Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

-TL'yi davalının talebi üzerine kendisine geri verilmek üzere ödünç verdiğini, TBK md. 386'ya göre; "Tüketim ödüncü sözleşmesi, ödünç verenin bir miktar paranın veya tüketilebilen misli bir şeyin kullanılmasını sağlamak üzere mülkiyetini ödünç alana devretmeyi, ödünç alanın da aynı nitelik ve miktarda geri vermeyi üstlendiği bir sözleşmedir." bu anlamda taraflar arasındaki ilişkinin tüketim ödüncü sözleşmesi olduğunu, yine TBK md.387/2'ye göre; "Ticari tüketim ödüncü sözleşmesinde taraflarca kararlaştırılmamış olsa bile faiz istenilebilir." denildiğini, somut olayda tarafların tacir olup aralarındaki tüketim ödüncü ilişkisi ticari işletmelerini ilgilendiren ticari nitelikte bir işlem olduğunu, bu nedenle borcun muaccel olduğu tarihten itibaren işlemiş olan kanuni faize ilişkin haklarının saklı olduğunu, müvekkilinin 30.000,00.-TL tutarındaki bu alacağına karşılık olarak davalıdan .../.../... keşide ve .../.../... vade tarihli bono aldığını, davalı ...'...

    Karşı davada, davacı vekili, taraflar arasında kısmi ödemeli araç satım sözleşmesi olduğunu, verilen sıralı bonoların ödenmesi halinde araçların karşı yan adına tescil edileceğinin kararlaştırılarak,kullanım için tahsis edildiğini, ödemelerin tamamlanmadığını belirterek, araç kullanım bedeli ve değer kaybına dair alacağın tahsilini talep etmiştir. HMK'nun 355. Maddesi gereğince istinaf incelemesi istinafa başvuran vekilinin dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlarda res'en gözetilerek yapılmıştır. Mahkemece açıklanan gerekçe ile, asıl ve birleşen davaların kabulüne, araçlar yargılama sırasında iade edildiğinden ve kısmi ödemeli sözleşmenin yazılı olmasının geçerlik şartına göre, karşı davanın reddine karar verilmiştir. Dava konusu senetler dosyada bulunmadığından, kambiyo vasfında olup olmadığı görülemedi. Dosya içerisinde dava ve takip konusu senetlerin asıl ve suretleri olmadığı gibi taranmadığı da görüldü....

      Düzeltme isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacılar; davalı şirket ile aralarında 23/11/2011 tarihinde araç kiralama sözleşmesi imzalandığını, tarafların her biri aylık 1.300,00 TL den iki aracın oniki aylık süre için kiralanması konusunda anlaştıklarını, buna göre senet hazırlandığını ancak araçların sürekli arıza vermesi nedeniyle 01.01.2013 tarihinde karşılıklı anlaşılarak sözleşmeden dönüldüğünü, araçları yedi ve otuz gün olmak üzere toplam otuzyedi gün kullandığını, yedi günlük kullanım bedelinin ödendiğini, sadece otuz günlük kullanım borcu bulunduğunu belirterek 28.600TL bedelli onbir adet senet nedeniyle borçlu olmadığının tespitine ve senetlerin iptaline karar verilmesini talep etmiştir....

        DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Dava, araç teslimi ve haksız kullanım bedelinin tahsili istemine ilişkindir. 6100 sayılı HMK'nın 389. maddesi "Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir." düzenlemesi mevcuttur. Araç teslimi, neticei taleplerden birisi olup, netice-i talebi karşılar şekilde ve uyuşmazlığın esasını çözecek mahiyette ihtiyati tedbir kararı verilemez. Dolayısıyla, ihtiyati tedbir talebinin reddine dair mahkemece verilen ara karar yerindedir. Bu nedenle, davalı T3 vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur....

        İddia, savunma ve tüm dosya kapsamından; Dava, davacının, davalılardan satın almış olduğu aracın km'sinin düşük gösterilerek ayıplı olduğu ve bu şekilde zararının olduğundan bahisle, ayıplı aracın teslimi ile ödediği bedelin piyasa rayiçleri dikkate alınarak, denkleştirici adalet ilkesine göre tarafına iadesi talebine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, dava konusu aracın kullanım amacının hususi araç olarak tescili kayıtlarında yazılı olduğu ve davacının aracı mesleki ve ticari amaçla satın almadığı, bu şekilde taraflar arasındaki hukuki ilişkinin davacı açısından tüketici ilişkisi olduğu kanaatiyle karşı görevsizlik kararı verildiği anlaşılmıştır....

