davanın reddine” ilişkin verilen direnme kararı, Hukuk Genel Kurulunun yukarıda esas ve karar numarası belirtilen kararı ile bozulmuş; mahkemece bozma sonrası yeni bir karar verilmiştir....
Uy.Tacirlere Verilen Kurumsal Banka Ve K.Kartlarından Kaynaklanan (5411 S.K. 142/1 Hariç) (Sözleşmenin Hükümsüzlüğü /İptali) DAVA TARİHİ : 20/01/2023 KARAR TARİHİ : 05/07/2023 Mahkememizde görülmekte olan 5464 S.K. Uy.Tacirlere Verilen Kurumsal Banka Ve K.Kartlarından Kaynaklanan (5411 S.K. 142/1 Hariç) (Sözleşmenin Hükümsüzlüğü /İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacının 30/01/2023 tarihli ara karar gereği peşin harç eksikliğinin giderilmesi ara karar gereği verilen kesin süreye rağmen eksik harcı yatırmaması nedeniyle davanın, 14/03/2023 tarihinde işlemden kaldırıldığı, aradan 3 aydan fazla zaman geçtiği halde yenilenmediği görülmekle; H.M.K.nın 150-(5) madde hükmü gereğince davanın açılmamış sayılmasına; karar vermek gerekmiştir....
Mahkemece bozmaya uyularak yukarda tarih ve numarası verilen karar ile birleşen davada konusu kalmayan faydalı modelin hükümsüzlüğü istemi bakımından konusu kalmayan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, tasarım hükümsüzlüğü istemi yönünden kesinleşen yönler itibariyle yeniden karar verilmesine yer olmadığına; asıl dava bakımından daha önce verilen red kararı kesinleşmiş olmakla yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, kararın asıl davada davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya Dairemize gönderilmiş olup bu aşamada davacı vekilinin 24.9.2018 tarihli dilekçe ile temyiz isteminden feragat ettiğini bildirdiği anlaşılmakla dosya re’sen ele alındı, gereği görüşülüp düşünüldü. Feragat, HMK’nun 307. maddesi uyarınca istemde bulunanın talep sonucundan vazgeçmesidir. Mümeyyiz davacı vekilinin yukarda sözü edilen dilekçesi temyiz talebinden vazgeçme mahiyetinde ve HMK’nın 74. maddesi uyarınca sonuç doğurucu niteliktedir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki “Türk Patent Enstitüsü Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu (YİDK) kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Ankara 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin 26.02.2014 tarihli ve 2013/275 E., 2014/58 K. sayılı direnme kararının davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Hukuk Genel Kurulunun 31.05.2017 tarihli ve 2017/11-73 E., 2017/1048 K. sayılı ilamı ile karar bozulmuş, yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece bozma doğrultusunda karar verilmiş ve dosya tekrar Hukuk Genel Kuruluna gönderilmiştir. Karar davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmiştir. Hukuk Genel Kurulunca dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonunda gereği görüşüldü: Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir....
Somut olayda, markanın hükümsüzlüğü ve haksız rekabetin tespiti ile önlenmesi istemleri, birbirinden bağımsız istemler olduğu için objektif dava yığılması mevcuttur. Haksız rekabetin tespiti ile önlenmesi istemli taleplerin mahkemece reddedilmesi üzerine temyiz incelemesine getirilmemesi nedeniyle, bu davanın reddi yönündeki karar kesinleşmiş olup, Dairemizin bozma kararına konu dava markanın hükümsüzlüğü istemlerini haiz olup, bozmadan sonra sadece bu istemler bakımından hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde haksız rekabetin tespiti istemleri bakımından da hüküm kurulması isabetli olmamış ise de, anılan yanlışlık yeniden yargılamayı gerektirmediğinden mahkeme kararının aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir....