Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Somut olayda; davacı şirketin araç alım-satım faaliyeti yürüttüğü, davacı şirkete ait 34 XX 630 plakalı 2011 Model Renalt Marka Master araçı satmak için "sahibinden.com "isimli siteye ilan verildiği, telefonda kendisini Soner olarak tanıtan kişi ile yapılan görüşme sonrasında davalılardan Fatih Kılıç ile yapılan anlaşma sonucunda araç bedelinin 45.000,00 TL bedelli çekin davalı Fatih tarafından cirolanarak davacı şirket yetkilisine verildiği, bunun üzerine davacı şirket tarafından davalılardan Fatih'e diğer şirket aracın satışı için vekalet verildiği, daha sonra araç davalılardan Fatih tarafından davalılardan T5'a satıldığı, davalı T5'ın da aracı diğer dahili davalı T3 satarak devrettiği, araç bedeli olarak verilen çekin sahte olduğunun anlaşılması üzerine araç satış sözleşmesinin hile sebebiyle iptali ile mülkiyetinin davacı adına tescili istemli eldeki davanın açıldığı, aracın tescil bilgilerinde kullanım şeklinin okul servisi olarak belirtildiği, davacı tarafça davalıların mesleki amaçla...

İhtisas Kuruluna gönderilmesi, vekaletnamenin düzenlendiği ve satım akdinin yapıldığı tarihlerde murisin ehliyetli olup olmadığı yönünde rapor alınması, ehliyetsiz olduğunun anlaşılması halinde terekenin elbirliği mülkiyetine tabi olduğu ve Türk Medeni Kanununun 702/4 maddesi hükmünün eldeki istek bakımından uygulama yeri bulunmadığı gözetilerek ehliyetsizlik sebebiyle pay oranında açılan davanın reddine karar verilmesi, aksi halde muvazaa iddiası incelenerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik soruşturma ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir....

    Davacı taraf, finansal kiralama sözleşmesine konu aracın sözleşme süresi dolmadan davacı şirket yöneticileri tarafından usulsüz olarak davalıya satıldığını, davacı şirketin araç satışının faaliyet alanı dışında olduğunu ve finansal kiralama sözleşmesinin 4 yıldan önce feshedilemeyeceğini ileri sürerek satışın geçersizliğinin tespitini ve aracın rayiç bedelinin tespiti ile davalıdan kısmen tahsilini talep etmiştir. Mahkemece, davacı ile dava dışı şirket arasında akdedilen finansal kiralama sözleşmesinin süresi dolmadan aracın davalıya satışının finansal kiralama sözleşmesine aykırı olduğu ve davacı şirketin finansal kiralama dışında faaliyette bulunamayacağı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir....

      K A R A R Davacı, dava dilekçesiyle davalıdan 2011 yılında bir araç satın aldığını, fakat sonradan aracın yetkili servisinde yapılan inceleme ile aracın ön kaputunun orijinal olmayıp değiştirilmiş olduğunu öğrendiğini, ödediği bedelin iade edilmesi amacıyla davalı hakkında icra takibi başlattığını, davalının takipten sonra kendisini arayarak durumu telafi etmek istediğini "gel biz bu aracı bir başka müşteriye satalım sana da yeni başka bir araç verelim ve senin bu ağır mağduriyetini telafi edelim " dediğini, bundan sonra dava konusu aracın 3. kişiye satılmak üzere 26.000,00 TL bedelle geri alındığını, kendisine ise fiyat ve ödeme koşullarında anlaştığı bir başka aracın satışının yapıldığını, davalının kusurunun hakem heyeti kararıyla sabit olmasına karşın 30.255,00 TL'e gizli ayıpla satın aldığı aracı, 26.000,00 TL ile geri vermek zorunda kaldığını, böylece 4.255,00 TL zarar ettiğini, bu olaylar sebebiyle aldatılmışlık duygusu yaşadığını kişilik haklarına tecavüz edildiğini iddia ederek...

        Sulh Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: - K A R A R - Dava, 6183 sayılı Kanundan kaynaklanan tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Sivas 1. Asliye Hukuk Mahkemesince, davacı kurumun vergi alacağı miktarı olan 2.230,24 TL'nin dava değeri olduğunu bildirerek, anılan değere göre Sulh Hukuk Mahkemesinin görevli olduğunu bildirerek görevsizlik kararı vermiştir. Sivas 2. Sulh Hukuk Mahkemesi ise, davanın davalılar arasında yapılan araç satışının iptaline ilişkin olarak açıldığı belirtip, iptali istenen satıştaki araç değerinin 18.150,00 TL.'nin Sulh Hukuk Mahkemesinin görev sınırını aştığı belirtilerek görevsizlik yönünde hüküm kurulmuştur....