        Davacı, dava konusu nakit ve araç niteliğindeki ödünçleri davalı şirketin sahibinin eski eşi olması sebebiyle verdiğini iddia etmektedir....

          ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO: 2020/161 Esas KARAR NO: 2022/29 DAVA: Alacak (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı) DAVA TARİHİ: 29/04/2020 KARAR TARİHİ: 19/01/2022 Mahkememizde görülen Alacak (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalılardan---aracın maliki, ---- ------ taşımaya konu aracın sürücüsü olduğunu; davalılar ile müvekkili şirketin müşterisi---- --- taşınması ve teslimi konusunda ---- akdedildiğini; alıcıya malların teslimi sırasında--- olduğunun anlaşıldığını; davalı araç sürücüsü ---- nedeni sorulduğunda------arayan ve malın sahibi olduğunu söyleyen ---- teslim ettiğini bildirdiğini; belirtilen--------arandığında kapalı ve kullanım dışı olduğu bilgisine ulaşıldığını; bunun üzerine teslim edilen kişi hakkında şikayette bulunulmasını istenilmesine rağmen, davalıların imtina ettiğini; müvekkili tarafından -----yevmiyeyle davalılara keşide edilen ihtarnameyle kaybolan mallar nedeniyle zararların talep edileceğinin...

            satın alınması gerektiği kanaatiyle dosyada bulunan tüm belgeler incelendiğinde aracın satışının ayıplı olmadığının, aşırı hararet sebebiyle motorun yanmasıyla sonuçlanan arızanın kullanım kaynaklı olduğunun görüş ve kanaatine varıldığını bildirmiştir....

              nın, davalının yerine malzemeleri Almanya’dan kendisi getirmek zorunda kaldığını, davalının sözleşme kapsamındaki edimlerini yerine getirmediğini ve müvekkilinin davalıya yaptığı ön ödeme sebebiyle, sebepsiz zenginleştiğini, bunun üzerine müvekkili tarafından ödenen 15.000 Euro avansın iadesinin talep edildiğini, davalının ödeme yapmaktan imtina ettiğini, avans iadesinin yapılmaması üzerine icra takibi başlatıldığını ve davalının itirazı sonucu takibin durduğunu, açılan davada mahkemece taraflar arasında kullanıcı ödüncü sözleşmesi yapıldığı ve bu alacak kaleminin ticari dava niteliği taşımadığı gerekçesi ile görevsizlik kararı verildiğini, taraflar arasında kullanım ödüncü sözleşmesi olmadığını, anılan davanın nispi ticari dava niteliğinde olduğunu, bu sebeple verilen görevsizlik kararında hukuka uyarlık bulunmadığını, tarafların Zangan'ın işlerini yapmak amacıyla anlaştığını ve davalının alt yüklenici/tedarikçi olarak anlaşılan işleri yapmayı taahhüt ettiğini, ardından ise müvekkili...

                Dava konusu uyuşmazlık ve istinaf istemi; Ödünç Sözleşmesinden (Kullanım Ödüncü) kaynaklanmakta olup, davacı vekili dava dilekçesinde özetle; vekil edeninin davalıya borç para verdiğini, ancak bu paranın bir kısmının geri ödenmediğini, bu nedenle ödenmeyen borç miktarının tahsili amacıyla icra takibine geçildiğini, ancak takibin vaki itiraz üzerine durduğunu beyan ederek, haksız itirazın iptaline karar verilmesini istemiştir. Bu durumda istinaf isteğini inceleme görevi; İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri ve Ceza Daireleri arasında 01/09/2020 tarihinden itibaren geçerli olan ve HSK tarafından belirlenen İş Bölümü düzenlemesi uyarınca, 18., 19. veya 46. Hukuk Dairesi Başkanlıklarına ait bulunmaktadır. Açıklanan nedenlerle, dosyanın görevli daireye gönderilmesine karar verilmiştir. HÜKÜM: Gerekçe uyarınca; Dosyanın, görevli İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19....

                UYAP Entegrasyonu