Davalı vekili, resmi senette gösterilen 80.000,00 TL satış bedelinin gerçek değer olduğunu, 60.000,00 TL bedelin banka makbuzu ile geriye kalan 20.000,00 TL bedelin ise davacıya elden ödeme şeklinde teslim ettiğini beyanla davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, her iki tarafın ortak tanığı satışı ...'in beyanına ve banka makbuzuna dayanılarak davacının bedelde muvazaa iddiasına itibar edilmek suretiyle davanın kısmen kabulü ile depo edilen 63.600,00 TL'nin davalıya ödenmesine karar verilmiştir. Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir. Davacı, önalım bedelinin tapuda gösterilen değerden az olduğunu ileri sürerek bedelde muvazaa iddiasında bulunması halinde bu iddiasını kanıtlamalıdır. Davacı satış sözleşmesinin tarafı olmadığından bedelde muvazaa iddiasını her türlü delille ispatlayabilir. Ancak keşif tek başına bedelde muvazaa iddiasını kanıtlamaya yeterli değildir....
Mahkemece, dava konusu payın keşfen belirlenen değeri ve tanık beyanlarına dayanılarak davacının bedelde muvazaa iddiasına itibar edilmek suretiyle 1.996,20 TL üzerinden davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir. Davacı, önalım bedelinin tapuda gösterilen değerden az olduğunu ileri sürerek bedelde muvazaa iddiasında bulunması halinde bu iddiasını kanıtlamalıdır. Davacı satış sözleşmesinin tarafı olmadığından bedelde muvazaa iddiasını her türlü delille ispatlayabilir. Ancak keşif tek başına bedelde muvazaa iddiasını kanıtlamaya yeterli değildir. Somut olayda, 11.07.2011 tarihli satış ile dava konusu 176 parsel sayılı 8880,00 m2 yüzölçümlü, bahçe vasıflı taşınmazın 65/1776 payı davalılardan İ.. C..'a 35.000,00 TL bedelle satılmıştır. Davacı, dava konusu payın gerçekte 6.00,00-700,00 TL'ye satıldığını, önalım hakkına engel olmak için bedelin muvazaalı olarak yüksek gösterildiğini iddia etmiştir. Yargılama devam ederken davalı İ.....
arasındaki araç satışının ve muvazaalı icra takibinin iptali ile cebri icra yetkisi verilmesi talep ve dava edilmiştir....
Davalı vekili, bedelde muvazaa iddiasını kabul etmediklerini belirterek, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Önalım hakkı, paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda payın üçüncü şahsa satılması halinde,diğer paydaşlara o payı öncelikle satın alma yetkisini veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve payın üçüncü kişiye satılması ile de kullanılabilir hale gelir. Önalım hakkının kullanılması ile bu hakkı kullanan paydaş ile alıcı arasında kapsam ve şartları satıcı ile davalı arasında yapılan sözleşmenin aynı olan bir satım ilişkisi kurulmuş olur. Önalım hakkını kullanan paydaş bu payı satın almak isterken tapuda gösterilen satış bedeli ile davalı tarafından ödenen harç ve masraflar toplamından ibaret önalım bedelini depo etmesi gerekir. Ancak davacı tapuda yapılan satış sözleşmesinin tarafı olmadığından bedelde muvazaa iddiasında bulunabilir ve bu iddiasını her türlü delille kanıtlayabilir....