          Hukuk Dairesi MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi K A R A R Dava, Türk Borçlar Kanununun 19. maddesinde düzenlenen genel muvazaa iddiasına dayalı taşınmaz satışının iptali istemine ilişkindir. 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 6723 sayılı Kanunun 21. maddesi ile değişik 60/3. maddesi gereğince, Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun Hukuk Dairelerinin işbölümünü düzenleyen 02.07.2021 tarihli ve 2021/211 sayılı Kararına ve davanın açıklanan niteliğine göre temyiz inceleme görevi Yargıtay 4. Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. SONUÇ: Yukarıda belirtilen nedenlerle dosyanın sözü edilen görevli Yüksek Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 24/12/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....

            Aile Mahkemesinin 2021/808 Esas sayılı dosyasında boşanma ve tasfiye davalarının sonucunun bekletici mesele yapılmasını, muvazaa nedeniyle davalılardan Nuray adına kayıtlı taşınmazın tapu kaydının iptali ile yarı hissesinin müvekkilin adına diğer yarı hissesinin diğer davalı T4 adına tescilini, T4 adına kayıtlı araç kaydının iptali ile yarı hissesinin müvekkilin diğer yarı hissesinin T4 adına tescilini, mümkün olmaması halinde taşınmaz ve araç için müvekkilinin payının davalılardan müştereken ve müteselsilen tesciline karar verilmesi için fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydıyla işleyecek yasal faizle birlikte araç için 2.000,00- TL taşınmaz için 8.000,00- TL'nin istemi ile İİK 283/1 maddesi uygulanmak suretiyle tapunun ve tescilin iptaline gerek kalmadan taşınmaz ve aracın alacağımız oranında haciz ile satışının istenebilmesi yönünde hüküm kurulmasını, dava konusu araç ve taşınmazın devrinin önlenmesi amacıyla kayıtları üzerine ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini...

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL, TENKİS Taraflar arasında görülen davada; Davacılar, miras bırakanın mal kaçırmak amacıyla 1100 parsel sayılı taşınmazı davalı ...’a satış, adı geçenin de diğer davalıya hibe suretiyle temlik ettiğini, satışın gerçek olmadığını ileri sürüp, muvazaa nedeniyle tapu kaydının miras payları oranında iptali ile adlarına tesciline, olmadığı taktirde tenkisine karar verilmesini istemişlerdir. Davalılar, iddiaların doğru olmadığını, satışının gerçek olduğunu, davalı ...’ın da bu yeri diğer davalıya hibe ettiğini, kendisine husumet düşmeyeceğini belirtip davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, çekişme konusu taşınmazın davalılara temlikinin muvazaalı olduğu, davalı ...’in muvazaalı işlemi bilen kişi konumunda bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir....

              Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde davacı tarafın dava dilekçesi içerikleri dikkate alındığında hem aile konutu hukuksal nedenine dayalı (TMK,194), hem de muvazaa hukuksal nedenine dayalı (TBK,19) tapu iptal ve tescil talebinde bulunduğu, taşınmazın aynından kaynaklı dava açtığı anlaşılmaktadır. 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 4. maddesi, Türk Medeni Kanununun ikinci kitabından, üçüncü kısım hariç olmak üzere, (TMK md. 118- 395) kaynaklanan bütün davaların Aile Mahkemesinde bakılacağını hükme bağlamıştır. TMK'nın 194.maddesine dayalı tapu iptal ve tescil davasında Aile Mahkemeleri görevlidir. TBK'nın 19.maddesine dayanılarak muvazaa sebebiyle açıldığına göre, muvazaa iddiasına dayalı tapu iptali ve tescile yönelik istek bakımından uyuşmazlığın çözüm yeri genel muvazaa kapsamında HMK'nun 1 ve devamı maddeleri uyarınca Asliye Hukuk Mahkemeleridir....

              Davalı T3 cevap dilekçesinde özetle; davalı T4 almış olduğu aracı resmi yoldan, Noter kayıtlarına güvenerek, ihtiyacı olduğu için aldığını, üzerine atılan muvazaa iddiasını kabul etmediğini, araç satın alırken karşı tarafın ne niyetle satış yaptığını bilmesinin mümkün olmayacağını, davalıdan aldığı aracı daha soınra sattığını beyanla davanın reddini istemiştir. Davalı T4 cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde öne sürülen iddiaların asılsız olduğunu, araç satışının hukuki çerçevede Noter huzuurnda yapıldığını ve gerçek bir satış olduğunu, muvazaalı bir işlem olsa aracı tanımadığı diğer davalı T3 değil bir yakınına satacağını, araç satış bedelinin aracın gerçek fiyatı olduğunun da muvazaa iddiasını ortadan kaldıracağını, icra dosyasında kendisine usulüne uygun olarak tebligat yapılmadığını beyanla davanın reddini istemiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiştir....

              UYAP Entegrasyonu