Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Buna göre; adi ortaklığın tasfiyesi için öncelikle, ortaklığın kurulduğu tarihten itibaren ortaklığın tüm muhasebesi ile ilgili defterler ve bu defterlerin dayanağı olan tüm belge ve faturaların ibrazının sağlanması, banka/kredi kartı kayıtlarına da dayanıldığı gözetilerek ilgili bankalardan bu kayıtların temini ile dosyaya kazandırılması, davacı ve davalının herbirinin yönetici ortak olduğu gözetilerek, her ikisinden yapılan tüm iş ve harcamalar ile gerekli görülecek olan diğer hususlarda hesap listesinin istenilmesi, hesap listesinin verilmemesi halinde hesap vermekten kaçınmış sayılacağının kabul edilmesi, hesap listesi verilmesi halinde, defter kayıtları ve diğer belgelerle uyumlu olup olmadığının belirlenmesi, aksi durumda emsal işletmenin kazanç durumunun araştırılması, ayrıca ortaklığın üçüncü kişilere ve kurumlara kalan borcunun olup olmadığının tespit edilmesi suretiyle, tasfiyenin yukarıda açıklanan ve maddeler halinde belirtilen sıra ve yöntem izlenerek yapılması gerekirken,...

İmzası davalı tarafından inkar edilmeyen bu sözleşme gereğince taraflar arasında Borçlar Kanununun 520 ve devamı maddelerinde düzenlenen bir adi ortaklık ilişkisinin meydana geldiğinin kabulü gerekir. Davalının ortaklığı feshettiğini bildirdiğine göre davacının dava ettiği talepler dikkate alındığında ortaklığın fesih ve tasfiyesine karar verilmesini istediğinin kabulü gerekir. O halde mahkemece ortaklığın fesih ve tasfiyesine karar verilmesi, tasfiyenin de bizzat yaptırılması gereklidir. Ortaklığın feshi ile ortaklığın tasfiyesi ayrı ayrı hukuki işlemlerdir. BK.nun 538. maddesinde belirtildiği gibi tasfiye bütün hesapların görülüp ortaklığın aktif ve pasif bütün mal varlığının belirlenip ortakların birbirleri ile alacak verecek ve ortaklıktan dolayı olan ilişkilerinin kesilmesi yoluyla ortaklığın sona erdirilmesi, malların paylaşılması ya da satış yoluyla elden çıkarılmasıdır....

    HMK.nun 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda;asıl dava, adi ortaklığın feshi ve tasfiyesi, karşı dava da adi ortaklığın feshi ve tasfiyesi ve alacak talebine ilişkindir. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre; taraflar arasında akdedilen adi ortaklık sözleşmesi incelendiğinde; adi ortaklığın adının Özel Villalar Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi” olduğu, yapılacak işlerin nevi ve mahiyetinin Özel Eğitim Rehabilitasyon olduğu ve ortaklığın süresinin 17.03.2018 tarihinden başlamak Üzere 10 yıl olarak belirlendiği görülmüştür. Mahkemece yargılamada mali müşavirlerden oluşan bilirkişi kurulundan kök ve ek raporlar alınmış, Bilirkişi kök raporunda; “Dosya kapsamında yapılan incelemeler neticesinde T1 ile T3 arasında her ne kadar bir adi ortaklık sözleşmesi imzalanmış olsa da ortaklığın fiili olarak kurulmadığı görülmektedir....

    - K A R A R - Davacı vekili, davalı şirketin müvekkiline satıp, teslim ettiği aracın devrini keşide edilen ihtarnameye rağmen yapmadığını iddia ederek... plaka sayılı minibüsün mülkiyetinin müvekkili şirkete aidiyetinin tespitine ve davalı tarafın müvekkili şirkete trafikten satışının yapılması için cebren tesciline, bu talebin yerinde görülmemesi halinde 5.200.00.-YTL. tutarın davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevabında, araç devrinin ancak noterden yapılan devir ile mümkün olduğunu, taraflar arasında satış sözleşmesi olmadığını, davacıya kesilen faturanın ortaklığın tasfiyesi ile ilgili olduğunu, davacının edimlerini yerine getirmediğini, davacının müvekkiline ait şirketin ortağı olduğunu, ortaklığın son bulması ile malların paylaştırıldığını, ancak taraflar arasında ortaklığın tasfiyesi esnasında yapılan sözleşmedeki edimlerini davacının yerine getirmediğini savunarak davanın reddini istemiştir....

      - K A R A R - Şikâyet eden vekili, borçlunun iflas tasfiyesi sırasında düzenlenen sıra cetvelinin hatalı olduğunu, alacaklıların üçüncü sıraya kaydının yapılması gerekirken dördüncü sıraya kaydedildiğini ileri sürerek şikâyetinin kabulüne ve sıra cetvelinin yeniden düzenlenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Şikayet olunan vekili, yasada açıkça alacaklının alacağının kamu alacağı sayılabilmesi ve İİK'nın 206.maddesi gereğince de 3. sıraya kaydının yapılabilmesi için öncelikle diğer bankaların ve üçüncü kişilerin muvaazadan ari hakları aleyhine olmaması gerektiği, şayet alacaklının talebi kabul edilip 4.sıradan 3.sıraya kaydı yapılması halinde öncelikle muvazaadan ari olan ve alacak kayıt talepleri kabul edilen 3.sıradaki kamu alacakları ile 4.sıradaki diğer tüm alacaklıların hakları aleyhine bir işlem olacağı, bunun kanunun özüne açıkça aykırılık teşkil edeceğini savunarak, şikayetin reddine karar verilmesini talep etmiştir....