Noter aracılılığıyla bildirimde bulunulmamışsa iki yıllık hak düşürücü süre içerisinde önalım hakkına dayanılarak tapu iptali ve tescil istenebilir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.09.2005 tarihli, 2005/6-358 E, 470 K. sayılı kararı da bu doğrultudadır. Davacı, önalım bedelinin tapuda gösterilen değerden az olduğunu ileri sürerek bedelde muvazaa iddiasında bulunması halinde bu iddiasını kanıtlamalıdır. Davacı, satış sözleşmesinin tarafı bulunmadığından bedelde muvazaa iddiasını tanık dahil her türlü delil ile kanıtlaması mümkündür. Ancak keşif tek başına bedelde muvazaa iddiasını kanıtlamaya yeterli değildir. Somut olayda; dava konusu 7599 ada 8 parsel sayılı taşınmazda dava dışı paydaş tarafından 31.12.2012 tarihli akitle 1/2 pay 100.000,00 TL bedelle davalıya satılmıştır. Davacı, bedelin muvazaalı olarak yüksek gösterildiğini belirtmiş, dava dilekçesinde dava değerini 10.000,00 TL olarak göstermiştir....
Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, 20.04.2004 tarihli taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, ikinci kademedeki istek ise, satış vaadi sözleşmesiyle yapılan ödemenin faizi ile birlikte geri alınması istemine ilişkindir. Davalılar, satış vaadi sözleşmesinin alınan borç paranın teminatı olarak muvazaalı düzenlendiğini, açılan davanın reddini savunmuştur. Karşı davalarında ise, taşınmaz satış vaadi ve menkul eşya satış sözleşmesinin iptalini, tapu kaydındaki şerhin terkinini, davacıya olan borç miktarının tespitini istemişlerdir. Mahkemece, asıl davanın reddine, satış vaadi sözleşmesi şerhinin terkinine, davalıların ... Ltd. Şti.ne 196.277.867.900 TL. borçlu olduklarının tespitine karar verilmiştir. Hükmü, davacı ve davalılardan ... Ltd. Şti. temyiz etmiştir. 1-Asıl davadaki istemin dayanağı, biçimine uygun düzenlenen 20.04.2004 tarihli taşınmaz satış vaadi sözleşmesidir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi _K A R A R_ Dava, satış vaadi sözleşmesinin muvazaa nedeniyle iptali istemine ilişkin olduğundan, 2797 sayılı Yargıtay K.nun 14.maddesi gereğince temyiz incelemesi 13.Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Yukarıda belirtilen nedenle dosyanın görevli sözü edilen Yüksek Daire Başkanlığına gönderilmesine, 28.01.2009 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Dava, satış ve zilyetliğin devri sözleşmesinin yanları arasındaki, muvazaa iddiasına dayalı sözleşmenin iptali isteğine ilişkin olup, 2797 sayılı Yargıtay K.nun 14.maddesi gereğince temyiz incelemesi 13.Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Yukarıda belirtilen nedenle dosyanın görevli sözü edilen Yüksek Daire Başkanlığına gönderilmesine, 18.04.2008 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
Ancak davacı, tapuda yapılan satış sözleşmesinin tarafı olmadığından bedelde muvazaa iddiasında bulunabilir ve bu iddiasını her türlü delille kanıtlayabilir. Olayımıza gelince; önalım hakkına konu edilen pay, ... No’lu parselin paydaşlarından ... tarafından davalıya 28.07.2010 tarihinde 80.000 TL bedelle satılmıştır. Davacı ise tapuda satış bedelinin muvazaalı olarak yüksek gösterildiğini iddia ederek, gerçek satış bedeli olan 50.000 TL üzerinden önalım hakkının tanınmasını talep etmiştir. Davacı bedelde muvazaa iddiasında bulunduğuna göre bu iddiasını kanıtlaması gerekir. Satış sözleşmesinin tarafı olmadığından bu iddianın tanık dahil her türlü delille kanıtlanması mümkündür....
, davacının gerçek amacının borç para almak suretiyle rehin sözleşmesi yapmak olduğunu belirterek; araç satış sözleşmesinin iptali ile aracın iadesine, olmadığı takdirde şimdilik fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, aracın bedeli olan 1.900,00 TL'nin davalının yaptığı banka ödemesi düşülmek suretiyle geri kalan bedelin ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, karar verilmesini talep ve dava etmiştir....