        Somut olay incelendiğinde; davacı, davalı ile esaslı noktalarda uyuşarak kurdukları adi ortaklığın faaliyet gösterdiğini ileri sürmüş, davalı ise adi ortaklığın varlığını inkar etmiştir. Bu halde, davacı davasını dayandırdığı adi ortaklığın varlığını ispatla yükümlüdür. Davacı T1 ile dava dışı Denet YMM şirket arasında imzalanmış olan 23/02/1998 tarihli Hizmet Sözleşmesi dosyaya sunulmuş olup, bahsi geçen Hizmet Sözleşmesinde; davacı’nın görevi “Senior Manager” olarak belirlenmiş ve sorumlulukları “Şirket’çe verilecek görev ve fonksiyonları yerine getirmek” şeklinde tanımlanmıştır. Aynı sözleşmede “Aylık brüt ücretin 1.650.000.000- TL (Yalnız: Bir milyar altı yüz elli milyon Türk Lirası) olduğu, ücretlerin Şirket Yönetim Kurulu tarafından her yıl 30 Haziran ve 31 Aralık tarihlerinde gözden geçirileceği belirtilmiştir. "Sözleşmenin Feshi" başlığı altında “Bu sözleşme, Kanunlara uygun olmak kaydıyla, taraflarca her zaman tek taraflı olarak feshedilebilir....

        Ortaklar öteki sözleşmelerden tamamen farklı olarak, emeklerini ve sermayelerini ortak bir amaç için birleştirdiklerinden, aralarında sıkı bir işbirliği kurulmakta ve güvene dayanan bu işbirliği ilişkisi nedeniyle ortaklar birbirlerinin vekili gibi, ortaklık işlerinden dolayı özenle hareket etme, ortakları zarara uğratmamakla yükümlü tutulmuşlardır. Eldeki davada; davacı taşınmazın tahliyesi ve alacak talebinde bulunduğuna göre tasfiyenin de mahkemece bizzat yaptırılması gerekir. Ortaklığın feshi ile ortaklığın tasfiyesi ayrı ayrı hukuki işlemlerdir. Tasfiye, ortaklığın bütün malvarlığının belirlenip, ortakların birbirleri ile alacak verecek ve ortaklıktan doğan tüm ilişkilerinin kesilmesi yoluyla ortaklığın sonlandırılması, malların paylaşılması ya da satış yoluyla elden çıkarılmasıdır....

          'a gönderilmiş, 25/02/2019 havale tarihli raporunda ; davacının ve davalının adi ortaklığından dolayı 5.670,15 TL'nin davacıya, 5.670,15 TL'nin de davalıya ait olmak üzere adi ortaklığın tasfiyesine ve adi ortaklığın bu şekilde kapatılması gerektiği beyan edilmiş,bu rapor hükme dayanak yapılmıştır. Tüm dosya kapsamından; taraflar arasında; temizlik malzemesi satışı ve halı yıkama hususunda bir adi ortaklık olduğu anlaşılmaktadır. Davacı tarafça; taraflar arasında, yargılama sırasında varlığı ispat edilen ortaklığın, fesih ve tasfiyesi talep edilmiş olup, bu durumda tasfiyenin mahkemece bizzat yapılması gerekmektedir. Adi ortaklık ilişkisi, TBK'nın 639.maddesinde sayılan sona erme sebeplerinden birinin gerçekleşmesi ile sona erer. Bu şekilde ortaklığın sona ermesinin başlıca iki sonucu ortaya çıkar. Bunlardan ilki, yöneticilerin görevlerinin sona ermesi, diğeri de ortaklığın tasfiyesidir....

            Yapı....Şirketi'nin temsil yetkilerini kötüye kullandıklarını bildirmişler, davalı ... ve ... vekili davanın reddine, davalılar ... ve davalı ... feshi istenilen şirkette ortaklıklarının bulunmaması nedeniyle haklarında açılan davanın husumetten ve taraf olmamaları nedeni ile dava şartı yokluğu nedeniyle ve esastan reddine, karar verilmesini talep etmişlerdir. İNCELEME VE GEREKÇE: Dava; TTK'nun 636(3)maddesi uyarınca, haklı sebep iddiasıyla davalı şirketin, feshi ve tasfiyesi, bu talep kabul edilmediği takdirde şirket ortakları davalılar ... ve ...'nun ortaklıktan çıkarılması suretiyle çözüm bulunması, yapılan kısmi ıslahla TTK'nun 630(2)maddesi uyarınca, şirket müdürleri davalılar ... ve ...'nun müdürlük görevlerinden azli istemine ilişkindir. Her ne kadar şirketin feshi ve tasfiyesi istemli davanın, şirkete yöneltilmesi gerekli ve yeterli olup, bu konuda şirket ortakları ve yetkililerine husumet yöneltilmesi gerekmemesine rağmen, feshi ve tasfiyesi talep edilen ......

              feshi ve tasfiyesi için de haklı sebepler oluşturmaktadır....

                UYAP Entegrasyonu